Alışkanlıklardan vazgeçmek zor. Peki ya çok normal sandığınız alışkanlıklarınızın aslında son derece zararlı ve tehlikeli olduğunu öğrenirseniz? Doğru bilinen yanlışların listesini çıkardık.



Hapşırırken burnunuzu tutmayın



Hapşırırken ağzımızı kapamanın yanı sıra burnumuzu da tutar olduk. Hem ses çıkmasın hem de etrafa bir şey gelmesin diye yaptığımız bu hareket aslında hiç doğru değil. Ne zaman hapşırırken burnumuzu tutsak, beynimize giden basıncı ve kanı baskılamış oluyoruz. Damarlarımız ve sinir dokularımız sıkışıyor. Farkında olmadan vücudumuza zarar veriyoruz. Sürekli bunu yapar ve hapşırırken burnumuzu tutmayı alışkanlık haline getirirsek büyük baş ağrıları çekebilir, damarlarımıza zarar verebilir hatta işitme sorunları yaşayabiliriz.

Aşırı parfüm sıkmayın



Parfümlerde, bitkisel yağlardan daha yoğun ve kolay koku verdiği için ve tabii ki daha hesaplı olduğu için sentetik maddeler kullanılıyor. Dolayısıyla çok parfüm sıkmak fark etmesek bile bizi sersemletiyor ve başımızı döndürüyor. Ayrıca gözleri, boğazı ve cildi tahriş eder. Bundan sonra parfümü havalandırabileceğiniz bir odada sıkmak daha iyi bir fikir olabilir.

Gece yatmadan önce telefon kullanmayın



Geceleri, telefonun yaydığı yapay ışık uykuyu düzenleyen melatonin hormonunun üretimini bastırıyor. Düşük melatonin hormonu, depresyon, kanser, obezite, kalp hastalıkları ve kırılgan bağışıklık sistemine sebep olabiliyor. Erken uyuyamıyorsanız bile, her ne kadar telefonda vakit geçirmenin eğlenceli olduğunu bilsek de yatmadan önce telefonla saatlerinizi harcamayın...

Yemekten hemen sonra dişlerini fırçalamayın



Uzmanlara göre, dişlerinizi yemekten en erken yarım saat önce fırçalamalıymışız. Hatta mümkünse 1 saati kesinlikle beklememiz gerekiyormuş. Yiyecekler ve içecekler (özellikle de asidik olanlar) dişe etki ettiği kadar dişin altındaki tabakaya da etki ediyor. Diş fırçasının yemekten sonra hemen hareket halinde olması, o asidi diş tabakalarında daha derine itiyor. Bu da diş minesinde ve tabakada ekstra duyarlılığa sebep oluyor. Sırf ağzımızda kalan yemek kokusundan çabuk kurtulalım diye dişlerimizi öyle hemen fırçalamayalım, bekleyiverelim bir saat...

Sürekli anti-bakteriyel sabun kullanmayın



Bakteri diyince aklımıza hemen kötü mikroplar geliyor ama aslında öyle değil. Zararlı bakteriler olduğu kadar yararlı bakteriler de var. Mesela cildimizin yüzeyinde çok sayıda yararlı bakteri yaşıyor ve vücudumuzun korunması için yardımcı oluyorlar. Anti-bakteriyel sabunu sık kullandığımızda ellerimizi sürekli sterilize etmiş oluyoruz, bu da vücudumuza zararlı bakterilerin girmesi için apaçık fırsat veriyor. Dermatologlar, anti-bakteriyel sabunu elinizde kesik veya yara varsa öneriyorlar. Sürekli kullanmamız gereken bir şey değil; yani hatta haftada sadece iki kez kullanımı uygun görüyorlar. Öyle üstünde anti-bakteriyel yazıyor diye normal sabuından daha iyi olduğunu düşünüp o sabunları kullanmayalım.

Vücudu sıkıca saran kumaşlı taytlar giymeyin



Bugünlerin en havalı trend olsalar da sıkı kotlar/taytlar cildimize ve sinir uçlarımıza sürekli baskı uyguluyor. Bu da sinir uçlarınızı rahatsız ederek daimi bir huzursuzluğa sebep oluyor. Bunlar yeterince kötü değilmiş gibi bacaklara az hava geldiğinden kaşınmaya ve karıncalanmaya başlıyoruz. Eminiz ki tayt giymekten asla vazgeçemeyecek olanlar çoğunlukta... Ama hiç değilse çok sıkı tutan kumaşları değil de daha elastik kumaşları tercih edelim.