Simyada ustalığa, mimari ve resimdeki gibi harici zanaatsal düzlemde görülen şekilde değil sadece dahili olarak ulaşılır; çünkü simya çalışmasını oluşturan kurşunu altına dönüştürme, zanaatsal ustalığı oldukça aşar. Simyacılara göre tabiatın kendi başına tahmin edilemeyecek kadar uzun bir sürede başarabileceği bir sıçramaya sebep olan bu işlemin mucizeviliği cismani imkanlarla nefsin imkanları arasındaki farka dikkat çeker.

Simya kendi hesabına esas olarak ne teolojik ne de etiktir. Simya, nefsin güçlerinin oyununu tamamen kozmolojik bir bakış açısından seyreder ve nefse arıtılması, çözülmesi ve yeniden kristalleştirilmesi gereken bir madde olarak muamele eder.

Simya öğretisinin kendini bilmecelerde gizlemesinin diğer bir sebebi de onun herkes için bir anlam ifade etmemesidir. Simyacının geçmesi gereken eşik, manevi eşiktir. Simyacılar işlerinin en büyük engelinin açgözlülük olduğunda devamlı olarak ısrar ederler. Aşk yolu için kibir neyse ve bilgi yolu için kendini aldatma neyse, onların sanatı için de bu günah o dur.

Kral Halid ile Morienus arasında geçen konuşmada bu konuya dair şöyle söylenir. “Bu sanatın esası odur ki her kim onu nakletmek isterse öğretiyi bir üstattan almış olmalıdır…Ustanın bunu genellikle talebesinin önünde uygulamış olması da zorunludur… Çünkü kim bu işin sırasını iyi bir şekilde bilir ve kendi başına tecrübe etmiş olursa sadece kitaplarda bu işi aramış kişiyle karşılaştırılamaz….” Simyacı Denis Zachaire ise “Kişinin henüz onu öğrenmemiş olduğu durumda her şeyden önce şunun anlaşılmasını isterim; bu ilahi felsefe insani gücü fazlasıyla aşar; onu kitaplardan elde etmek bir yana, Tanrı onu kutsal ruhu ile kalplerimizin içine sunmadıkça veya yaşayan bir kişinin ağzından bize öğretmedikçe elde edemeyiz…” demiştir.

Zümrüt Tablet

Simya işinin anlamı ve yapısı, Zümrüt tablet’te ( Tabula Smaragdina ) özetlenir. Kendini, Hermes Trismegistos’un bir vahyi olarak sunar ve ortaçağ simyacıları tarafından böyle kabul edilir.

1- Gerçekte, kesinlikle ve şüphesiz olarak, aşağıda ne varsa yukarıdaki gibidir ve yukarıda ne varsa aşağıdaki gibidir, bir şeyin muzilerini başarmak için.

2- Bütün nesnelerin, yalnız bir üzerine düşünme ile yalnız bir’de çıkması gibi, intibak ile bu bir şeyden doğarlar.

3- Babası, güneştir ve anası, aydır. Rüzgar onu bedeninde doğurmuştur. Onun dadısı topraktır.

4- Bütün alemdeki her mucizevi işin babasıdır.

5- Onun gücü, eğer toprakla örtülürse mükemmeldir.

6- Toprağı ateşten ve latif biçimi kaba biçimden yumuşak şekilde ve büyük bir ihtimamla ayır.

7- Yerden göğe yükselir ve tekrar gökten yere iner ve böylece yukarıdaki hakikatlerin ve aşağıdaki hakikatlerin gücünü elde eder. Bu şekilde, bütün alemin şanını elde edeceksin ve bütün karanlıklar seni terk edecek.

8- Bu, bütün güçlerin gücüdür, çünkü latif olan her şeyi yener ve katı olan her şeye nüfuz eder.

9- Böylece küçük alem, büyük alemin ilkörneğine göre yaratılır.

10- Fevkalade uygulamalar, bundan ve bu tarzda yapılır.

11- Bu sebeple bana, Hermes Trismegistos denir, çünkü ben bütün alemin hikmetinin üç kısmına da sahibim.

12- Güneşin işi hakkında söylemiş olduğum şeyler mükemmeldir

Astrolojide Simya

Simyanın geçmişi en azından İsa’dan ilk bin yıl önceki yılların ortalarına ve tarih öncesi devirlere kadar uzanır. Altın ve gümüş zaten kutsal metallerdi, hatta ticari işlemler olmada önce. Bu ikisi, güneşin ve ayın ve bu nedenle de bu semavi çiftle ilgili olan ruh ve nefsin bütün gerçekliklerinin dünyevi yansımalarıdır. Orta çağın ortalarına kadar bu iki ay soy metalin nispi değerleri, iki göksel cismin dönüş sürelerinin ilişkisi ile belirlenirdi.

Simyanın kökeni kadim mısırlılarının bir ruhban sanatında bulunur. Bütün Avrupa’ya ve yakın doğuya yayılmış ve muhtelemen Hint simyasını da etkilemiş olan simya geleneği, kurucusu olarak Hermes Trismegistos’u tanır, “üç kere büyük Hermes” kadim Mısır Tanrısı Thoth ile özdeşleştirilebilir. Thot bütün ruhban sanatlarına ve bilimlerine başkanlık eder, daha çok Hinduizm’de ki Ganesha’ya benzer.