İnsanoğlu kendi davranışlarının kaynaklarını her zaman merak etmiştir.

İnsan davranışlarının nesnel ve sistematik olarak incelenmesi, kökeni 1800'lerin başına giden yeni bir gelişmedir.

Sosyolojinin kökenleri, 1789 Fransız Devrimi ile Avrupa Sanayi Devrimi'nin ortaya çıkışına eşlik eden bir dizi şiddetli gelişme tarafından oluşturulmuştur. Bu gelişme ve değişmelerin ortaya çıkardığı geleneksel yaşam biçimlerinin çözülmesi, düşünürleri hem doğal dünyanın hem de toplumsal dünyanın yeni bir anlayışının geliştirilme çabalarına yöneltmiştir.

Temel bir gelişme, dünyayı anlamak için din yerine bilimin kullanımı olmuştur. Bu on dokuzuncu yüzyıl düşünürlerinin yanıt aradıkları "İnsanın doğası nedir? Toplum neden olduğu biçimde yapılaşmıştır? Toplumlar neden ve nasıl değişir?" gibi sorular bugün sosyologların yanıtlamaya çalıştıkları sorularla aynıdır. Bizim çağcıl dünyamız, geçmişteki dünyadan kökten bir şekilde farklıdır; bu dünyayı ve geleceğin neler getirebileceğini anlamamıza yardımcı olmak, sosyolojinin temel görevidir.