GRUPLA İLGİLİ YAKLAŞIMLAR
1) Grup Zihni Yaklaşımı:
Le Bon, 1870’te Paris’e çıkan halk ayaklanmalarından hareketle grubu kalabalık şeklinde ele almıştır. Ona göre bu durumda bilinçli şahsiyet ortadan kalkar, bütün bu kişilerin fikirleri ve hisleri bir tek yöne çevrilir. Geçici fakat pek açık özellikler gösteren kolektif bir zihniyet ortaya çıkar. Grup zihniyeti bireylerin normalde kontrol altında tuttuğu bilinçsiz dürtüleri ön plana çıkartır. Kişiler kalabalık içerisinde hareket ve hislerini karşılıklı taklit etmek suretiyle çok kısa zamanda coşkun ve önü alınmaz bir hareketin içerisine girebilirler.
Mc Dougell’a göre ise, düzene girmiş bir grup kolektif iradenin, yaşantının ve görev dağılımın ortaya çıkışı ile bireyin fakülteleri olan benlik bilincini, iradesini, amaca yönelik hareketini, mantıklı ve işbirliği halinde davranma kapasitesini geliştirir.
2) Bireysel Yaklaşım:
Floyt Alport’a göre grup bireysel hakikatların bir kümesi, bütün oluşturan parçaların bir toplamıdır. Ona göre grup yoktur. Sadece insanlar vardır; insanlar doğaldır ki, grup içerisinde tek başına olduklarından farklı şekilde davranabilirler.
3) Kogritif Yaklaşım:
(Şerif, Asch, ve Lewin) Kendilerine göre grubun işleyişinde psikolojik ve sosyal süreçler arası bir etkileşim söz konusudur ve birey ise grup ortamı içerisinde psikolojik olarak değişim gösterir. Kişinin davranışı sosyal bir bütünün parçası olarak algılanır. Dolayısıyla bu bütünün içerisindeki kişinin davranışlarını doğru bir şekilde inceleyebilmek için onun diğer kişilerle olan ilişkilerine bakmak gerekir. Grup üyeleri birbirleriyle olan ilişkileri bir bütün oluşturmak üzere algısal olarak yapılandırılır. Bu surette her üye bir diğer üyeyi etkiler ve her hangi bir üyenin özelliği de bu sistem içerisindeki üyeliği ile tayin edilir.
4) Sosyal Kimlik Yaklaşımı:
Bu görüşe göre (Tajtal ve Turner) grubun her üyesinin sosyal benlik kavramlarında o grubun temsil edilmesinin yanında, bir şahsın yaşadığı sosyal ortamda, ait olduğu bir çok çeşitli gruplardaki üyelikleri de şahsın sosyal kimliğinde temsil edilir. Bu da kişiyi sadece bireysel şahıs olmaktan çıkartan, onun çeşitli sosyal ortamlardaki davranışlarını açıklayabilen bir kavramdır.
GRUBUN OLUŞUMUNDAKİ SÜREÇLER
1-Karşılıklı birbirine bağımlılık ve şahıslar arası çekicilik
2-Teorik ve deneysel yetersizlikler
3-Sosyal kimlik yaklaşımı
GRUBUN YAPISI
Grup üyelerinin grup içerisindeki karşılıklı çekicilikleri, onlara benzer görüşleri ve ortak hedefleri algılayıp geliştirmek üzere motive eder. Ama aynı tutumlara sahip olsalar da bütün üyelerin aynı tarzda hareket ettiği söylenemez.
a) Mevki:
Grup içerisindeki her üye farklı ölçüde sevilir veya ona saygı gösterilir. Homens’e göre bir üye gruptaki diğer üyeler tarafından olumlu değerlendirildiği sürece olumlu yönde rütbe alır. Fikir ve faaliyetleri başlatma eğilimi ile olumlu değerlendirilme birer mevki belirleyicisi olarak hemen her zaman bir birleriyle yüksek bir korelasyon içerisindedir. Yapılan araştırmalar neticesinde bir grup içerisinde iki tip liderin ortaya çıktığı görülmüştür:
1- Sosyal-duygusal lider
2- İşle ilgili lider
Sosyal duygusal liderler, her hangi bir üyeden daha fazla olumlu duygusal davranışlar başlatmaktadır. Espri yapıp, gülerek memnuniyetini ifade edip gruptaki gerginliği azaltmakta ve diğerlerine yardım edip ödüllendirerek grup içerisindeki birliği sağlamakta, bu grubun fikirlerine katılmaktadır.
İşle ilgili lider ise görev ile ilgili işleri başlatmaktadır. Genellikle sosyal-duygusal lider tipinin diğer üyelerden daha fazla sevildiğine; işle ilgili uzman liderin ise işin bitirilmesine en fazla katkıda bulunan üye olarak idrak edildiği gözlemlenmiştir.
b) Roller:
Rollerin farklı olması iş bölümünün sağlanması içindir. Derneklerde başkan, sekreter vb. gibi. Rollerin bir başka işlevi de grubun varlığına düzen getirmesidir. Ayrıca rollerin kendimize ait benlik tarifimize şekillendirme yönü de vardır.
c) Normlar:
Norm bir sosyal birimin üyeleri için kabul edilebilir ve edilemez olan tutum ve davranışların yayılımını tarif eden bir değerler ölçeğidir.
Norm, grubun var oluşunu düzenler. Gruplar açıkça tarif edilmiş olan hedeflerini geliştirdikten sonra normlar kaçınılmaz bir şekilde grubun hedefe ulaşmasını kolaylaştıran hareketleri ve bunu engelleyici davranışları kırar.
d) Liderler ve Liderlik:
Liderlik, grubun üyeleri arasındaki hem mevki hem de davranışsal farklılıkları kapsar. Bir lider grubuna rehberlik eder ve grubun davranışını kolaylaştırır. “Liderleri lider yapan onları diğer insanlardan ayıran vasıftır” Bir yaklaşıma göre bir çerçevede en etkili lider, o çerçeve içerisinde grubunu hedeflere ulaştırmada en iyi şekilde techizatlanmış olan kişidir. (Brown)
Lippite ve White, liderlikte liderin kim olduğundan çok liderin nasıl davrandığı önemlidir görüşünü savunur.
Karşımıza üç lider tipi çıkmaktadır:
1-Otokratik davranan lider: Etrafındakilere ne yapması gerektiğini söyleyen, gruba soğuk davranıp, yapılan iz üzerinde yoğunlaşan lider.
2-Demokratik davranan lider: Grup içerisindeki bütün karar ve faaliyetleri üyelerle tartışma ortamı getirmiş ve üyelerin kendi çalışma eşlerini kendilerinin seçmesine izin vermiştir.
3-Sembolik lider: Grubu kendi haline bırakmış ve çok az araya girmiştir.
Yapılan araştırmalarda demokratik liderler diğer iki tip liderlerden daha çok sevilmiştir. Bu gruplarda hava çok arkadaşça, grup merkezli ve kabul edilebilir oranda verilen işle meşgul olma eğilimi göstermiştir. Otokratik liderlerin olduğu gruplarda üyelerin daha saldırgan, lidere daha fazla bağımlı ve yapılacak işten ziyade kendileriyle meşgul oldukları görülmüştür. Sembolik liderin olduğu gruplarda liderler oldukça sevilmekte üyeler birlikte iş yapmaktan ziyade oyun oynamışlardır.
Ortaya çıkarılan işin ölçüsü açısından da farklılıklar görülmektedir. Otokratik liderin olduğu gruplar en fazla çalışan gruplar olmakla beraber bu çalışma temposu liderin bizzat bulunduğu şartlarda görülmüştür. Lider ortamı terk ettiği zaman hemen hemen hiç iş yapılmamıştır. Demokratik liderin olduğu gruplar daha az üretken olmakla birlikte liderin yokluğundan pek etkilenmemiştir. Sözde liderin olduğu gruplarda ise liderin odayı terk ettiği zamanlarda üretkenliğin arttığı gözlenmiştir.
Sosyal Etki: Bir insanın bir başka insanın yargı, tutum ve fikirlerine maruz kalması sonucu tutum ve fikirlerinde, yargılarında ortaya çıkan değişikliklerdir.
Uyma Davranışı: Kişinin kendi görüşünü, grubun görüşü doğrultusunda değiştirmesi olgusuna işaret eder. Önemli olan kişinin tek başına kaldığında da aynı fikri rahatlıkla söyleyip söylememesidir.
Normatif Sosyal Etki: Kişinin, bir başka kişinin kendisiyle ilgili olumlu beklentilerine uyum göstermesidir.
Azınlığın Etkisi: Azınlıklar, grubun baskısına maruz kalan basit birer pasif temsilci değildirler. Faal temsilciler haline gelebilirler. Dolayısıyla sosyal etki üst üste gelen iki yönlü bir süreç olarak ele alınmalıdır. Gruptan sapan kişi hem çoğunluğun etkisi altında kalmakta hem de çoğunluğu etkileyebilmektedir.
Sosyal Karşılaştırma Teorisi: Kutuplaşamaya sebep olan kişinin kendisiyle diğerleri arasında yaptığı kıyaslamadır. Eğer kutuplaşmanın temelinde olumlu değerlendirilen bir uca doğru kayması söz konusu ise bu olumlu değerlendirilen ucun daha da belirgin hale getirilmesi kıyasların miktarını aktaracaktır.
İkna Edici Tartışma Teorisi: Grup tartışması esnasında üyelerce ortaya bir takım görüşler, iddialar atılır. Tartışma ilerledikçe bunlar ortaya çıkıp belirginleşecektir ve her üye o sırada tartışmaya hakim olan görüşü destekleyen fikirlerle ve bu fikirlerin sayısı kadar çok olmasa da onlara zıt bir kaç görüşle aşinalık kazanıp tanışacaktır.
Sosyal Kimlik Teorisi: Grup kendi içerisinde tartışırken aynı konuda tartışan bir başka grupla karşılaştığında grubun üyelerinin kimliği ön plana çıkar. Bu da grup içi normların öteki grubun normlarından daha belirgin bir şekilde farklılaşmak için abartılı bir hale gelmesine yol açar.
Grup Halinde Düşünmenin Sebepleri:
1- Üyelerin grubun doğru karar alacağına dair tartışılmaz inanç duyması.
2- Grubun baskısı
3- Grubun ortak görüşünden sapanların kendi kendilerini sansür etmesi. Fikirlerini toplantı esnasında bildirmemeleri.
4- Alınan kararların yegane geçerli karar olduğu ilizyonu üyelerin diğer başka ihtimalleri göz ardı etmelerine yol açar.
Gruplar Arası Davranış:
Şerife göre gruplar arasındaki davranışı belirleyen etmen, grupların elde etmek istedikleri hedefe yönelik davranışlardır. Bir arada olucu davranışlarla kişiler grup üyeliğiyle hareket ederek bir başka grubun üyeleriyle rekabete girer ve tarafgirlik düşüncesi yerleşir.
Kişiler kendilerini ait oldukları gruplara göre tanımlayıp değerlendirirler. Grup, üyelerin kimlik imajlarını korumak için değer yüklenmiş karşılaştırma boyutunda kendini diğer bir grupla karşılaştırabileceğini algıladığı zaman kendini diğer gruba göre daha olumlu bir şekilde farklılaştırmaya çalışır.
Gruplar Arası Çatışmanın Azaltılması:
Yapılan araştırmalara göre gruplar arası ayırt ediciliğin ve rekabet edici davranışın gelişimi için gerekli ve yeterli şartın sosyal kategorizasyon olduğu insanları iki farklı grup halinde sınıflamanın grup içine grup dışından daha fazla tarafgir olma davranışını ortaya çıkarır. İnsanları birbirinden farklı iki grup halinde sınıflamak, grup içinde algılanan benzerliklerin ve gruplar arasında algılanan farklılıkların ön plana çımasını sağlayacaktır.
KAYNAK :
Yazar : Sibel ARKONAÇ
Yayınevi : Alfa Basım Yayım
Baskı : İstanbul / 1993 / 176