Mutsuzluk tembellikten beslenir




Son yıllarda insanoğlunun mutsuzluğu mu arttı yoksa bu konuda farkındalık mı oluştu?


Herkes mutlu olmak istiyor ama olamıyor. Kimileri bakış açısını değiştiremiyor kimileri ise mutsuzluktan besleniyor. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre; Peki mutlu olmak vemutsuzluktan uzak kalmak için ne yapmak gerekiyor?


10 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında günümüzde; çatışma ve stres kadar yenimutlulukların da arttığına dikkat çeken İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan bunu içinde bulunduğumuz çağın güzel ve özel bir yönü olarak görmek gerektiğini dile getiriyor. Prof. Dr. Özkan'a göremutsuzluktan çok insanoğlunun gündemi artıyor ve bu durumstresin fazlalaşmasına neden oluyor.


ÇAĞA AYAK UYDURMAK TEMEL ŞART!


Günümüzde çağa ayak uyduran insan 'mutlu insan' olarak değerlendiriliyor. Çağı yakalayamayanlar ise hem kendileriyle hem de çevreleriyle çatışmaktan kurtulamıyor. "Eskiden köyde yaşayan ve ömrünü 20 kilometrekarelik alanda geçiren insan da kendince mutluydu" diyen Prof. Dr. Özkan; bunun bu kişilerin başka dünyaları tanımamasından ve farkındalıklarının az olmasından kaynaklandığını söylüyor. Özkan'a göre farkındalığın çoğalması hem mutluluğu hem de mutsuzluğu artırıyor. Günümüz insanı çok fazla uyaranla karşılaşıyor. Alışılmadık tanınmayan ve nasıl başa çıkılacağı bilinmeyen uyaranlar şokların yaşanmasına neden oluyor. Televizyonda dünyanın her yerindeki gelişmeleri izleyen bilgiye ve teknolojik çağa anında uyum sağlama kabiliyeti olan insan sorunlarla daha kolay baş ederken bir diğeri yüklerin ve sorunların üstesinden gelemediği için ağırlıkların altında ezilmekten kurtulamıyor.


GERÇEĞİ VE İLLÜZYONU AYIRMAK ŞART!


"Yerleşik düzenin hâkim olduğu dönemde mutluluk aile tarafından sunulurdu" diyen Prof. Dr. Özkan o dönemde bireyin ön planda olmadığını kişi için doğru yanlış ve sağlıklı olan her şeyin kalıplar halinde çizildiğini söylüyor. Eskiden insanoğlu kendisiyle hesaplaşmaz ve yüzleşme ihtiyacı duymazken günümüz insanı bireyselleşmesiyle dikkat çekiyor. Bireyselleşme arttıkça insanın kendisiyle yüzleşmesi de artıyor. Bu durum hem sorun hem de gerçek mutluluk anlamına geliyor. İnsanın kendini keşfetmesi bireyselleşmeyi getiriyor ve var oluşuyla yüzleşen insan diğerlerinden ayrışıyor. Böylelikle insanoğlu içinde bulunduğu toplumu ve kendisini; öğretilerden dogmalardan ve kalıplardan bağımsız algılamaya başlıyor. Prof. Dr. Özkan gerçek mutluluğu illüzyon mutluluklardan ayırmanın şart olduğunu söylüyor. Yöresel ve töresel mutluluğun yerini bilgi çağında evrensel mutluluğun aldığını belirten Özkan "Kendi alanlarının evrenselini yakalayan insanlar ve bu tür meslek gruplarında çalışanlar daha mutlu oluyor" diyor. Kalıpçı ve dogmatik düşünenlerin mutlu olmaları ise pek mümkün görülmüyor. Özkan Türklerin dönüşümü gerçekleştirme kabiliyeti olan bir toplum özelliği gösterdiğinin altını çiziyor ve ekliyor: "Türklerin sentez yapma kabiliyeti yüksek. Türkler hem geldikleri kültürün köklerini taşıyor hem yaşadıkları coğrafyanın kültürünü sentezliyor hem de evrensel kültür değerlerine uyum gösteriyor. Bu durum uyum sağlama becerilerinden kaynaklanıyor."


BİLİNÇALTINDAKİ KALIPLAR DEĞİŞMELİ


Prof. Dr. Özkan mutsuz olduklarını söyleyerek kendisine başvuran pek çok kişiyle yaptığı görüşmelerin sonucunda bu kişilerin o kadar da mutsuz olmadıklarını fark ettiklerini söylüyor. "Mutlu olmadığını düşünen kişilerin ya mutluluk anlayışlarında sorun var ya da bu kişiler tembel" diyen Özkan kişinin önce mutluluğun ne olduğunu ortaya koyması sonra da buna ulaşmak için mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekiyor. İnsanların hayata ve kendilerine bakışlarıyla ilgili yanlışları da mutsuzluğu tırmandırıyor. Bunu bir örnekle açıklayan Özkan "Dayağın cennetten çıkma olduğuna inanan birinin beynine ve bilinçaltına yanlış kalıplar yerleşiyor ve bunun değiştirilmesi gerekiyor" diyor. Mutluluk; çaba emek mücadele öğrenmeiletişim paylaşım ve adaptasyon sonucunda elde ediliyor.


MUTSUZLUKLAR TEMBELLİKLE BESLENİR


"MUTSUZLUK genetik midir?" sorusuna "Bazıları hep mutsuzdur" yanıtını veren Prof. Dr. Sedat Özkanbunun bir kişilik özelliği olduğunu söylüyor ve mutsuz olan kişilerin genellikle tembellikle beslendiklerine dikkat çekiyor. "Hayatı sürekli mutsuzluktan yakınarak geçirmek yaşamsal bir m***********dur" diyen Prof. Dr. Özkan kişinin kendisiyle ve mutsuzluklarıyla yüzleşmesinin atılması gereken en önemli adım olduğunu söylüyor. Mutlu olmanın öğrenilebileceğine dikkat çeken Özkan "Kişi kendisini mutsuz eden gerçeklerle ve kendisiyle yüzleşmeli. Değiştirebileceği şeyleri değiştirmeli değiştiremeyeceklerini ise olduğu gibi kabullenmeyi öğrenmeli" diyor.


TAKINTILI KiŞiLiK YAPISI MUTLULUĞA ENGEL TAKINTILI


Kişilik yapısı da mutluluğun önünde engel oluşturabiliyor. Prof. Dr. Sedat Özkan "Bu durumda bu kişilik özelliği değiştirilmeli ve kişinin kendini doğru ifade etmesine yardımcı olunmalı" diyor. Bu noktada; yetişme şekli ve çocukluk deneyimleri ön plana çıkıyor. Çocukluk dönemindeki travmaların kişide farkında olmadan yerleşik kalıplar yaratabildiğini belirten Prof. Dr. Özkan "Örneğin ucuz çapkınlık yapan ve şiddet uygulayan bir baba modeliyle büyüyen kız çocuğunun kafasında erkeklere ilişkin bir kalıp oluşuyor. Bu sorunun giderilmesi için travmanın etki ve uzantılarının tüm yönleriyle ele alınması öneriliyor" diyor.


MUTSUZLUK NEDENLERİ


Yerleşik davranışlar
Yanlış eğitim
Olumsuz yaşam deneyimleri
Geçmişteki travmalar
Hayata bakış açısındaki yanlışlıklar
Bireysel düşünme kapasitesinin azlığı
Önyargılar
Kendini ifade edememe
Öğrenme ve keşfetme merakının azlığı
Çağa ve yeni durumlara adapte olamama
Paylaşamama