Tarık bin Ziyad (670 - 720) kökeni Berberilere dayanan 'Arkanızda deniz, önünüzde düşman...' diyerek Endülüs'ü feth etmeyi kendisini ve askerlerini şartlandıran Emevi komutandır. Günümüzde Akdeniz ile Atlas Okyanusu'nu birleştiren, Avrupa ile Afrika kıtalarını ayıran boğaza Cebel-i Tarık Boğazı adı verilmiştir. Arapça'da "cebel" dağ demektir. Cebel-i Tarık, "Tarık'ın dağı" anlamına gelmektedir.

Berberi asıllı Nefzafe veya Zenate kabilesine mensup olduğu bilinen Tarık bin ziyad Afrika'nın batısındaki fetihler sırasında esir alındı. Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelik zamanında feth etmek üzere görevlendirilen Musa bin Nusayr'ın kumandası altına giren Tarık, kabiliyeti ve zekasıyla dikkatleri kısa zamanda üstüne çekmiştir.Müslüman olunca Musa bin Nusayr tarafından azat edilmiş ve Kuzey Afrika Seferine komutan olarak görevledirilmiştir. Ardından Tanca'ya vali olarak atanan Tarık, Endülüs'e gönderilinceye kadar bu görevde kaldı. Endülüs'ün fethine hazırlık amacıyla yapılan keşif seferlerine katıldı. Seferde döndüğünde kendisini tarihe altın harflerle yazdıracak görevle şereflendirildi.

İspanya'da Vizigot Kralı ile Sebte Kontu Julianus'un arası açıktı. Krala öfkeli olan kont Musa bin Nusayr'ı İspanya'nın fethine teşvik etti. Ayrıca kralın kızına göz diktiği için Müslümanların İber Yarımadası'na girmesine yardımcı olacağının sözünü verdi.




Theodor Hosemann tarafından yapılan portre (19yy)

İspanya'daki iç karışıklıklardan istifade etmek isteyen Musa bin Nusayr,(Emevi halifesi 1. Velid'in emrinde Kuzey Afrika ve İspanya Valisi olarak görev yapmış Müslüman Arapkumandandır. ) Tarık bin Ziyad'ı 7000 kişilik bir kuvvetle İspanya üzerine görevlendirdi. Ordusuyla denize açılan Tarık rüyasında Hz Muhammed'i (sas) gördü. Hz Muhammed (sas) ona "Tarık! sen işine devam et, Müslümanlara karşı merhametli ol ve verdiğin söze vefa göster! " buyurmuş, sonrasında ashabıyla birlikte Endülüs'e girmiştir. Bu rüyadan sonra Tarık bin Ziyad'ın kendine inancı bir kat daha artmıştı ve kendini daha güçlü hissetmeye başlamıştı. Ordusu İle Cebel-i Tarık boğazını geçen Tarık bin Ziyad ordusunu karaya indirdikten sonra gemileri yaktırmıştır. Gemilerin tamamının yakıldığını gören askerler için sadece tek bir seçenek kalmıştı, tek kurtuluşun zafer olduğunu anlayan Tarık bin Ziyad'ın ordusu artık harbe odaklanmıştı.

Tarık bin Ziyad, 28 Nisan 711'de Cebel-i Tarık'ta karargah kurdu. Nitekim ilk olarak Ceziretul Hadra adı verilen yer alındı, bununla birlikte birçok köle ve ganimet ele geçirildi. Bu fetihten sonra kuzeye doğru ilerlemek isteyen Tarık bin Ziyad'ın ilk hedefi Cordoba şehriydi. Vizigot Kralı o günlerde bir hayli meşguldü, Kuzeyde Franklarla uğraşıyordu. Bu fırsattan yararlanan İslam ordusu İspanya'daki ilerlemesine devam etti. Bu tehlikenin farkına varan kral (50.000-100.000) civarındaki ordusuyla Müslümanlar üzerine yürümeye karar verdi. Bunu duyan Tarık bin Ziyad kendinden 10-15 kat büyük olduğunu öğrenince, Halifeden asker göndermesini istedi. Halife 5.000 kişiden oluşan kuvveti Tarık bin Ziyad'ın yardımına gönderdi.



Endülüs Emevi Devleti Sınırları

İki ordu Lekke Vadisi'nde karşılaştı, Kralın ordusu teçhizat ve asker bakımından ezici bir üstünlük taşıyordu. Bunu gören Tarık bin Ziyad acilen bir durum değerlendirilmesi yaptı. Ordusunu bölüklere ayırarak her bir bölüğe farklı taktikler verdi. Ardından askerlerine tarihe geçecek bir konuşma yaparak askerlerdeki cihad aşkını tekrar alevlenmesini sağladı. Savaş Ramazan'ın son günlerinden bayram sonuna kadar sürdü. Tarık bin Ziyad bayramın son günü düşmanla çarpışarak kralın yanına kadar gitti, mızrağı ile kralı öldürdü.

Tarık bin Ziyad bu savaştan sonra Endülüs'ün kapısını iyice araladı, İslam'ın Avrupa'ya sıçramasını sağladı. Ordusunu Üçe ayırıp farklı bölgelere gönderdi. Bu şekilde Endülüs'te ki devletin genişlemesini sağladı. Üç yıl gibi kısa sürede İspanya'nın tamamı feth edildi. Müslüman olduktan sonra hayatının tamamını cihad yolunda harcayan Tarık bin Ziyad. İslam'ın Avrupa ve Afrika bölgesine yayılmasında büyük katkıları oldu. Sekizinci yüzyılın İlk çeyreğini geçmeden vefat etti.

Ruhu şad olsun