Sevgili okurlarım, neredeyse gün geçmiyor ki Güneydoğu'dan, ya da büyük kentlerimizden acı haberler gelmesin.
Hemen her gün şehit haberleriyle yıkılıyoruz.
Son olarak Şemdinli'de altı askerimiz ve iki korucu şehit edildi… Dün de Diyarbakır'da bir polisimiz…
Şehit haberlerinde medyamızın tavrı ilginçtir! Bu sayı bir iki kişi ise televizyonlarda son haber, gazetelerde ise tek sütun olarak yer bulur.
1980'li yıllarda başlayan PKK terörüne bugüne kadar (ölen siviller hariç) 8 bin'e yakın asker ve polisimizi şehit verdik. Bu, korkunç bir rakamdır.* * *Hükümet bir süredir yeni bir taktik uyguluyor!
Bir olayda şehit sayısı fazla ise hemen ardından açıklama yapılıyor:
“Düzenlenen hava harekatıyla (örneğin) 30 terörist öldürülmüştür…”
Bu sayı olayına göre değişiyor. Bazen 40 oluyor, bazen 50!
Resmi açıklamaya göre son sekiz şehit olayından sonra Diyarbakır'dan F-16 uçakları havalanmış ve 54 terörist arazide öldürülmüş!
İnandınız mı!* * *Bakın kardeşim, bu terör olaylarında işin Türk Milleti'ni ilgilendiren yanı, kaç şehidimiz olduğudur.
Doğrusunu isterseniz, olaylardan sonra yapılan bu gibi açıklamalar artık inandırıcı olma özelliğini yitirdi. Olay sonrasında, yani o şehitler can verdikten sonra kaç teröristin öldürülmüş olduğu bizi fazla ırgalamaz.
Ayrıca o dağ başlarında kaç teröristin öldürüldüğünü, şimdi kullanılan deyimiyle “Etkisiz hale getirildiğini” kim nereden ve nasıl biliyor?
Bunun herhangi bir kanıtı yok. Varsa bile kamuoyu bilmiyor ve dolayısıyla inandırıcı olmaktan uzak kalıyor.
Peki bu resmi açıklamalar niçin yapılıyor?
Milletin gazını almak için.
Hiç kimse kusura bakmasın ama gerçek budur.* * *Burada bir gerçeği daha açıklamak gerekir. Türkiye, PKK terörünün ilk zamanlarında deneyimsizdi. Beklenmeyen bir olaya aniden yakalanmıştık.
Askerimiz ve polisimiz de hazırlıksız ve çoğu zaman çaresizdi.
Oysa karşımızdaki güç hazırlıklıydı, kentlerde ve dağlarda iyi örgütlenmişti. Halkın çoğu onların destekçisiydi.
Patlatılan bombalarla, dağ başlarında yapılan karakol baskınlarında çok canlarımızı yitirdik.
Toparlanma, ister istemez zaman aldı. O facialar artık büyük ölçüde önlendi.* * *Yine hiç kimse kusura bakmasın ama şimdi durum şudur:
Şehit olaylarından sonra yapılmakta olan gereksiz ve abartılı açıklamalar ve şehitlerin kanı yerde kalmadı edebiyatı, artık inandırıcı olmaktan uzak… Çocuk kandırır gibi!
Bundan lütfen vazgeçsinler.Bizim yerli oto babayiğitleri!
Türkiye'de yerli malı otomobil üretilecekmiş. Doğrusu bu iktidar propaganda sanatını iyi biliyor, sonuna kadar kullanıyor.
Medyanın büyük bölümü onların elinde ve emrinde.
Açın televizyonları, günün 24 saatinde karşınızda dünya liderimiz, onun ikinci adamı başbakan ve bakanlar var. Hiç ara vermeden konuşup beyin yıkamaya çalışıyorlar.
Eskiden, her sabah gazetelerde haber toplantıları yapılırdı. Muhabirler ve yöneticiler aynı masada bir araya gelir, o günkü olayları, özel haberlerini tartışır ve her gazetenin gündemi böyle oluşurdu.
Kendi alanına giren bir haberi atlayan muhabir yöneticilerden fırça yer, azar işitirdi.
Şimdi özellikle yandaş gazetelerde bu uygulama ve haber toplantıları büyük ölçüde kalktı. Artık haber atlamak önemli değil, muhabirlerin fırça yemesi de mümkün değil!..
Zira onların gündemi sabahın erken saatlerinde belli…
Cumhurbaşkanı nerede ne konuşacak, başbakan nerede olacak, hangisi ne yapacak… Gündem ve ertesi günün manşeti bunlar!
Marketlerde çoğu zaman ücretsiz verilen yandaş gazetelere bakınız. Hepsinin manşetinde dünya liderimiz ve ekibi vardır ve aynı sözler sıralanmıştır.* * *Şimdi karar verilmiş, Türkiye'de yerli otomobil yapılacakmış! Cumhurbaşkanı bu otomobili üretme görevi verdiği beş firmayı açıkladı ve onları “Babayiğitler” olarak niteledi. Dünkü yandaşların tümünün manşetinde aynı büyük boy fotoğraf yer alıyordu:
Recep Tayyip Bey ve kendilerine görev verilen yandaş işadamları!* * *Şimdi onların her biri fotoğraflı olan dünkü manşetlerine bakalım.
– Türkiye Gazetesi: “Merakla beklenen babayiğitler Cumhurbaşkanı tarafından açıklandı.”
– Akit: “İşte o babayiğitler.”
– Takvim: “İşte 5 babayiğit.”
– Akşam: “5 babayiğit Türkiye'nin otomobili için gaza bastı. Yolumuz açık olsun.”
– Star: “Yolunuz açık olsun babayiğitler.”
– Sabah: “Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk Milleti'nin büyük hayalini gerçekleştirecek 5 babayiğide tarih verdi.”
– Milliyet: “İşte beş babayiğit.”
– Posta: “Beş babayiğit.”
– Vatan: “Yola çıktılar. Erdoğan aradığı babayiğitleri buldu.”
– Güneş: “Erdoğan'ın çağrısıyla bir araya gelen beş babayiğit imzayı attı.”* * *Manşetlerin tamamı “Babayiğit” üzerine kurulu! Peki bu babayiğitler ne yapacak?
Önce bunlara büyük ve ucuz, belki de ücretsiz araziler verilecek. Eğer olursa, fabrika oralarda kurulacak.
Sonra bol kepçe teşvikler gelecek, belli bir süre vergi alınmayacak.
Ardından çok büyük banka kredileri.
Eğer olursa, avantalar düzgün ödendiği ve aralarında hırgür çıkmadığı takdirde yerli otomobil üretimi 2021 yılında başlayacak (mış).* * *Bu nasıl iştir yaaa, belli iş adamları bir araya getiriliyor ve iktidar medyasının tamamı, onları babayiğitler diye tanımlıyor!
Niçin?.. Çünkü Bay Erdoğan öyle demişti…
Dolayısıyla yandaş medyaya hemen talimat gitti:
“Hem manşetten fotoğraflı vereceksiniz, hem de ‘Babayiğit'i öne çıkaracaksınız.”
Böylece bir kez daha emir demiri kesti!
Vay bizim gazetecilik mesleği vay, ne hallere düşürdüler seni!
Emin Çölaşan