Şimdi sırasıyla önce tespih. Bu işler için 99'luk tespih şart. Binlik, beşyüzlük tespihler de satılıyor ayrıca elde tutulup her zzikirde düğmesine basınca bir sayı atlayan elektronik ve ayrıca sadece mekanik zikir makinaları da var. Fakat benim fikrim tespih, filmlerdeki masalsı büyücülerin asaları gibi mistik bir enstruman ve binlik, beşyüzlük tespihler gerekirse yanda taşınacak gibi değil. manyetize edilmeleri de zor. Sayı sayan makinalar hiç geleneklsel değil ve asla bir tespih olamazlar. en iyisi bir 99'luk tespih. Oltu taşı, lüle taşı gibi tespihler zamanlar yani kısa zamanda kendi iplerini kopartıyorlar. Delik kenarları ister istemez keskin oluyor. Keribar veya kehlibar iyi ama pzhallı ve zor bulunuyor. Bir de bu taş veya kehribar tespihler çok büyük. En iyisi büyük camiilerin yakınlarındaki tezgahlarda satılan makul büyüklükteki 99'luk tahta tespihler.
Tespihin kullanılışı da dikkat edilmesi gereken birşey. Ben sert bir gözlük kutusunda saklıyorum. Sadece majikal çalışmalarda ele alıyorum ve başka birşey yaparken yani ellerimin serbest olması gerektiği durumlarda olur olmaz yerlere bırakmıyorum ve asla başkasının ellemesine izin vermek istemiyorum. İstemiyorum dedim çünkü kaçınılmaz olarak dönem dönem birileri dokunabiliyor. Bu da herkes için kaçınılmaz ama mümkün olduğu kadar başkasına elletmiyorum.
Aslında bunlar sadece gelenek ama başka türlü davranmak elimde değil.
Çalışma ve zikirdeki olanlara gelince. İlk majikal çalışmaların, zikir ve meditasyonların bir amacı da, ve hatta en büyük amacı kişinin bilinçaltı temizliğidir. Bilinçaltımızda yılların birikimi olan sert duygular, engellemeler, utançlar, kompleksler, istekler var. Kendi bilinçaltını ortaya çıkartabilen herkes aslında kendisinin bir zavallı olduğunu görür. Başkasınn bilinçaltını gören veya anlayan da onun ne derece kör ve karanlıkta çırğındığını görür. Majikal ilerleme ya da bırak majiyi, kişinin bir şekilde ilerlemesi, tekamül edebilmesi için önce kendi bilinçaltını temizlemesi gerekir.
Şimdi düşün. Bütün eski masalları göz önüne al. Büyük destanlar, masallar genellikle şöyledir: Bir kahraman vardır. Bu kahraman bir arayışa çıkar (Quest). Yolda bir dev veya bir canavar ya da bir kötü kahramanla karşılaşır. Onunla savaşır, yener ve yanına alır. Bundan onra macera başlar. Tabii bu kahramanın yoldaşı ille de önceden kötü olmak zorunda değil. Örnek olarak Gılgamış ve Enkidu körü kahramanla iyinin birleşmesi, kötünün iyiye destek olması. Ya da Akhileus ve Patraklos her ne kadar çoğu kişi Akhileus ile patraklos ilişkisini eşcinsel ilişki örneği olarak görüyorlarsa da ben başka açılardan da bakıyorum. Hatta bunlara modern hikayeleri de katmak mümkün Batman ve Robin. Son ikisini bırakırsak Gılgamış ve enkidu ya da masallardaki dev veya canavar hep, kişinin büyük birşeye başlarken kendi negatif yanıyla yani bir ölçüde biliçaltıyla (ki, orası delirmemizi önleyen, rahatsız olduğumuz çöpleri attığımız bir depo) karşılaşmasını, onu yenmesini, temizlemesini ve yardımcı olarak yanına almasını sembolize eder. Benliğimiz iyi veya kötü değildir. Bizde ikisi de var. Bir paranın yazı yüzü varsa tura da vardır. Altı olan şeyin üstü de vardır ve karanlık olmasaydı aydınlık da olmazdı. Bir çok spiritüalist veya kendisini beyaz atlı şövalye olark görmek isteyen kişi ha bir kötü yanların temizlenip, yok edilmesinden bahsederler. Saçma. Bu şekilde sadece tek yanlı eneji olur ve pozitifin, negatifini yok edersek biz de olmayız. Amaç bilinçaltındaki rahatsızlıkları, zayıflıkları anlamak. Kabul etmek. Kendini tanımak ve o negatifliklerin engellemesinden kurtulmak. Ancak kendisini olduğu gibi kabul eden yani saf bir çocuk haline gelen ilerler. Herne kadar dinsel şeylere son derece karşıysam da şunu da unutmamalı. İsa, İcilin sonunda cennete sadece çocuklar ya da saf bir çoduk gibi olanlar girecektir der. Tarot kartlarının sembolizmi de bunu gösterir.
Güneş kartına kadar bir sürü karışıklı gösterilir. Güneş kartı birleşmiş olan iki çocuğu gösterir ve ondan sonrası yeni bir uyanışı ve yeni bir bilinç aşamasını gösterir.
Büyü olayları ve insanları ve hatta insan dışı varlıkları etkileme gücü veriyorsa, kendini kontrol altında tutup etkileyemeyen, kendine sahip olmayan başka güçleri nasıl etkileyip, hakim olur?
İşte insanlara gönderdiğim majikal çalışma başlangıcı olan notların gerçekte tam olarak amacı da önce kendini temizlemeye başlamaktır. Yoksa kişilerin başka insanları etkileyip, etkilememeleri önemli değl. O, zamanla nasıl olsa olur. Senin çalışmaların gönderdiğim bilgi notlarından bir adım öte. Fakat fazla önemli bir fark yok.
Çalışmalardaki görüntü patlamaları bilinçaltı fışkırmalardır. Gene de hangi görüntü ve sembolün, neyi ifade ettiğini anlamak kolay değildir. Frodiyen bir yaklaşımla. Mesela gördüğün bir cabavarın, sen bebekken annenle babanın, senin yanında sevişmelerinden kaynaklandığını söyleyemeyiz ama şunu demek mümkündür, bu biliçaltı patlamaları ve ardından gelen karışık rüyalar bilinçaltının temizlenmesidir. Yola çıkan her isanda kaçınılmazdır. Bunun devamı ise görsel patlamalardan kurtulmak ve huzurlu uykulardır. Sana çok garip gelebilecek birşey: Biz 20 yıla yakın zamandır çalışma yapıyoruz ve hiç birimiz, çalışmalar, astral alem veya bizim katlar dediğimiz yerlerle ilgili olan veya çalışmalarda görülen, yaşanan bir şeyi veya onları anımsatan bir şeyi rüyamızda hiç görmedik. Bu garip bir durum. Gerçekten de bu rüya olayını baştan beri göz önünde bulunduruyoruz ve baştan beri dikkat ediyoruz fakat asla olmadı. Bunun nedeni çalışmalar içinde zaten rüya aleminde olmamız ve bilinçaltına birikecek olan şeyleri zaten yaşamamızdır. çalışmalar bilinçaltı birikim yapmaz. Aksine dağıtır. Dolayısıyla sende bu bilinçaltı birikimler ve dapılmaları biraz sert olmuş da olabilir fakat korkacak birşey yok. Bir ymek kapına taze ve temiz yemek koymadan önce kirli kap yıkanır.
Zikirler sırasındaki değişik açılardan gelen sesler, sesin yankılanması, hatta bedenin havada dalgalanmaı veya olunan yerden zıplaması çok olağan, sık olan birşey. İlk başlarda olup, sonra geçer. Bu da hem bilinçaltıyla hem de çevrede biriken statik elektirik diyebileceğim fiziksel bir durumla ilgili. Bu tür şeyler, görüntülerin patlaması, vizyonların göz önünden geçmeleri zen budizm çalışmalarında da aynen olur. Tabi çatırtı çıtırtı, bulunulan yerde olan garip ses ve tezahürler ve hatta cisimlerin yerlerinden oynamaları, ampillerin patlamaları hep bu tür şeyler ve zihinsel enerjinin yayılmasından ve sendeki enerjinin genleşmesinden kaynaklanır. Örnek olarak bir zamanlar ampül parası vermekten iflas edecek hale gelmiştim. Çalışmasırasında elektirik kapalı olduğu halde bulunulan yere bu enerji toplanıyor ve iki, üç günde bir ampüllere kısa devre yaptırıyor. Ama bunlar sadece senden gelen şeyler ve çekinecek birşey yok. Bu duruma girerek, aynaya ilk defa bakıp, üzerindeki elbiseyi ilk defa gören birisi gibi oluyor insan.
Tabii ki, sıkıntı ya da neşe, aşırı canlılık, cinsel tahrik gibi şeylerin olması kaçınılmazdır. Özellikle senin uğraştığın zikirlerde.
Zikirlerin adedi bir yerde önemli ama ille de sayıyı tutturmak diye birşey yok. Bu bir zaman ölçüsü. Gereken şeyleri yaşıyorsan, gereken enerjiyi de alıyorsun demektir. Ufak şeyleri dert etme.
Müzik sesi ve koro benzeri şeyler çok gariptir ki, bizim çalışmalarda da vardı. Yani ilk aşamalarda. Astral açılışlarda biz de koro sesi duyardık. Değişik olan tek şey bizde klasik müzik, mesela Nabukko'daki gibi yani onları andırır, tam olarak ne oldukları anlaşılamayan şeylerken sendeki pop müzik türü. Bu koro olayı hep oluyor.


Alıntıdır.