Yıl 1948…
Yahudiler, Filistin toprakları üzerinde İsrail Devleti’ni kurdu.
ABD Başkanı Harry Truman’ın 1947’de son aşamaya getirdiği planın İslam alemindeki en büyük destekçisi, görünürde karşı çıkıyormuş gibi yapan Suudi Arabistan idi!..
* * *
İsrail’in kurulması, Müslüman Arapların ve Filistinlilerin büyük infialine neden oldu. Yıllar süren savaşlar yaşandı. Bu savaşlar Ortadoğu’nun etnik-mezhepsel fay hatlarını tetiklemekten, oluk oluk kan dökülmesinden, terör örgütlerine müsait zemin hazırlayıp coğrafyayı istikrarsızlaştırmaktan başka bir sonuç vermedi.
Yaklaşık 70 yılı kapsayacak bu kanlı sürecin tek kazananı vardı: İsrail!..
* * *
Condoleezza Rice, 2003 yılında ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak, Washington Post Gazetesi’nde, Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) açıkladı.
Rice bu röportajıyla Kuzey Afrika’dan başlayarak Asya’ya kadar uzanan coğrafyada yeni bir düzen yaratılacağını duyuruyordu!
Açıklamayı değerlendiren tarafsız uzmanlara göre; İsrail’in güvenliği için 22 devletin sınırları ve rejimleri değiştirilip bazıları paramparça edilecek, Irak ve Libya’dan sonra sıra Suriye ve İran’a gelecek, nihai hedef ise Türkiye olacaktı!..
Bölgede kurulacak bir Kürt devleti de İsrail ve yer altı zenginliklerinin üzerine oturan Batı emperyalizminin jandarmalığını yapacaktı.
Peki Türkiye’deki AKP iktidarının Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın destekleyip, eş başkanı olduğu BOP’un en hararetli savunucusu hangi Müslüman ülkeydi?
Yine Suudi Arabistan!..
* * *
Bu köşenin yazarının Suriye’deki rejimi devirmek için savaştıklarını söyleyen çoğu ruh hastası küresel teröristleri “Siyonizmin ve emperyalizmin cihatçıları (!)” olarak tanımlayıp, AKP iktidarını Suriye’deki yanlıştan dönmesi
için sürekli uyarmasının nedeni,
işte bu korkunç planı net olarak görmesiydi…
* * *
Trump, Başkan olduktan kısa bir süre sonra Suudi Arabistan’a gitti. Daha sonra da koyu Siyonist damadı Jared Kushner’i bu ülkeye gönderip saray darbesi yaptırdı. Böylece Trump, zaten ABD uydusu olan Suudi Arabistan’ı tipik bir köle ülke haline getirirken, sıkışan kendi ekonomisine can suyu olacak anlaşmalara da imza atmayı başardı.
İlginçtir, BOP’un derin müelliflerinden ABD’nin eski dışişleri bakanlarından Condoleezza Rice da, birkaç gün önce yine Suudi Arabistan’da idi!
* * *
Açıkça söyleyelim:
ABD iç politikasında köşeye sıkışan, seçimlerde Rusya ile işbirliği yapmakla suçlanan, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Flynn’in itiraflarıyla çok zor duruma düşen Trump’ın, can havliyle Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul ettiğini açıklayarak, pimi çekilmiş bombayı coğrafyamıza fırlatması, acılarla dolu yeni bir 70 yılın ilanı anlamına geliyor.
Bu karar ayrıca coğrafyamızın daha çok istikrarsızlaşacağını ve kan gölüne dönecek parçalanmış topraklarda yeni devletlerin kurulacağını haber veriyor.
Büyük İsrail’in güvenliği için asıl hedefin öncelikle İran ve son olarak da Türkiye’nin olacağı artık net olarak görülüyor.
Hiç kuşkunuz olmasın ki, Suudi Arabistan bu korkunç senaryoya da alkış tutuyor!
* * *
Dehşet planını bozmanın yolu, tüm öngörüleri doğru çıkan bilge diplomat Şükrü Elekdağ’ın pazar günkü söyleşimizde dile getirdiği gibi, Türkiye’nin acilen Suriye ile barışması ve İran’a arka çıkmasından geçiyor…
Zira “Ah Kudüs, vah Kudüs” demekle gerek kutsal kent Kudüs’e, gerekse yalnız ve güzel ülkemize dönük ürkütücü hesaplar değişmiyor!..
Uğur Dündar/08.12.2017/Sözcü