Emeviler, Dört Halife Dönemi
Dört Büyük Halife ya da Hulefa-i Raşidin, (Raşid Halifeler veya Dört Büyük Halife) (Arapça: الخلفاء الراشدون) İslam Peygamberi Muhammed'in vefatının ardından seçimle görev yapmış halifelerdir. Urducada Sünni referanslarla dört arkadaş (Urduca: چار یار çar yar) olarak ifade edilmektedir.Tümünü oku (yeni pencerede açılır)
’nden (632-661) sonra Müslüman Arap devletine egemen olan hanedandır. Hz. Ali’nin 661’de öldürülmesinden sonra başa geçen Emeviler, 750’de Abbasiler tarafından yıkılıncaya değin hüküm sürdüler.
Dini siyasette kullanmaya çalışan, yaptıkları her işin din adına yapıldığını söyleyen Emevi liderler, Hz. Muhammed S.A.V.'in torunlarını da öldürmekten çekinmemişlerdir.
Emeviler dönemindeki devlet yönetimi sonraki İslam devletlerine örnek oluşturdu. Hz. Ömer Radiyallahuanha döneminde (634-644) ortaya çıkan divan adlı kurumu Emeviler daha da geliştirdi. Halifeler devlet işlerini vezirler aracılığıyla yürütmeye başladılar. Emevi toprakları eyaletlere ayrılarak yönetildi, ama eyaletler Şam’daki merkezi devlete bağlıydı. Emevi Devleti, İslam devleti olmaktan çok bir Arap devletiydi. Emeviler, Müslüman Araplar ile Arap olmayan Müslümanları birbirinden ayırıyorlardı; Arap olmayan Müslümanlara Mevali diyorlardı. Emevi Devleti’nin yıkılmasında en önemli etkenlerden biri bu ayrımcılık oldu. Araplaştırma siyasetinin bir sonucu olarak Arapça devletin tek resmi diliydi. Devlet gelirleri, dinsel gereklerden kaynaklanan vergiler ile fethedilen yerlerden ve savaşlardan elde edilen ganimetlerden oluşuyordu. İslam tarihinde ilk altın para da Abdülmelik döneminde (685-705) basıldı.
Emeviler Dönemi
1. MUAVİYE DÖNEMİ
Hz. Ali'nin ölümü ile Muaviye İslam Devleti'nin başına halifesi oldu. Muaviye Emevi kabilesinden olduğu için Muaviye ve daha sonra kendi soyundan gelen halifeler dönemine Emeviler dönemi denir. Muaviye halife olmakla birlikte tam anlamı ile rahat değildi. Çünkü Hz. Ali 'nin oğlu Hz. Hasan harekete geçmişti. Müslümanlar arasında yeniden bir savaş ortamı oluşuyordu. Ancak Hz. Hasan Müslümanlar arasında yeni bir savaşın olmasını istemediğinden Muaviye 'ye bazı şartlar öne sürerek savaştan çekildi. Buna göre Muaviye ölünce yerine Hz. Hasan'ın kardeşi Hz. Hüseyin halife olacaktı. Muaviye bu teklifi kabul etti.
Muaviye döneminde bir taraftan iç karışıklıklar olurken diğer taraftan fetih hareketleri hızını kesmeden devam ediyordu. Rodos ve Girit adalarına seferler yapıldı. İstanbul ilk defa İslam donanması tarafından kuşatıldı. Ancak İstanbul'un kalın surları ve suda da yanan grejuva ateşi sayesinde kuşatmadan kurtuldu.
2.YEZİD DÖNEMİ Muaviye daha ölmeden oğlu Yezid'i halife ilan etti. Hz. Hasan ile yapmış olduğu antlaşmaya uymadı. Bunun üzerine Hz. Hüseyin harekete geçti. Küçük bir grupla Kufe şehrine doğru yola çıktı. Ancak Kerbela şehri yakınlarında Yezid'in ordusu tarafından kuşatıldı, direnmesi üzerine etrafındakilerle beraber öldürüldü. Hz. Hüseyin'in öldürülmesi İslam Dünyasındaki ayrılıkları daha da arttırdı. Hz.Ali taraftarları Ayrılarak Şİİ mezhebini kurdular.
3. ABDÜLMELİK DÖNEMİ Halife Abdülmelik iç karışıklıkları giderdikten sonra fetih hareketlerine devam etti. Arapça resmi dil olarak ilan edildi. İlk İslam parası bu dönemde bastırıldı.
4. VELİD DÖNEMİ Halife Velid döneminde fetih hareketleri daha da hızlandı. İslam orduları bir taraftan Orta Asya'da fetihler yaparken diğer taraftan kuzey Afrika'nın fethi tamamlanmış İslam orduları Kadiks Savaşı ( 711) ( Emevi - Vizigotlar ) ile Cebelitarik boğazını geçerek İspanya'ya girmişti. Tarık Bin Ziyad komutasındaki İslam orduları kısa sürede İspanya'yı fethettiler.
Puvatya Savaşı: İspanya'yı fetheden İslam orduları Pirene Dağlarını aşarak Fransa ya girmeye başladılar. Bunu üzerine Arap-İslam ordusu ile Frank ordusu karşı karşıya geldi. İki taraf arasında yapılan Puvatya Savaşını Frank ordusu kazandı ve Müslüman Arapların Avrupa'daki fetih hareketi durmuştu. Yenilen Müslüman Arap ordusu Fransa'dan geri çekildi ve İspanya da kaldı. Yaklaşık 90 yıl süren Emevi hanedanı Horasanlı Ebu Müslim'in başlattığı bir ayaklanma sonucunda yıkıldı ve yerine Abbasi hanedanı kuruldu.
Tarih
Emevi hanedanın kurucusu Muaviye, Mekkeli Kureyş kabilesine bağlı Ümeyye ailesinden geliyordu. Emeviler, ailenin adından dolayı Beni Ümeyye olarak da anılır. Muaviye, Hz. Ömer döneminde 641'de Şam valisi olmuş ve Suriye'yi denetimi altına almıştı. Muaviye, 656’da başa geçen Hz. Ali'nin halifeliğini tanımadı ve onu üçüncü halife Hz. Osman'ın öldürülmesinden sorumlu tuttu. Hz. Ali, Şam valiliğine bir başkasını atayınca da çekişme savaşa dönüştü. Muaviye, Sıffin Savaşı'nda (657) yenilmek üzere olan askerlerinin mızraklarına Kuran yapraklarını taktırdı ve böylece Hz. Ali'nin ordusunu durdurdu. Halifelik sorununu savaşla değil hakeme başvurarak çözmeyi önerdi. Ne var ki Muaviye’nin hakemi Hz. Ali’nin hakemini ikna ederek Muaviye’yi halife ilan etti. Hz. Ali bu sonucu kabul etmemekle birlikte denetimindeki toprakları yavaş yavaş yitirdi ve bir süre sonra da öldürüldü.
Muaviye, Hz. Ali'nin 661'de öldürülmesinden sonra halifeliğini ilan etti ve böylece Emevi yönetimi başladı. Muaviye, halifeliğini tanımayanları sert bir biçimde bastırdı ve iç karışıklıklara son verdi. Ardından yeni fetihlere girişti. Emevi egemenliğini doğuda Hindistan sınırına, batıda Kuzey Afrika'ya, oradan da Güney İspanya'ya kadar yaydı. Yeni kurulan donanmayla 669-678 arasında Bizans’ın başkenti Konstantinopolis'i (İstanbul) ele geçirmek için seferler düzenlendi, ama başarılı olamadı. Muaviye 680’de öldüğünde ardında güçlü bir devlet bıraktı. Halifeliği dinsel önderliğin yanı sıra tam bir siyasal önderliğe dönüştürdü. Halifelik merkezini de kutsal topraklardaki Mekke’den Şam’a taşıdı. Artık halife bir kurul tarafından seçilmiyor, babadan oğula geçiyordu. Nitekim Muaviye’nin yerine oğlu I. Yezid halife oldu.
I. Yezid tahta çıktığında yeni bir halifelik sorunuyla karşı karşıya kaldı. Hz. Ali'nin küçük oğlu Hüseyin, halifeliğin kendi hakkı olduğunu ileri sürdü ve Yezid'in halifeliğini tanımadı. Yezid sorunu askeri yöntemlerle çözmeye karar verdi ve Hüseyin ile yandaşlarını 681’de Kerbela'da kıyıma uğrattı. Bu olay, İslam tarihindeki Sünni ve Alevi-Şii mezhep ayrılığını da kesinleştirdi. I. Yezid, yaklaşık üç yıl iktidarda kaldı, ama İslam tarihine en acımasız hükümdarlardan biri olarak geçti. I. Yezid'in ölümünden sonra 683’te oğlu II. Muaviye halife oldu. II. Muaviye’nin iktidarı yalnızca bir yıl sürdü. II. Muaviye ve önceki iki hükümdar, Ebu Süfyan’ın soyundan geldikleri için Süfyaniler olarak anılır.
II. Muaviye’den sonra 684'te I. Mervan halife olarak Emevi Devleti’nde Mervaniler dönemini başlattı. Emeviler en parlak dönemini I. Mervan’ın oğlu Abdülmelik döneminde (685-705) yaşadı. Bu dönemde Irak ve İran'daki ayaklanmalar bastırıldı. Hindistan ve Orta Asya'da yeni fetihlerle devletin sınırları genişletildi. Süleyman’ın halifeliği sırasında Bizans İmparatoru III. Leon'un 717'de Emevi ordusunu ağır bir yenilgiye uğratması, Emevi Devleti’nin gerileme döneminin başlangıcı oldu. Araplar arasında kabile çatışmaları yeniden başladı ve "Mevali" denen, Arap olmayan Müslümanların merkezi yönetime karşı hoşnutsuzlukları arttı. 707-720 arasında halifelik eden Ömer'in başlattığı yenileşme hareketleri de kalıcı bir sonuç getirmedi. Hişam döneminde (724-743), 732'de İspanya üzerinden Fransa'yı fethe girişen Emevi ordusu Poitiers'de (Puvatya) durduruldu. Emeviler Anadolu'da Bizans’a karşı üstünlüklerini de yitirdiler. Orta Asya'da Türkler, Kuzey Afrika'da Berberiler Emevi egemenliğine başkaldırdılar.
Son Emevi Halifesi II. Mervan döneminde (744-750) Abbasiler denetiminde gelişen muhalefet Emevi egemenliğini sarstı. Emevi Devleti’nin yıkılışında Ebu Müslim Horasani önemli rol oynadı. Sonunda Abbasilerin önderi Ebu'l-Abbas, Emevi egemenliğine son verdi ve Emevi hanedanının bütün üyelerini öldürdü. Bu kıyımdan canını kurtarabilen Abdurrahman, İspanya'ya giderek orada Endülüs Emevileri Devleti’ni kurdu.
Devlet yönetimi
Emeviler dönemindeki devlet yönetimi sonraki İslam devletlerine örnek oluşturdu. Hz. Ömer döneminde (634-644) ortaya çıkan divan adlı kurumu Emeviler daha da geliştirdi. Halifeler devlet işlerini vezirler aracılığıyla yürütmeye başladılar. Emevi toprakları eyaletlere ayrılarak yönetildi, ama eyaletler Şam’daki merkezi devlete bağlıydı. Emevi Devleti, İslam devleti olmaktan çok bir Arap devletiydi. Emeviler, Müslüman Araplar ile Arap olmayan Müslümanları birbirinden ayırıyorlardı; Arap olmayan Müslümanlara Mevali diyorlardı. Emevi Devleti’nin yıkılmasında en önemli etkenlerden biri bu ayrımcılık oldu. Araplaştırma siyasetinin bir sonucu olarak Arapça devletin tek resmi diliydi. Devlet gelirleri, dinsel gereklerden kaynaklanan vergiler ile fethedilen yerlerden ve savaşlardan elde edilen ganimetlerden oluşuyordu. İslam tarihinde ilk altın para da Abdülmelik döneminde (685-705) basıldı.
Emevi sanatı
Emevi sanatı, özellikle mimarlık alanında gelişmişti. Emevi döneminden günümüze pek çok cami, saray, kale gibi yapılar kalmıştır. Emevi sanatı, Yunan, Bizans, İran’daki Sasani sanatının etkilenmiştir.
I. Velid döneminde (705-715) Şam'da yaptırılan Emeviye Camisi (ya da Ümeyye Camisi), Emevi mimarlığının karakteristik özelliklerini taşır. Dikdörtgen planlı cami, eski bir Roma tapınağının temeli üzerinde yükselir. Yapı, dört büyük ayağın taşıdığı dört kemere oturtulan bir kubbeyle örtülüdür. Caminin kare planlı üç minaresi vardır. Avlusunu üç yandan iki katlı revaklarla çevrilidir. Emeviye Camisi, günümüze pek az örneği kalan zengin mozaik bezemeleriyle de dikkati çeker. Bu bezemelerde Yunan ve Bizans etkileri açıkça görülür. Kudüs'te sekiz köşeli Kubbetü's-Sahra da (ya da Ömer Camisi) Emevi mimarisinin önemli bir örneğidir. Emevilere karşı ayaklanan Abdullah bin Zübeyr Mekke'yi ele geçirince, Halife Abdülmelik Hz. Muhammed'in namaz kılmış olduğu yerde, Müslümanların hac ödevini yerine getirmeleri için bu camiyi yaptırmıştır. Gene Abdülmelik döneminde Kudüs'te yapılan Mescid-i Aksa büyüklüğüyle dikkat çeker.
Emevilerin Suriye çöllerinde yaptırdıkları saray, köşk, kale gibi yapılardan günümüze çok azı ulaşmıştır. Lût Gölü'nün kuzey ucundaki Kuseyr Amra Köşkü, çevresi geniş surla çevrili bir alandadır ve salon ile hamamdan oluşur. Salonun duvarlarının Emevilerin askeri zaferlerini betimleyen resimler kaplı olması dikkat çekicidir. Bu resimlerde de Yunan ve İran etkisi görülür. Emevi sanatının bir özelliği de, duvar yüzeylerini hiç boş yer bırakmaksızın bezemekti. Şam
Şam Suriye'nin başşehri veya “Dımaşk” şehrinin merkez olarak kabul edildiği Suriye bölgesine verilen ad. Bu bölgenin merkezi olan Dımaşk şehrine “Şam” da denilmektedir. Şehir merkezi Suriye'nin güneybatı kesiminde yer almaktadır. Akdeniz'e uzaklığı 96 km, denizden yüksekliği ise 685 metredir. Şam şehrinin kuzeyinde Kasiyun Dağı, batısında Cebelü'ş-Şarki ve Lübnan Dağları vardır. Doğu ve güney tarafları ise çevredeki ovalara açılmaktadır. El-Gûte Vahasının ortasında yer alan şehre, ortasınTümünü oku (yeni pencerede açılır)
'ın 200 km güneyinde kurulmuş tipik bir çöl sarayı olan Mşatta Sarayı, kulelerle güçlendirilmiş bir surun ortasında yer alır. Mşatta Sarayı’nın içinde de Yunan
İyonya "Yunan" kelimesinin kaynağı.Tümünü oku (yeni pencerede açılır)
ve İran etkisi taşıyan zengin bezemeler vardır.
Emevilerden kalan bir başka yapı biçimi de bir tür han olan ribat idi. Bir surla çevrili olan ribatlarda odalar, ambar, ahır, sarnıç ve gözcü kuleleri bulunuyordu. Uzun yolculuklar sırasında konaklamak için kullanılan ribat, aynı zamanda küçük birer askeri üstü.
Sanat
Emevi sanatı, özellikle mimarlık alanında gelişmişti. Emevi döneminden günümüze pek çok cami, saray, kale gibi yapılar kalmıştır. Emevi sanatı, Yunan, Bizans, İran’daki Sasani sanatından etkilenmiştir.
I. Velid döneminde (705-715) Şam'da yaptırılan Emeviye Camisi (ya da Ümeyye Camisi), Emevi mimarlığının karakteristik özelliklerini taşır. Dikdörtgen planlı cami, eski bir Roma tapınağının temeli üzerinde yükselir. Yapı, dört büyük ayağın taşıdığı dört kemere oturtulan bir kubbeyle örtülüdür. Caminin kare planlı üç minaresi vardır. Avlusunu üç yandan iki katlı revaklarla çevrilidir. Emeviye Camisi, günümüze pek az örneği kalan zengin mozaik bezemeleriyle de dikkati çeker. Bu bezemelerde Yunan ve Bizans etkileri açıkça görülür. Kudüs'te sekiz köşeli Kubbetü's-Sahra da (ya da Ömer Camisi) Emevi mimarisinin önemli bir örneğidir. Emevilere karşı ayaklanan Abdullah bin Zübeyr Mekke'yi ele geçirince, Halife Abdülmelik Hz.Muhammed AS'in namaz kılmış olduğu yerde, Müslümanların hac ödevini yerine getirmeleri için bu camiyi yaptırmıştır. Gene Abdülmelik döneminde Kudüs'te yapılan Mescid-i Aksa büyüklüğüyle dikkat çeker.
Emevilerin Suriye çöllerinde yaptırdıkları saray, köşk, kale gibi yapılardan günümüze çok azı ulaşmıştır. Lût Gölü'nün kuzey ucundaki Kuseyr Amra Köşkü, çevresi geniş surla çevrili bir alandadır ve salon ile hamamdan oluşur. Salonun duvarlarının Emevilerin askeri zaferlerini betimleyen resimler kaplı olması dikkat çekicidir. Bu resimlerde de Yunan ve İran etkisi görülür. Emevi sanatının bir özelliği de, duvar yüzeylerini hiç boş yer bırakmaksızın bezemekti. Şam'ın 200 km güneyinde kurulmuş tipik bir çöl sarayı olan Mşatta Sarayı, kulelerle güçlendirilmiş bir surun ortasında yer alır. Mşatta Sarayı’nın içinde de Yunan ve İran etkisi taşıyan zengin bezemeler vardır.
Emevilerden kalan bir başka yapı biçimi de bir tür han olan ribat idi. Bir surla çevrili olan ribatlarda odalar, ambar, ahır, sarnıç ve gözcü kuleleri bulunuyordu. Uzun yolculuklar sırasında konaklamak için kullanılan ribat, aynı zamanda küçük birer askeri üstü.
EMEVİLERİN YIKILIŞ SEBEBLERİ 1. Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara değer vermemeleri, Arapları üstün görmeleri. (Arap olmayan Müslümanlara "Mevali" diyorlardı.) 2. Önemli görevlere Emevi ailesinden olanların getirilmesi ve bu durum sonucu oluşan Arap kabileleri arasındaki huzursuzluk. 3. Emevi ailesi arasındaki geçimsizlikler. 4. Fetihlerin durması. 5. Hz. Ali taraftarlarının (Şiiler) çalışmaları. 6. Hz. Abbas'ın soyundan gelenlerin çalışmaları (Hz. Abbas, Hz. Muhammed (SAV)'ın amcasıdır.)
EMEVİLER DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
1. Emeviler döneminde sınırlar doğuda Seyhun nehrine batıda Atlas okyanusuna, kuzeyde pirene dağlarına ve Anadolu içlerine kadar genişlemişti. 2. Emeviler döneminde İslam kültür ve uygarlığının temelleri atıldı. 3. Emeviler devrinde halifelik babadan oğula geçmeye başladı ve halifelik bir saltanata dönüştü. 4. Türklerle Araplar arasında şiddetli mücadeleler yapıldı. ( Emevilerin Arapçılık politikası bunda etkili olmuştur.) 5. Ülke yönetimi eyaletlere bölünmüştür.