İnsanlık tarihindeki gizli deneylere en çok imza atmış ülkelerden birisidir Almanya. Özellikle Nazi Almanyası.
UFO teknolojisi konusunda çalışmalar yapan ”Nazi Almanyası”, görünmezlik teknolojisi, zamanda yolculuk ve boyut atlaması konularıyla da yakından ilgilenmiştir.
Bu gizli deneylerle ilgili olarak en çok adı geçen örgüt: Thule Örgütü'dür.
Nazi Kehanetleri, Okültizm ve Mistisizm
Nazi kehanetleri ya da Naziler ve Adolf Hitler ile ilgili kehanetler, okült ve mistik ya da metafizik gibi konularla ilgilenen kişilerin favori konularından biridir. Bu konuyla ilgilenen kişilere göre Nazi kehanetleri ilk olarak eski Yahudi yazmalarında ve efsanelerinde geçer. Danyalın kitabının ester bölümünde ilginç bir hikaye vardır: Yahudiye’ye yani bugünkü Filistin’e hakim olan bir kral Yahudilerden nefret etmektedir ve 9 oğluyla birlikte kurduğu darağaçlarında her gün onlarca Yahudi’yi asar. Sonra halk ona karşı ayaklanır ve kendisini aynı yerde 9 oğluyla birlikte asarak idam eder. Eski Yahudi takvimine göre olayın tarihi 5707’dir. Bu tarihi günümüz tarihine çevirirsek 1946 ya denk gelir. Bu tarih Nürnberg mahkemelerinin tarihidir. Mahkeme sonucunda 12 idam kararı çıkar. Firar eden Martin Bormann ve intihar eden Hermann Göring dışında 10 kişi, başta Yahudi kıyımı olmak üzere insanlığa karşı suçlardan dolayı asılır.
Gelmiş geçmiş en büyük kâhin kabul edilen Nostradamus un da Naziler ve Hitlerle ilgili dörtlükleri vardır. Dörtlüklerinin bazılarında 3 adet İsa karşıtından bahseder. Nostradamus yorumcularına göre bunlardan ilki Napolyon ikincisi de Hitler’dir. Bir dörtlükte ise açık bir şekilde hister kelimesi geçiyor. Bazı yorumculara göre bu apaçık şekilde Adolf Hitleri işaret ediyor. Bazı yorumculara göre buradaki hister kelimesi deli-çılgın manasında yani yine Hitleri kastediyor.
Bir Garip Ezoterik Örgüt: Thule
Thule örgütü ve Nazi teknolojisi ve Nazilerin ilginç araştırmacı yanları ve Nazi bilim insanlarının ilgi alanları hep bir sis perdesi altında kalmış ve bu noktada bir çok spekülasyon üretilmiştir. Bu spekülasyonlar Nazilerin, atom bombası yapma girişimlerinden, yerçekime karşı gelen uçan disk teknolojilerine ve zaman yolculuğu araştırmalarına kadar birçok konuyu kapsamaktadır. Bunlar ne kadar gerçek ya da ne kadarı doğru bunu bilmek ya da bu konuda net bir fikir beyan etmek oldukça güç ve hemen hemen imkânsızdır. Resmi ve bilimsel anlamda tarihe baktığımızda tüm bunlar birer saçmalıktan öte değildir. Fakat tüm bunların ötesinde içerikte anlatılacak olan Thule örgütü ise, bir ezoterik öğreti ve örgüttür. Ve bu konudaki en gizemli örgüt olarak, derinlemesine incelenmeye de fazlasıyla değer.
Thule Örgütünün sembolü, çift boynuzlu Viking miğferidir. Söylemsel kökleri, kayıp kıta Mu’ya dayanan bu öğretinin temel konusu, insan psikolojisinin derinlikleri ve zamandır. Kimileri bu çift boynuzlu miğferin bir solucan deliğini simgelediğini düşünmektedir.
Thule Örgütü’nün amaçlarına gelince;
Zamanda gidip gelen üstün yaratıklarla ilişkiye geçmek,
Üstün bir arı ırk oluşturmak: (Bunun için de saf bir Cermen ırkı oluşturup pan-Cermenik bir Alman İmparatorluğu’nu kurmak ve bu imparatorluğu arı ırkın oluşturulmasında kullanmak) ve bu arada,
Hıristiyanlık öncesi antik Alman kültürünün yeniden uyandırmak,
Böylece dünyanın yazgısını değiştirmek ve
Mu uygarlığına ulaşmaktı.
Gizlici örgüt ve öğreti olarak Thule’un felsefesine gelince; bunu Alman politikacı Dietrich Eckart, şöyle açıklıyordu: “Thule’un tüm sırları, eski bir kayıp uygarlığa dayanır. İnsanoğlu ile dış zekâlar arasında bazı varlıklar, bu sırlara erenlere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadır. İşte bu güçtür ki, Almanya'yı dünyaya egemen kılacaktır”.
Thule, temelinde, bir tür Zaman Gezmenleri Derneği idi! Hitler’i seçmesinin temel nedeni, Hitler’in bir çok özelliklerinin yanı sıra onun zaman gezmenliğine duyduğu ilgi idi. Bu durum Hitler’de Thule’a karşı direnilemez bir çekim oluşturuyordu. Ayrıca Hitler sıkı bir ezoterik öğreti tutkunu idi. Ön plana çıkmaya, kahraman olmaya meraklıydı ve tipik bir medyumdu! Onun bu özellikleri de Thule’un ona çekilmesini sağlıyordu.
Hitler'in Parapsişik Yönü
Hitler’in medyumsal-parapsişik yönünden söz etmek gerekirse eğer tamamı kırklara karışmış bir kasabada doğmuştu. O kasabada ruhlardan, medyumlardan geçilmiyordu! Kendisinin de metafizik yeteneği vardı. Birçok vizyonlar gördüğü, birçok bilgiler ifade ettiği bilinmektedir. Hitler’ in çevresindekilerin görmediği fakat kendisinin gördüğü, birçok varlıktan söz ettiği kayıtlara geçirilmiştir. Hatta bu yüzden şizofren olduğundan bile kuşkulanılmıştır. Onun hitabeti ve kitleleri etkilemesi de birçok kişilerce parapsişik bir yetenek olarak algılanır. Keza yakın çevresi Hitler’in geceleri ”Büyük Ruh” ismini verdiği bir bedensiz varlıktan geleceğe dair bilgi aldığı söylenir. Bu bilgilerden sonra büyü, mitler, Büyük Ruh, Mu, Thule, zaman gezmenliği, Şamballa derken, Hitler’in nasıl bir zihinsel karmaşaya sürüklendiğini açıkça görüyoruz. Hess, Oyuk Evren kuramı yanında bir de buzul kozmostan ve bir Buz Çağı’ndan söz ediyordu. Hitler kendi döneminde bu buz çağının ateş çağına dönüşeceğine inanmıştı. Üstelik bu çağı başlatmak için de kendisi seçilmişti! Rusya buzuluna orduyu yazlık elbiseyle göndermesinin nedeni buydu!
Thule'in Nihai Amaç: Zamanda Gezinmek
Hep bunlar, kara büyünün, Şamballa’nın, Büyük Ruh’un (aslında Einstein'la da bağlantılı olduğu düşünülen bir zaman yolculuğu grubuyla gelen, zaman Volf Messing’in telepati gücünün) marifetiydi. Böylece süreç tapınakçılardan başlıyor, Masonlara bulaşıyor Germonerden’i (Alman Tarikatını) doğuruyor ve o da Thule’un doğuşunu hazırlıyordu. Sonra Thule örgütü kendi etkisi altında zaman gezmenliği uğruna Hitler’i ve Nazi Partisini yaratıyor. Âri Irk’la dünyanın kurtuluşu ve zaman gezmenliği uğruna Naziler, Doğu gizliciliğine bulaşıyor ve sonunda II. Dünya Savaşı ortaya çıkıyordu.
Birçok başka amaç ve ideallerle kuşatılmasına ya da zenginleştirilmesine karşın Thule’nin merkezi konusu yine de Zaman’dı ve bu durum Hitler’in onlarla daima ilişkide olması için yeterliydi. Hitler’in eski uygarlıklara, mitolojilere olan ilgisi de Thule ile örtüşüyordu. Doğa yasalarının üstüne çıkmak istemesi ve bu yüzden büyü ile ilgilenmesi de öyle. Bir farkla ki, Thule ileri gelenlerinin hiçbiri kendini böyle ortaya atmamasına karşın Hitler, güç ve imperium uğruna kırklara karıştığına ve seçilmiş olduğuna inanıyor ve dünya egemenliği fikrine sıkı sıkıya bağlı kalıyordu.
Temeli Şer ve Karanlık Olan Uygarlıklar
Gamalı Haç’ın, Thule Örgütü tarafından ön plana çıkartıldığı söylentileri de vardır. Onda paganik kökler de bulmak olanaklıdır, ama paganlığa mal etmek de yanlıştır. O, yalnızca Kabalacılığın tekelinde de değildir. Onun umulmadık kadar gerilere giden bir tarihi olduğu doğrudur. Söylentiye göre, Thule bu sembolü Mu uygarlığından alıp Nazi Partisi’ne amblem yapmış. Mu tabletlerinde gerçekten de bu sembol vardı ve Mu’ya özgü gizli bilgiler içeren çok önemli bir semboldü. Bu sır, çok sıkı eğitimden geçmiş, eski Mısır ve Tibet rahiplerince de biliniyordu ve onlar tarafından korunuyordu.
Bu sembol bir de iki yeraltı uygarlığı olan Şamballa ve Agartha’da kullanılıyordu. Nazilerin önde gelenleri de (yedi kurucu üye) bu sırrı öğrenmişlerdi ve bu bilgi de doğal olarak Tibet’le olan ilişkileri sayesinde ele geçirilmişti. Onların gamalı haç hakkında edindikleri bilgi Şamballa’dan geliyordu ve Şamballa pek de hırlı bir uygarlık ve güç olarak bilinmiyordu. Temeli şer ve karanlıktı.
Bu da bize Hitler’in haklı olarak, nereye yakalandığı ve nereye hizmet ettiği hakkında bir fikir vermektedir. Gamalı Haç’ın, Thule’nin Tapınakçı kökenine uygun olduğu da doğrudur ama bu sembol Tapınakçıların da tekelinde değildir. Ona eski Hint mandalalarında da Cengiz Han’ın yüzüğünde de rastlıyoruz! Öbür taraftan, Kabalistik ve Masonik kaynaklarda, Siyon yıldızı ile iç içe kullanıldığı da doğrudur. Haushoffer’ın Hindistandaki çalışmaları sırasında bu sembolü görüp etkilenerek aldığı ve Nazi bayrağı yaptığı da söyleniyor.
Ariyan Irkı
Thule de, Nazi ileri gelenleri de tarih öncesi Ariyan ırkının Hindistan ve Tibet’te hâlâ var olduğuna inanıyorlardı. Önce Cermen ırkını saflaştırıp, bu ırkı Âri ırkın ortaya çıkması için hizmete koşacaklardı. Yani doğu ezoterizmini tanımak, oraya bağlanmak ve orayla ilişkide olmak zorundaydılar. İşte o nedenle,Thule Örgütü 1943 yılına kadar Tibet’le yakın ilişkisini sürdürmüş, birbirlerine karşılıklı heyetler göndermişlerdir. Bu ilişki çok derin, anlamlı ve yoğundu; çünkü temelinde Âri ırk, uçan daireler ve zaman gezmenliği vardı! Bu durum, Thule’yi de Hitleri de çok yakından ilgilendiriyordu. Bu ilişki konusunda ümitlenip heyecanlanmamaları olanaklı değildi. Çünkü uzak doğu yalnızca ezoterizm yönünden değil, uçan daireler ve zaman gezmenliği bakımından da görmezden gelinemez bir kaynaktı.
Hint-Tibet mitlerinde, zaman yolculuğu yapan Dhurakhapalama, Vaidor; UFO benzeri uçan disklere de Vimana denilmekteydi. Hint mitlerinde, Vaidor’ların, Turan Dağı’nda olduğu; Vimana’ların ise, Tor Dağı’ında bulunduğu, daha doğrusu inip, kalktıkları yazılıydı. Hatta Çinliler’in, Fransızlar’ın (Kont Sédir) ve Ruslar’ın (Çar Nikola) büyük paralar harcayarak kurdukları ekiplerle Dhurakhapalam’ı arattırdıkları söylenir. General Haushofer da Tibet’te bu konuda araştırmalar yapmıştı. Onu Gurdjief bulmuştu ve Kamensky diye birini iki yıl ileri yani zamanda iki yıl geleceğe göndermişti.
Örgüt, Hitler Tarafından Nazileştiriliyor
Sonuç olarak, Thule örgütünün temel amacı zamanı saptırıp gelecekteki dünyada Nazi egemenliğini sağlamaktı. Thule Örgütü’nün Hitler tarafından Nazi’leştirilmesinden sonra, Nazi’lerin, zaman yolculuğu teknolojisini siyasi amaçlarla kullanmak istemişlerdir. Örneğin satır aralarında, zaman gezmenliğinin fazla uzak olmayan bir zamanda başlayacağı… Bunun için ışık quantlarının bulunması, daha doğrusu anlaşılması gerektiği, bu konuda her şeyin Thule’un yapacağı deneylere bağlı olduğu gibi ilginç bilgilerin varlığından da bahsedilmektedir.
Thule örgütüne dahil olan bilim adamları magnetizmal alanlar içinde cisimleri geçmişe ve geleceğe doğru yürütebileceklerini düşünüyor ve iç içe dünyalar ve boyutlar gerçeğinden söz ediyorlardı. Kitap kurdu olan çok yönlü araştırmacılar Nazi bilim insanlarının bu konudaki çalışmalarının Amerika'daki Philadelphia deneyine, Montauk projesine ve oradan da 51.inci UFO araştırma üssüne doğru uzanan ilginç bir bağlantı ağını içerdiğini sezecektirler. Belki bu bağlantı doğrudan planlı bir bağlantı değil ama sonuçta bir şekilde bu bilgiler bir yerlerde kesişiyor.
Sonuç olarak, Thule örgütünün temel amacı zamanı saptırıp gelecekteki dünyada Nazi egemenliğini sağlamaktı. Thule Örgütü’nün Hitler tarafından Nazi’leştirilmesinden sonra, Nazi’lerin, zaman yolculuğu teknolojisini siyasi amaçlarla kullanmak istemişlerdir. Örneğin satır aralarında, zaman gezmenliğinin fazla uzak olmayan bir zamanda başlayacağı… Bunun için ışık quantlarının bulunması, daha doğrusu anlaşılması gerektiği, bu konuda her şeyin Thule’un yapacağı deneylere bağlı olduğu gibi ilginç bilgilerin varlığından da bahsedilmektedir. Thule örgütüne dahil olan bilim adamları magnetizmal alanlar içinde cisimleri geçmişe ve geleceğe doğru yürütebileceklerini düşünüyor ve iç içe dünyalar ve boyutlar gerçeğinden söz ediyorlardı. Kitap kurdu olan çok yönlü araştırmacılar Nazi bilim insanlarının bu konudaki çalışmalarının Amerika'daki Philadelphia deneyine, Montauk projesine ve oradan da 51.inci UFO araştırma üssüne doğru uzanan ilginç bir bağlantı ağını içerdiğini sezecektirler. Belki bu bağlantı doğrudan planlı bir bağlantı değil ama sonuçta bir şekilde bu bilgiler bir yerlerde kesişiyor.