Bazı yazarlar var ki tamda düşündüğünüzü sayfalara aktarmıştır. Yazana verdiği kadar okuyana da keyif veren kitapları sizler için sıraladık. Mutlaka bu kitapları okuyun.
İçinde kitap olmayan bir oda ruhsuz bir beden gibidir. Der Cicero!



Kürk Mantolu Madonna
Okunması gerekenler kitaplar listesinde ilk sırayı alacak bir yapıt olan Kürk Mantolu Madonna romanını elinizden düşüremeyeceksiniz.
"Romanın başkarakterleri Maria Puder ve Raif Efendi'dir. Raif Efendi içine kapanık, melankolik ve dış dünyaya uyum sağlayamamış bir karakterdir. Hayatı boyunca birçok şeye boyun eğmiş, haksızlığa uğradığında bile buna karşı koyamamıştır. Sevmediği bir kadınla evlenmiştir, bir ailesi vardır. Kendi hayatına kendi yön verememiş, başkalarının istediği bir insan olarak hayatını sürdürmüştür. Hayatında gerçekten yaşadığını hissettiği sadece bir anısı olmuştur ve bunu günlüğüne aktarmıştır."




Kinyas ve Kayra
Başarılı Türk yazar Hakan Günday’ın ilginç isimler verdiği romanlarının her birinin müdavimi olacaksınız.

İki Türk gencinin Afrika’da başlayıp Amerika'ya sıçrayan, oradan Türkiye’ye uzanan, şiddet ve cinsellikle yüklü, hayatın kıyısında gezinen hayatlarını anlatan, Kinyas ve Kayra romanı yazarın yayınlanan ilk romanıdır. Türkiye'de türüne pek rastlanmayan yeraltı edebiyatı örneklerinden sayılmaktadır.
“Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandist ameliyatımın izi. Ve sırtımı çok, hızlı yaşlandım! Ancak hayattayım. Kayra, bir gün bana 'Mutsutluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti.”




Körlük
Körlük, 1998 yılı 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitaptır.

“Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken birdenbire körleşir. Tedavi için başvurduğu doktora da körlük bulaşır. Adamın yaşadığı körlük bir salgın hastalık gibidir ve bütün kente yayılmaktadır. Öldürücü değildir ancak tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte, körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır. Portekiz edebiyatının en önemli yazarlarından olan Jose Saramago, bu çarpıcı romanında körlük olgusunu bir metafor olarak kullanmış, basit imgelere, sıradan sözcük oyunlarına başvurmadan, yoğun bir anlatımla, anlatıcının ve kahramanların konuşmalarını ortaklaşa bir monologa dönüştürerek, kurgunun evrenselleşebilmesi açısından kişilere ad vermeksizin liberal demokrasinin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı olağanüstü bir ustalıkla yaratmıştır. “ Kitapın 2005 yılında sinamaya uyarlanmış aynı ismi taşıyan filminide izlemenizi tavsiye ederiz.




Küçük Prens
Tek solukta okunacak büyüklere eğlenceli hikaye romanı Küçük Prens.

Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan ve 1943'te yayımlanan Küçük Prens hikayesi New York'ta bir otel odasında yazılmış olup; kitapta Exupéry'nin çizimleri de yer almaktadır.
"Küçük Prens'te bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra Çölü'ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens'in ağzından Saint-Exupéry, insanların hatalarını ve aptallıklarını, büyüdükleri zaman unuttukları basit çocuk bakışını vurgular."



Erken Kaybedenler
Türk romanına önemli eserler katan Emrah Serbest’in enerjik erkek çocuklarının dünyasına değindiği Erken Kaybedenler, yoldan çıkmış bir neslin manifestosu…

“Ankara polisiyeleriyle tanıdığımız Emrah Serbes, bu defa direksiyonu kırıyor ve edebiyatımızda pek de işlenmemiş bir başka meseleye el atıyor. Erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz.
Baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi...İşçiler, yoksullar, teyzeler, abiler... Kolay ağlayan sert adamlar... Taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı... Kıskanç, gururlu, saf ergenler... Emrah Serbes, çabuk öfkelenen, kolay vazgeçen, baştan çıkmış erkek çocukları konuşturuyor... Kederli, insana dokunan komik hikâyeler bunlar...”



Aşk
Elif Şafak’ın unutulmaz eseri Aşk her okuyanın kalbine ve ruhuna dokunuyor.

“Ella Rubinstein Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte “sorunsuz” bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir. Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella’yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır.
Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar… ve aşkın peşinde katetmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller...
Aşk... kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası… Aşk... Elif Şafak’tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman.”



Otomatik Portakal
Dünya edebiyetının önemli isimlerinden Anthony Burgess’ın klasik eseri Otomatik Portakal okuma ve izleme listenizde yer alsın.

“Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. Uqueer as as clockwork orange. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezyada canlı anlamına gelen orang sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm. Anthony Burgess Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess anti-kahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu nadsatv… ve Stanley Kubrickin muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir.Anthony Burgess ingiliz romancı, besteci, eleştirmen. 1959 yılında Burgessa ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı ve bir yıldan az ömür biçildi. İlk karısı Lynnein geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess öfkeyle masaya oturup 12 ay içinde beş buçuk roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşıldı. Bu arada artık tanınan bir yazar olmuştu. 50'den fazla roman ve kitap yazdı.”



Kramazov Kardeşler
19. yüzyılın büyük ustası Dostoyevski’nin başyapıtı Kramozov Kardeşler romanı yazarı zirveye çıkararak bütün kitlelerce tanımamasını sağlamıştır.

“Dostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler'i tamamladığında, Rus yazınında 'felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında "Karamazov Kardeşler"de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.”



Ejderha Dövmeli Kız
2012 yılında sinemaya uyarlanan Ejderha Dövmeli Kız romanı 41 ülkede satış rekorları kırdı. Stieg Larsson, bu romanın başarısını göremeden 50 yaşında hayata veda etti. Bestseller arasına giren polisiye romanı. Milenyum üçlemesinin ilki 2005'te yayınlanmasından bu yana Avrupa ve ABD'de çoksatanlar listesinde birinciliğe oturmuştur.



Açlık Oyunları
Amerikalı yazar Suzanne Collins tarafından yazılan, 3 seriden oluşan romanın ilk serisi Açlık oyunları 2012 yılında sinemaya uyarlandı. Serinin ilk romanı ve ikinci romanı Ateşi Yakalamak’dan sonra şimdi üçüncü serisi için çekimleri gerçekleşiyor. Gişe rekoru yapan filminden daha başarılı olan roman serisi okunma listenizde olmalı…
“Açlık Oyunları orijinal adıyla The Hunger Games Amerikalı yazar Suzanne Collins tarafından yazılan, 2008'de yayımlanangençlik romanıdır. Roman, uzak ve belli olmayan bir gelecekte Kuzey Amerika'da kıyamet sonrasında kurulmuş Panem'de yaşayan 16 yaşındaki Katniss Everdeen'nın ağzından anlatılmaktadır. Halk, gelişmiş bir şehir olan Capitol tarafından yönetilmektedir. "Açlık Oyunları" her yıl ülkenin on iki mıntıkasından seçilen 12-18 yaş arası bir kız ve erkeğin birbirleriyle mücadelesinin hikayesidir. Seride yer alan kitaplar Açlık Oyunları, Ateşi Yakalamak ve Alaycı Kuş'tur.