Adı, Alexis de Tocqueville (1805-1859)…
Fransız siyaset kuramcısıydı.
Şu sözü meşhur:
“Geçmiş, artık geleceği aydınlatmadığı zaman ruh karanlıkta yürür!”
Yani…
Hafızasız mücadele hataya sebep olur!
Sözü, D. Trump'un yeni haçlı seferi/Kudüs çıkışına karşı eylem yapanlara getirmek istiyorum. Fakat. Uzun bir giriş yapmama izin veriniz.
Hafta sonu kasım ayında çıkan bir kitap okudum.
Rasim Cinisli'nin (d.1938) kendi hayat hikayesini yazdığı; “Bir Devrin Hafızası.”
-1962'de Milliyetçiler Derneği'ne üye olan…
-1963'te komünizme karşı mücadele için Ötüken yayınevini kuran…
-1965'te Milli Türk Talebe Birliği Başkanlığı'nı yapan…
-1966'da Komünizmi Tel'in Mitingleri düzenleyen. (Bu mitinglerde “CAM kırılacak… CAM kırılacak” diye slogan attılar! “CAM” dedikleri; Cumhuriyet, Akşam ve Milliyet gazeteleriydi!)
-Büyük tiyatrocumuz Muhsin Ertuğrul'u “gomonist” diye işinden kovduran…
–Milli Gençlik dergisi çıkaran…
-1969'da Adalet Partisi'nden milletvekili seçilen ve bir yıl sonra Demokratik Parti'ye geçen…
-1970'de Aydınlar Ocağı'nı kuran kadro içinde olan…
-1974'te Osmanlı şehzadelerinin Türkiye'ye gelmesini sağlayan…
-Turgut Özal'dan Aydın Menderes'e parti kuruluş çalışmalarına katılan…
DYP İstanbul İl Başkanlığı'ndan Türkiye İçin Birlik Hareketi kuruculuğu yapan…
Rasim Cinisli, 624 sayfalık anı kitabında ABD emperyalizminin Türkiye (ve Ortadoğu) faaliyetleri konusunda nedense tek cümle etmiyor. Hatta…
İran'la ticaret yapmasına rağmen ABD'nin ambargosu konusunda bile tek satır yazmıyor.
Niye?…
Türk sağı'nın siyasi geçmişinde neden sadece Marksizmle mücadele var?
ABD'nin “haçlı seferlerine” gözleri neden hep kapalı oldu? Öyle ki bu uğurda, Amerikan 6. Filo'yu protesto eden solcuları İstanbul'da öldürmekten geri durmadılar!
Konuyu Kudüs'e getireceğim…
Ancak… Daha hatırlatacaklarım var!
İKİ YAZAR
Adı, F. William Engdahl (d.1944)…
Almanya'da yaşayan ABD'li araştırmacı yazar.
İlk kitabını 2004'te yazdı:
“Bir Yüzyıl Savaşı: Anglo-Amerikan Petrol Politikası ve Yeni Dünya Düzeni.”
Türkiye'de daha çok 2007'de yazdığı kitapla tanındı:
“Ölüm Tohumları.”
Ülkemizde son kitabı geçen kasım ayında çıktı:
“Tanrıların Gazabı: Kaybolan Hegemonya.”
Tesadüf… Rasim Cinisli'nin kitabıyla aynı günlerde okudum!
İki farklı kitap:
ABD'li yazar Engdahl ülkesinin, Türkiye ve Ortadoğu'da İslamcı hareketleri nasıl etkileyip yönlendirdiği hakkında sayfalarca yazıyor.
1960'larda sağ öğrenci hareketinin liderlerinden,1970'lerde politikanın önde gelen milletvekillerinden Türk yazar Cinisli ise, ABD emperyalizmi hakkında tek söz etmiyor! Varsa yoksa sadece Marksistler! Ötesi yok!
Oysa…
Engdahl kitabında ABD emperyalizminin ipliğini pazara çıkarıyor. Örneğin, Ortadoğu'daki siyasal İslam'ı/selefi cihatçıları nasıl hegemonyası altına aldığını belgelerle açıklıyor. Bugün “İslamcı teröristler” sözünü dilinden düşürmeyen ABD'nin, bu örgütleri nasıl desteklediğini, İslam'ı nasıl silah haline dönüştürdüğünü olaylar üzerinden tek tek anlatıyor.
ABD bu “mirası” İngilizlerden almıştı:
“İngiliz tarzı İslami despotizm!”
İngilizler'in, Mısır'da kendilerine karşıt milliyetçi (Wafd Partisi) iktidara karşı Müslüman Kardeşleri ortaya nasıl çıkardığını ve bu örgütün II. Dünya Savaşı'nda Hitler'in emrine nasıl girdiğini yazıyor. Keza. Soğuk Savaş'ın başlamasıyla bu karanlık ilişkiyi CIA devraldığını anlatıyor. Bu ilişki Afganistan'da doruğa çıkmıştı; artık devir “küresel cihat” devriydi! Uzatmayayım… Şunu demek istiyorum…
HATA YAPMAMAK
D.Trump'ın Kudüs manevrasını protesto eden Müslümanlar artık şu gerçeği öğrenmelidir:
İngiliz emperyalizmi Ortadoğu'ya, Selefi/Vehhabi inanç doktrinini/öğretisini destekleyerek geldi. Bu ilişkiyi Soğuk Savaş'ta ABD devir aldı. Ve:
Türkiye dahil Ortadoğu'daki kültürel hayatı itibarıyla partileri-örgütleri bu doktrin etrafında inşa etmeye çalıştı.
Bu nedenle I. Dünya Savaşı'ndan sonra…
İngiliz Muhipler Cemiyeti kurucusu (Türklükten istifa ettiğini açıklayan) eski Şeyhülislam Mustafa Sabri, Miralay Sadık gibi isimler ile Müslüman Kardeşler kurucusu Hasan el Benna Mısır'da bir arada idiler.
Bu nedenle II. Dünya Savaşı'ndan sonra…
Topbaşlar, Saraçlar gibi dönemin birçok alimi Mısır ve Suudi Arabistan'da Selefi/Vehhabi “eğitimi” aldı.
Bu sebeple Türkiye'de kimi parti vs. aracılığıyla siyaset; faizsiz bankacılık vs. aracılığıyla ekonomi; Diyanet gibi kurumlar vs. aracılığıyla mezhepler- tarikatlar (ve özellikle Nakşibendilik) Selefi/Vehhabi vesayeti altına sokuldu!
Bu öylesine bir görünmez savaştı ki; sadece solcular-ülkücüler değil İran İslam Devrimi'ne sempati duyan Müslüman gençler bile öldürüldü. ABD, anti-emperyalist Müslüman hareketlerin büyümesine de izin vermedi.
Şimdi… Bugün…
Kudüs eylemleri gösteriyor ki:
Türkiye'nin Müslümanları, sosyalistleri, milliyetçileri, Sünnileri, Alevileri omuz omuza haklı bir mücadele veriyor.
Bu rüzgar…
Teorik bilinci Selefi/Vehhabi inancıyla dolu olanları da yıkıp geçecektir.
Yeni bir dünya kuruluyor. Ve:
Bu yeni dünyanın kaybedeni Selefi/Vehhabi doktriniyle birlikte ABD emperyalizmi olacaktır.
Evet…
Hata yapmamak için politik hafıza şart!