Toplumsal Kontrol Nedir?
Hepimiz günlük yaşam deneyimlerimizden biliriz ki eylem ve davranışlarımıza sınırlar koyarak yaşarız. Özellikle kamusal alana çıktığımız andan itibaren belli bir şekilde davranmaya ve belli kurallara uymaya kendimizi mecbur hissederiz. Bunun iki nedeni olabilir. İlki bizzat kendimiz bazı eylemleri ve davranışları yapmayız; kaba ve küfürlü konuşmaktan uzak dururuz. Çünkü bunların ayıp şeyler olduklarını düşünürüz. İkincisi ise toplumun hor gördüğü davranışlara verdiği tepkilerden korkarız. Bu anlamda her toplum kendi kültürüne, tarihine ve toplumsal yapısına göre bazı nesne ve davranışlara iyi ya da kötü anlamlar yüklemekte ve bu anlamlardan yola çıkarak bireyin davranışlarını şekillendirmektedir. Sosyolojide nesne ve davranışlara yüklenen iyi ve kötü gibi anlamlara değer, bu değerlerden doğan ve bireylerin davranışlarını sınırlayan somut ölçütlere toplumsal norm adı verilir.
Gündelik hayatta toplumsal ilişkilerin iş birliği ve uyum içerisinde sürdürülebilmesi, sosyalleşme sürecinde toplum tarafından öğretilmiş olan değer ve normlara bireylerin uygun bir şekilde hareket etmesine bağlıdır. Örneğin, hırsızlık yalnızca kınanması gereken kötü bir davranış değil aynı zamanda toplumsal düzeni ve güvenliği sarsabileceği için caydırıcı yaptırımları da gerektiren bir davranıştır. Bu nedenle toplum bireylere hırsızlık yapmanın kötü bir davranış olduğunu öğretmekle yetinmez hırsızlığa karşı somut önleyici ve cezalandırıcı mekanizmalar da geliştirir. Yani bireyleri normlara uymaya zorlar. Bu yönde bütün toplumlar, üyelerinin değer ve normlara aykırı davranışlar sergilememesi için bazı önlemler alır ve kendi varlıklarını ve işleyişlerini sürdürmek için üyelerine yönelik birtakım baskı mekanizmaları oluştururlar. Sosyolojide bu mekanizmaların tümüne toplumsal kontrol adı verilir.
Normların türüne bağlı olarak toplumsal kontrolün biçimi ve otoritesi değişmektedir. Yazısız normlarla ilgili kontrol kınama, ayıplama, dışlama şeklinde gerçekleşirken, yazılı normlarla ilgili kontrol para ya da hapis cezası, hak mahrumiyetleri ya da toplumsal hizmetlerde çalıştırılma şeklinde olabilir. Birinciler bizzat toplum tarafından ikinci gruptakiler ise devletin resmî organları tarafından yerine getirilir. Bu genel ayrımın dışında ayrıca demokratik toplumlarda sivil toplum kuruluşları gördükleri olumsuzlukları kamuoyu oluşturmak, kampanyalar düzenlemek, siyasal iktidarı etkilemek gibi faaliyetlerle engellemeye çalışarak bir tür toplumsal kontrol işlevi görürler.