KOLAY VE İYİ ÖĞRENME TEKNİKLERİ

ÇOK HIZLI OKUMA,
YABANCI DİL ÖĞRENMENİN
EN PRATİK VE HIZLI TEKNİKLERİ

Yazarı: Reha Oğuz TÜRKKAN

KOLAY ÖĞRENME TEKNİKLERİ

I. BÖLÜM

*Hem ‘kolay’ öğrenebilir, hem de ‘yine, yine, yine çalışırsanız’, muazzam başarılar elde edersiniz. Hatta geceleri ikiye, bire indirebilir arta kalan zamanlarda başka konuları ele alma fırsatı bulursunuz.

* “Alın teriyle kazanma” ilkesine önem verenler, ‘kolay’ denen her şeye şüpheyle bakarlar.

*’Zorlanarak öğrenilen bir şey daha çok akılda kalır’ bu, pek az durumlarda, geçerli olabilir ama, eski bir metoddur. Ezber çağından kalmadır. Ama ağır bir yükü ıkına ıkına kaldırmak yerine kaldıraç kullanıp kaldırıvermek daha iyi değil mi?

*’Kolay ve iyi anlama’ şeklinde birleştireceğimiz hedefin, ‘üstünkörülükle’ ve ‘yüzeysellikle’ ilgisi yoktur.

*’Bilgi Çağı’ ve ‘Bilgi Toplumu’ sloganları, bazı eğitimcilere eğitimin amacının bilgi vermek, bilgi aktarmak ve beynini bilgi deposu şeklinde geliyor. Bilgi bir araçtır. Şu halde mühim olan bilgiyi kullanmayı öğrenmek ve öğretmektir.

*Eğitim psikolojisinde, akla hitab eden öğrenime ‘Entellektüel/Cognitive’, hislere yönelene ise ‘Affective’ deniyor. Bu iki yönü bir arada kucaklayan eğitim en etkili olandır.

*Batı kültürü, bilgiyi bir parçadan başlayarak, tüme doğru verir, Doğu Kültürü ise tümden başlayıp, parçalara inerek verir.

*Eğitimde ilk uyarılacak psikolojik hal merak ondan sonra, ***ret, biraz kaygı ve dikkat.

*Eğitim amaçları, ders konuları değişebilir ama öğretmenin rolü hep üç esas olarak kalacaktır.

1-Öğrenilecek konuyu sunmak,

2-Öğrencinin konuya ilgisini çekmek, merakını uyandırmak, sevdirmek,

3-Takviye etmek

*Öğrencinin ülküsü şu olmalı: Geçmişimiz ona anlamlı gözüksün, bu güne güven duysun ve geleceğe dönük ümit ve ülküsünün birgün gelip gerçekleşeceğine inanabilsin.

*İlk duvarsız okul uygulamasını Sokrates yaptı. Burada asıl devrimci olan husus, dersini veriş tarzıydı: Tek başına konuşmaz, sual sorardı. Küçük küçük sorular öğrencinin bilgisizliğini ortaya çıkarmak için değil, öğrencinin zihnini gıdıklamak içindir.

*Bazı yöntemleri: SPÖ

1-bir konu binlerce ufak dilimlere bölünmeli, öyle ki tek bir dilimin anlaşılması kolay olsun.

2-Bu adımlar öğrenciye eski sıralarına göre verilmemeli.

3-Her adımdan sonra öğrenci verdiği cevabın doğru olup olmadığını hemen anında öğrenmeli.

*Yazar daha sonra SPÖ’yü bilgisayar, kapalı devre televizyonu ve video ile destekliyor.

*Bilgisayar müthiş hızlı, yanlışsız ve budaladır. İnsan beyni ise bir çok hallerde, fevkalade yavaş, yanlış dolu ve zekidir. Bu iki farklı beyin evlenirse akıl almaz bir güç doğar.

*Kimine göre bilgisayar eğitim eşitsizliği doğuracaktır.

*Bilgisayarı iyi kullanan eğitim yerlerinde normal eğitim süresinden üç ay tasarruf ediliyor.

Bilgisayar ile eğitimde öğretmenin fonksiyonu yol göstericiliktir.

Eğitimde bilgisayarın yeri muhakkak olmalı. Fakat ifrattan (aşırı lakaytlıktan) tefrite (sorgulamasız sarılışa) gitmemeliyiz. Bilgisayarın da kendine göre sorunları vardır. Bu Amerika’daki okullarda kendini göstermiştir. Biz kullanırken ancak bu eksiklikleri ve zararlarını göz önünde bulundurarak kullanmalıyız.

Araştırma görevlileri Derin Orhon’la Erdem Gürgün, ‘2000’li yıllarda Türk Üniversitesi Sorunları ve Geleceği’ adlı bildirilerinde, üniversitelerin bir ülkenin aynası olduğunu belirttikten sonra ‘Aynadaki görüntü giderek bozulmaktadır’ tesbitini yapmıştır.

*I.Q. testleri Batı’da uzun yıllar kullanıldı fakat şu anda az da olsa eksikliğinin olduğunu farkettiler. Aynı zeka seviyesindeki çocuklara yapılan I.Q testlerinde dahi çevre ve küçük çaptaki uyarıların 2-3 puan farkettirdiği ortaya çıktı.

*Zeka ölçme teknikleri gittikçe gelişiyor, mesela söz yeteneği ağırlıklı zeka, mekanik ve mekan ağırlıklı zeka, hayal yeteneği ağırlıklı zeka gibi

*Yazar ‘Beyin gibi, bilgisayardan daha mükemmel olan bir organ acaba tesadüfen mi olmuştur?’ diyor ve ‘Hayır!’ diyerek, dinsiz de olsa Voltaire’nin sözünü naklediyor. ‘Yerde bir saat bulsam ve hayatımda hiç saat görememiş olsam, içini alıp o birbiriyle karmaşık fakat şaşmayan işleyişini seyrettikten sonra bu kendi kendine olmamıştır, elbette biri yapmıştır demek zorunda kalırım’ demiştir. (Yazar dinine bağlı ve Türkülüğü seven bir kişi)

*Beyinde 10 milyar ile 100 milyar arasında nöron ve 1 katrilyon irtibat noktası vardır.

*Beyin huzur halinde çok daha fazla şey öğrenir ve bu huzur halindeyken alfa elektrik akımları çıkarır.

*Öğrenciler, derin gevşemeye ve bazı yöntemlerle onlara sorulan bilgileri zihinlerine kaydetmede, kavramada, işlemede ve hatırlamada yeteneklerinin fevkalade arttığını görmüşlerdir.

*Karmaşık yöntemle gevşeme:

1-Aktif saplama: Bu talimde gözlerimizi bir noktaya saplayacağız.

2-Göz saplanmasını çözme

3-Göz kapaklarının kontrolü

Çok önemli bilgiler beynin dış zarına sevkedilir (korteks). Çok kısa hafıza Bio-elektrik akımıyla kaydedildiği, çarçabuk da (20-40 saniyede) silinip kaybolduğu farz olunur.

*Orta süre (30-40 dakika) için de kullanılan bilgiler elektrik akımının kimyevi bir işlemi olur.

*Uzun süreli bilgiler beynin belirli yerlerinde saklanır.

*Çok unutanlarda ‘acetylcholine’ maddesi eksiktir.

*Unutmamanın bir kaç pratik yolu:

1-Önce televizyonlarda reklam niteliğinde bir programda da görmüş olabileceğimiz yöntemle başlayalım.

2-Hikaye kurma

3-Şarkı Uydurma

4-İsim ya da surat, hatırlamak için kişileri bir şeylere benzetin,

5-Kıyaslama yapın

6-Bilinçli olarak o yaptığınız şey üzerinde bir kaç dakika durun.

* K. Keaton’a göre yaşlanmayı en iyi geciktirmenin çaresi, beynin mümkün olduğu kadar çalıştırılmasıdır.

* Bir kimseye bir şey öğretmenin en iyi yolu ona öğretmenlik fırsatı vermektir.

* Beyin bir gerçeği bir konuyu, bu üçgene iyi oturtabilirse iyi kavramaya başlar:

1-Yazının konusunun anlatım yapısı

2-Düzeni

3-İlişki köprüleri,

*Diğer tavsiyeler

1-Not alma

2-Bazı bilgilerden kitabın sonuna endeks yapma

3-Bazı kelimelerin altını çizme

4-Özet çıkarma

5-Özetten yararlanarak şema çıkarma

6-Konunun sonuna başına bakmadan göz atma.

7-Yoğun dikkatle okuma

8-Daha çok okuma

9-Temel fikri yakalamaya çalışma

10-Fikirlere yönelerek okuma.

*Çalışmanın ruh hali: Prof Mark Viktor Hoppenin tavsiyeleri

1-Yapılacak işleri listeleyin

2-İşe en kolay yerden başlayın

3-Sevmediğiniz bir iş üzerinde çalışıyorsanız kendinize ödül vadedin

4-İyi bildiğiniz, başarılı olduğunuz konulara ağırlık verin

5-Rahat iç açıcı ortamda çalışın

6-Kendinizi kötü hissettiğiniz zaman size değer veren biriyle konuşun.

*Okullarda başarısızlığın en büyük sebebi:

1-Bulunduğu sınıfta olmaması gereken çocukların o sınıfta öğrenim görmemesi

2-Gözlük eksikliğinin farkedilmeyişi.

*Başarısızlığı başarıya çevirmek için anne babalara tavsiyeler:

1-Çocuğun duygusal sorunlarına yakınlık gösterin

2-Çocuğun okul sorunlarına, ev ödevlerine ilgi gösterin

3-Ödevlerin yapılmasında zamanın tanziminde ona yardımcı olun.

4-Okulda gösterdiği çabaları övgüyle karşılayın.

5-Ödevlerini yapma yükümlülüğünün ona ait olduğunu hatırlatın.

6-Çocuğun elde ettiği sonuç kötü ve elinden gelen her türlü ***reti göstermişse ondan fazlasını istemeyin.

7-Öğretmeniyle bağlantı kurun

8-Çocuğunuzun öğretmenini kötülemeyin

9-Öğretmen çocuğa karşı ana babasını yermemeli

*İleride insanlardan iş aradıkları zaman istenecek şey, düşünmeyi, fikir üretmeyi ve yaratıcı olmayı bilmeleridir.

*Meydana getirici düşünüşü köstekleyen şeylerden ikisi:

1-Hemen bir çözüme yaklaşmak

2-Sorunu çok dar şekilde tanımlamak ve alışılmış klişelerden hareket etmek

*Çocuğa fikir üretmeyi öğretmenin yolları

1-Değişik yönden soru sorma

2-Başka türlü yapmanın yollarını araştırtmak

3-Oyun ve kelimeler kullanmak

4-Başkalarının görüşünü dinlemeyi öğretmek

*Maneviyat eğitiminin baş sorumluları ailelerdir.

*Çocuklarımızın Direniş gücünü artırmalıyız.

1-Çocuğu dinleyin,

2-Kokularına, tedirginliklerine yardımcı olun,

3-Egzersizler yapın,

4-Kendine güvenini artırın,

5-Olumlu grup seçmeyi öğretin,

6-Gerekirse veto hakkınızı kullanın,

*Meslek seçerken hangi mesleğe uygunuz:

Çocuğun eğilimlerini tespit etmek için üç açıdan yaklaşın:

1-Özel ilgi alanları

2-Okulda başarı çizgileri

3-Belirgin karakter özellikleri

II. BÖLÜM: GERÇEK VE GERÇEKÇİ ÇOK HIZLI OKUMA

*Talimden önceki hızını, talimden sonra 3-4-5 katına çıkarabilir. Bu, kişinin özel yeteneğine bağlıdır. Göz gezdirme ile okumada 2000-3000 kelime metinden bir dakika içinde epey şeyler anlarsınız ve bu da bir gerçekçi beklentidir. Çok hızlı okuma ile ortalama dakikada 800-900 kelimeye ulaşılabilir.

*ÇHO (Çok Hızlı Okuma, İkinci Dünya Savaşı’nda uçakların amblemlerini okumayla başladı.

*Gözün, vücudun herhangi bir uzvu gibi, egzersiz gördükçe daha etkili olmaya başladığı ispat edilmiştir.

*ÇHO’nın iki gelişme çizgisini görüyoruz:

1-Göz, talimle, gitgide daha hızlı görmeyi öğrenebilir; tıpkı halter kaldırmakla, şırnav çekmekle kol kaslarının gelişmesi gibi...

2-Göz, aynı şekilde talimle satırın 2-3 yazısını, hatta tamamını bir bakışta görmeyi öğrenebilir.

*Yavaş okuyan kişiler okuduklarını en az anlayanlardır. Durarak okunan şeylerde anlama azalır. Çünkü beyin gözden hızlıdır.

*Çok hızlı okuma eğitiminin esasları:

1-Göze daha hızlı görmeye alıştırmak

2-Bir kerede 2, 3, 4 kelimeyi birden okumayı öğretmek

3-Tamamıyla sessiz okumaya alıştırmak

4-Gereksiz geri dönüşler, tekrar okumaları önlemek

5-Anlayışı çelmeleyen düşünüş engellerini kaldırmak.

*Her şeyden önce her satırda gözünüz kaç kere duraklıyor onu ölçmelisiniz. Ona göre hızlı okuyucu veya yavaş okuyucusunuzdur.

*Denemelerde ilk önce dakika ile hızınızı ölçün. Sonra parça ile ilgili soruları çözüp yüzde kaç anladığınıza bakın

*Kötü okuma alışkanlıklarını kırmak:

1-Okurken dudak kıpırdatıyorsanız, Dişlerinizin arasına bir kalem tutuşturun.

2-Okuduğunuz kelimeyi veya cümleyi anladığınız halde bir daha okuma eğiliminiz varsa; Beyaz bir kağıt kesin, okuduğunuz kısımları bununla örtün ve okudukça kaydırın, okuduklarınızı anında kapatın.

3-Aklınız dağılıyor, okuduklarınızdaki anlamı sık sık kaçırıyorsanız birkaç satır okuduktan sonra ana fikri şöyle bir düşünün

4-Satırları bulanık görüyorsanız: Bir göz doktoruna muayene olun.

*Gözün beyindeki merkezi hem hızlı, hemde çok beceriklidir. Öyle ki kelimelerin kopuk kısmını bile görse çok kere tamamını keşfeder. Saniyenin yüzde bir kadar bir hızla bir işaretin veya kelimenin ‘siluetini’ tanır, ne olduğunu da çıkarır.

Egzersizler:

1-Okurken, kelimelerin tam üstüne bakarak okumayın Az altına bakın ve satırı hep o hizada okuyun.

2-Hem satırların altına doğru bakın, hem de gözünüzü bir kaç kelimeyi birden görmeye alıştırın.

3-Tam sahife değil de, bir sütun bulun, satırlardaki ilk ve son kelimelerin altını çizin veya yuvarlak içine alın ve gözünüzü bir baştakine bir de sondakine baktırarak okuyun, aradaki kelimeleri görmeye çalışın.

4-Bu sefer tam aksine satırların ilk ve son kelimelerine bakmadan satırdan satıra geçin.

5-Bu denemeden sonra bir satırda 2-3 kelimeyle esaslı talime geçin. Her 2 veya 3 kelimenin birini çembere alın, gözünüzü sadece bu çemberlere yönelterek okuyun.

6-Sahifeleri sütunları 2 ye veya 3’e yukardan aşağı bölün ve belirli bir ritm izleyin

*Göz gezdirme ile okumada önce ana temayı bir bakışta ayrıntılardan ayırmalısınız. Hemen hemen her yazıda üç önemli unsur vardır:

1-Konu veya sorun

2-Sebepler

3-Çözümler-sonuçlar,

*Her yazı göz gezdirme ile okunmaz bazı yazıların her kelimesinin okunması icab eder.

III. BÖLÜM

YABANCI DİL ÖĞRENME VE İLERLETME

*Çocuğunuza küçük yaşta dil öğretmenin yollarını arayın

*İlk başta ön hazırlıkla başlayın. Bu da bazı önemli belirlemeleri ezberlemekten geçer:

İlk başta dilin mef’ulleri olan kelimeleri ezberleyin sonra konuşmalarda en çok kullanılan kelimeleri ezberleyin.

Gramer çalışın.

*Metodlar:

1-Çok örnek görmek mühim bir unsurdur.

2-Kulaktan dinleme

3-Koroyla doğru telaffuz ve konuşmalı öğrenme

4-Rol oynama

5-Sorularla programlı öğrenim (S.P.Ö)

*Uykunun hafif dalma sürecinde olan bir kimseye bir konu tekrar tekrar anlatılırsa, o kişinin, uyandığında o konuyu öğrenmesi kolaylaşıyor.

*İlerletme hususunda bazı tavsiyeler:

1-O dilde kitap ve gazete okumak

2-Yabancılarla sohbet etmek

3-Yolda giderken gördüklerinizin o dildeki karşılığını hatırlayıp düşünmek

4-Alt yazılı yabancı filmleri kaçırmamak.



ON GÜNDE KUSURSUZ BELLEK

Yazarı: Dr. Joyce BROTHERS, Edward P.F.EAGON

I.BÖLÜM

Gerekeni, gerektiği anda ve yerde hatırlamanız için, belleğin (hafızanın) sihirli gücü:

Hiç kimse unutkan biri olmak istemez. Çoğu kez ‘Dilimin ucunda’ deyimini kullanmak durumunda kalmışsınızdır. Her zaman, hatta şu anda bile, bellek aksamalarınızı giderebilirsiniz.

Dilerseniz hatırlama gücünüzü on gün içinde on katına çıkartabilirsiniz. Aslında bu yetenek herkeste mevcuttur. Bu eşsiz yeteneğin tam kapasiteyle işletilmesi, onu kullanmayı istemeye bağılıdır ve ‘istemek’ yeterlidir. Her alanda veriminizi artırmak ve aklınızdan geçirdiğiniz en olmayacak umutları bile aşacak hedeflere erişmek sizin elinizde.

Sıradan bir insan, belleğinin sadece % 10’unu kullanabilir. Bununla birlikte içimizde zihinsel gücümüzden % 100 yararlanmamızı sağlayacak bir yetenek uyumaktadır.

Hafıza, hiç ara vermeden, sürekli çalışan zihinsel bir mekanizmadır.

*Verimli bir hafıza yoksa, çok şey yapılmadan kalır.

*Verimli bir hafıza yoksa, birçok önemli hedefe ulaşılamaz.

*Verimli bir hafıza yoksa, hayatın değerli diye sunduğu şeylerin büyük kısmı yitirilir.

Her şeyden önce bellememiz gereken bir gerçek: Kötü Bellek Yoktur! İyi ve kötü diye bilinen belleklerin tek farkı, hatırlama teknikleridir. Bu kitapta da anlatılan hatırlama tekniklerinden başka birşey değildir.

Belleği yaşanmış, işitilmiş ve okunmuş olan herşeyi sayısı hesapsız çekmecesi bulunan dev bir dolaba benzetebiliriz. Kullanacağımız bilginin çekmecesini açar, yardımcı bilgilerle destekleyebiliriz. Bir şey zihinde ilgi alanına göre kalır veya kalmaz. Mesela, dün veya herhangi bir zamanda sokağa çıkmışsınızdır.

Yolda tanıdık bir kimseye rastladınız mı?

Rastladıysanız, bu tanıdığınız nasıl giyinmişti?

Yolda bir kimseyle konuştunuz mu?

Ne üzerine konuştunuz?

Herhangi bir mağazanın önünden geçtiniz mi?

Vitrinine neler konmuştu?

Vereceğiniz cevapları iyice düşünün ve her ayrıntıyı hatırlamaya çalışın. Beyninizin ilginç bir işleme tarzı açığa çıkacaktır. Beyninizde kalan ilgi alanınıza giren olaylar olduğunu göreceksiniz.

Bundan sonraki her bölümde (kitapta ‘gün’ deniliyor), bellek gücünüzdeki % 10’luk artışı göreceksiniz Şu ana kadar sıradan bir insanın belleğine sahipsiniz.

% 100

% 90

% 80

% 70

% 60

% 50

% 40

% 30

% 20

% 10 Normal verim

İKİNCİ GÜN:

Bu bölümde iyi bir belleğe giden yolda iki önemli işaret taşını göreceğiz.

Hayatta yaptığımız herşeyin bir nedeni, bir gerekçesi vardır. Verimi yüksek, güçlü bir belleğe giden bu yola çıkmamızın gerekçesi ne?

Hatırlarsanız, yazarımızın gerekçesi para kazanmaktı. Bunun için hiç de bilmediği boks alanında bir yarışmada binlerce dolar para kazanmıştı.

Gereç, otomobilinizin deposuna koyduğunuz benzin gibidir. Yani sizi harekete geçirecek, güç verecek kaynaktır. Sonra sadece istemek kalır. İstemeniz marş motorunuzdur. Motor çalıştı mı, beyin motoru harekete geçer ve isteğiniz gerçekleşene kadar stop etmeyecektir.

BELLEK, GEREKÇENİN ŞİDDETİ ÖLÇÜSÜNDE GELİŞİR

Bu cümleyi bir defa daha okuyun. Yüksek sesle okuyun. Şimdi kitaba bakmadan tekrarlayın. Sonra da kaleminizi alıp bu cümleyi yazın.

Verimli bir bellek için sadece tekrar yeterli değildir. Mesela, telefonunuzu günde kaç defa kullanırsınız? Numaratörü kaç defa çevirirsiniz? Cevabınız ‘defalarca’ olacaktır.

Peki, numaratörün iç tablasında harfler var mıdır? Varsa, büyük harfler mi? Küçük harfler mi? Renkleri ne? Defalarca bakmış olmanıza, ve defalarca kullanmış olmanıza rağmen bu soruları doğru olarak cevaplayacağınızı sanmıyorum.

O halde hafıza için sadece tekrar bir işe yaramaz. Tekrar, gerekçeyle anlam kazanır. O halde belleğin ikinci temel kuralı:

Gerekçe + Tekrar = Bellek Sağlamlığıdır.

Bellek motifini hiçbir zaman gözden kaçırmayanlar, sadece onlar amaçladıkları hedefe çabuk, kolay ve olabilecek en büyük başarıyla erişebilirler.

Onun için aşağıdaki noktaları içeren açık listeler yapmanız lazım.

1-Verimi yüksek bellek için nedenleriniz?

2-Mükemmel bellekten beklediğiniz yararlar?

Bunları bir kağıda yazınız. Bu kitapta ‘Yazınız!’ denilen yerler yazılmazsa, başarılı olunamaz.

Belleğin üçüncü temel kuralı ise:

Hatırlama yeteneği ne kadar zorlanırsa, sağlamlığı da o kadar gelişir. Ayrıca yakın hedefler de bellek eğitiminde önemlidir.

Şunu asla unutmayınız: Bellek gerekçeye göre gelişir.

Gerekçe + Tekrar = Bellek Sağlamlığı

Hatırlama tekniğinin zorlaması.

% 50

% 40

% 30

% 20 Bellek gerekçesi

% 10 Normal verim

ÜÇÜNCÜ GÜN:

Verimli bir bellek için üçüncü adım keyfe bağımlılığı ve bağımsızlığı bir kenara bırakıp hedefe yürümektir.

‘Ah! Şu anda keyfim hiç yerinde değil. Birşey yapamam!’

‘Bugün çalışmak hiç işime gelmiyor’

‘Şimdi başka şeyler yapayım daha iyi’

Bu bahanelerin her biri işten kaçmaktan başka birşey değildir.

Ertelemek her ne sebeple olursa olsun, güvensizlik oluşturur. İsteksizlik şu andan itibaren özür olarak değerini kaybetmiştir.

İş yapmanın keyifle bir bağlantısı yoktur. Çalışmaya hiç de hevesli olmadığınız günlerde de önemli işler yapmış, buna karşılık yataktan kalktığınız zaman bazı günler hiçbir işe başlayamadığınız olmuştur. İnsanın keyfinin olup olmaması bağlayıcı değildir. Bu ruh haletini yenebilirsiniz; ama nasıl?

İlk Adım: Gelgeç hedeflere hedef olmayınız. Çünkü bunlar zaman öldürme canavarından başka birşey değildir. Bellek gücünüzü artırmak istiyorsanız, işinize hemen başlamalısınız.

İkinci Adım: Her işe derhal girişin. Girişmek istediğiniz işe hemen girişmezseniz, kaybedersiniz. Erteleme (1 dakika bile olsa) yarın bir saat oluverir. Unutmayınız: Her İşe Derhal Girişiniz.

Üçüncü Adım: Başladığınız her işin sonunu getiriniz. şimdiye kadar yaptığınız şeylerin üstüne yatmanız için çok erken.

Bütün benliğiyle bu üç kurala göre hareket eden asla keyfinin kölesi olmayacaktır.

Özürlerin en göze çarpanı: ‘Öğrenmek beni yoruyor!’ ‘Yorulan beynimden arada bir istirahatı esirgememeliyim’. Nice insanlar, ‘durmuş’ ya da ‘yorgun düşmüş’ beyinden yakınırlar. Oysa böyle birşey yoktur.

Bellek dorukları yani hatırlama günün hangi saatinde olduğu, kişisel tecrübelerle bilinebilir. Psikoloji deneylerinin neticesi, saat 20.00 ile 22.00 arasında hatırlama gücünün ikinci doruğuna çıktığını saptamıştır. Birinci zirve uyandıktan sonraki 2 saattir.

Keyif bağlılığından kurtaracak en güvenilir araç, bedeni rahatlatacak koşullardan sakınmaktır.

Başarıda doruk noktasını amaçlamak için kumaştan kaplaması olmayan bir iskemleye oturmaktır.

Bedensel gevşeme keyif canavarının en büyük müttefiğidir. Rahat bir ortamda yapılan bir toplantının konforun azaltıldığı bir ortamda yapılan toplantıdan daha verimsiz olduğu araştırmalarla ve tecrübelerle sabittir.

% 30 keyfe gem vurmak

% 20 Bellek gerekçesi

% 10 Normal verim

DÖRDÜNCÜ GÜN

Hatırlanacak şeye anlam kazandırın.

Unutmayınız:

*Herşeyin bir anlamı olmalıdır.

*Tutamak noktaları bulun ve bunlardan yararlanın

*Anlam ne kadar büyük lorusa, bellek de o kadar iyi olur.

*Tutamak noktalarınıza daha derin anlamlar verin.

*Herşey anlam kazanabilir. Yeter ki zihinde tutmak zorunluluğunu hissedin. Bu bir makinenin seri numarası, telefon numarası vs. olabilir.

Örneğin: 235812 rakamı nasıl anlam kazanır.

2(+1)= 3(+2)= 5(+3)= 8(+4)= 12

Mesela:

Şemsiye: 1 (Her zaman bir çubuklu olur)

Ayakkabı= 2 (Her zaman bir çift yani iki tane olur)

Pasta çatalı= 3 (Her zaman üç dişli olur)

Oyun masası= 4 (Her zaman dört ayaklı olur)

Eldiven= 5 (Beş parmaklı olur)

Sıraya koyarken sıranın mana ile alakasına dikkat edin.

Ya da manav için hazırladığınız, armut, elma çilek, bamya, fasulye, dereotu,ceviz alacaksınız. Kolayca akılda kalması için

Armut:A

Bamya:B

Ceviz:C

Dereotu

Elma:E

Fasulye:F

Başka türlü de düzenleyebiliriz:

Mesela, Ekmek, Salam, Makarna, Ampul, limon alacaksanız:

Salam

Ekmek

Limon

Ampul

Makarna

gibi bir sıralama yapabilirsiniz.

Yapacağınız iş alacağınız şeylerin sadece baş harflerini hatırlamanız yeter.

Bir telefon numarası 19 19 39

Bu 1.9.1939 ikinci dünya savaşının başlangıç tarihidir. Daha kısa bir numara: 14 92

1492-Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfi.

2244 (Ne demektir? 2x2=4)

3618 (Ne demektir? 3.6=18)

2468 (Ne demektir? 2+2+2+2)

2173 (Ne demektir? 21:7=3)

Bir tekstil firması modelleri her defasında bir kodla ifade etmeyi keşfetti.

T.B= Taş bebek

M.T= Makineli Tüfek

M.K= Monte Kristo gibi.

Aşağıda 10 maddelik listeler göreceksiniz. Bu listeleri iyice okuyun sonra kitabı kapatıp sıralarını bozmadan yazmayı deneyin.

Liste A Liste B Liste C

1-BU1-KIZ1-OTOMOBİL

2-KÜÇÜK2-OYNUYOR2-KİTAP

3-KIZ3-BEBEK3-GÖK

4-BUNLA4-ENTARİ4-YİYECEK

5-UZUN5-ÇORAP5-İŞ

6-TAŞLI6-PAPUÇ6-AĞAÇ

7-YOLU7-ŞAPKA7-YARDIM

8-KOŞARAK8-ARABA8-İSKEMLE

9-EVE9-DİNGİL9-TAŞ

10-GİTMİŞ10-TEKER10-GÜĞÜM

Bu listeleri zihinden yazıp, yazamadığınızı kontrol edin ve sonuçları karışlaştırın.

Birinci liste kolaydı. İkinci dizide biraz daha zorlandınız. En zoru muhakkak ki üçüncü gruptu.

Ya şöyle nasıl? Bu kız bebeğiyle oynuyor, ona bir entari, sonra da çorap pabuç, şapka giydiriyor ve bebeğini bir dingili ve bir tekeri eksik arabaya oturtuyor. Daha kolay değil mi? Çünkü kelimelere manalar verdik ve birbirine bağladık. Peki C listesi:?

Onu da Otomobil-kitap, gök-yiyecek, iş-ağaç, yardım-iskemle, taş-güğüm gibi ikililerle yazalım.

Bir de ritimle deneyin. Önce D sonra E listelerini başlama ve bitim saatlerini yazarak deneyin

Başladım...

Şimdide E listesine anlam

LİSTE D LİSTE E katmayı deneyin

1-Deriz1-Gü1-Gü1-Gü+zel

2-Ev2-Tü2-TÜ2-Tü+nek

3-Yol3-Bü3-Bü3-Bü+tün

4-Ak4-Pen‘‘

5-Gök5-Ke‘‘

6-El6-Si‘‘

7-At7-Di‘‘

8-Eş8-Yo‘‘

9-Taş9-Za‘‘

10-Dil10-Ka‘‘

Bitirdim... Görüldüğü gibi bu şekilde daha kolay anlaşılır ve zihne çabuk nakşolunur. Burada önemli olan hatırlamak değil, sırasıyla hatırlamaktır.

Bir de tutamak noktası metodunu deneyelim:

1-’Ben’Bir tek kişi demektir; beni kendimi amaçlıyor= ben

2-Ayakkabı=Her zaman bir çift giyilir= iki

3-Şey=Her şeyin iyisi üçtür= üç.

4-Masa=masanın dört ayağı olur= dört

5-Parmak=Her elin beş parmağı olur= beş

6-Cadı=Çok sevilen bir çocuk masalı: Sabah tam altıda gelir= küçük tatlı cadı

7-Hafta=Her hafta yedi gündür= yedi

8-Gece=Geceler sekizde başlar= sekiz.

9-Sinema=Sinemaların saati genellikle dokuzdur= dokuz

10-Zenci=On küçük zenci ünlü bir kitaptır, oyundur= on

Kapatıp kavramları zihinden doğru sırasıyla söylemeyi deneyin. Daha kolay söyleyiverdiniz. Niçin? çünkü anlam kazandırdınız. Peki bu 10 kelimelik listeyi hayatta nasıl kullanacağız? Bir insanın günlük programı şöyle olsun:

saat 9

saat 10 BERBER

saat 11

saat 13 GÖZ DOKTORU

saat 14 SEYAHAT ACENTASI, TATİL İÇİN BİLET

saat 16 BEDİR’DE AKŞAM ÇAYI.

Saat 10-10-zenci-10-küçük zenci-zenci kıvırcık saçlı-saç- berber

saat 13-Yani saat 1-1-ben-bekleme odasında yalnız-doktor-göz doktoru-saat 14-

saat-2-2-ayakkabılar-ayakkabılar oda kapısının dışında-otel-tatil-seyehat-seyehat acentası-bilet.

saat 16-yani 4-4-masa-masada çay-Bedir’de çay.

Bunun tersi de yapılabilir.

Göz doktoru-doktor yardım eder. Kime?-bana-bu benim-ben:1:saat-13 gibi. Artık randevularınızın karmakarışık olacağını zannetmiyorum.

Bu metod bir konuşma hazırlarken de kullanılabilir. Konunun ana başlıkların anlamlı terimlerle destekler ve unutmayacağımız noktaları konuşma bölümleri yaparız.

Başka bir hatırlama tekniği de kafiyeli kısa ve manzum şiirlerdir.

Abraham Lincoln’un yardımcısı kimdir? Şu andan itibaren hiç unutmayacaksınız Hamlin’i.

Bir diğer teknik de bildiğimiz olaylarla bağlamaktır. Telefon numaraları, katalog numaraları bu yolla akılda tutulabilir.

1517-Ridaniye Zaferi 1848 -Almanya’da ihtilal 1879= 1979 - (eksi)100= 1979-100= 1879 gibi

Bir başka yöntem de hatırlanacak şeyi geçici olarak canlandırmaktır. Dramatize olaylar da ayrıca kalıcı olaylardır. Siyah fona yazılmış beyaz yazılar, beyaz fona yazılmış siyah yazılardan daha kalıcıdır.

% 40-Tutamak noktaları

% 30-Keyfe gem vurmak

% 20-Bellek gerekçesi

% 10-Normal verim.

BEŞİNCİ GÜN

Hiç unutmayın:

Kendinize bir hedef seçin

Bu hedefi hiç gözden kaçırmayın

Son amacınızı kendinize ara hedefler belirleyerek en hızlı biçimde izleyin

Planın taslak halinden fiil haline dönüşmesinin ilk şartı hedeftir. Bu kitabı niçin okuyorsunuz? Belleğinizi geliştirmek için o halde birinci hedef bu. Peki bu parlak hafızanızdan nasıl yararlanacaksınız? Bunu ancak kendiniz cevaplayabilirsiniz.

Hedefte kararlı olmadan, hiçbir girişimde başarılı olunamaz. Onun için apaçık bir hedef seçin ve bu hedefe ulaşmak için bütün size yardım edecek, destek olacak şeyleri bir kenara yazın. Hedefe yaklaştıkça heyecan artar ve hedef sizi çekmeye başlar. Yani hedefin çekim gücü vardır.

Kendinize ara hedefler bulun ve bu yolla vitesi hiçbir zaman boşa almayın. Bazen hiçbir şey düşünemez, yapamaz hale gelirsiniz. Unutmayın beyin hiçbir zaman yorulmaz, işlevini sürdürür yani siz vitesi boşa çıkartsanız dahi, bellek çalışıyordur. Kendinize ara hedefler bulmakla hem hızınızı üçe katlar hem de vitesi hiç boşa atmazsınız.

Varsayalım ki İngilizce öğrenmek istiyorsunuz. Kafanıza koyduğunuz bu amacı her gün 10 kelimelik bir listeyi ezberlemekle gerçekleştirebilirsiniz. Her kelime grubunun ezberinden sonra belleğin daha hızlı ve güvenilir çalıştığını fark edeceksiniz.

% 50-Hedef belirlemek

% 40-Tutanak Nokt.

% 30-Keyfe gem

% 20-Gerekçe

% 10-Normal

ALTINCI GÜN

Hiç unutmayın. Kendini ödüllendirme, bellek gücünü artırır. Kendini ödüllendirme geriye hatırlama için zaman ortaya çıkarır. Geriye hatırlamanın etkisi bellek verimini yükseltir. Her başarı zaten bir ödül olmakla birlikte ödüllendirme başarının artması demektir. Bir işe başladığımızda bizim kaçamak yaptığımız işler esasında birer ödüldür. Yani ödüllendirmek için çok masrafa hiç gerek yok. Sizin dikkatinizi dağıtan sebepler ne ise o sebeplerle kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Bir fincan kahve, çay, telefon görüşmesi, sohbet birer ödüldür. Yapılan her işten sonra böyle bir ödülü hakettiğinizi unutmayın. Fakat bu ödül faslı, dikkati azaltmamalı. Mesela; iki bölüm olan tarih kitabının birinci bölümünü bitirip sinemaya gitmek ödül değildir. Çalışmanızı tümüyle tehlikeye sokan etkili bir dağınıklıktır. Yani ödüllendirme sizi oyalamaya iterek. Çalışmayı önlememeli.

Ayrıca ödülü geciktirmemelisiniz. Mesela; bu bölümü okuduktan sonra bir fincan çayı ödül koymuşsanız mutlaka bir saniye bile geçirmeden o çayı için; ama kesinlikle bir saniye önce değil. Çünkü gecikince ödülün etkisi azalacaktır. Ödüllendirmenin sınırı olmalı, hiçbir şekilde çalışmayı kesintiye uğratmamalıdır. Sonunda, doğru verilmiş kısa dinlenme araları zihinsel çalışma sonuçlarını hissedilir derecede iyileştirir.

Bu kısa arada geriye hatırlama vardır. Geriye hatırlama ile insan öğrendiği bilgiye yardımcı geçmiş yaşantısından o an öğrenmediği bilgileri hatırlayabilir.

% 60-kendini ödüllendirmek

YEDİNCİ GÜN

Hiç unutmayın:

*Aralama tekniği geriye hatırlamanın etkisini artırır.

*Aralama tekniği ile geriye hatırlama, bellek verimini yükseltir.

*Birşeyi sadece kısa süre için bellemek istemenizin dışında, asla beyninize tıkarcasına ezberlemeyin.

Aralama tekniği isimler, listeler ve mekanik biçimde belleklenen şeylerde işe yarar. Mesela aşağıdaki listeyi ezberlemeye çalışın.

ezberlemeye çalışın.

1-Şu andaki politik durum 1-Atom enerjisinin kullanma olanakları

2-İç Politika 2-Savaşta kullanılması

3-Uluslarası ilişkiler 3-Yok edici özelliği

4-Devlet başkanının yetkileri 4-Barışçı amaçlarla kullanılması

5-Anayasa değişikliği için öneriler 5-Atom enerjisi ve geleceğin dünyası

Bu listeyi bir defa okuduktan sonra hepsini hatırlayana dek iki listeyi de ezberleme zamanınızı not ettiğinizde ikinciyi daha hızlı ezberlediğinizi göreceksiniz.

% 70- Aralama tekniği

SEKİZİNCİ GÜN

Hiç unutmayın:

*Kuşbakışıyla canlı bir genel izlenim edinin.

*Bütünü mantıklı, organik ve zihne kolay giren parçalara bölün.

*Her parçanın kendi içinde bir bütün oluşturmasına dikkat edin.

*Tek tek parçaları, düşünce bağlantısı yasasına göre birbirleriyle birleştirin. Bir manzumenin ezberini küçüklükten beri hep kıta kıta yapardık. Ama en etkili yol o değilmiş. En etkili olanı bütüne bir kuşbakışıyla bakmak kıtalararası bağlantıyı kurup zihinde bir harita çizmekmiş.

Öbür türlü hergün bir kıtasını ezberlediniz şiiri birgün okumanız gerektiğinde beyninizin stop edişini çok görmüşsünüzdür.

Bu konuda yapılan birçok deney ‘bütün metodu’nun kullanılmasının, ‘parça metodu’na oranla öğrenen kimseye yüzde yirmi bir zaman kazandırdığını kanıtlamıştır.

Bellek malzemeniz (mesela bir şiir) kısa ise bütün olarak öğrenin. Ama uzun bir ödev ise o zaman ödevi kuşbakışı gözden geçirin ve bölebildiğiniz en büyük parçalara bölün. Ancak bu bölünmeler de parçalar birbiriyle anlamlı olmalı.

Başta verdiğimiz dört parça,bütün kuralını da öğrendikten sonra verimi yüksek bellek hedefine sadece iki adım kaldı.

% 80-Kuşbakışı.

DOKUZUNCU GÜN

Uz okuma: İnşad da denilen kelime ve cümlelerin vurguların, anlamlarını belirterek ve dinleyiciyi duygulandırmayı amaçlayan yüksek sesle okuma.

Ezbere okunan parçayı uzun süre bellekte tutmak için, tekrar tekrar okumakla yetinmeyip, her tekrardan sonra yüksek sesle söyleyip akılda ne kadara kaldığını kontrol edin ve bu yüksek sesle okumayı bir uz okumaya dönüştürün.

Uz okuma:

1-Zaman kazandırır.

2-Ezberlemekte zorluk çekeceğiniz parçaları anlamanızı sağlar

3-Kalıcı bir hafıza izlenimi oluşturur. Uz okumanın zaman kazandırdığı da deneylerle ispat edilmiştir. Hafızadan bütünüyle yararlanmak isteyen, dikkatli gözlem yapmak zorundadır ve bütünü anlamak zorundadır.

Okunacak metni yüksek sesle okumak sizi verimi yüksek belleğe bir adım daha yaklaştıracaktır. Bu yolla görsel nitelik, işitsel nitelikle tamamlanır. Yüksek sesle okursanız zihinsel izlenimler canlanır. Kelimeler vücut kazanır. Bellenecek şeyi önce hafif sesle, sonra da yüksek sesle okuyan ve bunu uz okuyuşa dönüştüren kişi daha sonra hatırlamak durumunda kaldığında gerekeni yapmış demektir. Eğer ortam uygun değilse bu durumda bir kalem alıp bellenecek şeyi yazın. Bu da ikinci en iyi yöntemdir.

% 90-Yüksek sesle okuma metodu.

ONUNCU GÜN

Hafızanızın gelişiminde son menzile, insan zihninin en garip yeteneklerinden birini yardıma çağırmakla varılacak. Bu yetenek unutmaktır. O halde verimli bellek için son kuralı ‘Belleğinize önemsiz şeyleri yüklemeyin. Onları unutun’. Önemli şeyleri dahi hatırlamada güçlük çekmenizin sebebi bilincinizi zorlayan başka düşünceler tarafından rahatsız edilmesidir.

Belleği önemsiz şeylerden temizlemenin en iyi yöntemi tekrarlama ve uz okumaya dayanan öğrenme metotlarıdır. Eğer okuduğunuz veya duyduğunuz şey önemsizse, o zaman ‘her türlü tekrarlamadan kaçının’ Ivır-zıvır şeyler önemli olanların yolunu tıkayarak hatırlama yeteneğini zedeler.

Kasıtlı unutma, güvenilir bir belleğin temelini kurar.

HİÇ UNUTMAYIN:

*Kasıtlı unutma, kusursuz belleğin anahtarıdır.

*Zihninize önemsiz şeyleri yüklemeyin

*Önemliyi hatırlamak için doğru unutmayı öğrenin

% 100Kasıtlı unutma

% 90Yüksek sesle okuma metodu

% 80Kuşbakışı

% 70Aralama tekniği

% 60Kendini ödüllendirmek

% 50Hedef belirlemek

% 40Tutamak noktaları

% 30‘Keyif’e gem vurmak

% 20Bellek gerekçesi

% 10Normal verim

EK BÖLÜM

Fotoğrafik Bellek Var mıdır

Fotoğrafik bellek diye birşey asla yoktur. Yani hiçbir insan bir bakışta bir sayfanın tamamını anlayamaz. İspatı:

A

S

C

F

R

L

T

Y

U

I

E

R

F

S

X

T

R

Z

X

C

H

U

I

O

N

Yukarıdaki kareye tam 60 saniye bakınız. Sonra harflerin üzerini kapatıp aşağıdaki soruları cevaplayınız:

1-Karedeki harfleri söyleyiniz

2-Sağda, sonuncu dikey dizideki harfleri söyleyiniz.

3-Sağ alt köşeyle sol üst köşe arasındaki harfleri söyleyiniz.

Evet! Sizce fotoğrafik bellek var mıdır?





ettiğiniz ölçüde sisteminize sorun eklersiniz. Başka biriyle birlikte yeyin. Konuşmak yeme hızını azaltmak için iyi bir yoldur. Sık sık atıştırmak yerine düzenli yemek yeyin. Yemek için müsait bir ara verin. Yemek yerken oturun. Kendinizi yemekle ödüllendirirken dikkatli olun.

Sağlıklı hayat için tavsiyeler:

Spor yapın. Dayanıklılık için egzersizler: Koşma, ip atlama vs. Güçlülük için egzersizler: Jimnastik Esneklik için egzersizler: Yoga Sigara ve alkolden uzak durun. Haplar ve ilaçların dozu: Mutlak ihtiyaç olmadıkça haplardan uzak durun.

6 ) Kontrollü Kalmanın Yolları

Olumlu düşünme için altın kurallar:

Başarıyı kabullenin.

Genellemelerle değil o duruma has şeylerle uğraşın.
En kötü korkularınızın gerçekleşme ihtimalini gerçekçi olarak değerlen- dirin.
Olabilecek en kötü senaryoyu düşünün.
Elinizden gelenin en iyisini yapın ve neticeyi kabullenin.
Kesinlik taşıyan şeyleri amaç edinin.
Olumsuz düşünceleri içinde bulunduğunuz çevre şartlarına göre değerlendirin.
Neyin yanlış olduğundan çok neyin doğru olduğu üzerinde yoğunlaşın.
Kendinize şöyle sorun: “Bu beni niye üzüyor?”
Olumlu düşünceden çok fazla şey beklemeyin.
Egonuzu nasıl desteklersiniz?

Başarılarınızı duyurun. Başarılarınızı kutlayın. Kendinize ödüller verin. İyi yanlarınızın listesini çıkarın. Başarılarınızı kaydedin.

Performansı tam ve doğru değerlendirmek:

Her olumsuz noktayı olumlu bir noktayla dengeleyin. Yapıcı eleştiriden yararlanın. Başarılar kadar başarısızlıkları da paylaşın. Düzeltmeniz gereken şeylerin farkında olun. Her hatadan çıkarılacak bir ders olduğunu unutmayın.

Kontrolü yeniden kazanmak:

Kendinize şöyle sorun: “işler bir parça daha iyi gitseydi durum nasıl olurdu ?” Yapabileceğiniz bir şey olup olmadığını araştırın . Stresli olduğunuzda beklentilerinizi azaltın. Tıpkı bir oyuncu gibi performansınızı prova edin. UNUTMAYINurumun kendisi değil, sizin bakış açısı stres vericidir.

Başkalarına Destek Vermenin, Destek Oluşturma

Ve Kullanmanın yolları:

Destek haritası çıkarma:

Kendinizi desteklemenin yolları ve araçların tespit edilmesidir. Desteklerinizin sayısı arttıkça, problemlerle başa çıkabilme yolun-da daha iyi donanmış olursunuz. Destek haritası çizmek, sahip olduğunuz (ya da olabileceğiniz) destekleri görmenize yardımcı olur. Kendinize sosyal, psikolojik ve fiziksel destekler bulun.

Desteği geliştirmenin yolları:

En önemli destek kaynağı kendinizsiniz. Kendinizi söylediklerinizle destekleyin. Bu sizi cesaretlendirecektir. Kendinizi destekleyen alışkanlıklar geliştirin. Nelerin sizde baskı ve endişeye yol açtığını bulun. Başınıza dert açan alışkanlıklardan kurtulun. Bunun için şunları yapabilirsiniz.

Kendinizle bir anlaşma yapın ve anlaşmaya uyduğunuz sürece kendinizi ödüllendirin.

Alışkanlığı bırakmanın sonuçlarını göz önüne getirin.
Kısa bir süre için alışkanlığınızı bırakmayı deneyin.
Bir kez tam olarak bıraktığınızda bir daha dönmemeye çalışın.
Alışkanlığı bırakmaktan dolayı acı çekmeyin ve kendinizi ödüllendirin.
Başkalarından destek arayın. İttifaklar kurun. Bu çevrenizden yararlanmada kullanılan özel bir terimdir. Bir danışmanla konuşmayı deneyin. Her şey sizin için bir destek kaynağı olabilir. Unutmayın, “Ne giyerseniz osunuz.” Giysileri hemen etki yapan beden dilinizin bir parçası olarak kullanmayı aklınızdan çıkarmayın. Hobiler ve günlük alışkanlıklar edinin. İş, dinlenme ve eğlenceyi unutmayın. Evcil hayvanları bir destek kaynağı olarak görün. Rahatlayabileceğiniz bir yeriniz olsun.

Nasıl destek oluruz:

Destekleyici olun, boş bir onaylayıcı değil. Pratik ve duygusal destekler önerin. İnsanlara ilerlemeleri için destekleyici olun.







1.Gerçeği söyleyen, kalpten gelen ses samimi ve rahattır.

2.Kendi iç problemlerini aşamayanlar inandırıcı olamazlar. (H. E. etkileyiciliği)

Ses Şifreleri: Düşünerek, “eee” veya “mmm” demeden konuşmak akıcı ve etkileyicidir. Şey ve yaniyi terk ettirmenin yollarını bulmalı. Duygularımızı gizlemeye çalışırken sözcükleri karıştırırız.

Sesin Tonu: Fazla bağırma, sesi düşürme, vurgulara dikkat, içten olma, ses yüksekliği, rezonansı önemlidir, tempo önemlidir. 150 kelime yerine 30-40 = M. Yılmaz. Sadece güçlü ve saygın insanlar yavaş ve düşük ses tonuyla konuşmaya cesaret edebilirler. Sesin tonu, yüksekliği konuya ve duruma göre değişken olmalıdır. İyi seçilmiş duraklamalar vücut tavırlarıyla desteklenirse etkili olur. İnandırıcı konuşma mesajın hızı ve akıcılığıyla sağlanır (Sünnet olan tane tane anlaşılır konuşmaktır. Üstadımızın belagatta anlattığı üslüplar da dikkate alınmalı). Konuşma ve ses tonunu birilerine tenkit ettirip veya banda alıp geliştirebiliriz.

Hülasa: Vazifesi hitabet ve tebliğ olan bu cemaatin her ferdi sünnetteki hitap tarzını, canlı mübelliğ hocamızı örnek alarak inceleyip kendi konuşma tarzını (ama mutlaka ihlas ve samimiyete dikkat ederek) geliştirmelidir.

Kitabın devamında Kennedy-Nixon-Carter-Ford tartışmalarını mukayeseli olarak anlatıyor.
Davranışların tutarlı, mantıklı, kendimizden, taklitsiz, çevreye karşı dikkatli, rahatsız etmeden, mütecessis, nazik, muhatabı anlayarak, üç düşünüp bir konuşarak, vakarlı ve sevimli vb. bir çizgiye oturtabilmelisiniz.
Kendimiz hakkındaki müspet bakışlara “ fihi nazar “ deyip eksiklileri öğrenmeye ve değiştirmeye çalışmalıyız.
Şahıs, ev, çevre hep düzenli tertipli olmalı, imajımızın halden ziyade makamımızı temsil etmesine dikkat etmeliyiz. İnsanların güven ve bağlılığını kazanmaya, kendimiz gibi olmaya, kendimizi davamıza adamaya, iç problemleri hallederek tutarlı fikirlerle insanlara yardıma koşmaya azimli olmalıyız.
EK 1. Power dergisi eki olan “Kendinizi Nasıl Yönetirsiniz? (John Walsh)” isimli kitabın 84 shf özeti.

Karar alırken basit ve güveniliri aramak yerine birden fazla ve istişareyle karar almalı.
Daha makul öneriler getirildiğinde kararlarınızı değiştirebilmelisiniz.
İyi yöneticiler her işten sorumludurlar ama en az karar verirler. Taksim-ül Amal, mesai tanzimi ve iş takibi iyi yapılmalı.
İyi idareci daha büyük yeni ve atılımcı kararlar alırken, basit ve rutin kararları alta bırakır.
Personel karar alıp, iş yapacak, başarılı olacak işte tavzif edilmeli.
İnsanlar niyet ve eylemi karıştırırlar. Alınan kararları takip edecek bir kişi mutlaka olmalıdır.
İcraatın safhalarını takip edecek rapor sistemi olmalı, vaatlerden çok teslim tarihleri ve sonuçla ilgilenilmelidir.
Kriz dönemlerinde yanlış bile olsa hızlı karar almalı ki kriz yayılmasın.
Önemli detay veya kozu en sona saklayın. Tam yeri gelince söyleyin.
Bir cemaatte hizipler oluşur, bazıları icraate katılmaz, sorunlar değil kişiler eleştirilirse, sorumluluklar savsaklanırsa ekibin çalışma problemleri var demektir.
Çözüm olarak yeni bir planlama, yakınlık-anlayış vb. yollar denenmeli.
İdarecinin altında karar alabilen bir fikir heyeti olmalı, problemleri çözmeli.
Anlayış göstermek kalbe girmenin en iyi yoludur. Dinlediğinizi “hımm” falan diyerek, bütün bedeninizle yönelerek yer yer muhatabı anladığınızı gösteren sorular sorarak ispat edin. Dinleyemeyecekseniz mutlaka yazılı rapor alın.
İyi bir dinleyici mütehammil, başka şeyle uğraşmaz ve düşünmez, anlamaya çalışır, hemen karar vermez, yüzüne bakar, konudan sapmaz. Dinlemezseniz dinlenmez-siniz.
Kötü bir toplantıda gereksiz kişiler vardır, altı kişiden fazlası karar almaya çalışı-yordur, bazıları hiç katılmıyor öneri getirmiyordur, istenilen şeyler sonraki toplantılara erteleniyordur, takip edecek kişi görevlendirilmiyordur, telefonlar açıktır, masa yuvarlaktır. Toplantıya geç kalmalarla gereksiz uzamalar oluyordur.
Resmi veya uzun toplantı yerine hızlı karar alan alt gruplar verimlidir.
Beyin Fırtınası:

1. Buluşlar yapılan yarı saygılı yarı resmi bir ortam oluşur

2.Hiçbir görüş eleştirilmez

3. Yeni fikirler teşvik görür

4. Yönetici teşvikçi ama baskıcı değildir

5. Herkes ciddi-az ciddi fikir öne sürmeli

6. Herkes sırasıyla konuşmalı

7. Fikirler tartışılıp, elenip, seçilmeli

Yönetici üzerindeki istişare yükünü dağıtmalı, bazı toplantılara altları göndermeli.
Toplantının sonuçlanması için yöneticinin biraz cesur ve patavatsız uzlaştırıcı olması lazımdır.
İnsanlar bitiş saati belli olmayan, aktif katılımları sınırlı olan, kendilerini ilgilendiren gündem sayısı az olan, gündem maddelerinin görüşme süresi belli olmayan, ruzname maddeleri ehemmiyet sırası belli olmayan toplantılara geç gelirler. Baş:18.27 Bit: 23.02. diye hassas saatler belirlenmeli.
Yönetici:

1. Gündemi sunmalı

2. Maddeleri takip etmeli

3. İşleyişi kontrol etmeli

4. Gevezeliği, önyargıyı ve ikili diyalogları önlemeli

5. Karşıt görüşleri özetlemeli

6. Sonraki toplantıya kadar etkin çözüm önermeli.

Yönetici bir psikolog gibi anlayışlı ve adil olmalı. Fikirlerden etkilenmeli, kabul etmeli, evet diyebilmeli, tartışma isteyenleri dengeleyebilmeli. Herkesin bir reyi olmalı.
Toplantıda en başarılı kişi duygu ve tepkilerini kontrol edendir, ses tonu iyi ayarlanmalı ve gerektiği kadar az ve öz konuşulmalıdır.
Fonksiyonunuz olmayan ve ilgisiz konularda izin alıp ayrılabilmelisiniz.
Tahrik edici cümle, davranış, fikirleri takmayın, şövenist olmayın.
İyi bir iletişim için hemen konuya girin, nedenleri izah edin, ne yapılacağını, planınızı aktarın, beklentilerinizi söyleyin. Yazı ve söz açık, basit, mantıklı ve öz olmalıdır.
Çalıştığınız insanların doğum, ölüm, hastalık vb. anlarını iyi takip edin.
İyi Bir Konuşma:

1. Makale üslubuyla olmaz, akıcı olmalı

2. Fazla edebi ve şatafatlı olmamalı

3. Kısa cümleler ve örnekler olmalı

4. Netlik ve üslubun çekiciliği

5.Kağıttan okumamak

6. Hızlı konuşmamak

İyi Bir Yazı:

1. Ne tür bir yazı olduğu belli olmalı

2. Başlıklar ve içindekiler olmalı üst ve alt

başlıklar olmalı

4. Cümleler kısa, öz, açık olmalı

5. Noktalama işaretleri düzgün olmalı

6. Paragraflar kısa olmalı

7. Genelleme yapılmamalı

8. Sonuçlar net ifade edilmeli.

Netice:

İslam fıtrat dini, Kur'an fıtratı yaratanın kelamı ve fıtratın fihristesi Hz. Ahmed (sav) canlı Kur'an ise şahsi, ailevi ve içtimai nihai hüküm verecek, söz kesecek mutlak davranış tarzları, kusursuz anlayış ve ifade, gönüllere girme en güzel şekilde Sultanımız (sav) hayatına dercedilmiştir.

O (sav) 'nun hayatının tetkik etmeli, Kur'an'ı hayata hayat yapmalı, Avrupa'lının afakta delillerini bularak enfüse yöneldiği şu dönemde enfüsteki hakikatlerden yola çıkarak Kur'an'ı asrın idrakini söyletmenin temsilcileri olabilmeliyiz.



ÜZÜNTÜYÜ BIRAK YAŞAMAYA BAK

Yazarı: Dale CARNEGİE
Yayınevi: Deniz Kitaplar Yayınevi

I.BÖLÜM:

‘Sorun Sızdırmayan Bölmelerde Yaşayın’ Başlığının kullanıldığı bölüm:

Burada 1871’yılının baharında Montreal Hastanesi’nde stajyer tıp öğrencisi olan ve geleceğini, bir de nasıl para kazanacağını düşünüp üzülen ve daha sonra 11 kelimelik bir sözcüğü okuduktan sonra üzülmeyi bırakıp kendi adına belirlediği amaç doğrultusunda yapması gerekenlere çalışan William Osler’in hayatı ve ünlü bir doktor oluşunu anlatır.

Osler daha genç ve yalnız bir öğrenci iken nasıl hayatta yaşayacağını ve zengin olacağını düşünerek çok üzülür ve hayatını kaosa sokar. Bu arada 11 kelimelik şu cümleyi bir kitapta okuyunca onun hayatı değişir. Devrinin en iyi doktoru olur. Ve öldükten sonra hayatı iki ciltlik bir eserde yayınlanır.

Bu sihirli söz:

‘Asıl görevimiz uzaktaki belirsiz şeylerle uğraşmak değil elimizdeki belli olanla ilgilenmektir’. Sözüdür.

Osler bu sözün etkisinde kalarak geçmiş hatalarını ve kötü olayları unutup geleceğe bakmıştır. Ayrıca gelecekle ilgili tüm korku ve endişelerini bırakmıştır. Böylece kendi deyimiyle ‘Sorun sızdırmayan bölmeler’ oluşturmuştur. Ve kendi anını, hayatın bulunduğu anı yaşamaya ve elindeki imkanları değerlendirmeye çalışmıştır. Bu teknikle Osler genç bir asistanken, Oxford Üniversitesi Tıp Profösörü olmuş, Britanya Kralı ona şövalye ünvanı vermiştir.

Bu konuda Said Nursi hazretleri: ‘Sabrınızı geçmiş ve geleceğe dağıtmayın’ demektedir. Şeytan insana gelecekte yapacağı işleri çok göstererek sanki onların hepsini o anda yapacakmış gibi bir ruh sıkıntısı vermektedir. Bundan dolayı geçmiş ve gelecek, insan olarak bizi ilgilendirir. Fakat daha gelecek gelmemiş; geçmiş ise bitmiştir. Bizim için önemli olan şimdiki andır. Onu değerlendirirsek, başarıya ulaşırız.

II.BÖLÜM

Herhangi bir kötü olay karşısında insanın üzüntüsünü nasıl yenmesi gerektiği Amerikalı ünlü işadamı ve aynı zamanda Cornegie’nin öğrencileri olan bu kişilerin hayatlarından örnekler verilerek anlatılır.

Herhangi bir üzüntüden kurtulmanın sihirli yöntemini bu sefer işadamı Willies Corrier’in hayatından anlatacaktır. Bu kişi hava soğutma sisteminin mucidi ve şu andaki Corrier Klimaları’nı üreten şirketin sahibidir.

Corrier bir şirkette çalışmaktadır. Burada kendisinden gaz temizleme sistemi kurmasını isterler ve bunun maliyeti şirketin neredeyse yarı fiyatıdır. Ama başarılı olursa karlı bir iştir. Carrier bu sistemi uygulamaya başladı. Fakat başarısız oldu. Hem şirket çok büyük kayba uğradı. Hem de kendi kariyeri sıfırlandı. O, buna çok üzülmüş bir şekilde, yerinden kımıldayamıyordu. Bu ortamdayken üzüntüyle hiçbir yere varamayacağını anlayarak üç basamaktan ibaret olan şu yöntemi uyguladı.

1-Olayı inceleyip, en kötü olasılık nedir? Bunu araştırmak.

2-Gerekirse bu en kötü olasılığa hazırlanmak.

3-Sonra sakince zararı azaltmanın yollarını aramak.

Bu yöntemle işe eğilen Carrier 20.000 Dolar zarar yerine 15.000 dolar kar elde etti.

III.BÖLÜM

Üzüntü size ne getirir?

Yazar, ‘İşadamları ve yöneticiler işlerinden ve kişilerden dolayı çok üzülmekte ve bunun etkisiyle genç yaşta ölmektedirler’ diye yorum yapmaktadır.

Mayo Clinic’den doktor Alvarez, ülser ağrılarının sinirsel gerilimin şiddetine göre arttığını ve azaldığını söylemektedir.

Platon, doktorların en büyük hatasının hastaları ile ruhsal ve fiziksel olarak ilgilenmeleri olduğunu söyler. Platon’a göre ruh ve beden bir bütündür.

Carnegie tıp biliminin gerçeği kabul etmek için iki bin yıl beklemesi gerektiğini ve buna bağlı olarak da ‘Psikosomatik’ adlı hem ruhsal, hem bedensel tedavi biliminin yeni geliştiğini söylüyor.

Montaigne, Bordeaux’ya belediye başkanı seçildiğinde ‘sorunlarınızı ciğerlerimle değil ellerimle çözeceğim’ demişti.

Cornell Üniversitesi Tıp doktorlarından Russel Lecid eklem hastalıklarının sebebini şöyle açıklıyordu:

1-Ailede geçimsizlik

2-Para sıkıntısının getirdiği üzüntü

3-Yanlızlık ve sıkıntı

4-öfke.

Çin Derebeyleri tutsak aldıkları düşman askerlerinin ellerini ve ayaklarını bağlayarak bir su fıçısının altına koyarlar, oradan bir delik açarak, tutsağın başına küçük su damlacıkları bırakırlar ve tutsağı çıldırtana kadar bunlar devam ederlermiş.

Doktor A. Carrel ise:

‘Modern şehirlerin kargaşası içinde kendini rahatlatabilen insan sinir hastalıklarına karşı aşılanmış sayılır’ diyor.

Carnegie üzüntü, stres ve iç sıkıntısının verdiği maddi ve manevi tesirin önlenmesi için yukarıdaki örnekler gibi yaşanmış olaylardan örnekler vererek insanın kendini üzüntü kurbanı yapmaması gerektiğini söyler.

Yazar, yaşam ve olaylar karşısında insanoğlunun üzülüp, bunalıma girmesi gibi kötü sonuçların önlenmesi için örnekleri Amerika’da yaşayan ve Hristiyan olup inancı yarım olan insanlar üzerinde durmaktadır.

Halbuki Müslüman olan bir insan Allah’a inanmış, tam tevekkül etmiş ve kainattaki tüm olayların Allah’ın kudretinde olduğuna inanmaktadır. Bir sineği O (c.c.)’nun yarattığı gibi, koca bir Güneş’i de O (c.c.) yaratmıştır. Dolayısıyla herşeyde Allah’ın ve kaderin payı vardır.

Said Nursi Hazretleri: ‘İman Tevhidi, Tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyn’i iktiza eder’ sözü bize çıkış noktası olmaktadır.

IV.BÖLÜM

Üzüntü veren sorunları nasıl çözebiliriz?

Sorunları çözmenin üç ana yöntemini öğrenerek her türlü üzüntüyle savaşabiliriz.

1-Olayı ve özelliğini kavramak

2-Olayı ve özelliğini çözümlemek

3-Bir karara varıp ona göre hareket etmek.

Yazar bu kurallarla üzüntüye ve strese girmiş bir insanın, ondan kurtulmak için önce olayı incelemesi ve daha sonra çözüm kurallarını gerçekleştirmesi gerektiğini söyler. Örneklerle ve yaşanmış olaylarla buna örnek gösterir.

Andre Maurois: ‘Kişisel isteklerimize uyan herşey gerçek gibi görünür; uymayan ise bizi öfkelendirir’ demektedir.

V.BÖLÜM

İşinizle ilgili sorunların verdiği üzüntünün yarısını yok etmenin yolu

Carnegie, ‘Sizin üzülmenize sebep olan olayı inceleyerek bir kağıt, kalem alın ve şu soruların cevaplarını yazın’ der:

1-Sorunu inceleyin. Colombia Üniversite dekanı Hawkes’in şu sözünü hatırlatarak, ‘Üzüntünün yarısı, sorunu yeterince anlamadan çözmeye çalışmaktan kaynaklanır’ demektedir.

2-Elde ettiğiniz bilgileri yeterince inceledikten sonra karar verin.

3- Kararınızı verince hemen harekete geçin. Olası sonuçları düşünüp kuşkuya kapılmayın.

4-Eğer uygulamada herhangi bir kuşku oluşursa şu soruları cevaplayın:

a-Sorun nedir?

b-Sorunun nedenleri nelerdir?

c-Olası çözüm yolları nelerdir?

d-Sizin öğrendiğiniz en iyi çözüm yolu nedir?

VI.BÖLÜM

Üzüntüyü kafanızdan çıkarmanın yolları

Üzüntüye zaman kalmıyor. II.Dünya savaşının en kızgın zamanında Churchill günde 18 saat çalışırken üzerine aldığı sorumluluktan dolayı üzülüp, üzülmediği sorulunca ‘fazla meşgulüm, üzülmeye zamanım kalmıyor’ cevabını vermişti.

Doktor Cabott ‘Üzüntünün en iyi ilacı çalışmaktır’ diyor. Öyleyse üzüntüyü yenmenin birinci kuralı ‘Boş kalmayın acı sizi yutmadan eyleme başlayın’

VII.BÖLÜM

Kuruntuya kapılmayın.

En korkunç felaketlere göğüs gereriz fakat parmağımızın ağrıması gibi küçük şeylere yeniliriz.

Harry Vane’nin başının kesilmesi sırasında giyotinin bulunduğu platforma çıkınca cellattan bıçağı, ensesindeki çıbana dokundurmamasını istemişti. Dolayısıyla küçük sorunların yaşamımızı zehir etmesine izin vermemeliyiz. Unutmamak gerekir ki yaşam küçük şeylerle uğraşmaya değmeyecek kadar kısadır.

VIII. BÖLÜM

Üzüntülerinizin önemli bir bölümünü yok edecek bir yasa:

Olaylar karşısında sakin, dikkatli ve hoşgörülü olmak gerekir. Sinirlenildiği zaman telaşlanma olayını bir kez ayrıntıları ile düşünelim. Niçin üzülüyorsun?

Üzüntüyü yenecek diğer kural ‘Kayıtlara bakalım, sonra soralım kendimize’ olasılıklar yasasına göre beni üzen olasılığın gerçekleşme olasılığı nedir.

IX.BÖLÜM

Kaçınılmaz olan şeylerle işbirliği yapın.

Hepimiz yıllarca hoş olmayan birçok durumla karşılaşırız. Bunlar başka türlü olamaz. Önümüzde iki seçenek var: Ya onları zorunlu diye kabul edip alışacağız ya da isyan edip yaşamımızı zehir edeceğiz.

William James: ‘Öyle olmasını kabullenin, olayları kabullenmek, hoş olmayan sonuçları önlemeye doğru atılan ilk adımdır’.

Epiktetos dokuz yüzyıl önce ‘Mutluluğun tek bir yolu vardır. O da irademizin gücünden üstün olan şeylere üzülmekten vazgeçmektir’ demiştir.

CARNEGİE bu bölümde yaşamış birçok örnek vererek ve Batıllı filozoflardan okuduğu kitaplardan öğrendiği hayatla ilgili fikirleri yazmıştır.

Müslümanlıkta Kader İnancı’nın bir nevi açıklamasını yapmaktadır. Tevekkül eden, olaylar karşısında Allah’a sığınan insan mutlu olur. Hem de iki saadeti birden elde eder. Hem dünya, hem ahiret saadetini.

Böylece diğer kural; ‘Üzüntü sizi yenmeden siz onu yenmek isterseniz zorunlu şeylerle işbirliği yapın’

X.BÖLÜM

Kaygılarınıza ‘Dur’ demeyi bilin.

Bir olayın gerçek değerini saptayıp, ona göre davranmak, zihni rahatlığa kavuşturan en önemli etkenlerden biridir. Bunun için, ‘Üzülmeye neden olan şeyin gerçek değeri nedir? Ve bu olaya ne zamana kadar üzülmeliyim?’ Bu soruları cevaplayarak üzüntünün insanın hayatını mahvetmesine izin vermemek gerekir.

XI. BÖLÜM

‘Talaş biçmeye çalışmayın’.

Geçmişte meydana gelen olaylar, bitmiştir. Bugün artık onların tesirinde kalmanın hiç bir olumlu tesiri olmayacaktır. Yani ‘Talaş biçilmez’. Çünkü daha önce biçilmiştir. Geçmiş de öyledir. Olmuş bitmiş şeylere üzülmeye başlamak talaş biçmeye uğraşmak gibidir.

Onun için insanların gözyaşlarını boş yere dökmesinin gereği yoktur. Tabii ki hepimizin yanlışı, kabahati olmuştur. Olsun! Kim yanlışlık yapmamış ki Napoleon bile önemli savaşlarının üçde birini kaybetmiştir. Belki bizim yanlışlarımız Onunkinden daha kötü değildir.

XII.BÖLÜM

İnsanın huzur ve mutluluk getirecek ruhsal ve zihinsel yapıya ulaşması gerekir. Bunun için de insan kendini devamlı mutlu kılmalıdır. Yoksa hem yaptığı işte, hem de insanlarla arasındaki ilişkilerde başarısız olur.

XIII.BÖLÜM

‘Kin tutmanın büyük bedeli’

Shakespeare: ‘Düşmanınız için öyle çok kızdırmayın ocağı. Çünkü o ocak sizi yakacaktır’ demektedir. Yani kin tutan ve nefret eden insana bunların çok zararı vardır. Bunun için. ‘Düşmanlarımıza kin beslemeyelim. Aksi halde onlar verdiğimiz zarardan fazlasını kendimize veririz.

‘Sevmediğiniz insanları düşünmeye bir dakika bile harcamayın’.



ZAMAN HAYATTIR

Yazar: Alan LAKEİN
Yayınevi: Rota Yayıncılık

1-ZAMANINIZ NİÇİN SİZİN İÇİN ÖNEMLİ OLMALI ?

Zaman hayattır. Hiç bir saniye geri gelmez. Zamanı, harcanan para gibi görmek lazımdır. Bu kitap da zaten bunu anlatmaya çalışmaktadır. Bu kitabın yazarı olarak ben size olan zamanınızdan fazlasını veremem. Hepimiz haftada 168 saat ile yaşamak zorundayız. Ama olan zamanınızı daha etkili kullanmanıza yardımcı olabilirim. Haydi başlayalım o zaman!

2-KAZANCINIZ: HAYATINIZIN KONTROLÜ

Zamanınızı kontrolden kastettiğim şey, ne çok sıkı ne de çok gevşek olmalıdır. Bunu çok sıkılmış elle serbest kalmış ele benzetebilirsiniz. İki durum da zararlıdır. Önemli olan hareketlerin yavaşça yapılmasıdır. Hedef dengeli kontroldür. Fazla organize kişi, iş bitirici ve saat kurdu; alın size üç tane aşırı tip. Fakat bunlardan hiç biri hoş değildir. Çünkü insan her zaman aynı kalamaz. Şartlara göre davranışları da değişir. Bu kitapta sunulan önerilerin uygulanmasında son kararı siz vereceksiniz. Size uygun gelenleri seçebilirsiniz. Bu kitabın ***esi nasıl daha çok değilde daha akıllı çalışabileceğini ve sonunda kendiniz, aileniz ve ev arkadaşınız için; ya da “zamanınız olmadığı için” sürekli ertelediğiniz rüyanız için daha fazla zamana sahip olduğunuzu gösterecektir.

3-KENDİNİZİ KOYVERİN;

KAÇIN AMA YA DA KARAR VERİN

Çok yakın bir geçmişe kadar insanların hayatlarını gereksinimleri yönlendiriyordu. Bugün insanlar daha çok seçeneklerle karşılaşmaktadır. Önümüzde yapmamız istenen çok şeyler vardır. Yani herkes zamanımızın bir kısmını istiyor. Fakat tabii ki kabul etmek gerekir ki, bazen başkalarının yapmanızı istediği şeyleri yapmanız gerekir. Ama her zaman değil. Siz bunlardan yapmak istediklerinizi yapın. Hayatınızda konumlarınız devamlı surette değişmektedir. Öyleyse kendinizi yeni şartlara karşı hazırlamalısınız. Geçmiş konumunuzdan çok şimdiki konumunuz için zaman seçimleri yaptığınızda anın olmak istemelisiniz. Bazen istekleriniz çatıştığınızda insana karar verme işi zor gelmektedir. Bu durumlarda ne olursa olsun insan karar verebilmeyi öğrenmesi gereklidir.

Belirli sosyal kararları niçin verdiğinizin farkında mısınız ? İşte size olasılıklardan birkaçı: Alışkanlık, Başkalarının talepleri, Kaçışçılık, Anlık durum, İhmal ve Bilinçli karar. Bu kararlardan hoşlanabilirsiniz. Fakat bu kararların sonuçlarından memnun değilseniz daha fazla bilinçli çaba gerekli demektir. Zor durumlarda kendinizi koyuvermek hayale dalmak ya da kaçmak ne kadar da çekici gelir insana. Ama gerçekten yapmak istediğiniz bu mu ? Bir alternatif var. Kendinizi koyuverebilir ya da kaçabilirsiniz; ama karar da verebilirsiniz.

4-KONTROL PLANLAMAYLA BAŞLAR

Kontrol planlama ile başlar. Planlama bir konuda şimdiden birşeyler yapabilmeniz için geleceği bugüne taşımaktır. Planlama yaparken profesyonellerden ders almak lazımdır. tıpkı bir profesyonel bir fotoğrafçı gibi. Planlamayı düşünmekten ziyade yazarak listeler oluşturmak gerekir. Planlamada ABC öncelik sistemini kullanın işleri önceliklerine göre ABC harfleri olarak harflendirin. Tahmin ederim ki çok istifadeli olacaktır.

5-HAYATTAN GERÇEKTEN NELER İSTİYORSUNUZ ?

Yazılı bir hayattaki hedefler saptaması, gerçekte ne yapmak istediğinizi keşfetmenize bunu gerçekleştirmek için motive olmanıza yardımcı olacak ve harcadığınız zamanlara bir anlam kazandıracaktır. yazılmayan hedefler çoğunlukla “seyahat”ya da”milyoner olmak” gibi net olmayan ve ütopik hayaller olarak kalırlar. Hayattaki hedeflerimiz hakkında alıştırmalar yapmalıyız. Hedeflerinizi kısa süreli olarak belirleyiniz. Daha sonra hayatınızı belli süreyle sınırlayıp ona göre hedeflerinizi belirleyin. Bu planlamalar üzerinde çalışın Önemli olan şudur; düzgün bir zaman yönetimiyle tercih ettikleri etkinliklerin çoğunu bugünden yapmaya başlamamaları için dişe dokunur hiçbir neden yoktur. Hedeflerimizde çatışmalar olabilir. Hedef çatışmaları öncelikler belirlenerek çözümlenebilir. Hayattaki öncelikleri saptamamız gerekir.

6.HEMEN ŞİMDİ BAŞLAYIN.

Daha henüz fikirlerinizi değerlendirmek ya da sansürlemek çabasına girmeyin. Ayrıca bir işi yapamayabileceğiniz düşüncesiyle kendinizi kelepçelemeyiniz. Birşeyi listenize yazdığınızda onu yapmak zorunda kalacağınız korkusunun sizi rahatsız etmesine izin vermeyin. Ama imkansız rüyalar bile gelecek için bir takım yaralar içerebilir. Hedefleri yapılacak işlerle karıştırmayın. Unutmayın; iş yapılabilen bir şeydir. Hedefiniz daha sağlıklı yaşamak olabilir. Bu amaca ulaşmanızı sağlayacak işler, bu akşam tatlı yememek, bu hafta içinde üç kez antrenman yapmak ve yirmidört saat için sigarayı bırakmak olabilir. Bir sürü olası iş sıralamakta dürüst davrandıysanız şu anda elinizde çok fazla iş ve hepsini yapmaya yetmesi imkansız bir süre olmalı. Öncelik belirleme zamanınız gelmiştir; şimdi yaratıcı ve hayalci olmak yerine pratik ve gerçekçi düşünmemiz gerekli. Bu işe başlamanın yolu, az öncelikli maddeleri bulup defterden silmektir.

Şimdi yapacaklarımızı tekrar gözden geçirelim.

1-Olası uzun vadeli hedeflerinizi sıralayın.

2-Şuan için geçerli öncelikler belirleyip A’lık hedefler tanımlayın.

3-A’lık işlerin programını yapın.

4-Bu programları uygulayın

7-PROGRAM YAPMANIN YARARLARI

Hayattaki önemli hedeflerinizi gerçekleştirme olasılığınızı artırmak için her gün zamanınızı yeniden planlamalısınız. Ne kadar meşgul olursanız olun hep plan yapmaya zaman ayırmalısınız. Plan yapmak için günün başında ya da sonunda on dakika ayırın, çabalarınızın karşılığını bin katıldığınızı göreceksiniz. Planlamanın genellikle sabah ilk iş olarak ya da gün sonunda yapılması iyidir. Sabah saat beşte, evdeki herkesten önce kalkılmalı ve bu sessiz zamanı en önemli işe, plan yapmaya ayrılmalıdır.

Size gereken şey zamanınızın her anını kaydetmek değil zamanınızı programlamak çünkü önemli zaman ayarlamalarıyla gerçekten yapmak istedikleriniz için çok zaman yaratabilirsiniz. Unutmayın, önemli işler için hep yeterli zaman bulunur. En meşgul kişiler yapmak istedikleri şeyler için zaman buluyorlar. Bunun nedeni de başkalarından çok zamanları olması değil, bu olayı özenli planlamalar yaparak zaman yaratmak olarak görebilmeleridir.

İnsanların iyi çalıştıkları zamanları vardır. Biz bunlara birincil zamanlar diyoruz. Birincil zamanlar, iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. Tüm iç birincil zamanınızı birincil projelere ayrın Dış birincil zamanda dış kaynaklara (genellikle insanlara)kararlar, sorular ve bilgi alışverişi için en rahat ulaşılabilecek zamandır. Etkili zaman programı yapabilmek için gevşek olun. Ortaya çıkabilecek beklenmedik durumlarla başedebilmek için esnek olmanız gereklidir.

8-VARLIĞINDAN BİLE HABERSİZ OLDUĞUNUZ ZAMANI NASIL BULACAKSINIZ?

İnsanların çoğu önemsiz işlerde vakitlerini harcayarak, asıl yapması gereken işlere vakit ayıramamaktadırlar Bu da işlerin birikmesi neticesini doğurmaktadır. Zaten başarısız yöneticilerin çoğunun ailelerine vakit ayıramayıp, yoğun iş mesaileri altında ezilen insanlar olduğu yapılan araştırmalarda belirlenmişdir. Eğer işleri rahatlamaya ve hiçbir şey yapmamaya zaman bulacağınız biçimde ayarlarsanız çok şeyi başarabilirsiniz ve bunu da büyük zevk alarak yapabilirsiniz diye düşünüyorum. Bir müşterime yaptığım telkinlerle; yaptığı etkinlikleri dinlemeyi dengelemesini öğrettim. Benim fikrime göre, bazen hiçbir şey yapmamak da dahil hiçbir şey tam bir zaman kaybı değildir. Bazen daha çok boş vakit oluşturmanın tek yolu içinizdeki talepleri kendi insiyatifinizle azaltmaya çalışmanızdır.

Ev hanımlarının en büyük sorunu, işlerin yoğunluğundan dinlenmeye fırsat bulamamalarıdır .Ev hanımları için düzenli biçimde programlarını bir boş zaman çizelgesini özellikle tavsiye ederim. Eğer bir ev hanımı zamanını etkileyen dış değişikliklere karşı duyarlı olursa, sık sık daha önceden farketmemiş olduğu fazladan birkaç saat bulabilir Ben, normal durumlarda iki üç ilerisine bakıp ufukta nelerin olduğunu soruşturmanın iyi bir fikir olduğunu düşünürüm.

Geçiş zamanlarını iyi değerlendirmeniz gerekir. Daha önce de bahsettiğim gibi, ben sabah saat beşte kalkarım, ve iki saatlik geçiş zamanını günümüzün kalanında hayattaki hedeflerimde ilerleyebilmem için o gün yapılacak işleri planlayarak geçiririm. İş zamanını gerçekleştirmenin başka yoları da vardır. Rahmetli Robert Kennedy’nin tıraş olurken Sheakspeare oyunları dinlediği anlatırdı. Aslında molalar değerlendirilmesi için gerekli bire bir boş vakitlerdir. bu vakitlerde yapmanız gereken kısa süreli bir işi yapabilirsiniz. Genellikle tam teşkilatlı bir öğle yemeği müthiş zaman kaybıdır. Doktorların çoğu günde üç sağlam öğün yemeğe kesinlikle karşılar. Bekleme zamanlarından da yararlanabilirsiniz.

Uykunuzun işe yaramasını sağlayın. Doktorların bulgularına göre birçok insan fiziksel gereksinimleri olmadığı halde birçok insan uykuda geçiriyor. İnsanlar yapmak üzere işe alındıkları ve kendilerinden istenen işi yaptıkları sürece her an meşgul görünmek zorunda olmamalılar gibi geliyor bana. Fazladan dakikalarınız oluştukça üzerlerine atlayıp bunları hayattaki hedef A’lık iş zamanına çevirmeye hazırsanız hayattaki hedeflerinize ulaşma yolunda bir başlangıcı araya bir yerlere sıkıştırabilirsiniz. Bunu yapmanın çok iyi bir yöntemi, benim özel önem taşıyan hedefler dediğim, bir haftayla bir kaç ay arasında değişen süreleri kapsayan hedef programları oluşturmaktır. Bu hafta mümkün olduğunca az yemek yapıp az bulaşık yıkamaya çalışan bir ev hanımı mutfağına, üzerinde mutfaktan çıkıp eğlenmeye bak! Yazan kocaman bir yazı asmıştır.

Zaman mı yok? Şaka yapıyor olmalısınız!..

9-ÖNCELİKLERİNİZİ EN İYİ ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİN

Hergün daha fazla şey başarmanın temel sırrı; hergün yapılacak işler için bir öncelik listesi oluşturmak gereklidir. Yalnızca günlük listeler işe yarar. Daha fazla iş başarmanın gerçek sırlarından biri de, hergün bir yapılacaklar listesi hazırlamaktır. Ben listenize sıradan maddeleri katmamanızı ama bugün önceliği için olan özel bir dikkat ya da çaba olmadıkça yapılmayacak her şeyi yapmanızı öneririm. Ne kadar üzerinde dursam azdır; öncelikler belirlemelisiniz.

Şimdi listenizi tarayın ve B’lerden önce A’ları, C’ den önce de B’leri yerine getirin. Kafanızı listenizi tamamlamaya takmayın. Önemli olan listeyi tamamlamak değil, zamanınızı en iyi şekilde değerlendirmektir. İyi bir zaman kullanmasının sürekli ilerleyen bir A’lık listesi vardır ve hangi A’yı yapacağına ya da bunun nasıl yapılacağına takılıp kalmaz ya da belirli bir A hakkında mükemmeliyetçi davranmaya çalışmaz. Onun yerine, günlük olarak bir takım A’lık işleri yapar ve zamanını en iyi şekilde nasıl değerlendirebileceğini belirlediğinde o işi yapmanın zamanının hemen o anda gelmiş olduğunu unutma!

10-YAPILMADAN KALMASI DAHA İYİ OLAN İŞLER

Ne kadar da rutin işlere bakıp da, daha önemli işleri, yetersiz yapıyorum demekten kurtulmak için yapmadan bırakırız. Evde denenememiş beşyüz yemek tarifi dururken kulağa çok lezzetli gelen yeni bir tarif alan ev hanımı, muhteşem bir keşif yapmış olmanın kısa vadeli hissine yenik düşerken aslında topladığı tarifleri deneyecek fırsatı hiç bulamadığı için zamanını harcamış oluyor. Ama kendinizi kandırmayın. A’larınızı yapamama nedeniniz zamanınız olmaması değil bütün bu C’leri yapmakla uğraşıyor olmanızdır. Size 80/20 kuralını öneririm. 80/20 kuralı, 10 maddelik bir listede, bu maddelerden iki tanesini yapmanızın listedeki değerlerin çoğunu (%80) sağlayacağını belirtir. Bu iki maddeyi bulun, onları A belirleyin ve yapın. Kalan sekiz tanenin çoğu kalsın, çünkü bunların sağlayacağı değer en yüksek değerli iki maddenin sağlayacağından çok daha azdır. Nixon 1960’daki kampanyasının son günlerini 50 eyaletin hepsini ziyaret sözünü terine getirmek için Alaska, Hawai ve Wyoming gibi eyaletlere koşturarak geçirirken Kennedy kendisine çoğunluk sağlayacak eyaletleri geziyordu. Tabi ki bu ona seçimi kazanmak gibi bir rüyanın gerçekleşmesinde yardımcı olmuştu.

A’lık işleriniz için zaman yollarından biri de kendinizi zaman ayırmaya zorunlu hissettiğiniz C’lerin sayısını azaltmaktır. Bu da önemsiz C’lerin A’lık işler için tehir edilmesiyle olur. Birçok yönetici, kendilerinde işlerinde yararlı olabilecek kitapları okuyabilecek zamanları olmadığından şikayetçiler. Öte yandan her ay gazete okumak için yeterli saatler bulabiliyorlar. Belki de bunun nedeni gazetelerin her gün kolayca bulunabiliyor, daha ucuz ve haber kadar eğlence için okunuyor olması olabilir. Kitapları almak için genellikle bir çaba göstermeniz gereklidir, daha pahalıdırlar ve temel kabul edilip ciddi okunurlar. Sonuç olarak, birçok yönetici yılda yüzlerce gazete yalnızca birkaç kitap okur. Ama bence hızlı okumaktan çok akıllıca okumak önemlidir.

Karımla birbirimize yüksek sesle kitap okumak gibi bir alışkanlığımız vardır. Bu şekilde yılda yaklaşık yirmi kitap okuyoruz. Eğer hedefimiz verimlilik olsaydı yanyana oturup bu kitapları kendi kendimize şimdikinin dörtte biri kadar sürede okuyabilirdik. Bu hikayeyi aktarmamın nedeni, bir şey yapmanın en verimli yolunun her zaman en iyi yol olmak zorunda olmadığına sizi ikna etmektir. Yüksek sesle kitap oldukça verimsizdir, ama birlikte zaman geçirmek için harika bir yoldur.

11-KENDİNİZİ VE DİĞER İNSANLARI İDARE ETMEK İÇİN

Hiçbir zaman herkesin istediği herşeyleri yapamazsınız, herşeyi birden yetiştirmek için yeterli zaman yoktur. Bazen en iyi çözüm daha işin başında hayır demektir. Derhal uygun bir şekilde ve nezaketle kullanılan bu tek sözcük size çok zaman kazandırabilir. Birileri sizden birşey istediğinde doğrudan doğruya hayır diyemiyorsanız, uzlaşmanın yollarını arayın. Başkalarının isteklerini sizi dibe çekmesini önlemek için birçok stratejiden hangisini seçerseniz seçin, düşünceli olmanız her zaman yararlıdır. Başka insanlarla onların zamanları konusunda düşünceli olmak için özel bir çaba harcarsanız onların da size ve zamanınıza saygı duyma olasılığı büyük olur. Sizin de istediğiniz bu değil mi? Yapacaklarınızı yapmak için zaman.

12-KENDİNİZ İÇİN SESSİZLİK ZAMANI YARATIN

Sessizlik zamanınızı meydana getirebilmeniz için birtakım işlerinizi başkalarına devretmelisiniz. Bu da tabii ki alt birimleri daha yetkili kılmaktan geçer. Kendinize ulaşılabilirlik saatleri oluşturun. Bu zamanlar dışında rahatsız edilmenizi engellemiş olursunuz. Bu durumu sizi arayanlara yumuşak bir dille veya etkili sloganlarla anlatabilirsiniz.

13-LAKEIN IN SORUSUNU SORUN

Kim günde bin kere plan yapmak için on beşer dakikasını ayırabilir? Hiçkimse. O zaman hiçbir şeyinizi bitiremezsiniz. O zaman Lakeın in sorusunu sorun. Lakeın ın sorusu şudur; şu anda zamanını en iyi nasıl değerlendirebilirim?Bu soruya ilk cevabı verdiğinizde sizi tatmin etmiyorsa, Lakeın sorusunu tekrarlayınız. Ama bu soruyu herzaman sorun tabii bu soruyu anlamak için gözünüzün önüne görebileceğiniz yere yerleştirin. Mükemmeliyetçi olmak sadece minimum bir değer elde etmek için çok fazla çalıştığınız anlamına gelebilir. Hızlı çalışıp iyi iş çıkarmak yeteneği sahibi olmaya çalışın. Çünkü hızlı çalışma temposu bir avantajdır.

Mükemmeliyetçi değeri %80 I çabanın son %20 lık kısmına geldiği zaman yaralıdır. Mükemmeliyetçilik, bir gömlekteki son kırışıklıkları ütülemek ya da düşük öncelikli bir mektupta yazım hatalarını kontrol etme gibi işlerde bir zaman kaybıdır. Bir şeyi yarım saat içinde bitirmemiz gerekliyse saati ona göre kurun.

14-DELİKLİ PEYNİR YÖNTEMİ

Her araç gibi bir plan da sadece kullanılırsa değerlidir. Eylemle hayata geçirmediğimiz sürece en iyi planlar bile gündüz düşleri olarak kalırlar. Oyalanma! bu hem kısa vadeli hem de uzun vadeli hedeflere ulaşmaya çalışan herkesin karşısına çıkan temel tökezleme taşlarından biridir. Ama oyalanmanın sizi kontrol etmesine izin vermektense olumlu birşeyler yapmaya ne dersiniz?

Seçiminiz güncel yada geçerli olmadığı için bir planı uygulamazsanız onun nedeni oyalanma değil, esnek ve uyumlu olma isteğidir. Oyalanmak, iyi bir A-1 lik iş bulmuş, seçiminizin geçerliliğini kesinleştirmiş ve iş üzerinde harcayabileceğiniz en azından birkaç dakika bulmuşken hala bu işi yapıyor olmanızdır. Eğer her seferinde zor A-1 e başlamak yerine kolay bir C’yle uğraşmayı seçerseniz oyalanıyorsunuz, önemli olan şeyden kaçıyorsunuz demektir.

Size delikli peynir metodunu bir misalle anlatayım. İste size bütçe sorununu halletmek için birkaç delikli peynir atağı, geçen yılın bütçesinin bir kopyasını almak, iletişim kurmanız gerekecek insanlara karar vermek, bütçeyi tartışmak için bir toplantı ayarlamak ya da yanınızda çalışan biriyle yemeğe gidip işin bir kısmını ona devretmek. Olası anlık işlerin listesini yaparken dikkat etmeniz gereken kural sudur; liste, kolayca ve çabucak başlatılabilecek ve bir şekilde Bezdirici A-1’le ilişkili olan maddelerle sınırlanmalıdır. Delikli peynir yaklaşımının altında yatan sav, 5 dakika ya da daha az bir zamanda bir şeylere başlamanın gerçekten de mümkün olduğudur.

15-HEMEN İŞE SARILABİLMEYİ SAĞLAYACAK ANLIK İŞLERİ NASIL BULACAKSINIZ ?

Eğer A-1’lik işe sarılmakta zorlanıyorsanız; daha ayrıntılı planlama yapın. Birşeyle ilgilenmeye başlamak için insanın elinde en azından biraz bilgi olması gerekir. Biraz bilgi, daha fazlasını istemeye yetiyor. Hobi dergilerini kimler okur? Hobi hakkında zaten birşey bilenler. Daha fazla bilgi edinmekte daha fazla işe sarılmayı sağlayan anlık bir iştir. Okumak çoğu insan için en kolay anlık işlerden biridir. Daha fazla bilgi edinmenin başka yolu da insanlarla konuşmaktır. A-1’inizle ilgili hiçbirşey yapamayacak durumdaysanız bir ilerletici iş deneyin. Bir rapor hazırlamaya başlamanızı sağlayacak belirgin bir anlık iş, raporun kapsayacağı noktalar hakkında notlar almaktır. En etkili ilerletici işlerin çoğu sadece birkaç saniye sürer.

Doğru kanalı seçmek yararlı ilerletici bir iştir. Basit fiziksel hareketlerin gerçekten de anlamlı bir işe sarılmaya götürdüğünü çok yaşadım. Bazen ruh haliniz birşeyle birşeyler yapmaya uygun olmasını beklemek en iyisidir. Kendinizi yapmak istemediğiniz birşeyi yapmaya zorlayarak çok fazla enerji harcamak istemezsiniz. Ama genellikle -özellikle de A-1’iniz olarak belirlediğiniz işi oldukça karmaşık ve birbirinden farklı bir şok adımdan oluşuyorsa - projenin en azından bir kısmının sizin şu andaki ruh halinize uyması çok muhtemeldir. Sizin işiniz bu zayıf noktayı bulmaktır. Belki de işlere başlayamamanızın nedeni motivasyon eksikliğinizdir. Bu durumda motivasyon sağlamak için birkaç dakikanızı ayırmak iyi bir yatırımdır. Bir işi gerçekleştirmeyi karar verdiğinizde kendinize mecburiyet düşüncesini hakim kılın. Başkalarına vaatte bulunun. Çoğunlukla çok sevimsiz de olsalar, teslim tarihleri de insanı elime zorlar.

Daha sonra yapmak yerine bir teslim tarihi sözü vermek iyi bir iş, iyi bir teşviktir. Toplantılar özel bir teslim tarihi türüdür. Çoğu toplantılar, birileri A-1’lik bir işi kolayca ya da kendi başına yapamadığı için düzenlenir. Bir toplantı düzenlenmesini istemek işe sarılmayı sağlayacak bir anlık iş olabilir. Ama bu tür bir toplantıya katılmak kesinlikle öyle değildir. Genellikle işleri kendi kendinize daha iyi becerirsiniz.

16-İŞLERLE İLGİLİ KALMAK İÇİN UYARI DEĞİŞİKLİKLERİ YARATMAYI DENEYİN.

Her zaman bir sonraki adımı deneyin, sıkılmaya gerek yok. Hareketlerinizi kontrol altına alacaksanız tek şansınız doğru uyarıcı değişikliğini bulmaktır. Genellikle ara vermek size yetecektir. En çok işe yarayan yöntem, işi yapma biçiminizi değiştirmektir. Bilgi ya da fikir toplamaktan yorulduysanız, elinizdekileri işleyin. Hazırlık aşamalarına o kadar dalabilirsiniz ki bu şekilde her projeyi ölüme götürebilirsiniz.

17-BAZEN YAVAŞLAMAK İŞİNİZE YARAR.

A-1’den kaçıp başka bir şey yapmak üzere olduğunuzu hissederseniz, kendinize hararetle karar zamanında olduğunuzu söyleyin. Bunun ne kadar önemli bir zaman olduğunu kendi kendinize hatırlatın. Yavaşlamak için kendinizi uyarın. Ve A-1’e olan nefretinizi yenmeye yardımcı olmak için şu üç yolu kollayın.

1-Sevimsizlikle doğrudan yüzleşin.

2-Gecikmeden kaynaklanacak daha büyük sevimsizlikleri farkedin.

3-Sevimsizliği dengeleyecek bir şevk yaratın.

18-KORKUNUN YOLUNUZA ÇIKMASINA İZİN VERMEYİN

Psikolog ve psikiyatristlerle olan sohbetlerim sırasında her türlü kaçışın altında korkunun yattığına ikna olduğum için öncelikle korkuya değineceğim. Korkunuzu yenebilirsiniz, o sevimsiz A-1’ ide yapabilirsiniz. Duygularınızın sizi yıldırmasına izin vermeyin. Sizin de yıllardır beslediğiniz korkularınızı ilk defa yenmeye çalıştığınızda her şeyin bu kadar iyi gideceğini pek tahmin etmiyorum. Ama bir daha ki sefere herhangi korku yüzünden A-1’ lik işinizle de, oyalandığınızdan şüphelendiğinizde, artık ortaya çıkmaya korkacak duruma gelene kadar bu korkunuzu yok etmeyi, sınırlamayı, judolamayı ve şişirmeyi deneyin.

19- GECİKMENİN GERÇEK BEDELİ

Karar zamanına geldiğinizde ve sevimsiz A-1’i yapmak yerine oyalanmak üzere olduğunuzda, şüphelendiğinizde gecikmenin sonuçlarını düşünmek için birkaç dakika ayırmak sizi çoğunlukla hemen hizaya sokar. Bir iş zamanında yapılmadığı müddetçe o işi gerçekleştirme imkanı azalır. İşte size oyalanmanın sorun ve fazladan iş yarattığı bir örnek: Arabanızın yağını değiştirmeyi çok ihmal ederseniz üreticinin garanti süresinin dolmasından iki ay sonra yaklaşık 375 dolarlık bir motor tamir masrafı vermek zorunda kalabilirsiniz. Riskleri gözönünde bulundurun. Teslim tarihi deliliğini önleyebilmenin bir yolu; işlere sarılmadan önce o kadar çok beklemeyin, kendinize teslim tarihinden önce biraz daha fazla zaman tanıyın. Baskı tam olarak oluşmamış olsa da biraz daha erken başlamayı deneyin. Bence, iyi çalışmak için gerekli baskı düzeyini azaltmayı öğrendikçe iradenizi kuvvetlendirdiğinizi de göreceksiniz. Kendinizi daha rahat hissedecek ve zamanınızı daha iyi kontrol edebildiğinizi keşfedeceksiniz.

20-YARARLARI VURGULAMAYI ÖĞRENİN

Bir işe başlamadan önce o işin kazandıracağı artı puanlarla ile eksileri tespit edin. Uzun ya da karmaşık bir işi yaparken yararları vurgulamak özellikle faydalıdır. İşi tamamen bitirdiğinizde alınacak ödüllerde önemlidir. Bu kitabı yazmayı bitirdikten sonra bir tatil yapacağım. Hemen erişeceğiniz bir ödülü hayattaki hedeflerinize bağlamak faydalı olur. İşin değerini gözünüzün önünde tutmanın bir yolu da A-1’ de çalışmaya devam ederseniz olacakları kendinize önceden biraz tattırmanızdır

Sevimsiz A-1’i yapmanızı sağlamanın bir başka yolu da, bu işi bir oyuna çevirmektir. Sık sık belirli bir raporu hazırlaması gereken bir sekreterseniz bu kez hiç daktilo hatası yapmadan yazmayı deneyin. Bir önceki sefer kaç hata yapmış olduğunuzu bir kağıt parçasına not edin ve bu sefer bu skoru geçip geçemeyeceğinize bakın. Yararları vurgulayın ve A-1’i. bitirmeye daha yaklaşın.

21-KAÇTIKTAN SONRA NASIL GERİ DÖNECEKSİNİZ?

A-1’i yapmıyorsanız onun yerine başka bir şey yapıyorsunuz demektir. Aslında değeri ne olursa olsun bu başka bir şey, kısmen A-1’i yapmaktan ya da düşünmekten bir kaçış olduğu için çekici gelir. İşte size sık sık kullanılan yedi kaçış:

1-Kendini işe gömme: Golf oynamak için gününün geri kalanını tatil etmek. Bu kitabın hülasa edicisi olarak bir misal de ben vereyim. Akşam istişare var diye günü dolu saymak.

2-Sosyal olmak: Telefonda oyalanmak.

3-Okumak. Daha önce okunmaya değer olmadığı gerekçesiyle alt çekmeceye kaldırmak.

4-Kendiniz yapmak: Bir referans kitabının üç temel sayfasının fotokopisini çektirmek yerine bir saat boyunca not almakla uğraşmak.

5- Abartmak: Tam bir tertip ve verimlik örneği olmak için masanızın içini ve dışını pırıl pırıl yapmak.

6-Kaçmak: Kolaylaştırması gerekmeyen bir şeyleri kolaylaştırmak; öğle yemeği saatini uzatmak.

7-Hayal kurmak: Beklediğiniz terfinizden gelecek fazla paraları nasıl harcayacağınızı düşünmek Bir önceki gün partide ne kadar da komik bir espri yaptığınızı hatırlamak.

Bu kaçışlardaki sorun, A-1’i yapıyor olmanız gerekirken bunları kaçış olarak kullanmaya alışmış olmanızdır. Bir de duygusal kaçışlar vardır: Kendini suçlu hissetme, sinirlenme, kafaya takma. Bu tür duygulara dalmak, A-1’le uğraşmaktan kaçmak için sık sık kullanılan bir yoldur. Zamanınızı en iyi değerlendirme şekli A-1’ i yapmaktır. Bununla karşılaştırınca her şeye nisbeten zaman kaybıdır. Karar zamanında A-1’i seçeceğinizden emin olmanın bir başka yolu da tüm kaçış yollarınızı tıkamaktır. Bu kaçış yolları muhteliftir. Hemen hemen herkes için büyük kaçış televizyondur. Kendinizi azad edin! Televizyonunuzu birilerine verin ve A-1’inizi kovalayın.

Bazen oyalanmayı olumlu olarak kullanabilirsiniz.

22- GELECEK SEFERE NASIL BAŞARILI OLACAKSINIZ?

Aşağıdaki noktalarda iradeye ihtiyacınız olacak.

1-Kendinizi bezgin ve telaşlı hissederken plan yapmak.

2-Denediğiniz anlık işlerin bazılarının sonucunda birşey çıkmasa da bir projeye devam etmek.

3-Yapılacak önemli ama sevimsiz bir A-1’iniz varken en sevgili kaçışlarınızı kullanmamak.

4-Daha önceki başarısızlıklara rağmen olumlu bir yaklaşımı koruyabilmek.

5-Hergün hayattaki hedefleriniz için birşey yapmak.

6-Gerçek ya da hayali korkuların üstesinden gelmek.

7-Tam önünüzde duran kolay (ama önemsiz) birşeyi yapmak için direnmek. Çoğu insanların iradelerini geliştirmeye çalışırken yaptıkları hata kendilerini çok fazla zorlamalarıdır.

İlk çabaların başarılı olmasını sanayide yeni bir yeteneği öğrenmeyi oldukça kolaylaştırdığını araştırmalar belirlemiştir. Kanada Kraliyet Hava Kuvvetlerinin alıştırmaları alıştırmayı yapanların bir sonraki gün daha fazla çaba gerektiğinin neredeyse hiç farkına varamayacağı biçimde günden güne artan ama birkaç aya yayılan toplam etkisi kendisini çok iyi belli eder.

Normalde insanların iradelerini bilinçli olarak kullandıkları yer zaman ona gereksinimleri olduğu zamandır. Ama bunu sadece iş zorken ve sizin de olabilecek her yardıma ihtiyacınız varken uygularsanız sık sık başarısız olmanız hiç de şaşılacak bir durum değildir.

İrade vahşi bir at gibidir. Vahşi bir atı üretici işler için yapması için eğitmek istiyorsanız bunu ondan kaçarak başaramayacağınız kesindir. Burada anafikir, at yanlış yönde gidiyor da olsa onunla birlikte kalmaktır.

İradenizi geliştirmeye karar verirseniz şunu unutmayın; kendinizi çok fazla zorlamayın. Dayanma sınırlarınızın ötesine uzanmaya çalışmayın. Kendinizi kopma noktasına kadar germek yerine kapasitenizi yavaş yavaş arttırma yoluna gidin. Unutmayın, biraz daha iradeli olmanız zamanla iradenizi çok daha fazla geliştirmenizi sağlayacaktır.

23-ELİNİZDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPIP BUNU BAŞARI OLARAK DEĞERLENDİRİN

Hatalar yüzünden umutsuzluğa kapılmayın. Deneme yanılma, insan olmanın bir parçasıdır. Her hatanın sizin ilerideki başarılarınıza biraz daha yakınlaştırdığını düşünün. Hata sürekli olmamalıdır. Bu deneyi yaşamış biri olarak sürekli hata yapmak (ve başarılı olmak) için yeni alanlar ararım.

Bilimsel araştırmalarda yapılan çok sayıda hata genellikle başarıya götürür. İşini kaybetti,(1832); yasama meclisine seçilemedi,(1832); iş hayatında başarısız oldu, (1833);yasama meclisine seçildi,(1834);sevgilisi öldü,(1835);duygusal bunalım geçirdi,(1836); temsilciler meclisi başkanlığına seçilemedi,(1838); kongreye aday olmayı başaramadı,(1843);kongreye seçildi,(1846);yeniden seçilemedi,(1849); senatoya giremedi,(1854);Başkan yardımcılığına aday olmayı başaramadı,(1856); senatoya yine giremedi,(1858);ama(1860) yılında Abraham Lincoln A. B. D Başkanı seçildi. Hayat yalnızca en iyi çabalar bazında yaşanabilir Başarısızlığın size denemekten vazgeçirmesine izin vermeyin.

Sonuç olarak, siz de her dakikadan daha fazla zevk alabilir, mesleğinizde ve kişisel yaşantınızda daha başarılı olabilir ve çok daha az çabayla çok daha fazla şey başarabilirsiniz. Bugün sizin için gerçekten de bir dönüm noktası olabilir. Hayatınızdan daha fazla zaman alabilirsiniz. Bu durumda şu anda zamanınızı en iyi nasıl değerlendirebilirsiniz?



BÖLÜM 1

ZAMAN: HAYATİ BİR KAYNAK

Yeterince zamanınız var mı ? Cevabınız kesin bir hayır ise, yöneticilerin büyük bir çoğunluğu ile aynı sınıftasınız demektir. Bu gerçekten ürkütücü, çok nazik bir durumdur. Birden zamanın yeterli olmadığını farkedersiniz. Aslında, hepimizin sahip olduğu zaman aynıdır. Ama bu, pek az insan için yeterlidir. Öyleyse zaman sorunun kendisi değildir. Sorun bizde! Yani sorun ne kadar vaktimiz olduğunda değil, sahip olduğumuz süre içinde neler yaptığımızda.

Eşsiz bir kaynak olan zamanı nasıl harcayacağımıza karar verebiliriz. Tıpkı öteki kaynaklar gibi zaman da çok etkili biçimde değerlendirilebilir veya boşa harcanabilir. Yazar ve danışman danışman Drucker şu gözlemde bulunuyor: “Zamanen az bulunan kaynaktır. Eğer doğru yönetilmiyorsa, hiçbir şey yönetilmiş sayılmaz.” Zamanın yönetimi konusu neden ihmal ediliyor? Çünkü bütün kaynaklar arasında görünüşe göre en az anlaşılan ve en kötü yönetileni zamandır. Paha biçilmez bir değerin kullanımını şansa bırakıyor, kontrol edip planlamıyoruz.

Aslında insan zamanı yönetmez, yönetemez! Çünkü akreple yelkovanın hareketi bizim yönetimimizin dışındadır. Bunlar durmaksızın hareket ederler ve biz ne yaparsak yapalım, zaman önceden kararlaştırılmış bir hızla akıp gider. Mesele saati yönetmek değil, kendimizi zaman içinde yönetebilmektir. Aşağıdaki listede çeşitli zaman tuzakları verilmiştir. Bunlardaki tuzaklardan sizin düştükleriniz mutlaka vardır. Dikkatlice inceleyiniz!.

Pek çok zaman tuzağının kendinizden kaynaklandığını belki de fark ettiniz. Zaman kaybına neden olan belli başlı öğeleri belirtmeleri istendiğinde çoğu yönetici önce, toplantı, ziyaretçi erteleme gibi dış kaynak ve nedenleri sayar. Oysa zaman yönetiminin sorunları içimizdeki düşman! Önceliklerin eksikliği yetki devrinin olmayışı, sürüncemede bırakma, plansızlık vb.

Şimdi kendinize bazı sorular sorun. Zaman tuzaklarından hangilerine siz neden oluyorsunuz? Hangilerini başkaları, dış kaynaklar dış kaynaklar oluşturuyor? Bu dış kaynaklardan hangileri kontrol altına alınabilir, hangilerini ortadan kaldırabilirsiniz? Bu soruları iyice düşünüp yanıtladıktan sonra, zaman kaybı sorununun hem ana nedeninin hemde çözümünün kendiniz olduğunu kabul ediyor musunuz? Öyleyse hiç kuşkusuz daha önce sözünü ettiğimiz sonuca geldiniz.

Yöneticinin Uzun Günü: Araştırmalar kişinin yönetim merdivenlerinde yükseldikçe, saat ve gün olarak daha çok çalıştığını ortaya koymaktadır. Clarence Randall, kendini işe kurban etmeye hazır, tek adam olduğuna inanan yöneticiyi tanıma yollarını şöyle tanımlıyor: Böyle biri, kendini ıstırap ve acıya adamış, sorumluluklarını bilen, feragat etmesi gerektiğine inanan bir kişiliğe sahiptir. Onu üstü kalabalık masasından tanıyabilirsiniz.

Başarısız yöneticilerin bir özelliği de, bunların aile hayatlarından özveride bulunmalarıdır. Genelde ailenin ihmali ve evlilik pahasına işleri yürütmeye çalışmak, iş veriminin düşmesine yol açar.

Zaman yönetiminin efsanevi düsturlarından birisi, insanın ne kadar çok çalışırsa o kadar çok iş başarabileceği şeklindedir.”Çok değil akıllıca çalış!” özdeyişi bu gerçeği yansıtmaktadır. Alında, pek az şey başaran bir yönetici, beceriksizliğini çok çalışıyormuş gibi görünerek dengeleyebilir. Etkili bir planlamayla çalışılan her saat, uygulamadaki kişiye üç yada dört saat kazandırıyor ve daha iyi sonuçlar sağlıyorsa, yöneticiler, iyice düşünüp taşınılmadan hiçbir işe başlanmasına izin vermemelidir. Planlama zaman almasına rağmen, sonunda vakit kazandırır ve daha iyi sonuç getirir. Kendine güveni olmayan kişilerin, amaçlarına pek uygun olmayan faaliyetlerde çalıştıkları sık görülür.

Demek ki işi başından aşkın yöneticiler boş zamanlarında ne yapacaklarını bilememekte. Bir psikolog işin insanın yaşamak için yaptığı değil fakat yapmak için yaşadığı bir şey olduğunu söylüyor.

BÖLÜM 2

KENDİNİZİ NASIL YÖNETİRSİNİZ?

Kendisine zaman yönetimi hakkında felsefesini özetlemesini istenen bir zat,: “zaman sana ait bir şeydir,”cevabını verdi.”Onun sana hükmetmesini izin vermemeli sen ona hükmetmelisin kendine hükmedemezsen zamana da hükmedemezsin.””insanoğlu doğayı kontrol edecek kadar akıllı ama kendini kontrol edemiyor. Gerçekçi bir öz değerlendirme kolay değildir. Kişi kendini içinde bulunduğu durumda ne kadar güvensiz hissederse bu analizden o kadar kaçınır.

Zaman Çizelgesi: Zamanı bir programa bağlamaya çalışan yöneticiler bu programı uygulayamadıklarını görmüşler.”Zamanın programlanması zorunludur. Çünkü başkalarının deneyimlerine bakarak bazı alışkanlıklarımızı değiştirmek son derece güçtür.

Sürüncemede Bırakmak: Alışkanlıklardan vaz geçebilmek için öz disiplin ve kararlılık gereklidir. Bir yönetici:sürüncemede bırakma huyunun kendisini neredeyse tuzağa düşürüp boğmak üzere olduğunu anlayıp savaşı şu basit kurallarla kazanmış:

1.Sürüncemede bırakma huyunun sizi felce uğrattığı alanı bulun ve onu fethedin.

2. İşleri önem sırasına göre düzenleyin ve sorunları sırayla halledin.

3.Kendinize zaman sınırları koyun.

4.Zor sorunlardan kaçmayın

5.Mükemmellik arayışınızın sizi felce uğratmasına izin vermeyin. Emin olana kadar her şeyi ertelerseniz hiçbir şeyi başaramazsınız.

BÖLÜM 3

NEDEN PLANLAMA?

Meşgul olmaktan daha kolay hiç bir şey yoktur, ama hiç bir şey verimli olmaktan daha güç değildir. Yöneticinin en zor görevi düşünmektir ve onlar bu görevi genellikle ihmal ederler. Bernard Baruch şöyle der “Bildiğim bütün yenilgiler, işlediğim bütün hatalar, özel yaşantılarda ve iş hayatında gördüğüm bütün budalalıklar, düşünmeden yapılan işler sonucudur”

Yönetim planlamayla başlar. Planlama; nereye gitmek istediğini ve oraya nasıl gideceğini mantıklı bir biçimde önceden kararlaştırmaktır.

İnsanın doğası planlı davranma kavramıyla bağdaşmaz, çelişir.

Önündeki işin çekiciliğine kapılan yöneticiler olduğu kadar ayakta

kalmanın ancak etkili bir planlama ile mümkün olduğunu bilen ve sonuna kadar mücadele eden yöneticilerde vardır

Zamanları olmadığı gerekçesiyle planlamaya karşı çıkan yöneticiler uzun vadede kazanacakları zamanı ve elde edecekleri yüksek verimi görememektedirler. Greenwalt şöyle der: Planlamada kullanılan her dakika uygulamada üç yada dört dakika kazandırmaktadır.

Aceleciliğin zararları şöyle tanımlanmış; Endişe aslında korkunun bir çeşitidir, yetersizliği farketmektir, buda güvenilir hedefleri ve iyi planları cesaretle düşünecek zaman bulamamaktan ileri gelir. Öte yandan acelecilik yöneticiye konulan zaman sınırlamasının kötüye kullanıldığının bir kanıtıdır.

Bir işi doğru yapmak için zamanınız yoksa düzeltmek için nasıl zaman bulacaksınız? Bir işi doğru yapmakla doğru işi yapmak arasındaki seçim verimli bir yönetici için güç değildir.

BÖLÜM 4

KENDİNİ DÜZENLEMEK

Günlük işleri düzenleyebilmeme yeteneğini kazanmanın yanında, yönetim hakkında öğrenmeniz gereken şeyler çocuk oyuncağı gibi kalır.

Yöneticinin verimini artırabilmek için, sesleri denetim altına almak gerekir. Büyük şirketlerde, bundan daha on yıl önce, araştırma ve geliştirme bölümlerini sessiz banliyölere taşımaya başladılar. Özellikle araştırma ile ilgili işlerde sessiz çevrenin önemi büyüktür. Rahatsız koltuklar, loş ışıklar, fiziksel yorgunluğa sebep oldukları için, iş verimini düşürebilir. Çalıma odasının aydınlatılmasında ışık eşit olarak dağıtılmalı, gölge yada yansıma oluşturulmadan masayı tamamen aydınlatmalıdır. Arkalığı olan rahat koltuklar, yöneticinin verimini artırması için yapılabilecek en iyi yatırımlardan biridir.

Dosyalama Sistemi: Kötü bir dosyalama sistemi, çalışanlar için sürekli, sinir bozan birşeydir. bilgi ararken zaman kaybına neden olur. Dosyalama elemanlarının işte bulunmaması durumunda, ortak bir sisteme duyulan ihtiyaç kendisini daha fazla hissettirir.

Uçak ve tren yolculukları, bir yöneticiye rahatsız edilmediği boş bir sure sağlanmalıdır. New York City’de çalıştığım yıllarda, bir trende ne kadar ne türde iş yapabileceğini bulmaya çalıştım Genellikle herkesin sadece bir şeyler okuduğunu, ya da uyuduğunu keşfettim.

Notlarla eli kolu bağlı bir işletmenin atardamarlarını tıkayan gereksiz kağıt akımıdır. Frank Nunlıst, bunu “kağıt ablukası”olarak tanımlıyor

Not denetimi de, form denetimi gibi envanteri gerektirir. Gecen ayın giren ve çıkan notlarını inceleyin. Kaçı gereksizdi?Kaçı daha kısa olabilirdi?Bu size, notlarla harcadığınız zamanı gösterecektir. Birçok yönetici, iş hakkında bir not yazmaktansa, o işi yaparak daha iyi çalıştığını keşfetmiştir.

Genellikle, hızlı okuma, kötü alışkanlıklarını yokederek, yerine iyi alışkanlıklar da kazandırmaktadır. Daha hızlı okuma için şu temel kuralları siz de uygulayabilirsiniz.

1.Her satır okurken başınızı soldan sağa çevirmeyin

2.Sözcüklerı okurken ağzınızı oynatmayın, ya da yüksek sesle söylemeyin.

3.Tekrar tekrar okumayın.

4.Okuma açınızı genişletin. her yeni satıra geçişte, tek tek sözcüklerle değil sözcük gruplarına bakın.

5.Kenardaki boşluklarla gözünüzü oyalamamak için, okumaya her satırın ikinci ya da üçüncü sözcüğüyle başlayın.

Anlayıp anlayamadığınızı ölçmek için kendinize, az önce okuduğunuz bir konu üzerinde birisine sorular sordurun. Bunu yapmanın daha iyi bir yolu da özellikle bu beceri üstüne hazırlanmış kitaplardan birini okumaktır. Bu kitaplarda, konuya ait testlerde vardır.

Seçici Okuma: Seçici okumanın üç genel kuralını şu şekilde açıklayabiliriz:

1. Kitabı okumadan önce içindekiler bölümüne bir göz atın.

2. Sonra onu baştan aşağıya çabucak bir gözden geçirin(örneğin 1 saat kadar) böylelikle yazarı ve üslubunu tanımış olursunuz.

3. İlgilendiğiniz konuları içerdiğini düşündüğünüz bölümleri dikkatle okutun.

BÖLÜM 5

KESİNTİLERİN ORTADAN KALDIRILMASI

Bir davranışın belirli bir kuralın çiğnenmesi olduğunu kabul etmek sorunu çözmez. Bu kuralın neden çiğnendiğini bulmakta gerekir. Aşırı çalışan gereğinden fazla ayrıntıyı sırtında taşıyan bir yöneticiye bütün bunları kendi hatası yüzünden olduğunu söylemek yetmez. İçinde bulunduğu güç durumu oluşturan marazi işlemi anlamaz ve bu, işlemin ilk belirtilerini fark etmeyi öğrenmezse kendini tekrar buna benzer güç durumlar içinde bulması kaçınılmaz olur.

Ziyaretçiler: Bir ziyaretçinin önemli bir iş için gelip gelmediğini bilmemek kapının pek çok açılıp kapanmasına yol açmaktadır.

Sekreterinize randevuları düzenleme sorumluluğu verin. Belirli kabul saatleri koyun ziyaretçilerle önce sekreteriniz konuşsun. Astın odasına siz gidin. Ziyaretçilerle odanızın dışında buluşun. Ayağa kalkarak konuşun. Sekreterinizin ziyaretleri denetlemesini sağlayın. Ziyareti zamanla sınırlayın. Belirli aralıklarla düzenli olarak buluşun.

Telefon: Ne gariptir ki zaman kazandıran en etkili aletlerden biri olan telefon aynı zamanda en büyük zaman tuzaklarından birisidir. Bu kadar yararlı bir araç neden kötüye kullanılmaktadır?Neden pek çok yönetici telefona hükmedeceğine onun kölesi haline gelir?

Hiç kimse bir doktor yada operatörden muayene yada ameliyat sırasında telefonlara cevap vermesini beklemez. Hiçbir jüri üyesi mahkemede iken telefonlara cevap vermez, hiçbir profesörden ders sırasında telefona cevap vermesi istenmez. Öyleyse yöneticilerden neden hep telefonun başında ve arayanın emrine amade olması bekleniyor.

Toplantılar: Neden grup toplantıları sorunları çözmede etkili olamaz bunun hem pratik hem de psikolojik pek çok nedeni vardır. Grup büyüdükçe bireyler arası iletişimi sağlamanın güçleşmesi bu nedenlerin başında gelir. Grup büyüdükçe toplantıya katılanların fikirlerinden yararlanma şansı azalır. Yönetici toplantıyı bitirememe durumunda kalır ve sorunlar çözülemez .

Aslında alışılmış toplantılardan önce genellikle ayak üstü konuşmalar yapılır, böylece konuşulacak olan meseleler hatırlanmış düşünceler tazelenmiş olur. Sorunu önceden tartışmak herkese konu üzerinde düşünme olanağı verir. Böylece toplantıya getirilmiş yeni fikirlere ve ciddi kararlara hazır olarak gelinir.

Bir toplantı sırasında zaman kaybetmek toplantıya zamanında girmemekle başlar. Bu sık sık şikayet edilen ama düzeltilemeyen bir hata olup bu konuda bir şeyler yapılması hiçte zor değildir.

Toplantının başında olan yönetici disiplinsiz kişilerin gruba yön vermesine izin verirse toplantılar asla zamanında başlamaz. Elbette vaktinde başlanılan bir toplantıya geç kalanlarda olacaktır. Toplantıyı zamanında bitirmek de önemlidir. Katılanlar başkanın toplantıyı zamanında bitirmekteki kararlılığını görür görmez kendilerini toparlayacak ve konuyu saptanan zamanda görüşeceklerdir.

Toplantıdan sonra en fazla zaman kaybettiren şeylerden biri alınan kararların tek tek yazılmamış olmasıdır. Başka bir zaman tuzağı da köyü yazılmış notlardır.

BÖLÜM 6

KARAR VERMEK

“En büyük zaman hırsızı kararsızlıktır!” diyor Charles Flory. Endişe o kadar yıkıcı bir şeydir ki, kişiyi daha günlük işlerine başlamadan yorar. Asıl kabul edilmesi zor olan, kötü bir kararın, hiç karar vermemekten daha iyi olduğudur.

Hata Yapma Korkusu: Haklı olmaktan sonra, en iyi şey haksız olmaktır; çünkü eninde sonunda bu sonuca varırsınız .Doğruyla yanlış arasında gidip gelirseniz tereddüde düşer hiçbir yere varamazsınız ama kesinlikle yanılıyorsanız doğru düşünmenizi sağlayacak bir olayla karşılaştığınız için kendinizi şanslı saymanız gerekir.

Bir hatanın sonuçlarından korkuyorsanız çekingen biri sayılırsınız. Her kararda risk vardır. Risksiz karar olmaz. İleri görüşlü şirket yönetimi risk alma işini destekler. İş hayatında en büyük kayıplardan biri yenilgi korkusuyla karar vermektir. hiç hata yapmayan kimse değerli ve işe yarar birşey de yapmıyor demektir. Hiçbir hata yapmayan bir işletme ya riski göze almıyordur yada ölüdür. Önemli olan hatalar değil onlardan alınan derslerdir.

Zaman Kullanımı: Karar açısından zamanın yönetimi çok önemlidir. Zaman sınırlaması konulmuş bir iş daima hızlı bitirilir. Zaman sınırlamaları mantıklı ve adil oldukları sürece iyi sonuç verirler.

İşe bitiş süresi koymanın en büyük sorunlarından biride gerçekçi olmayan zaman tahminleridir.