10. Makrobiyotik Diyet
Makrobiyotik diyet aslında oldukça eskiye dayanan bir diyet. Temel gıda maddelerini öğütülmüş olarak yemeği ve bunun yanında sebzelerle desteklenmesini içeriyor. Bir anlamda vejeteryan diyeti de denilebilir. Bu diyet büyük ihtimalle listede en az garip olanı, fakat dikkate değer bir yanı bulunmakta. Makrobiyotik alanının önde gelenlerinden bazıları, sigara içmenin sağlığa iyi geldiğini savunuyor ve kansere sigaranın değil makrobiyotik olmayan gıdaların sebep olduğunu öne sürüyorlar. Amerika’yı makrobiyotikle tanıştıran Michio Kushi, 2004 yılında kalın bağırsağından bir ameliyat geçirmiş. Oğlunun söylediğine göre onca yıldır sigara içmesine rağmen , Michio’nun akciğer filmleri 20 yaşında olan bir kişininkinden bile daha temiz çıkmış.
9. Lahana Çorbası Diyeti
Lahana çorbası diyeti, yedi gün boyunca düşük kalorili lahana çorbasını yüksek oranlarda tüketerek kilo vermeyi sağlayan çok radikal bir diyettir. Şaşırtıcı olarak lahana çorbası diyeti ülkemizde de çok popüler olmuş ve birçok benzer diyete de öncülük etmiştir. Bu diyet evrensel olarak bütün doktorlar tarafından temel besinleri içermediği ve yağ kaybından çok su kaybına yol açtığı için kabul görmedi. Çorba diyetinin yararlı olarak düşünülebileceği tek alan ise ameliyat için acil kilo vermesi gereken hastalarda kullanılması. Bu diyetin en büyük yan etkisi ziyadesiyle gaz çıkarılmasıdır. Dikkat!
8. Yontma Taş Devri diyeti
Bu diyet mağara adamlarından ve onların yemek yeme alışkanlıklarından ilham almış. Yontma taş devrinde insan türlerinin 2.5 milyon yıl boyunca vahşi bitki ve hayvanlarla beslenmesinden esinlenilmiş. Diyetin savunucularına göre yontma taş devri insanları günümüz hastalıklarından uzak, sağlıklı bir hayat geçirmişler. Bu yüzden onların izledikleri beslenme şeklini uygulamak bizleri de hastalıklardan uzak tutabilir. Diyetin merkezinde yağsız et, balık, sebze, meyve, kökler ve kuruyemiş olup ; süt ürünleri, tuz, işlenmiş yağlar, baklagiller, şeker ve öğütülmüş besinlerden de uzak durmak gerekiyor.
7. Meyve Diyeti
Meyve diyeti, meyveden başka hiçbir besinin tüketilmediği ya da tüketilen besinlerin %75 veya %100 ü meyve olan diyet türüdür. Bu diyet de günümüzde popüler olan bir diğer diyet çeşididir. Bazı meyvecilere göre meyve diyeti insan türünün Adem ve Havva’dan gelen asıl olan diyetidir. Meyvecilik diyeti kalsiyum, protein, demir, çinko, D vitamini, birçok B vitamini(özellikle B-12) ve temel yağ asitlerinin eksikliğine neden olabilir. Buna ek olarak Colombia Üniversitesi’ndeki Sağlık Geliştirme Programına göre yiyecek kısıtlamaları açlığa, iştah artmasına, yemek saplantısına ve en sonunda da psikolojik bozulmalara sebep olabilir. Gandhi de vakti zamanında sadece meyve diyetlerini uyguladı ama sonunda sürdürülebilir olmadığından dolayı bıraktı. Bunların garip olduğunu düşünüyorsanız ‘Ruhunu iyileştir’ diyetine ne dersiniz?
6. Ruhunu İyileştir Diyeti
Ruhunu İyileştir diyeti bazı yiyeceklerin tanrı tarafından yasak, bazılarının da kabul edilebilir olması ilkesine dayanmaktadır. Ruhunu iyileştir diyetinin ana destekçisi olan Jordan S. Rubin’e göre ruhunu iyileştir diyeti onu 19 yaşında yakalandığı Crohn hastalığından kurtarmış. Diyet her gün şükran, sağlık ve af duasıyla başlayıp bitiyor. Bireylerin günün stresine başlamadan önce iki ile beş dakika süren “Hayat Amacı” egzersizlerini yapmaları gerekiyor. Ruhani faydalar sağlayabilmek için açlık hissi duyunca dua etmek tavsiye ediliyor. Ruhunu İyileştir diyeti; domuz, pastırma, deve kuşu, jambon, sosis ve suni etleri yasaklıyor. Balık, yengeç, midye, istiridye, ıstakoz, karides gibi deniz ürünleri de yasaklar arasında. Yani bol bol dua ediyor ve açlığınızı bastırıyorsunuz.
5. Shangri – La Diyeti
Diyetin ardındaki prensip şu: Vücudun bir ayar noktası var (sürdürmek istediği vücut ağırlığı) ve iştah da ayar noktanızda kalmanızı sağlayacak şekilde vücudunuz tarafından kontrol ediliyor. Tadını beğendiğiniz yiyecekler yediğinizde vücudunuz ileride kıtlık olur diye düşünüp iştahınızı açıyor ve daha fazla yemek yemenize neden oluyor. Yani yediğiniz yiyecekleri leziz bulduğunuzda, beyniniz vücudunuzun olmak istediği kiloyu yükseltiyor; lezzetsiz bulduğunuzda da alçaltıyor. Diyetin mucidi Seth Roberts’a göre ayar noktanızı bu diyetle düşürebilirsiniz, ve tabiki daha düşük ayar noktası daha düşük kilo anlamına geliyor. Yöntem mi? Her 2 saatte bir 100 ila 400 kalori arasında ekstra hafif zeytinyağı ya da şekerli su içmelisiniz ve bu esnada sigara dumanı da dahil hiçbir şey tatmamalısınız. Sadece su içebilirsiniz. Tahmin ettiğiniz gibi ayar noktamızı düşüren bu tatsız kalorilerin tüketimi. Diyet hakkında bazı eleştiriler olduğu halde çoğu doktor ellerinde yeterli bilimsel kanıt olmamasına rağmen bu diyetin zararsız olduğu konusunda hemfikir.
4. Fletcherizing – 32 kere çiğne
“Doğa çiğnemeyenleri cezalandıracak”. Bu sözler Horace Fletcher tarafından 20. yüzyılın başlarında yeni diyetinin tanıtımı için söylendi. Bu diyette kişinin kafasını öne eğik tutarak her ağız dolusu lokmayı 32 kere çiğnemesi gerekiyor. Çiğnemenin tamamlanmasının ardından diyeti uygulayan kafasını geriye yatırır ve ağzındakilerin boğazından aşağı kaymasına izin verir. Doğal yollarla aşağı kaymayan yiyecekler ise dışarı tükürülür. Fletcher buna ek olarak sıvıların da çiğnenmesini ve özellikle üzgün veya mutluyken yemek yenmemesi gerektiğini savunmuştur.
3. Nefesle Yaşama (Breatharianism)
Nefesizm de yiyebilecekleriniz arasında hiçbir şey yok. Nefesizm denmesinin sebebi de bu çünkü hayatta kalmanızı sağlayan tek şey nefesiniz. Bu diyette bazı bilinmeyen taraflar da var örneğin bu diyeti uygulayanlardan bazıları güneşten gelen bir enerji ya da diğer bir deyişle “prana” denilen “hayati yaşam gücü” ile beslendiklerine inanıyor. Amerikan Nefesizm Enstitüsü ‘nefesle yaşama’ diyetini tanıttı ve başlamanıza yardımcı olacak workshop hakkında da bilgi verdi. Sitelerinde verilen bilgiye göre workshop ücreti 10.000 $ (evet yanlış duymadınız 10bin$). Workshoplar Wiley Brooks tarafından yürütülüyor. Wiley arada sırada bir cheeseburger yediğini söylüyor böylece onu çevreleyen kirli kültür ve kirli yemeklerle yeniden dengeyi oluşturabiliyormuş.
2. Uyuyan Güzel Diyeti
Adından da anlaşıldığı gibi bu diyet uyku içeriyor-oldukça fazla uyku. İşi gücü olmayan, boş boş gezen ve uyumayı çok sevenler… Bu diyet tam size göre! Diyetin ardındaki olay şu: “uyanık değilsen, yemek yemiyorsundur”. Bu diyeti uygulayanlar ağır sakinleştiriciler alırlar ve kilo vermek için bir seferde günlerce uyurlar. Açıkça belli ki bu diyet işe yarıyor fakat kilo vermek için bu yöntemi denemek sağlık açısından o kadar tehlikeli ki denemek için deli olmak lazım. Bu diyet 1970li yıllarda ortaya çıktı ve anlatılanlara göre mavi süet ayakkabılarını bağlamak için eğilirken zorlanan Elvis Presley’nin en gözde diyetiymiş.
1. Tenya Yılanı Diyeti
Veee işte 1. Sırada olmaya hak kazanan en garip rejim. Tenya yılanı diyeti iddialı olduğu kadar bir okadar da mide bulandırıcı. Bu diyette, tenya yumurtasını şampanya ile birlikte yutuyorsunuz. Bu tenya bir süre sonra yumurtasından çıkıp midenizdeki her yiyeceği yiyerek büyümeye başlıyor ve böylece siz de kilo almıyorsunuz. Çünkü herşeyi o yiyor. Daha sonra da kurdu vücudunuzdan atıyorsunuz. Bu çılgın diyetin savunucularına göre haftada 2-3 kilo vermek mümkün. Amerika’ya tenya yumurtası ithal etmek yasak olduğu için bazı firmalar Afrika ve Meksika’da kurdukları tenya çiftliklerine tur düzenleyip burada ziyaretçilerinin güvenle mikroplanmalarına yardımcı oluyorlar. Buradaki ineklere özellikle tenya bulaştırılmış ki ziyaretçiler güzelce etlerini tüketebilsin.