Konu: Evliliğin modası geçiyor mu?

Evliliğin modası geçiyor mu?

Almanya’da her üç aileden biri klasik modele uymuyor, evlilik üzerine kurulu ailelerin sayısı gittikçe azalıyor. Evliliğin modası geçmiş bir kurum olduğunu düşünenlerin sayısı hayli fazla.

Federal İstatistik Dairesi, Almanya’daki aile yapısıyla ilgili en yeni rakamları açıkladı. 2013 yılı verilerine göre Almanya’da anne ve babaların yüzde 20'si evli değil. Anne ve babaların yüzde 10'u ise herhangi bir insanla bir aile yaşamı sürdürmüyor.
Klasik aile olarak evli ebeveynlerden ve 18 yaşından küçük en az bir çocuktan oluşan yaşam topluluğu anlaşılıyor. Çocuğun öz çocuk mu yoksa evlatlık mı olduğuna ise bakılmıyor. Almanya'da 8,1 milyon ailenin yüzde 70'i klasik aile çerçevesine giriyor. 1996'da ise bu oran yüzde 81 olarak tespit edilmişti.
Tüm verilere karşın evlilik, Almanya'da başlıca aile formu olmayı sürdürüyor. Wiesbaden'daki Federal Nüfus Araştırmaları Enstitüsü'nden sosyolog Jürgen Dobritz, çocukların evlenme için en önemli gerekçelerin başında geldiğini belirterek “Evliliğin anlam kaybı söz konusu” diye konuştu. Hem Almanya'da hem de Avrupa'da çocukların eskiye oranla daha fazla diğer aile modelleri içerisinde büyüdüğünü belirtti.
Yapılan bir araştırmaya göre 20 ila 39 yaşları arasındaki Almanların yaklaşık yüzde 35'i modası geçmiş bir kavram olarak evliliği bütünüyle reddediyor. Her 10 gençten biri de çocuksuz bir hayat sürdürmek istiyor.

Son zamanlar birçok uzman artık evliliklerin çiftlere eskisi gibi uzun süreli fiziksel ve psikolojik faydalar getirmediğini iddia ediyor.

Journal of Marriage and Family dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre evlilikler, çiftlerin evlenmeden beraber yaşaması durumuna göre çok az bir farkla daha faydalı oluyor.
Araştırmacılar, evliliğin veya beraber yaşamının yalnız olmaya oranla kişi için çok daha olumlu olduğunu buluyor. Fakat bu olumlu etkiler balayı sürecinden sonra gittikçe azalıyor.
Cornell Üniersitesi’nden Kelly Musick’e göre “Evlilikler uzun zamandır en önemli toplumsal kurum, fakat zaman ilerledikçe özellikle batı toplumlarında evlenmeden beraber yaşama alışkanlığı artıyor. İnsanlar artık evlenmek yerine, evlenmeden çocuk sahibi oluyorlar ve büyütüyorlar. Bu değişiklik evliliklerdeki bazı sorunları da gündeme getiriyor ve akıllara ‘evliliğin ne farklı özelliği var?’ sorusunu getiriyor.”
Birçok çalışma kişinin iyi olma durumu ve evlilik arasında bağlantılar bulsa da bu çalışmalar genellikle kişinin yalnız olması durumuyla karşılaştırarak yapılmış.
Bu yeni çalışma daha farklı bir yol izliyor. Evlenen ve evlenmeden birlikte yaşayan insanları inceliyor.
2 bin 737 beraber yaşayan erkek ve kadın ve 896 evli çift ile yapılan çalışmada mutluluk, depresyon seviyesi, sağlık ve sosyal bağlar gibi değişkenler inceleniyor.
Sonuçlar gösteriyor ki hem evlenme durumunda hem de beraber yaşama durumunda çiftler balayı süresini ne kadar çok yaşarlarsa mutluluk seviyeleri o ölçüde artıyor ve yalnız kişilere nazaran daha az depresyon belirtileri gösteriyorlar. Fakat araştırma bu etkilerin kısa süreli olduğunu buluyor.
Araştırmanın bir başka sonucu ise evli olmayan çiftlerin, evli olan çiftlere nazaran çok daha yüksek seviyelerde mutluluk ve öz-yeterlilik değerlerine sahip olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar bu durumun sebebini evliliklerin beraberinde birçok sorumluluk getirmesi ve evlenmeden beraber yaşamanın kişilere daha rahat, özgürlükçü ve kişisel gelişimlerine odaklı bir yaşam sunması olarak görüyor.
Bu sonuçlar evliliklerin tarihine karıştığını göstermiyor elbette, fakat artık toplumlarda evlenmeden birlikte yaşamak gittikçe yaygınlaşan ve tercih edilen bir birliktelik haline geliyor.