Adı Michael Rubin…
Sıkı bir neo-con; Türkçesiyle, özellikle Başkan George W. Bushdöneminde yönetimde etkin yerleri kapan yeni muhafazakar çizginin öne çıkan isimlerinden… Pentagon görevlisiydi, Irak'ın işgali sırasında da işgal yönetiminde yer almıştı. Şu sıralarda American Enterprise Institute(Amerikan girişim Enstitüsü'nde çalışıyor. Ayrıca Amerikan Donanması Askeri Akademisi'nde öğretim görevlisi. Ayrıca Middle east Quartetly Dergisi'nin de editörlüğünü yapıyor…
Bu muhterem bizi niçin ilgilendiriyor peki?.. Türkiye'ye yakın ilgisinden, Cumhurbaşkanı Erdoğan için attığı mesajlardan, yaptığı öngörülerden tabii!.. Mesela 15 Temmuz darbesini aylar öncesinden bilmişti!.. Epey bir süre sonra da “darbenin kulağına fısıldandığını” yazmıştı!..
Daha neler yazmamıştı ki; örneğin “Türkiye'nin uçuruma yuvarlanacağını ve bu uçurumdan tek parça kurtulamayacağını” kaleme almıştı. Ardından “Erdoğan yolun sonuna geldi” kehanetinde bulunmuş, bir başka yazısında da “Türkiye kan gölüne dönecek” öngörüsünü paylaşmıştı
Son zamanlarda ise New York'da 27 Kasım'da duruşması yapılacak Rıza Sarraf davasıyla ilgili öngörülerde bulunmaya başladı… İddianamenin yeni halinden söz eden Rubin, Sarraf'ın Erdoğan'a bağlandığını iddia etti…
-İddia gündeme bomba gibi düştü tabii!..
İrkiltici benzetme!..

Michael Rubin, Twitter adresinden ABD'de “kara para aklama ve ABD'nin İran'a yönelik yaptırımları delme” suçlamasıyla yargılanan Sarraf davasını anımsatarak şu ifadeyi kullandı:
-Yeni iddianamede Erdoğan'ın ismi defalarca geçiyor!..
Rubin bununla da yetinmedi, bir diktatöre atıfta bulunarak, şu satırları yazdı:
-Böyle bir durum son olarak Manuel Noriega'nın başına gelmişti!..
Peki kimdi bu Noriega?.. Tam adı Manuel Antonio Noriega Moreno… Panamanın devrik diktatörü olarak geçti tarihe… Aslına bakarsanız ABD-CIA operasyonuyla iktidara getirilmişti. 1960'lardan itibaren sadık bir CIA görevlisi olarak önemli hizmetlerde bulunmuş ve karşılığında devlet başkanlığı ile ödüllendirilmişti…
1983 yılında iktidara yerleşen Noriega, ülkeyi demir yumrukla yönetti. Siyasi rakiplerini ya öldürttü ya da ülkeden kaçmalarını sağladı. Seçim sonuçlarıyla istediği gibi oynadı. Tüm bunları yaparken, ***et iyi ilişkilerinin bulunduğu Washington tarafından sürekli sırtı sıvazlandı!..
Ne zaman ki Kolombiyalı uyuşturucu kartellerinin milyonlarca dolarlık kokain işlerine taşıyıcılık yapmaya başladı, işte o zaman üzeri çizildi…
Pek gizemli bir ziyaret!..

Noriega'nın kokain kaçakçılarıyla işbirliğinde direnmesi ve ABD'ye kafa tutması Panama'nın ABD tarafından işgali ile son buldu!
ABD birlikleri 20 Aralık 1989'da Panama'ya girdi ve ülkenin yönetimini Panama ordusundan zorla devraldı. Noriega Amerika'ya götürüldü. Yargılandı ve 30 yıl hapse mahkum edildi. 17 yıl yattı. Sonra Fransa'ya gönderilip orada da yattı. Son olarak Panama'da geri kalan ömrünü demir parmaklıklar arasında geçirdi. Cerrahi müdahale için Şubat 2017'de geçici olarak serbest bırakıldıktan kısa süre sonra öldü!..
Rubin'in böyle bir diktatörü örnek göstererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'na üstü kapalı mesaj göndermesi doğal olarak büyük tepkiye neden oldu… Ancak ABD'nin en etkin gazetelerinden New York Times'da kısa süre önce “Rıza Sarraf'ın itirafçı olabileceğini” yazmıştı… Rubin'in bu haberden sonra Erdoğan'a yönelik mesajlar çekmesi, “içeriden bilgi mi sızıyor?” sorularını da gündeme taşıdı…
Tüm bunların üzerine Başbakan Binali Yıldırım'ın 7 Kasım'da yapacağı ABD ziyareti de dikkatlerin Sarraf davasına çevrilmesine neden oldu tabii… ABC Gazetesi Washington Temsilcisi Yılmaz Polat “Gizemli ziyaret” başlığıyla yazdığı yazıda “gizemin, ziyaretin esrarengiz yönlerinden kaynaklandığına” işaret edip, şu noktalara dikkat çekti:
-Bugüne kadar ne AKP hükümetinden ne de ABD yönetiminden yapılmış resmi bir açıklama yok!.. Ortada resmi bir program yok!.. Kim kimi davet etti bilinmiyor!.. Heyette kim var o da bilinmiyor!.. Devletlerarası ziyaretler “çat kapı” türünden olamayacağına göre, ‘Başbakan Yıldırım'ın sürpriz ABD ziyareti neyin nesi?' sorusu haklı olarak akla geliyor!..
Polat, çeşitli kaynaklardan edindiği bilgilere dayanarak Başbakan Yıldırım'ın Başkan Yardımcısı Mike Pence ile görüşeceğini de duyurdu. Görüşme Pence'in ofisinde ve 40 dakika olacakmış!..
Diğer bir deyişle Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, onca yolu ABD Başkan yardımcısı ile 40 dakika görüşme yapmış olmak için mi kat etmiş oluyor?!.Yılmaz Polat 2 olasılıktan söz ediyor:
-Birincisi son zamanlarda sık sık sözü edilen Rıza Sarraf'ın itirafını önlemek… Ekonomi için tehlike çanları çalan Halkbank ve öteki bazı Türk bankalarına ABD'nin vermesi muhtemel milyarlarca dolarlık ceza!..
Siz ne dersiniz?.. Binali Bey'in içine düştüğü zor duruma mı üzülürsünüz, yoksa Türkiye'nin içine düşürüldüğü hallere mi kahrolursunuz?..

Ümit Zileli