Birey-toplum ilişkisi sosyolojinin açıklamaya çalıştığı önemli sorunsallardan biridir. Birey nasıl sosyal bir varlık olarak toplum içerisinde başkalarıyla birlikte yaşamayı öğrenmektedir ya da toplum onu nasıl sosyal bir bireye dönüştürmektedir? Çünkü bireyler herkesin bildiği üzere sosyokültürel değerlerle donanımlı, medeni bir varlık olarak dünyaya gelmezler. Tersine içinde doğup büyüdükleri toplumun bir parçası olarak onun yüzyıllar boyu kuşaktan kuşağa geçen değerlerini, özelliklerini tanır, öğrenir, benimser ve onlara göre hayatlarını şekillendirirler. İşte sosyolojide bu durum yani toplumun değerler sistemini ve ideallerini bireye aktararak onu toplumun bir parçası hâline getirme süreci sosyalleşme kavramı ile ifade edilir.
Bizler çoğunlukla geçmiş yaşantılarımızın ve hayatımızı paylaştığımız diğer insanların üzerimizdeki etkilerinin, kişiliklerimizin oluşmasında ne ölçüde etkili olduğu üstüne düşünme gereği duymayız. Sanki şu anda sahip olduğumuz kimlik ve kişilik ile dünyaya gelmiş olduğumuz ve başkalarının üzerimizde hiçbir etkisinin bulunmadığı kanısına sahibiz. Gündelik yaşantımızı sürdürürken de aynı kanı üzerimizde hâkimdir. Fakat seçimlerimizin oluşmasında etkili olan sosyal etkenleri, kurumları, dâhil olduğumuz toplumsal grupları pek de dikkate almayız. Oysa insanlar kaçınılmaz olarak hayatlarını toplum ve toplumsal gruplarla etkileşim içinde sürdürürler; öğrenirler ve öğretirler, etkilenir ve etkilerler. Her toplumda bireyleri içinde yaşadıkları toplumun sağlıklı bir üyesi hâline getirmeyi amaçlayan bazı grup ve kurumlar bulunmaktadır. Sosyalleşme araçları olarak adlandırılan bu kurum ve gruplar bireyi çocukluk döneminden itibaren toplumsal hayata hazırlar. Dört temel sosyalleşme aracı vardır. Bunlar; aile, okul, arkadaş grupları ve kitle iletişim araçlarıdır. Aile, bireyin sosyalleşmesini sağlayan ilk ve en önemli birimdir. Geleneksel toplumlara nazaran günümüzde ailenin sosyalleşme üzerindeki etkisi azalsa ve başka kurumlarla bu rolünü paylaşsa da çocuğun toplumsal hayata katılımının en önemli basamağını oluşturmayı sürdürmektedir. Bireyler en önemli sosyalleşme kazanımlarından biri olan dili ve temel davranış kalıplarını ailede öğrenirler. Aileden sonra en önemli ikinci sosyalleşme aracı okuldur. Okul resmî ve örgütlü bir sosyalleşme kurumudur. Çocuğa henüz bilmediği ve daha sonraki yaşamını kolaylaştıracak pek çok şeyi öğreterek daha üst seviyelerdeki toplumsal problemlerle mücadele etme yolunu gösterir. Aynı zamanda geçerli olan toplumsal değerleri benimsemesine de yardımcı
olur.
Yetişkinler tarafından doğrudan kontrol edilemeyen ve daha özgür bir sosyalleşme ortamı sunan önemli sosyalleşme araçlarından biri de arkadaş gruplarıdır. Çocuklar arkadaş gruplarında çatışma, iş birliği, rekabet gibi deneyimleri yaşarlar ve beklentileri, arzuları ve yönelimleri doğrultusunda kendilerini özgürce ifade etmeyi öğrenirler. Kitle iletişim araçlarının bir sosyalleşme aracı olarak ortaya çıkması modern bir olgudur ve diğer sosyalleşme araçlarından daha farklı bir etkiye sahiptir. Radyo, televizyon, sinema, gazete, İnternet gibi kitle iletişim araçları geniş kitlelere ulaşabilmektedir.
Ayrıca etkiledikleri insanların doğrudan karşılık vermelerine imkân tanımadığından bu araçlar tek yanlı belirleyici bir etkileme gücüne sahiptir. Kitle iletişim araçları sayesinde çocuklar toplumun genel görünümü hakkında bilgilere sahip olurlar. Bu araçların en önemli özelliklerinden biri de çocuklara örnek almaları için rol modeller sunabilmeleridir.
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM