YUNAN VAHŞETİ
Yunanlıların medeniyete katkılarına –politika ve felsefe- hayran olurken Yunan toplumunun gerçekte ne olduğunu unutmak kolaydır.
Örneğin “Spartalı yaşam tarzı”nı duymuşuzdur da uygulamada bu ne anlama geliyordu? En başta Spartalı kız ve erkek çocuklar ailelerinden koparılıyordu. Askeri barakalarda yaşıyor, dövülüyorlardı. Çalmayı öğrenmeleri için yemek verilmiyordu. Spartalı olmak, sert olmak demekti.
Atinalılar Spartalılar kadar sert olmasa da, “yumuşak” olarak da tanımlanamazdı. Örneğin çocuk öldürmek onlar için sorun değildi (bu tüm eski medeniyetlerde, “yüksek” olanlarda bile, yaygın bir uygulamaydı). Batı entelektüel tarihindeki en etkili düşünürlerden biri, Aristo’nun kendisi, Politikalar’ında (VII.16) çocuk öldürmenin toplumun işleyişi için esas olduğunu savunur. Şöyle yazmıştır:
“Kusurlu ya da sakat çocuk yetiştirilmemesi için bir kanun olmalıdır. Nüfus fazlalığını önlemek için bazı çocuklar bırakılmalıdır (yani ölsün diye çöp yığınının üzerinde). Devletin nüfusu için bir sınır belirlenmelidir.”
Bu beyanın ifadesine dikkat edin. Aristo “bebek öldürmeyi severim” demiyor ama soğuk, rasyonel bir hesaplama yapıyor: fazla nüfus tehlikelidir, bu nüfusu kontrol altında tutmanın en uygun yoludur.
Yunanlılar meydan savaşını icat etmiştir: binlerce yaya asker düşmanla çarpışır, ilerledikçe ölür ya da öldürülür. Bugün Yunanlıları kültürlü ve asil olarak düşünsek de fetih sırasında nasıl davrandıklarını öğrenmek insanı sarsar.
Yunan fetihlerini yeni doruklara taşıyan Büyük İskender olmuştur.