Namaz, oruç, zekât ve benzeri ibadetler nasıl ki farzise, aynı şekilde Kur’ân’ı anlamak da farzdır. Bu, bizimkendi nefsimizden uydurduğumuz bir hüküm değil, aksinebüyük İslam âlimlerinin ortayakoyduğu bir hakikattir.
İslam âlimleridemişler ki: Bir farz ne ile tamamoluyorsa, o tamamlayıcı şey defarzdır.Buna çok basitleştirerek bir örnekverecek olursak; mesela namaz,abdest olmadan sahih olmaz.
Bir namazın sahih ve geçerli olabilmesi,ancak abdestin varlığına bağlıdır.
Bu nedenle hüküm olarak abdest defarzdır.İşte bunun gibi, kişinin tevhidi, şirki, Allah’a kulluğunne demek olduğunu tanıması; Allah’ı, peygamberleri,melekleri ve buna benzer İslam’ın “zarurat-ıdiyniyye”den telakki ettiği temel iman konularını öğ-renmesi farzdır. Ve bu farz, Kur’ân’ın anlam ve muhtevasıbilinmeden asla yerine getirilemez.Bu nedenLe Kur’ân’ı anlamak ve onun üzerine kafa yormak da farzdır.Biz, Kur’ân’ı okumaktan bahsederken burada onuArapçasından ezbere veya yüzüne okumayı kastetmiyoruz.Elbette yerine getirene, bu tarz bir okuyuş çok güzelve faydalıdır. Kendisine bol bol sevap da kazandırır. Ancakbizim burada üzerinde durduğumuz husus Kur’ân’ınanlaşılması olduğundan dolayı, Arapça okumayı bilmeyenya da Arapça okumayı bildiği halde Kur’ân’ı orijinalmetninden anlayacak bir düzeyde olmayan kişinin buokuyuşu, bizim konumuz dışında kalmaktadır. Dolayı-sıyla bizim “Kur’ân’ı okumak” ifadesiyle kastımız, onunmushaftan, yani Arapçasından “anlamaksızın” okunmasınıdeğil; aksine anlamının ön plana çıkarılarakmâna eksenli okunmasıdır.Kur’ân, anlaşılmak için okunur. Zira Allah’ın,Resûlullah’a Kur’ân’ı indirmesinin amacı onu insanlaraduyurması ve iletmesidir. İnsanlar da kendilerine duyurulanve iletilen bu mesajı anlamakla yükümlüdürler.Zira hayatlarını Allah’ın istediği istikamette düzenlemeklesorumlu tutulan insanlar, bunu ancak kendilerindenisteneni anladıkları zaman yerine getirebilirler.İşte bu yüzden de Kur’ân okumak farzdır.Bir de Kur’ân’ı okumakla emrolundum.