Öyle zamanı olur ki insanın
Biri çıkıp bütün hüznünü alıyorum dese vermemek için elinden geleni yapmaya hazırdır.Çünkü hüzünden başka hiç bir şeyi kalmamıştır.Bazen öyle yalnızlaşır ki insan, sevincini ve mutluluğunu hüznüyle paylaşır.Hüzündür insanı bir tek terk etmeyen.Ayakta tutan, güçlü yapan ve insan olmayı öğreten de hüzündür.İstediği gibi sadece sevinci yaşasaydı insan, ne anlamı kalırdı ki mutluluğun.Hayatımızda sıradan bir şeymiş gibi olsaydı mutluluk bir zaman sonra bundan da sıkılmaz mıydı insan?
Gün bile ikiye bölünmüştür.Gündüz güzelce mutluluğunu yaşarken bir yandan da sabırsızlıkla geceyi bekler insan hüznünü yaşamak için.Güneş güzel anılar bırakırken, Ay hüzne ortak olmuştur her zaman.Deniz bile gece bir başkadır.Dalgalar bir bir yalnızlığını vurur kıyıya.Şarkılar ayrı bir telden çalar.Şiirler konuşur ve yollar uzadıkça uzar.Hele ki geceyle sohbet edebiliyorsa insan, bir bardak çay ikram edebiliyorsa göğe, işte o zaman hüznü bile mutlu bir şekilde yaşamayı öğrenmiştir.
Her şeyin bir nedeni vardır bu evrende.Belki de kirpiklerimizin çok kuru kalmasındandır ağlama sebeplerimiz.Veya bir papatyanın vaktinin gelmesidir bütün aşk hikayemiz.Nerden bilebiliriz ki, bir karınca yuvasını gölgelemesi lazımdır belki de mezar taşımızın.Hüznüde, mutluluğuda tadıyorsak bir nedeni vardır elbet.İnsanın mutluluk kadar hüznede ihtiyacı vardır.Önemli olan Allah'tan gelen her şeyi baş üstünde karşılamaktır.Güzel karşılayıp, güzel karşılanmaktır..