Genelde sorulan ve toplumun kafasını karıştırmaya çalıştıkları bir konu vardır. “Kur’an meallerinin hepsi farklı tercüme edilmiş, birçok yanlışlarda var. Bir tane doğru tercüme gösterin bana. Bu bilgilerle mi Allah ın mesajlarını anlayacağız ve İslam ı yaşayacağız.” Bu sözler üzerinde, eğer düşünmeden karar verirde, Kur’an ın uyarılarını referans almazsak, bu sözlere hak verebiliriz. Sizleri bu düşüncenin, söylemlerin, doğru olup olamayacağı konusunda, düşünmeye davet etmek istiyorum.

Söyledikleri gibi, önümüze 10 tane Kur’an meali getirsek, hepsinde farklı kelimelerle ayetlerin tercüme edildiğini görürüz. Bu normaldir, yeter ki ayetin anlamı değişmesin. Her dilin bir konuyu anlatmak için, birçok kalıpla, farklı kelimelerle izah edildiği bir gerçektir. Bir yazarın yazdığı kitapta, başka dile çevrilirken, farklı kelime kalıplarıyla, anlamı değişmeden tercüme edilir. Ama hiç kimse bundan şikâyetçi olmaz, konuyu doğru bir şekilde anlar. İmamı Azam Ebu Hanife de, bu konuda bakın ne söylemiş. “KURAN KÂĞITLARDA YAZILMIŞ VE BİZİM OKUDUĞUMUZ LAFIZLAR DEĞİLDİR. ESAS KURAN, O LAFIZLARIN TAŞIDIĞI MANADIR “

Gelelim Kur’an mealine. SANIRIM KONU DİN OLUNCA, İŞ FARKLI ŞEKİLLERE ÖZELLİKLE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR. ÇÜNKÜ ARAYA MENFAAT VE İNANÇ FARKLILIKLARI GİRİYOR. KUR’AN DA BAHSEDİLMEDİĞİ HALDE, KELİMELERLE OYNAYARAK, KENDİ İNANÇLARINA KANIT YARATMA ÇABALARI OLUŞUYOR. Kur’an dini bir kitap olmayıp, tercüme edilecek normal bir kitap olsaydı, inanın hiç kimse bugün söyledikleri sözleri söylemez, Kuran üzerinde oyunlar oynanmaz, tercüme edilmiş halini alır, hiç şüphelenmeden bilgilenir okurdu. Kur’an ı tercüme edenlerin bir kısmı, eğer farklı bilgilerin etkisiyle tercüme ediyorsa, ne yazık ki kelimelere gerçek anlamı dışında anlamlar vererek tercüme ediyorlar ki, işte bu bizler için büyük sorun teşkil ediyor.

Bizim üzerinde durmamız gereken, özellikle ayette geçen kelimeye, ayetin anlamını değiştirecek manaların verilmesidir. Doğrudur bu yanlış, azda olsa yapılıyor. Ama lütfen dikkat, bu yanlış bilinçli yapılıyor ve çok özel konularda inançlarına kanıt olması adına yapılıyor. AYETLERİ EĞER BİZLER, KUR’AN IN AÇIKLAMALARINDAN, DİĞER AYETLERİNDEN YARDIM ALARAK ANLAMAYA ÇALIŞMAZDA, BEŞERİ RİVAYETLERDEN YOLA ÇIKARAK ANLARSAK, HEM AYETİN ANLAMINI DEĞİŞTİRMİŞ, HEM DE TOPLUMU, YANLIŞA YÖNLENDİRMİŞ OLURUZ. KUR’AN KENDİSİNİ ANLATAN, AÇIKLAYAN BİR NURDUR. GELİN ALLAH IN KİTABINA GÜVENELİM, BEŞERİ SÖZLERE DEĞİL.

Şimdide gelelim, bu yanlışların yapılmasından dolayı, bizler Kur’an mealini okumalı mıyız, yoksa okumamalı mıyız sorusuna. Allah boşuna bizlere aklınızı kullanın demiyor. Demek ki bu sorunumuzu da akılla çözebiliriz.

Önce şu fikrin, doğru olduğunu düşünelim. “Kur’an ın mealini/tercümesini okumak, bizleri yanlış bilgilere götüreceği için okumamalıyız.” EĞER BİR FİKRE KARŞI ÇIKIYORSAK, BUNUN DOĞRU ALTERNATİFİNİ DE BULMALIYIZ. BULAMIYORSAK, EN DOĞRUYA YAKINI ÜZERİNDE, PROBLEMLİ SORUNLARA ÇARELER ARAMALIYIZ. Peki, ne yapacağız, Kur’an ı Arapçasından mı okumalıyız? Okursak, karşımıza çok daha büyük bir sorun çıkıyor. Biz Arapça bilmiyoruz, okumasını öğrensek de anlamını bilmiyoruz. Tüm topluma, herkes Arapça öğrenmelidir diyemeyiz, bu mümkün değil. Örneğin herkez İngilizce öğrenmek istiyor, ama ülkenin kaçta kaçı İngilizce biliyor çok istemesine rağmen. Belki azınlık bir kısım insan için mümkün. Ya çoğunluk, diğer insanlar için durum ne olacak? Bu durumda Allah ın tebliğini, bizler direk olarak Allah dan almamız hiç mümkün olamayacak. ALLAH IN EMİRLERİNİ, TEBLİĞİNİ, BİR BAŞKASINDAN ALMA YOLUNU SEÇERSEK, YA DOĞRU BİLGİYİ BİZLERE VERMEDİYSE. ONUN HATASINI DA BİZLER TEKRAR ETMİŞ VE YOLDAN SAPMIŞ OLMAZ MIYIZ? BU DÜŞÜNCE ZATEN, KUR’AN DAN İMTİHAN OLUŞUMUZ MANTIĞINA AYKIRIDIR. ANLAMADIĞIMIZ BİR KİTAPTAN, NASIL İMTİHAN OLURUZ.

Bu durumda bu düşüncenin, doğru olduğunu söyleyemeyiz. Şükürler olsun ki, Atatürk bizlerin Kur’an dan haberdar olmamız için, Kur’an ı tercüme ettirmiş, Rahmetli Elmalı Hamdi Yazır a. Onun sayesinde, din adına Kur’an dan bazı gerçekleri apaçık gördük ve bu konuda düşüncelerimiz netleşti ve korkmadan konuşabiliyoruz. Eğer Kur’an ın bazı gerçeklerinden haberdar olmasaydık, düşüncelerimizi netleştiremezdik. Kur’an dan gördük ki, Allah bizlere gönderdiği kitabı, anlayabilmemiz için kolaylaştırdığını, birçok kez yemin ederek söylüyor. AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNMEMİZ GEREKTİĞİ KONUSUNDAN DA, ÖNEMLE BAHSEDİYOR. Daha da ileri giderek, çok önemli bir noktaya değiniyor ve diyor ki Rabbimiz; BİZ HERŞEYDEN NİCE ÖRNEKLERİ, ÖZELLİKLE DEĞİŞİK İFADELERLE VERDİK Kİ ANLAYASINIZ, ALDANMAYASINIZ.

Allah Kur’an da, hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemem, diye açıkça bizlere bildiriyor. Yine başka bir ayetinde de, O halde gücünüzün yeteceği ölçüde, Allah dan korkun ve sakının diyor. Çok daha dikkat çekici bir bilgi veriyor Allah ve bakın ne diyor.

Tevbe 115: Doğru yola ilettikten sonra, SAKINACAKLARI ŞEYLERİ KENDİLERİNE APAÇIK BİLDİRMEDİKÇE, Allah bir toplumu saptıracak değildir. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Diyanet meali)

Bakar mısınız lütfen, Allah ne diyor. Bizlere doğru yolu gösterdikten sonra, SAKINACAKLARI ŞEYLERİ BİZLERE APAÇIK BİLDİRMEDİKÇE, ASLA SORUMLU TUTUP HESAP SORMAYACAĞINI BİLDİRİYOR. Bu hükmü veren Rabbimiz, sizce başka dile tam çevrilmeyen bir rehber gönderip, bizleri tüm ayetlerden haberdar olmadan, sorumlu tutar mı? Allah Kur'an ı neden Arapça indirdiğini söylüyordu Araplara? Özellikle sizin dilinizde indirdik ki anlayasınız. Diyelim ki bütün Kur’an tercümelerinde, bir konuda yanlış çeviri yapıldı ve herkes de bunu yanlış öğrendi. Siz bu ayetleri okuduktan sonra, Allah bu konuda bizleri sorumlu tutar, diyebilir misiniz? GERÇİ BÖYLE BİR ŞEYİN OLMASI MÜMKÜN DEĞİL, ÇÜNKÜ ALLAH KUR’AN I BEN KORUYORUM DİYOR. ALLAH YALNIZ ARAPÇASINDAN KORUMUYOR KUR’AN I, LÜTFEN BU GERÇEĞİ UNUTMAYALIM. Kur’an ayetinin doğru çevirisini yapmayan, Arapçasından ayeti anlatırken de doğru anlatmayacaktır zaten topluma. Suçlu ve sorumlu olan, doğrusunu bilip de, topluma yanlış bilgi aktarandır. Lütfen bu gerçeği göz ardı etmeyelim. Onun içinde korkmadan anlayarak, bilerek okuyalım ama mutlaka araştıralım. ALLAH İYİ NİYETLE KUR’AN A MÜRACAAT EDENİN, GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARIM DİYOR. Unutmayın lütfen, geleceği gördüğü için, Allah, her şeyin hesabını önceden yapar, önlemini alır ve kullarını asla zor durumda bırakmaz. ONUN İÇİNDE SORUMLU TUTACAĞINA HÜKMETTİĞİ KUR’AN I, MUTLAKA TÜM KULLARINA ULAŞTIRMANIN DA PLANINI YAPTIĞINI UNUTMAYALIM, kendimizi kuruntuya sokmayalım.

Bu durumda anlamını hiç bilmeden okumanın, Allah ın istediği bir okuma olmadığını, bunun hiçbir mantığı olmadığını da görüyoruz. Bu yöntem bizler için çok daha riskli, çünkü hiç bir bilgiyi kendimiz tebliğ alamıyoruz. Aracısız anlayamıyoruz. Allah Kur’an da bizlerin düşünerek, aklımızı kullanarak doğru bir sonuca ulaşacağımızı özellikle belirtmiş. Anlamını bilmeden nasıl düşünürüz? Peki, bizler bu durumda ne yapmalıyız? Bizlerin yapacağı en önemli konu, Kur’an ın tamamını bir öğrenci misali özümsememiz, Allah bizlerden ne istiyor, önce bunu anlamamız gerekir. EĞER BUNU YAPARSAK, HERHANGİ BİR AYETİ DİLİMİZE ÇEVİRİRKEN, KULLANILMIŞ YANLIŞ BİR KELİMENİN, YANLIŞ TERCÜMENİN HEM YANLIŞLIĞINI FARK EDERİZ, HEM DE DOĞRUSUNU, BİR BAŞKA AYETTE VERİLEN ÖRNEKLERDEN ANLARIZ.

Örnek vermek gerekirse, bazı kişiler Kur’an ı tercüme ederken, kadın söz dinlemezse, erkek hafifçe dövebilir şeklinde ayette bir kelimeyi tercüme etmişler. Bir kısım tercümelerde ise bunun farklı olduğu, dövülme kelimesinin hiç olmadığını görürüz. Peki, bunun hangisi doğru olabilir? Söylediğim gibi, eğer Kur’an ın felsefesini, adalet anlayışını, aynı kelimenin başka bir ayette hangi anlamda kullanıldığını bilirsek, bu ayette geçen kelimenin, kadını dövme olmadığını çok rahatlıkla anlarız. Çünkü Allah işlenen bir suçun cezasını, ya kendisi vereceğini, ya da yargılanma sonucu kanunların verebileceğini söyler. Hiç kimse bir suçun, hem hâkimi hem de uygulayıcısı olamayacağını öğretir Kur’an bizlere. Kişinin kişiyi cezalandıracağına dair, tek bir örnek yoktur Kur’an da.

Yanlış bilgileri, tercümeleri nasıl yine Kur’an ile doğrulayacağımıza dair, bir örnek daha verelim. Allah açıkça, şefaat tümden Allah a aittir, hiçbir şefaatin fayda etmediği o günden sakının diye apaçık hükmünü vermiştir. Bunca açık ayet dururken farklı bir ayette, bazı kişilerin tercümelerinde, bakın Allah bu ayette şefaat yetkisini Allah istediği velilere, âlimlere de veriyor, diye ayeti tercüme etmeye çalışıyorlarsa, elbette bu yanlış tercümeyi, yine Allah ın diğer ayetleri ile düzeltmeli, yanlış olduğunu söylemeliyiz. Allah bir yerde verdiği emrini, diğer ayette tam tersini asla vermez. Bu düşünce Kur’an da çelişki yaratır. Buda bizlerin çok dikkat etmemiz gereken, zorlu imtihanlarımızdan olsa gerek.

Bazı art niyetli kişilerin, dinde ruhban sınıfı yaratarak, kendilerine toplumu bağlamaya çalışan zihniyetin yanlış, tedirgin edici, hatta korkutucu söylemlerine lütfen kanmayınız. Çünkü Allah tüm kullarının anlayamayacağı, her dile tam olarak çevrilmeyen bir rehber gönderip, daha sonrada bizleri asla sorumlu tutmaz. Sorun Kur’an mealinde değil, sorun uslanmaz nefislerimizdedir. Kur’an mealiyle İslam ı anlayamazsınız, onlarda yanlış tercümeler var diyerek, topluma korku salanlar, Kur’an ı tercüme ettikleri yöntemle, Allah ın kitabındaki Arapça metnindeki kelimelere de aynı tahrifatı yapıp, topluma yanlış bilgiler vermektedirler. Böyle insanlardan, anladığımız dilden Kur’an ı akılla, mantıkla ve Allah ın yardımıyla okuyarak ancak kurtulabiliriz. Yoksa bunların tuzaklarından, asla kurtulamayız.

Bu insanların amacı, Kur’an ı doğru anlamak ya da anlatmak değildir, lütfen bu gerçeği unutmayalım. Kur’an ile yalnız iman olmaz diyen zihniyetin asıl amacı, atalarından intikal eden, batıl ve hurafe inançlarının yanlışlığını, Allah ın apaçık ayetlerin üstünü örterek, ortaya çıkmasını engellemek ve hükümranlığını sürdürmektir asıl amaçları. Onun için batıl inançlarını Kur’an a ilave ederek, Kur’an dan kanıt gösterme çabasındalar. Rabbimiz gelecekte olacakları da bildiği için, Kur’an ın üzerinde oynayacakları oyunları sonuçsuz bırakmak adına, birçok konuyu diğer ayetlerinde de özellikle bahsetmiş, açıklamış ve izah etmiş ki, yalan ve iftiracıların foyası meydana çıksın.

TÜM BU BİLGİLER IŞIĞINDA, ŞUNU AÇIKÇA VE GÖNÜL RAHATLIĞIYLA SÖYLEYEBİLİRİZ. ANLAMINI BİLMEDEN OKUDUĞUMUZDA, KUR’AN IN TAMAMINDAN HABERDAR OLAMAYIZ. MEALİNDEN/TERCÜMESİNDEN OKUDUĞUMUZDA, YÜZDE 95–97 SİNDEN DAHA FAZLASINDAN BİLGİ SAHİBİ OLUR VE ANLARIZ. GERİYE KALAN ÇOK AZ KISIM İÇİN NE YAPMALIYIZ. DAHA ÖNCE SÖYLEDİĞİM GİBİ, BUNUDA ANLAMAK BİZLERE DÜŞÜYOR. BU BİZLERİN ZORLU İMTİHANIDIR. İHTİLAFLI, FARKLI ÇEVİRİ OLAN AYETLERDEKİ KONULARIDA, YİNE KUR’AN A DANIŞLARAK, DİĞER AYETLERİ ARAŞTIRARAK ANLAMAYA ÇALIŞMALIYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH, BİZ HERŞEYDEN NİCE ÖRNEKLERİ, DEĞİŞİK İFADELERLE VERDİK Kİ ANLAYASINIZ DİYOR. SİZCE HANGİ YOLU İZLEMEMİZ MANTIKLI. YORUM VE KARAR SİZLERİN.

Bizleri tedirgin etmeye çalışan ve özellikle ayetlerde yaptıkları yanlış tercümelerden korkmayın. Çok değerli doğru tercüme yapan yazarlardan, Allah razı olsun. Bunların sayıları gittikçe artıyor. Bizlerde hiç kimseye sonsuz güvenmeden, kendi çabalarımızla, öğrenme azmimizle, yapılan yanlışları fark edebiliriz. Allah boşuna dememiş, Kur’an ı düşünerek okuyan kulumun gönül gözünü açarım diye. Yeter ki Kur’an ı bir bütün olarak anlamaya çalışalım. Allah bizlere yardımcı olacaktır.


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK