Yeni bir araştırma bu söylediklerimi bilimsel olarak kanıtlıyor. Ayrılık acısından sonra sadece kalpte değil, beyinde de bir yıkım gerçekleşiyor.
"Aşk bir uyuşturucudur" diyen kişi haklı çıktı...
Aşk gerçekten de beyinde uyuşturucu etkisi yaratıyor. Ayrılık sonrası onu düşünmeyi bırakamamanızın nedeni işte bu bağımlılık... Yoksa neden ondan bahsedildiğinde, aradan yıllar geçmesine rağmen, hala kalbiniz çarpsın ki?
Nöroloji Profesörü Dr. Lucy Brown ve antropolojist Helen Fisher bu teoriyi test eden iki bilimadamı.
Romantik acılar yaşayan kişileri MR cihazına alıp beyin fonksiyonlarını inceleyen ekip, kişilere, onları terk eden insanların fotoğraflarını gösterdiler.
Bu sırada beyinlerinde neler olup bittiğine baktılar.
Sonuçlar son derece açıklayıcıydı: Terk edilen kişi, aşık olduğu insanın fotoğrafını gördüğünde, beyin içindeki
'o tuhaf bölge'tetiklendi.
Bilim dışı terimlerle ifade etmek gerekirse; aşık oldukları kişiyi görmek, insanların sadece kokain ve nikotin kullanırken aktif olan beyin alanlarını aydınlattı...
Ayrılık acınızın dozu ile, o kişiyle ne kadar uzun süre birlikte olduğunuz arasında hiçbir korelasyon yokmuş meğer.
Hani
"1 yıllık ilişkinin acısı 6 ay", "2 yıllık ilişkinin acısı 1 yıl sürer" filan gibi bir matematiksel inanç vardır ya... Yokmuş öyle bir şey. Ayrılık ayrılıkmış işte...
Ne kadar uzun süre birlikte olduğunuza bakmıyor; onu hatırlatan herhangi bir şeyi 10 yıl sonra görmeniz bile beyindeki
'tuhaf bölge'yi tetiklemeye yetiyor.
Sorun sizde değil, yaradılışta!
Kafanız iyiyken mesaj attığınız, onu bir başkasıyla gördüğünüzde delirdiğiniz, sosyal medya hesaplarında paylaştığı veya beğendiği saçmasapan her şeyi dikkatle ve saat saat kontrol ettiğiniz için de kendinizi suçlamayın.
Kalp kırıklığı hastalığının yan etkisi olan bu belirtiler, EVET MAALESEF, zarar veriyor ve kesinlikle eski sevgilinizi unutmanıza yardımcı olmuyor. Ancak son derece normal...
Bilimsel veriler, ayrılıktan sonra bunun gibi küçük psikotik davranışlarda bulunmanın bir
'sorun' olmadığını söylüyor. Zira beynimiz bunu yapmaya programlı...
Yani sorun sizde değil, yaradılışta!
Peki neden böyle abuk sabuk hareketler yapma gereği duyuyoruz? Şöyle açıklayayım: Beynimiz biraz şımarık bir organımız.
Sevgililer tarafından şımartılmaya çabucak alışıyor.
Şımartılma sürecinde de, sürekli daha fazlasını isteyen dopamin hormonu (duyguları, hareketleri, zevk ve acı algılarını etkileyen beyin kimyasalı) salgılıyor.
Sonra bu dopamin birdenbire kesilince, yani alıştığınız sevgiyi, ilgiyi alamayınca, beyin error vermeye başlıyor.
İşte bu nedenle saçmasapan hareketler yapıyoruz.
Beynin kökündeki ventral tegmental alanın (beyninizin nefes gibi bilinçsiz hareketlerini kontrol eden; aynı zamanda zevk, ödül ve aşık olma süreçleriyle ilgilenen kısmı) birdenbire aç kalmasıyla eski sevgiliye saplanıyoruz.
Beyin, fiziksel acı çeker gibi tepki veriyor
Zor bir ayrılıktan sonra fiziksel ağrı yaşadığınız oldu mu hiç? Bir düşünün bakalım... Mide krampları? Baş ağrıları? El-koy uyuşması? Muhakkak birini yaşamışsınızdır...
Bunların hiçbiri tesadüf değil.
Korkunç bir acıdan geçtiğinizde, o acının bütün travması vücudunuzu ve tabii ki beyninizi de etkiliyor.
Beyin, fiziksel acı çeker gibi tepki vererek, bir yerlerinizin ağrımasına sebep oluyor.
Bu konuyla ilgili de iki araştırma var. Bunlardan biri; ayrılığın, beynin fiziksel ağrıya yanıt veren bölümünü aydınlattığını, ancak dışardan ağrı hissi toplayan bölümlerini etkisiz hale getirdiğini gösteriyor.
Yani vücut fiziksel olarak yaralanmadığınız halde, korkunç bir şey olduğunu sanarak acı çekmeye, ağrı yaratmaya başlıyor.
Ölüme kadar yolu var...
Ayrılık acısının sindirim sistemi, bağışıklık sistemi ve hatta bazen kalp sağlığını olumsuz etkilediği defalarca kanıtlandı.
Aşırı durumlarda, bir ayrılma yaşamanın baskısı kalbi zayıflatıyor ve şişirerek tıpta
'kırık kalp sendromu' olarak da bilinen
'takotsubo kardiyomiyopati'ye sebep olabiliyor.
Oldukça nadir olmakla birlikte, dramatik koşullarda, bazen ani kalp yetmezliğine yol açarak ölümle bile sonuçlanabiliyor.
Evet bu doğru. Aşk sizi öldürebilir!
Yine mi "Her şeyin ilacı zaman" diyeceğiz?
İhtimaldir ki, ayrılık sonrası bir süre kendinizi iyi hissetmeyeceksiniz. Ve hatta, hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağınızı düşüneceksiniz.
Keşke size
"şöyle şöyle yapın, geçer" diyebilsem ama diyemiyorum.
Araştırmacılar süreci hızlandırmanın mutlak bir yolunun olmadığını söylüyor.
Bu konudaki tek iyi haber, siz isteseniz de istemeseniz de, beyninizin bu meseleyi halletmek için gece gündüz çalışıp çabalıyor olduğu! Hatta beyniniz sizi en iyi halinize geri döndürmek için fazla mesai yapıyor bile diyebiliriz.
Bilim adamları, ayrılıktan sonra ventromedial prefrontal korteksimizin (duygusal durum tespiti yapan bölgemizin) bizim için iyi bir gelecek hayal etmeye başladığını söylüyor.
Anlayacağınız bu bölge sayesinde, ne kadar acı yaşarsak yaşayalım, eninde sonunda toparlıyoruz.
Ayrılığın hiçkimse için şahane bir şey olmadığı malumumuzdu ama bu araştırmalardan sonra zavallı beynimizin de kolay bir süreçten geçmediğini öğrenmiş olduk.
Bununla birlikte, bir kapının kapanması, bir başkası açılması gibi sözleri zaten biliyorsunuzdur!
Acınız -ne kadar feci bir şekilde olursa olsun- yeni bir başlangıç anlamına geliyor, öyleyse tadını çıkarın!