Palmira hakkında bilmeniz gereken 8 şey





Dünyanın en görkemli şehirlerinden



Palmyra (şimdiki yerel ve tarihteki adıyla Tadmor), Suriye'nin en önemli tarihi ören yeri olmasının yanı sıra dünyada da en tanınmış kültürel miraslardan sayılıyor. Asurlular ve Perslerden itibaren Tadmor, Mezopotamya ile Akdeniz arasında kervanların vazgeçilmez uğrak yeri imiş. Bu kervanlardan alınan yüksek geçiş ücretleri ile kalkınan Tadmor, Romalılar'ın 1. yüzyılın sonlarından itibaren sınırlarını doğu Akdeniz'de genişletmeye başlamaları ve şehir üzerinde kontrolu ellerine geçirmeleri sonrasında bile sahip oldukları avantajlardan yoksun kalmamış.

Roma İmparatorluğu'nu anlamak için eşsiz bir miras



Şehri 130 yılında ziyaret eden İmparator Adriyanus, Romalılar tarafından ismi Palmyra (Palmiye Şehri) olarak değiştirilen kente "serbest bölge" statüsü ve kendi vergisini toplama yetkisi vermiş. Daha sonra da, annesi Suriyeli olan İmparator Caracalla zamanında Roma İmparatorluğu kolonisine katılan Palmyra, Roma halkı ile aynı haklara sahip olmakla birlikte, imparatorluk vergilerini ödemekten de muaf tutulmuşlar. Palmyra soylularından Odainat'ın, Roma'nın başına dert olan Sassanian'ları bozguna uğratması ardından kendini "kral" ilan etmesinden sonra, İmparator Valerian 276 yılında onu imparatorluğun doğusunu "düzeltmek" görevi ile taltif etmiş. Hikayenin esas ilginç kısmı bundan sonra başlıyor. 267'de bir suikaste kurban giden Odainat hazretlerinin yerine, ikinci karısı Zenobia'nın, oğlu Vabalathus adına yönetime el koyması, işin içinde bir bit yeniği olduğunu düşünen Roma'nın hoşuna gitmemiş ve duruma müdahale için bir ordu göndermiş.

Tarih boyunca önemli olayların merkezi



Zenobia, gelen orduyu karşılayıp bozguna uğratmış. Daha sonra ordularının başında önce Bosra Garnizonu (Suriye'nin güneyinde), daha sonra Arabistan İli'ne girmiş ve arkasından Mısır'ın bir kısmını istila etmiş. Kendi adına para bastırıp, Roma İmparatorluğu'ndan da bağımsızlık isteyince, bardağı taşırmış. Roma duruma müdahale edip Zenobia'nın ordularını önce Antakya ve Humus'ta bozguna uğratmışlar, arkasından da Palmyra'yı kuşatmışlar. İnatçı Zenobia, teslim olmak yerine Pers İmparatorluğu'ndan askeri yardım alabilmek için tek başına bir deveye atlayıp kuşatmayı yarmış.

Palmyra Kraliçesi Zenobia'nın büyük şehri



Ancak Euprathes Irmağı'nı (Fırat) geçerken Roma'lı bir süvari tarafından yakalanmış. Daha sonra Roma'ya götürülen Zenobia, altın zincirlere vurulu olarak Roma sokaklarında dolaştırılmış. Ömrünün kalan günlerini İmparator tarafından tahsis edilen bir villada geçirdiği söylenirmiş. Ancak bazı kaynaklara göre ise, tutsak yaşamaktansa, kendisini açlığa mahkum ederek intihar etmeyi tercih etmiş. Palmyra Kraliçesi Zenobia'nın küstah ve dikbaşlı inatçılığı işte böyle tarihe yazılmış. Kraliçenin sonu bir bakıma şehrin de sonu olmuş. Roma birlikleri, eskinin öcünü almak için şehirde büyük bir katliam yapıp ateşe vermişler.

Yavaş tavaş tarihe gömülmeye başladı



Daha sonra çeşitli dönemlerde uç karakolu olarak güçlendirildiyse de, eski havasını bulamamış ve 634 yılında Müslümanlar tarafından işgalinden sonra da tümüyle tarihe gömülmüş. Palmyra'nın varlığının yeniden keşfedilmesi, Halep'te yaşayan İngiliz tüccarlar tarafından ve 1678'de gerçekleşmiş. Daha sonra birçok kez "macera gezginleri"ni ağırlayan Palmyra'nın, rüzgarla biriken çöl kumu altından çıkarılma çalışması bilimsel olarak 1920 yılında başlamış ve günümüze kadar sürmüş. Hala çeşitli ülke arkeologları tarafından yapılan kazılarda yeni kalıntılar ortaya çıkarılmakta.
Humus şehrinin 155 km. Doğusunda eski çağlardan kalan Palmira şehrinin harabeleri bulunmaktadır. Suriye çölünün ortasında kalan bu tarihi kent Halep ve Şam'a uzak olduğu için ülkeye kısa süreli gelen yabancılar tarafından pek fazla görülememektedir. Eski çağlarda İran körfezini uzaklardaki Akdeniz ile birleştiren kervan yolları üzerinde bulunan bu kentin tarihi, milattan önce 19. yüzyıla kadar gitmektedir. Bizans ve Roma dönemlerinde ise Palmira Hint Okyanusu ile Akdeniz arasında zengin ve canlı bir kent olarak parlamıştır.


Bir daha eski ihtişmalı günlerine dönemedi..



Milattan sonra 273 yılında Roma yönetimine karşı ayaklanmasını yerle bir edilerek ağır bir şekilde ödeyen Palmira, bir daha hiçbir zaman kendini toparlayarak eski ihtişamlı günlerine dönememiş ve özellikle 17. yüzyıldan insanlar tarafından tamamen terk edilerek bir hayalet kente dönmüştür. Palmira yani halk arasında bilinen adı Tadmor büyük bir ticari merkezmiş. Romalılar burayı serbest bölge yapmışlar. Daha sonra öldürülen kralın karısı Zennobia başa geçiyor.. Bir sürü savaşlarla Roma'yı bozguna uğratıyor. Mısır'a kadar geliyor. Roma'dan bağımsızlık istiyor. Ama Romalılar bunu yanına bırakmıyorlar tabi. Antakya ve Humus'ta iki defa ordularını yenip Palmira'yı kuşatıyorlar. Direndikçe direnmiş Zennobia…Persler'den de yardım almak için gece devesiyle tek başına kuşatmayı yardıktan sonra bir Romalı asker tarafından yakalanmış. Roma imparatorunun esiri olarak yaşamış ya da intihar etmiş bilinmiyor



Klasik müzik konseri verilmişti...



Palmira antik kentinde, geçtiğimiz Mayıs ayında Rus şef Valery Gergiev yönetiminde bir klasik müzik konseri verilmişti.

Palmira insanlığın hafızasında yaşayacak..



Bu görkemli mekanda gerçekleşen konserde Johann Sebastian Bach, Sergei Prokofiev ve Rodion Shchedrin'in parçaları çalınmıştı. İnsanlığın ortak umudu bu güzelliklerin her daim korunabilmesi.