Bu yazıda size bir deniz akvaryumu kurmanın ve bakımının hem kafanızda düşündüğünüzden kolay olduğunu hem de zorluklarını göstermek istiyorum.
Deniz akvaryumları birçok kişinin hayalini süsleyen ama hem zorluğundan hem de pahalı fiyatından dolayı çoğu kişinin denemeye cesaret edemediği bir uğraştır. Tatlı su akvaryumu olanlar da gerek deniz canlılarının üretilememesinden, gerekse tatlı su akvaryumlarından daha yapay olduğunu düşündüklerinden tuzlusu akvaryumlarına sıcak bakmazlar. Fakat bir tuzlusu akvaryumu bakmak istediğiniz canlılarla orantılı olarak bir diskus akvaryumundan ucuz ve bakımı bir bitki akvaryumununkinden kolay olabilir. Bazen de bir lepistes akvaryumu kadar üretken olabilir. Yapaylıktan ise çok uzaktır, hatta canlıları yaşatmak için akvaryumda küçük bir ekosistem oluşturmak bir zorunluluktur.
Yeni başlayanlar için genelde küçük akvaryum önerilmez. Küçük bir akvaryuma çok fazla balık koyamazsınız, su sıcak havalarda çabuk ısınır ve su değerleri de çabucak değişebilir. Fakat küçük bir akvaryumun olumlu bir yönü de vardır bu da tabiki ekonomik yönü. Küçük bir akvaryum için büyük bir akvaryuma göre daha küçük bir protein toplayıcı, daha az canlı kaya, daha az aydınlatma gerekir bu da fiyat olarak oldukça fark eder.
Küçük bir akvaryumun daha ucuza kurulacağı gerçeği dışında bence küçük akvaryumların yeni başlayanlar için bir artısı daha var. Bu da küçük bir akvaryumda sorunları daha kolay çözebilme. Büyük bir akvaryumda yapılan hataların sonuçları daha geç ortaya çıktığı doğrudur. Örneğin nitrat artışı. Daha çok su olduğu için nitratın yükselmesi daha yavaş olacaktır. Bu belki bir avantaj olarak görülebilir ama yeni başlayan biri için büyük bir su kütlesindeki nitratı düşürmek de bir o kadar zordur. Bence yeni başlayan biri için 120-150lt civarındaki tanklar idealdir.
Şimdi 3 adımda size küçük bir deniz akvaryumu kuracağım.
1. Adım: Su hazırlama
Akvaryumda kullanacağınız su oldukça önemlidir. Kullandığınız suyun nitrat, fosfat ve silikattan arındırılmış olması gerekir. Bunu iki türlü yapabilirsiniz. Birincisi Reverse Osmosis yani Ters Ozmoz kullanarak. Bu alet çeşme suyunu nitrat, fosfat, silikat ve diğer zararlı maddelerden ayırarak akvaryumda kullanılabilir hale getirir. Uzun dönemde bu aleti almak daha ekonomik olur. Bunun dışında damacana su da kullanabilirsiniz fakat damacana suların çoğu doğru parametreleri taşımıyor. Bu nedenle su markalarını araştırıp en uygun olanı kullanın.
Piyasada birçok farklı tuz markası var. Bazı tuzlar oldukça kalitesiz oluyor ve günlerce karıştırsanız bile erimiyor. İyi bir marka alırsanız hem daha çabuk erir hem de eser element açısından daha zengin olur. Son olarak bir hidrometreye, ısıtıcıya ve sirkülasyon motoruna ihtiyacınız var. Hidrometreler suyun özgül ağırlığını ölçer ve bu da bize tuzluluk hakkında bilgi verir. Fakat, en kaliteli hidrometreler bile genelde özgül ağırlığı yanlış ölçer. Özgül ağırlığı daha net bir şekilde refraktometre adını verdiğimiz aletler ölçebilir, fakat bu aletlerin fiyatı hidrometreden pahalıdır. Dilerseniz bir refraktometre alabilirsiniz ya da refraktometresi olan birine hidrometrenizi gösterip hidrometrenin kaç birim yüksek ya da alçak ölçtüğünü öğrenebilirsiniz. Akıntı motorlarının günümüzde çok farklı modelleri vardır. İnce uçlu akıntı motorları çok şiddetli ve akıntıyı ince bir çizgi şeklinde verdiği için kullanışlı değildir. Kullandığınız akıntı motorlarının geniş ağızlı olması gerekir ve son zamanlarda ülkemize çeşitli akıntı motorları yaygınlaşmıştır. Bunlar arasında en popüler markalar Tunze, Koralia ve Seio'dur.
Akvaryumunuz büyükse suyla tuzu kovada karıştırıp akvaryuma koyun yoksa tam karışmayabilir. Eğer küçük bir akvaryumsa direkt akvaryumda karıştırabilirsiniz. Akvaryuma suyu ve kutunun üzerinde yazan kadar tuzu koyun. Sirkülasyon motorunu ve ısıtıcıyı çalıştırın. Akvaryumun köşelerinde tuz taneciklerinin birikmemesine dikkat edin. Tuz ve suyu bu şekilde bir gün boyunca karıştırın. Sıcaklık 24-29C derece arasında olabilir, tropikal deniz balıklarının geldiği yerler sıcaklık bakımından değişiklik gösterir. Çok düşürmemeye çalışın çünkü yazın aynı derecede tutmakta sorun yaşayabilirsiniz. 26-27C derece uygundur genelde. Suyun sıcaklığını ayarladıktan ve su bir gün boyunca karıştıktan sonra hidrometreyle ölçüm yapın. Suyun özgül ağırlığı için de kesin bir şey söyleyemeyiz. Okyanuslar genelde 1,024-25 yoğunluğunda, tropikal denizler ise 1,026-35 arasındadır. Bu nedenle akvaryumlar genelde 1,025-26 yoğunlukta tutulur fakat bu akvaryumun sıcaklığıyla da ilgilidir. Sıcaklık özgül ağırlığı etkiler, sıcaklık düştükçe özgül ağırlık da düşer. Daha soğuk akvaryumlarda su yoğunluğunun daha düşük tutulması gerekir. Tuzluluk oranı 35ppt olacak şekilde düşünülebilir. Eğer yoğunluk yüksek çıkarsa biraz tatlı su ekleyin, eğer düşük çıkarsa biraz daha tuz ekleyin.
Tuz karıştıktan ve su doğru özgül ağırlığa geldikten sonra canlı kayaları ve kumu ekleyebilirsiniz.
2. Adım Ekipmanlar
Aslında bu çok geniş bir konu ve bu bölümde ekipmanlar konusunu çok yüzeysel anlatacağım çünkü ekipman seçimi tamamen kişinin bakmak istediği canlılara ve ne kadar para ayırabileceğine bağlı. Mercan, anemon gibi fotosentetik canlılar beslemeyi planlamıyorsak aydınlatma çok önemli değil. Dikkat edeceğimiz şey yosun oluşumunu artırmayacak bir lamba seçmek. T8 10000 Kelvin florasan ile aktinik florasan kombosu yalnız balık akvaryumu için uygundur. Sylvania Aquastar ya da Philips Aquarelle, 10000K florasan markalarına örnektir. İkisi de kullanılabilir. Aktinik olarak ise Sylvania Coralstar yada Philips 02 olabilir. Philips 02 daha güçlü bir lambadır bu yüzden bunu kullanmanızı öneririm ama bulamazsanız Coralstar da olur elbette.
Filtrasyona gelirsek, biyolojik filtrasyonu canlı kayalar ve kum fazlasıyla yapar, bioball, mercan kırığı gibi malzemeler kullanmaya gerek yoktur. Mekanik ve kimyasal filtrasyon ise tercihinize bağlı. Ben mekanik filtrasyon olarak protein toplayıcı, kimyasal filtrasyon olarak da aktif karbon ve fosfat giderici kullanılmasını öneririm. Hiçbir şey kullanmadan da akvaryum kurabilirsiniz ya da bunların yanında elyaf, uv filtresi, bioball kulesi gibi başka ekipmanlar kullanarak da akvaryum kurulabilir fakat bana göre en ideali sadece aktif karbon, fosfat giderici ve protein toplayıcı kullanmaktır. Protein toplayıcıyı akvaryuma koymak için ya bir sump kurmalısınız ya da akvaryumun dışına asılan protein toplayıcılardan satın almalısınız. Aktif karbonu koymak için de aynı şekilde ya sump kurmalısınız ya da bir şelale filtre almalısınız.
Bunların dışında sığınak yani refugiumlar da deniz akvaryumları için çok yararlıdır çünkü nitrat ve fosfatı direkt toplarlar. Küçük akvaryumlar şelale filtreden bir sığınak yapabilirsiniz. Protein toplayıcı, aktif karbon, fosfat giderici, canlı kaya ve refugium birbirini tamamlayan bir takımdır. Protein toplayıcı ve aktif karbon organik atıkları toplarken, toplanmayan atıklar canlı kayalar tarafından nitrata dönüştürülür. Canlı kayaların derinliklerindeki anaerobik bakteriler bu nitratın bir kısmını nitrojen gazına çevirirken diğer kısım da refugiumdaki algler tarafından tüketilir. Yemlerle gelen fazla fosfat ise fosfat toplayıcı tarafından yok edilir.
3. Adım: Döngü
Sıra akvaryumda doğal bir döngü yaratmaya geldi. Bu döngü bakteriler tarafından oluşturulur ve deniz akvaryumlarında biyolojik filtrasyon için gereklidir. Bakteriler tarafından yapılan iki olay vardır biri daha çok aerobik bakteriler tarafından yapılan “nitrifikasyon”, diğeri ise daha çok anaerobik bakteriler tarafından yapılan “denitrifikasyon”. Kısaca anlatmak gerekirse çürüyen organik artıklar amonyağa dönüşür ve bu deniz canlıları için çok zehirlidir. Aerobik bakteriler nitrifikasyon yaparak amonyağı nitrite, nitriti de nitrata çevirirler. Nitrat, amonyak ve nitrit kadar olmasa da çok fazla olduğunda deniz canlıları için zehirlidir. Anaerobik bakteriler de denitrifikasyon yaparak nitratı nitrojen gazına çevirirler ve bu şekilde su nitrattan arındırılır.
Bakteriler her işi yapıyor gibi gözükse de özellikle yeni başlayan çoğu kişinin nitrat sorunu olur. Bunun nedeni anaerobik bakterileri aerobik bakteriler kadar kolay çoğalacak ortam bulamamasıdır. Aerobik bakteriler canlı kayaların üzerinde, kum taneciklerinin yüzeyinde, akıntı motorlarının üzerinde, mercan yüzeylerinde hatta cam üzerinde bile yaşayabilirken anaerobik bakterilerin denitrifikasyon yapması için oksijenden yoksun alanlar gerekmektedir. Bu yüzden anaerobik bakteriler ancak kumun ya da canlı kayaların gözeneklerinin derinliklerinde bulunabilirler.
Akvaryuma ilk kumu koymalıyız. Akvaryumda toz şeker inceliğinde aragonit ya da deniz kumu kullanmanızı öneririm. Aslında aragonit kullanmanız çok daha iyi olur çünkü bu kum pH’ı dengeler. İlerde pH’ı yükseltmeye çalışmak yerine aragonit almanızı daha ekonomik olacaktır. Kumu yıkadıktan sonra akvaryuma ekleyin. Çok kalın bir tabaka kullanmanıza gerek yok. 1-2cm kalınlıkta kullansanız yeterli olur.
Kumun üzerine canlı kayaları ekleyin. Canlı kayaların miktarı çok önemli değil, nasıl dizayn etmek istediğinize bağlı. Elbette çok az ya da çok fazla olmasın. Kayaları birbirine çok yapışık koymayın, aralarında boşluk olmazsa akıntı daha zor girer aralara ve pislikler burada birikir.
Kayaları koyduktan sonraki süreç döngünün oluşmaya başladığı süreçtir. Ortalama 3 hafta sürer ve bu sürede canlı kayalarla gelen aerobik bakteriler çoğalıp akvaryuma yayılır böylece çok zehirli olan amonyak ve nitrit hemen nitrata dönüştürülür.
Döngüyü hızlandırmak için akvaryuma bir parça donmuş karides atabilirsiniz. Bittiğini ise amonyak ve nitrit testleri yaparak anlayabilirsiniz. Amonyak ve nitrit testte sıfır çıktığında (ya da ölçülemeyecek kadar az) döngü tamamlanmıştır.
İlk Canlılar
Akvaryuma konacak ilk canlılar temizlik ekibi olmalı. Temizlik ekibi yosun ve artıkları yiyen canlılardan oluşur. Türkiye’de bu canlılara pek önem verilmiyor bu nedenle bulabilinecek canlılardan bahsetmek istiyorum sadece. Astraea türü salyangozlar genelde ülkemizde Turbo Snail diye satılırlar. Bunlar tropikal akvaryumlar için uygundur. 120 – 150lt bir akvaryuma 3–4 tane koyabilirsiniz. Yerli siyah denizkestaneleri de sıcaklığa dayanıklıdır ve alglerle beslenirler. Yerli denizkestaneleri dışında çok fazla büyümeyen tropikal denizkestaneleri de kullanılabilir. Cypraea’lar da bazen akvaryumcularda bulunabilir fakat bunlar genelde mercanlarla besleniyorlar bu yüzden yalnız balık akvaryumlarında bakılmalıdırlar. Omurgasızlar dışında balık olarak alg yiyen horozbinalar ve çift renkli horozbinalar da temizlik ekibine katılabilir.
Temizlik ekibinin artıklarla beslenen bölümüne ise hermit yengeçlerini ekleyebiliriz. Çok büyümeyen ve vahşi olmayan türlerden 5–6 tane eklenebilir. Akvaryuma değişik boylarda boş kabuklar da konulmalıdır ki hermitler kabukları için salyangozlara saldırmasın. Karidesler de artıkları yemede kullanılabilirler. Hermitlerden hızlı olduklarından daha iyidirler bu konuda. Yılan yıldızları ve kıllı yıldızlar da kuma ve kayalara düşen artıkları yerler. Akvaryum boyutuna uygun bir temizlik ekibi listesi hazırlarken bir yandan da akvaryum suyunu test edin. Eğer canlı kayaları koyduktan sonra 3 hafta geçtiyse amonyak ve nitrit ölçülemeyecek kadar az olmalı akvaryumda. Fakat nitrat büyük ihtimalle yüksek çıkacaktır. Durum böyleyse nitratı düşürmeniz gerek çünkü canlıları ekledikten sonra bu çok daha zor olacaktır. İçinde canlı olmayan bir akvaryumda nitratı düşürmenin en iyi yolu su değişimidir. Bu sefer suyu kovada hazırlamanız gerek çünkü artık akvaryumda canlı kayalar ve kum var. Kovaya damacana ya da RO suyu ve tuzu koyup bir gün karıştırdıktan sonra su değişimi yapın. Bu aşamada benim önerim nitratı 0-5ppm aralığına getirmeniz. Nitrat sorunu da ortadan kalktıktan sonra temizlik ekibini akvaryuma ekleyebilirsiniz.
En azından bir hafta boyunca temizlik ekibiyle idare edin. Aslında onları izlemek bile büyük bir zevk verecektir size, inanın. Eğer temizlik ekibi sağlıklı bir şekilde yaşıyorsa, ilk balığınızı temizlik ekibini ekledikten bir hafta sonra ekleyebilirsiniz. 120-150lt civarındaki bir akvaryuma uygun çok fazla tür vardır. Cerrahbalığı (tang), büyük melekler ve tetik balıkları (trigger) gibi büyük ve çok hareketli balıklar dışındaki birçok balık bu akvaryum için uygundur. Örnek vermek gerekirse cüce melek balıkları, Anthiaslar (tek olarak), Grammalar, horozbinalar, kardinaller, Chromisler, palyaço balıkları, papazbalıkları (damsel), gobiler, bazı mürenler, cüce aslan balıkları, şahin balıkları (hawk), Pseudochromisler, lapinler, vb…
Eminim kafanızda bunlardan kaç tane ekleyebilirim, bu balıkların hangileri birbirine uygundur, bu balıklardan hangilerini Türkiye’de bulabilirim ya da bu balıkları neye göre seçeceğim gibi sorular vardır. Bunlara kısaca çözüm getirmek istiyorum.
Bu saydığım balıkların beslenme şekilleri birbirinden farklı elbette. Filtrasyonla ilgili net bir cevap çıkmaması da buradan geliyor. Örneğin müren, aslan balığı ya da şahin balığı gibi avcı balıklar taze karides ya da balıkla beslendiğinden su daha çabuk kirlenir bu da güçlü bir filtrasyon gerektirir. Özellikle protein toplayıcının önemi burada ortaya çıkar. Diğer yandan gobi gibi az besin yiyen hatta akvaryumdaki mikro canlılara bağlı olarak dışarıdan hiç yemek yemeden, sadece akvaryumdaki canlıları yiyerek beslenebilen bir balığın olduğu akvaryum için protein toplayıcı çok da gerekli değildir. Eğer protein toplayıcı kullanmayı düşünmüyorsanız gobi, Gramma,Pseudochromis, lapin ve kardinal türlerini beslemenizi öneririm. Sadece şelale filtre içinde aktif karbon kullanıp aylık ya da 15 günlük su değişimi ile bu balıklardan bazılarını içeren bir akvaryuma rahatlıkla bakabilirsiniz. Palyaço, cüce melek ve papazbalığı gibi balıklar gobi gibi balıklara göre suyu daha çabuk kirletirler çünkü daha çok yemek yerler ve daha büyüktürler. Kaç tane ekleyebileceğinize bu bilgilere göre karar verebilirsiniz. Ayrıca balıkları tek tek koyacağınız için akvaryumda ne kadar zamanda kaç ppm nitrat oluştuğunu kendiniz görüp buna göre karar verebileceksiniz.
Bu balıklardan bazıları kavga edebilir birbiriyle. Pseudochromisler ve şahin balıkları bölgecidir bu yüzden gobi, horozbina, gramma, lapin gibi benzer vücut şekilli balıklarla aynı akvaryuma konulmaması iyi olur. Papazbalıkları ve palyaço balıkları da bölgecidir, papazbalığı olan bir akvaryumda palyaço balığı ya da başta türde papazbalıkları konulmaması iyi olur. Aynı şey palyaço balıkları için de geçerlidir. Cüce aslan balıkları ve mürenler agresif yada bölgeci değildirler fakat avcı balıklardır. Ağızlarına sığabilen tüm balıkları yemeye çalışacaktırlar bu nedenle diğer balıklarla birlikte aynı akvaryuma konmaması daha iyi olur. Zaten suyu çok kirlettikleri için ve büyük oldukları için 120-150lt arasındaki bir akvaryumda bu balıklardan biri dışında başka bir balık hem suyu daha da kirletecektir hem de yeri iyice daraltacaktır.
Saydığım balık familyalarının hepsini Türkiye’de bulabilirsiniz ama familyadaki tüm balıkları elbette bulamazsınız. Örneğin gobi familyası binlerce türü içerir ve sadece 5-6 türü düzenli olarak Türkiye’ye gelir. En iyisi akvaryumcuları dolaşıp neler var neler yok öğrenip almadan önce bol araştırma yapmak ve son olarak forumda sormak olacaktır.
Sonuç
Nano akvaryum kurulumu aslında çok zor değil. Doğru kurulduğunda ve doğru canlı seçimi yapıldığında da sorun çıkma olasılığı oldukça az. Umarım bu yazıdan sonra nano akvaryumu olanlar çoğalır. İçinde 1-2 balık bile besleseniz, bu küçük okyanus sizi fazlasıyla tatmin edecektir.
alıntı