Âşık olmak, âşık kalmaktan daha kolaydır.
İnsanlar ve koşullar zamanla değişir; ilişkiler türlü zorluklara göğüs germek zorunda kalır.
Bu zorluklar da zamanla fikir ayrılıklarına, çatışmalara yol açar ve ilişki yıpranır.
Aşk bu durumlarda giderek kalbin derinliklerinde bir yerlere gizlenir ve bazen de dayanmayıp kaçıp gider.
Bir ilişkinin sürüp sürmeyeceği büyük ölçüde tarafların fikir ayrılıklarında birbirlerine nasıl davrandıklarına bağlıdır.
Washington Üniversitesi araştırıcıları yeni evli bir çiftin tartışmalarını inceleyerek, ilişkinin akıbetini ön görmeye çalışmıştır.
Sonuç ilginçtir!
Prof. Dr. John Gottman’a göre, tartışmalarda sergilenen bazı tutumlar boşanmayı %90’ın üzerinde bir oranla ön görmeyi mümkün kılmaktadır.
Bu tutumlar dört tanedir; gelin onlara yakından bakalım:
• Yıkıcı eleştiri
Anlaşmazlıklar ortaya çıktığında tarafların birbirini eleştirmesi doğaldır.
Eleştiri, hatalı davranışı hedef aldığı ve kişiliğe saldırmadığı sürece yarailir.
Ama eleştiri yıkıcıysa, davranış değil, karşıdaki insanın kişiliği hedeftir.
Genellemeler, hakaretler havada uçuşur.
Örneğin evdeki musluğun arızalı olduğu bir senaryo düşünelim.
Kadın, kocasının tamir etmesini beklemiştir ama tamirat yapılmamıştır.
Ona:
‘’ Bir haftadır musluk arızalı ve kılını kıpırdatmadın! Evde hiçbir şey yapmıyorsun! Bir işe yaramıyorsun! Nasıl bir adamsın sen?’’ der.
Öfkelenen kocasının cevabı ise:
‘’Bıktım senin söylenmelerinden. Her dakika şikâyet ediyorsun! Bu ev için yaptıklarımı hiç görmüyorsun. Vicdansız ve dırdırcı bir kadınsın!’’
Görüldüğü gibi burada sorunu doğrudan ele almak yerine, kişiliklere yönelik saldırı vardır.
Bu tür bir iletişim sorunun çözümünü geciktireceği gibi, tarafların birbirinden giderek uzaklaşmasına yol açacaktır.
• Aşağılama
Aşağılama, içinde her zaman kızgınlık ve tiksinti duygularını barındırır.
Taraflardan birisi kendisini üstün görür ve diğerini aşağılar.
Değer verip düşünce ve duygularını paylaşmaz; yorumlarını ciddiye almaz.
Onu sık sık aptallık ve beceriksizlikle suçlar.
Konuşurken yüzünü buruşturur; karşısındakinin yüzüne bakmaz.
Küçültücü isimler takar; onu kendisine layık görmez, tiksinir.
Aşağılanan tarafsa ne yazık ki zamanla, yalnızca karşısındakinden değil, kendisinden de nefret etmeye başlar.
• Direnç
Yöneltilen eleştiriye verilen tepki, ilişkinin kaderini belirler.
Kimi insan eleştirildiğinde saldırganlaşır ve karşısındakini eleştirdiğine bin pişman eder.
Kimisi ise zavallı kurban rolüne girip başkalarını suçlar ve sorumluluk üstlenmekten kaçınır.
Örneğin eşi o ay harcamalarının fazla olduğunu ve bütçenin zorlandığını söylediğinde:
‘’Parasız kalmamızın nedeni ben değilim ki! Daha fazla para kazanıyor olsaydın bu sıkıntı olmazdı!’’ der.
Her iki durumda da sorunları konuşmak ve çözmek imkânsızdır.
• Duvarlaşma
Bazı ilişkilerde duygusal kapanma olur; araya adeta taştan bir duvar örülür.
Taraflardan birisi ulaşılamaz hale gelir; yakınlaşma çabalarına tamamen kayıtsız kalır.
Duygularını ve düşüncelerini paylaşmaz; sohbet etmez.
Konuşma girişimlerine cevap vermez veya odadan çıkıp gider.
Ortak alanlar paylaşılsa ve birlikte aktiviteler yapılsa dahi, kalpler beraber değildir.
Herkes kendi dünyasında yaşar; derin bir yalnızlaşma olur.
Toparlayacak olursak; yıkıcı eleştiri, aşağılama, direnç ve duvarlaşma, ilişkiyi kemiren ve sessizce öldüren katilleridir aşkın.
İçlerinde size de tanıdık gelen var mı?