Moğollar, Cengiz imparatorluğundan önceki dönemde Mançurya steplerinde ve Baykal Gölü etrafında göçebe kabileler halinde yaşayan topluluklardı. Ayni coğrafyada yaşayan Türk toplulukları ile olan uzun bir geçmişe dayalı ilişkileri ve her iki toplumun da ayni tür atlı göçebe kültürüne sahip olmaları nedeniyle Türkler ve Moğollar arasında kültürel ve sosyal benzerlikler bulunmaktadır. Ancak, her iki ırkın fiziksel görünüşleri ve dilleri birbirinden tamamen farklıdır. Moğollar, Cengiz Han ve oğulları döneminde, genellikle Türklerin yoğun olarak yaşadığı Orta ve Batı Asya’ya (Türkistan ve Altın Orda Devletinin bulunduğu bölge) doğru yayılmaları esnasında Türkler ile derin bir etkileşim içine girmişlerdir. Bunun sonucunda zamanla Türk kültürünün etkisi altına girerek Türkleştiler ve İslamlaştılar. Devlet yönetimini eski Türk devletlerinin uyguladıkları ilkelere göre düzenlediler. Uygur yazısını kabul ettiler ve zamanla Türkçe konuşur hale geldiler. Böylece Türk-Moğol Devleti karakteri kazandılar. Moğollar göçebeliği bırakıp yerleşik hayata geçtikçe diğer yörelerde de ayni akibete uğrayarak kendi kimliklerinden uzaklaştılar, buralardaki Türklerin ve diğer milletlerin (örneğin, Çinliler, İranlılar, Ruslar) içinde eridiler.