Büyücüler, Gören’lerdir. Neyi görürler? Onlar gerçeği birçok parçalar halinde değil, bir bütün olarak görürler.

Tüm evreni içinde bulacağın gün gelecek ve böylece büyücü olacaksın. Büyücü dünyada yaşamaz, dünya büyücünün içinde yaşar.

Zıtlıkların oyunu –zevk ve acı, zengin ve fakir, iyi ve kötü- sadece büyücünün bakış açısıyla görmeye başlayıncaya dek gerçek gibi görünür. Ama yine de günlük yaşam sahnesinin sıradan insanlar için çok gerçek olduğunu inkar etmez büyücü. Yalnızca duyularınıza, gördüklerinize ve hissettiklerinize inanırsanız, dışardaki yaşam oyunu da gerçek yaşamdır. (DJ da savaşçı/büyücü olmak için ilk şartın; kendini önemsemeyi bırakmak olduğunu söyler, şimdi Merlin’in ifadesiyle bunu karşılaştırın)

“Neyi gördüğün üzerine düşünerek zaman harcama, niye gördüğünü düşün.” (Kant’ın insan yapısına dair şaşkınlığının göstergesi neydi? Derslerinde başarılı olamayan çocuğu alıp psikoloğa götüren ama bu arada çocuğa kızmaktan kendini alamayan ebeveynlerin durumu!)

Böylece ilk ders şuna gelir: Sınırsız benliğini görmek için sınırlı benliğinin ötesine bak. Ölümlülük maskesini atıp büyücüyü bul! O, içinizden başka bir yerde değildir; ancak göreceklerinizi tam zamanında görürsünüz, adım adım. Görmezden önce, hayatta, yaşadığınızdan daha fazla bir şeyler olduğuna dair bir his gelir.

(Bir kitap okudum hayatım değişti fenomeni!)

İlk ders büyücüyü bulmak ve onun, zihin ya da duygular tarafından adapte edilmiş bakış açısından çok farklı olana saygı göstermektir. Duygular hisseder ve tepki verir. Öte yandan zihin , daha ağır bir şekilde işler. Geniş bir anılar dosyasına sahiptir ve sürekli bunlar arasında gidip gelir, eskiyle yeniyi karşılaştırır; şu iyidir, bu kötüdür, bu tekrarlanmaz şeklinde hükümler getirici gecikmiş bir tepki verir (hislere oranla)

Büyücüde her iki tepki de yoktur; ne ani ne gecikmiş; o, dünyayı görür ve her ne oluyorsa bırakır olsun. Bu pasiflik anlamına gelmez. (Peki ne anlama gelir? Üzerinde tartışın) BY30

Standart insan “bunu seviyorum” dediğinde, daha evvel onu yapmaktan hoşnut kaldığı şeyi tekrarlamayı sevdiğini söylemektedir. Hayat, yukardaki her iki tepkiyle bize sürekli seçim yaptırır, tekrarlamaktan hoşlandıklarımız ve tercih etmeyerek öldürdüğümüz diğer olasılıklar!

Seçmek yanlış değildir ama çaba gerektirir ve varlık çabayla elde edilmez. Seçme alışkanlığı çok enerji harcatır! Çünkü zihin sürekli incinme, hayal kırıklığı, yalnızlık ve diğer tüm acı verici deneyimlerin tekrarlanmaması için tetikte bekler. Peki zihin ne zaman sessiz kalacak?

Sessizliğin olmadığı yerde büyücüye yer yoktur. (DJ de öğrencilerine sürekli iç konuşmayı kesmeleri gerektiğini söylerdi, iki tespiti karşılaştırın. Bununla ilgili önerileri –meditasyon, dini vecibeler,doğa vs.- tartışın. Sükut neden altındır?)

Merlin Zihinle tartışmaz. Tüm tartışmalar düşünmekten doğar ve büyücü düşünmez. O görür. Bu mucizevi olana açılan kapıdır (neden?), içinizde ne görürseniz dışarıya da onu yansıtırsınız. (DJ, savaşçı gerekeni yapar demiştir, bu iki tespiti karşılaştırın)

Büyücü içinizdedir ve bir tek şeyi ister: Doğmayı.


Sihir ancak masumiyetin dönüşüyle geri gelebilir.

Büyücünün özü dönüşümdür.

Masumiyet üstü örtülmeden önceki doğal durumumuzdur. Üstünü örten şey ise ben imajımızdır. Kendimize ne kadar dürüstçe bakmaya çalışsak da, yıllar içerisinde kompleks bir şekilde birbirine geçerek oluşmuş bir imaj görürüz, başka bi şey görmek pek olası değildir. (ben imajı nedir, nasıl oluşur, havuzdaki daireler ve kesişmeleri)

Büyücü kendini her yerde görür çünkü onun bakışı masumanedir. Bir büyücü, hala bir egosu ve ben-imajının olduğunu bilir ama bunlar onu engellemez. (Don Juan’ın kendini önemsememek ilkesi ile karşılaştırın, eski büyücüler insanların kaç çeşit olduğunu saptamışlardı?)

Birbirimizi tanımlamak için kullandığımız isimler ve en basit tanımlamalar (arkadaş, aile, yabancı gibi) yargılarla yüklüdür. Örneğin arkadaş ve yabancı arasındaki uçurum yargılarla doludur. Bu yargılamalar, onları su üstüne çıkarmasak da, tozun merceği kirletmesi gibi görüşümüzü bozarlar. (Objektiflik var mıdır? Kavram olarak tartışın)

Bazen cümleleri takip etmek zor
iç içe geçmiş sepetlerimin en içine
düşüyorlar
uzaklardan bir ses gibi geliyor
çok diplerden
bana ulaşmadan öyle belirsizleşiyorlar ki
kelimeler kayboluyor
uzun bir yılan gibi belli belirsiz
bir kuyruk kalıyor o cümleden geriye.

Onun çevresinde pastel rengi ışıktan
saçaklar dönüyor gelişi güzel.
yani o cümleyle aramda
duyguların denizi var dalga dalga
yani birleşmemiz çok zor
onlar dönüp dururken biteviye
hep aradan BİR AN göreceğim yüzünü
Bütün cümleler hepsi
bundan mı ibaret yani Sibel?!

Öyleyse bu cümle bir kırbaç da olabilir
bir atkı da
Bir yay ve belki oku da olabilir
aramızdaki dalgaların şiddetine bağlı
o dalga bazen şimşek gibi
bazen bir meltem.
hepsinin ardından başka görüyorum yüzünü
oysa sen hep birsin
sonsuz sayıda ifade biçiminden BİR-i-sin.

10.01.05-SA-şiirimsiler

İnsanlar dışarıya bakıp nesnelerin büyüsüne kapıldılar ve gördükleri herşeyi isimlendirip kullanmak için can attılar. Tüm kuşlar ve vahşi hayvanlar isimlendirilmeliydi, yemek veya zevk için bitkiler yetiştirilmeliydi, topraklar keşfedilmek için vardı. Merlin bunların hiç birine ilgi göstermedi. Büyücüler genelde meşe, ceylan veya takımyıldız gibi en sıradan şeylerin bile isimlerini bilmezler. Ama bir büyücü bunlardan birine dalıp saatlerce bakabilir ve bunu tüm benliğini vererek yapar. (Kafamızda taşıdığımız etiketleri konuşalım, olmayabilir miydi, olduysa bile şimdi ne yapılabilir?)

Zihnin hızı hayranlık vericidir ama bu hız bizi sıkıntıdan kurtarmaz. Hakkında fikir yürütebildiğiniz şeyleri deneyimlemişsinizdir ve deneyimlediğiniz şeylerden sıkılacaksınızdır!!!

Sürekli dönüşmesi gereken sensin dedi Merlin, paslanmaya yüz tutmuş benliğinle dünyayı yeni gözlerle görmeyi bekleyemezsin!

Büyücü hiçbir şeyi iki defa aynı şekilde görmez. (Neden?)

Masumiyet zihnin ötesindedir. Şu anki durumunuzu yargılamayın. Bilinmesi gereken ilk şey; ne yapılmaması gerektiğidir! Masumane bir şekilde görebilmenin sırrı, görmeyi umduğumuz şeyle koşullanmamış olan yeni bir bakış açısındadır (Don Juan’ın bileşim noktasını hatırlayın)

Eğer şurdaki ağacı gerçekten görebilseydin dedi Merlin hayretten yere yığılırdın.

(Gerçekliğin, bilinçli gözlemcinin katılımını beklediği kuantum ana fikrini tartışın.)

Bu ders şuna gelir: “masumane bir şekilde görürsen hayat verirsin”. Yaradılışın her zerresinde soluk alıp veren sevginin farkına vardığımızda, masumiyetimizin de farkına varacağız.



Hazırlayan: Sibel Atasoy

Kim ki iblislerle savaşır
Kendisi de iblise dönüşmemeye dikkat etmelidir,
Çünkü uçuruma yeterince uzun süre bakarsan,
Uçurum da senin içine bakar!
Nietzsche