Tarihin en eski zaman dilimlerinden itibaren canlı grupları birbirleriyle ve çevreleriyle sürekli etkileşim içerisindedirler. Canlıların yaşamlarını idame ettiği, dolaylı veya dolaysız bir biçimde etkilendiği çevre; canlıların yaşamları üzerinde etkisi olan bir faktördür.
Biyoloji biliminin alt bilim dalların arasında yer alan ve canlıların cansız varlıklarla olan ilişkilerini inceleyen bilim dalına ekoloji denilmektedir. Ekoloji sözcüğü, yunanca ev, mekan anlamındaki ‘aikos’ ile bilgi ve bilim anlamına gelen ‘logos’ kelimelerinin birleşiminden türemiştir. Ekoloji, çeşitli türdeki canlıların çevreleri ile olan uyumlarını, yaşamlarını nasıl sürdüklerini, hangi koşullar altında besinlerini ve ihtiyaçlarını karşıladıklarını inceleyen bilim dalıdır. Ekolojinin ilgi alanları çok geniş olduğu için ekoloji 5 başlık altında incelenmektedir.
Ekolojinin İlgi Alanları
Küresel Ekoloji
Biyosfer, küresel ekosistemdir. Gezegenin tüm ekosistemleri ve çoklu karasal ekosistemlerin toplamıdır. Küresel ekoloji, bölgesel enerji ve madde alışverişlerinin organizmaların biyosferdeki yayılışını ve işlevlerini nasıl etkilediğini inceler.
Çoklu Karasal Ekosistemler Ekolojisi
Çoklu karasal ekosistemler (ya da çoklu denizel ekosistemler), birbirleriyle bağlantılı ekosistemlerin bir mozaiğidir. Çoklu karasal ekosistemler üzerindeki araştırmalar, çoklu ekosistemler arasındaki enerji, materyal ve organizma alışverişini kontrol eden faktörler üzerinde durur.
Ekosistem Ekolojisi
Ekosistem, bir ortamdaki canlı komüniteleri ve bu canlılara etkileşim içerisinde olan fiziksel faktörlerdir. Ekosistem ekolojisi, canlılar ve çevre arasındaki enerji akışı ve kimyasal döngü üzerinde durur.
Komünite Ekolojisi
Komünite, bir alandaki farklı türlerin populasyonlarının oluşturduğu gruptur. Komünite ekolojisi, komünite yapısını ve organizasyonunu etkileyen avlanma ve rekabet gibi türler arasındaki etkileşimlerin nasıl olduğunu inceler.
Popülasyon Ekolojisi
Popülasyon, bir alanda yaşayan aynı türün bireylerinin oluşturduğu bir gruptur. Popülasyon ekolojisi, populasyon büyüklüğünü etkileyen faktörleri analiz eder ve populasyonun zaman içerisinde nasıl ve niçin değiştiğini inceler.
Organizma Ekolojisi
Fizyolojik, evrimsel ve davranışsal ekoloji alt disiplinlerini kapsayan organizma ekolojisi, organizmaların yapısının, fizyolojisinin ve davranışının organizmanın çevresi tarafından yaratılan zorlukları nasıl karşıladığıyla ilgilidir.
Ekolojinin Bilim Dallarıyla İlişkisi
Ekoloji bilimi çok geniş alanlara yayıldığını ve ifade etmiştik. Bu nedenle biyoloji bilimi birçok bilim dalı ile ilişki kurmaktadır. Doğanın çok sayıda canlı türünü barındırması nedeniyle ekoloji bilimi biyoloji ve onun alt bilim dalları ile yakın ilişki içindedir. Peki bu bilim dalları nelerdir? Neler ile ilgilenir ve neleri incelerler? Bu soruların yanıtı;
Sosyoloji ; şehir içerisindeki insan ilişkilerini, özellikle sosyal grupların psikolojik tutumu ve çevreyi algılamasıyla ilgilenen bilim dalıdır.
Psikoloji; İnsanın çevreye karşı psikolojik tutumunu ve çevreyi algılamasıyla ilgilenmektedir.
Ekonomi; İnsan ve çevre arasındaki ilişkiyi ekonomik yönüyle incelemektedir.
Coğrafya ; insanların çevre şartlarına göre dağılımını, doğal kaynaklarla ilişkilerini ve insanların çevreye etkilerini incelemektedir.
Mühendislik ; Bunu bir örnek ile açıklayacak olursak, kirli suların arıtılması, hava kirliliği gibi konularla ilgilenmektedir.
Mimarlık; şehir ve bina proje tasarımlarını, özellikle alan kullanımını ele almaktadır.
Tıp ; Sıtma gibi doğadan ve çevreden gelen hastalıkları, çevresel koşulların etkilediği kanser gibi çevre sağlığıyla ilgilenmektedir.
Ekolojinin diğe bilim dallarıyla ilişkisini çok iyi anlatan bir tablo;
EKOSİSTEM YAPISI
Ekosistemin yapısını, ekolojik terimler ve çevreyi oluşturan canlı ve cansız varlıklar olarak ifade edeceğimiz başlıklar altında anlatarak ifade edeceğiz. Çünkü ekosistemin yapısı aşağıda sıraladığımız ekolojik terimlerden ve canlı-cansız varlıklardan oluşmaktadır.
Ekolojik Birimlerin Sıralanışı;
Ekolojik kavramların sıralanışı;
- Biyosfer
- Ekosistem
- Kominite
- Popülasyon
- Organizma
EKOLOJİK TERİMLER
(EKOLOJİNİN TEMEL KAVRAMLARI)
Biyosfer
Canlıların yaşadığı tüm alanları ifade eder.
Ekosistem
Belli bir alandaki cansız ve cablı birimlerin tamamına denir. Örnek: orman ekosistemi.
Ekoton
Birden fazla ekosistemin ortak bölgesidir. Ekotonlarda tür çeşitliliği çoktur.
Kommunite
Belli bir alandaki birbiriyle ilişkili populasyonların oluşturduğu topluluklara denir.
Popülasyon
Belli bir coğrafik alanda doğal olarak yaşayan aynı türün oluşturduğu bireylere popülasyondenilmektedir. Bunu örnek ile biraz daha açıklaycak olursak; Kars’ta yaşayan inekler bir popülasyondur yada sarıkamış’ta yaşayan kazlar bir popülasyondur. Ancak Çıldır gölünde yaşayan tüm balıklar bir popülasyon değildir. Nedeni ise, Çıldır gölünde birden çok balık türü yaşamaktadır.
Popülasyondaki bulunan canlı türleri arasında sürekli olarak bir etkileşim vardır. Aynı besin kaynağını paylaşırlar ve aynı çevrenin etkisi altındadırlar. popülasyonu oluşturan canlılar mevcut kaynakları kullanma konusunda rekabet halindedir. Popülasyondaki canlı sayısının arrtması veya kaynakların azalması çevre direnci olarak adlandırılmaktadır.
Tür
Ortak bir atadan gelmiş, yapı ve görevleri bakımından benzer özelliklere sahip organları olan, aralarında gen alış-verişi olan ve kısır olmayan döller meydana getiren bireylere tür denilmektedir. Tür ekolojik organizasyonun en alt biriminde yer almaktadır.
Ekolojik Niş
Herhangi bir türün ekosistemdeki rolünü ifade etmektedir. Tabiattaki her türün yürüttüğü ekolojik bir bir görevi vardır. Bu görev canlının beslenme şekli, başka canlıya barınak olması yada başka remesinde görev alması gibi çoğaltılabilir. Ekosistemin devamlılığı için sistemdeki tüm türlerin görevlerini tam olarak yerine getirmesi gerekmektedir.
Bitki örtüsü
Bir ekosistemdeki bitki örtüsünün tamamı ve bakterileri ifade eder.
Fuana
Bir ekosistemdeki hayvanların tamamını ifade eder.
Yetişme ortamı
Canlıların ekosistemdeki yaşam adresine denir. Bazı canlıların zaman içinde habitatlarını değiştirebilirler.
Baskın Tür
Bir ekosistemde sayı ve işlerlik bakımından en çok bulunan türdür.
Süksesyon
Baskın türün yerini zamanla başka bir türün almasına denir.
Doğada kendiliğinden gerçekleşirse buna doğal süksesyon denir. İnsan eliyle gerçekleşirse yapay süksesyon denir.
Üzerinde canlı bulunmayan ortamlarda canlıların yerleşmesine birincil süksesyon, daha önce canlı bulunan fakat çeşitli nedenlerle bozulan ortamlara tekrar canlıarın yerleşmesine ise ikincil süksesyon denilmektedir.
Kilit Taşı
Ekosistem için önemli etkilere sahip olan türlere denilmektedir.
EKOSİSTEMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Ekosistem, canlı (biyotik) ve cansız (abiyotik) faktörleri bir arda bulunmasıyla oluşan bir bütündür.
Abiyotik (cansız) Faktörler
- Işık
- Sıcaklık
- Toprak
- onun
- Mineraller
- pH
- İklim Şartları
Biyotik (canlı) Faktörler
- Üreticiler
- Tüketiciler
- Ayrıştırıcılar
Ekosistemi Etkileyen
Abiyotik (Cansız) Faktörler
IŞIK
- Fotosentetik organizmalar güneş ışığı enerjisini kullanarak bu enerjiyi kimyasal bağ enerjisine dönüştürür. Fotosentez sırasında etki eden güneş ışığının miktarı ve dalga boyu, fotosentezi hızlandırarak ya da yavaşlatarak bu canlıların yaşamını etkiler.
- Fotosentetik organizmalar, üretici olduğundan diğer organizmaların dağılımını da etkiler. Işık aynı zamanda canlıların hareketini ve davranışlarını da etkiler. Gün ışığının süresi aynı zamanda bazı hayvanların üreme dönemlerinin belirlenmesinde etkili olur.
- Çiçekli bitkilerin çiçek açmasında da gün uzunluğunun ve ışık alma süresinin önemi vardır. Örneğin kasımpatıları sonbaharda çiçek açar.
- Çevremizde de gözlemlediğimiz gibi bazı hayvanlar genellikle ilkbahar döneminde ürerler. Çöller gibi çok fazla ışık alan yerlerde canlılar buharlaşma yoluyla su kaybedeceği için ışık, yaşamı sınırlayıcı faktör durumuna geçebilir.
- Diğer taraftan yükseltinin fazla olduğu yerlerde atmosferin daha ince olması ve yeryüzüne ulaşan ultraviyolenin daha fazla olması nedeniyle canlıların DNA’larının zarar görme olasılığı yüksektir.
- Sıcaklık, canlıları etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Çünkü sıcaklık, canlıların bünyesindeki enzimlerin çalışmasını etkiler.
- Enzimlerin verimli çalışabilmesi için sıcaklığın belirli seviyelerde tutulması gerekir. 45 ºC derecenin üzerindeki sıcaklıklarda enzimlerin yapıları bozulabileceği için bu tür ortamlarda sadece bu sıcaklığa dayanıklı olan az sayıda canlı türü yaşam sürer.
- Canlılar, kendileri için en uygun olan sıcaklığa sahip ortamlarda yaşamayı tercih eder ve bu alanlarda yayılış gösterirler.
- Yüksek sıcaklıklar gibi düşük sıcaklıklar da birçok canlı türünün yayılış alanını sınırlar. Bu nedenle kutuplar gibi çok düşük sıcaklığa sahip ortamlarda sınırlı sayıda canlı türü yaşam sürmektedir.
- Yüksek sıcaklıklar, karasal ortamlarda yaşayan canlılarda buharlaşma yoluyla su kaybını artırdığı için bazı canlı türlerinin yayılış alanlarını sınırlar.
- Çöller gibi çok sıcak ortamlarda yaşayan canlı türleri ise, buralarda yaşamalarına izin veren yapısal, fizyolojik ve davranışsal özelliklere sahiptirler.
- Işık faktöründe olduğu gibi sıcaklık da canlıların davranışlarını etkiler. Örneğin hava sıcaklığının yüksek olması durumunda memeli hayvan türleri, gölge yerler aramaya başlarlar.
- Kuşlar ve memeliler iç sıcaklıklarını düzenlemek için daha fazla enerji harcamak zorunda kalabilirler. Sürüngen gibi hayvanlar ise güneşlenmek suretiyle vücut içi sıcaklığını artırabilirler.
TOPRAK VE MİNERALLER
- Toprak, birçok canlı organizma türünün yaşamasına olanak veren bir kaynaktır. Onlara hem yaşama ortamı hem de besin sağlar. Fotosentez yapan organizmalar olan bitkiler, gerekli mineralleri topraktan alırlar.
- Bitkilerin kökleriyle tutunmuş oldukları toprak, içeriğindeki maddeler nedeniyle farklı pH düzeylerine sahip olabilir.
- Toprağın fiziksel özellikleri; tanecik yapısı, içerisindeki tuz ve mineral miktarı, içerdiği hava, su tutma özelliği ve pH’sı özellikle bitki türlerinin ve diğer canlıların dağılımını etkiler
- Toprak ne kadar kaliteli ise canlıların dağılımı da o yönde
olumlu yönde etkilenir.
SU ve pH
- Canlı organizmaların vücutlarının çoğu sudan oluşur.
- Canlı vücudunda birçok fizyolojik olay ve metabolik reaksiyonlar su ile gerçekleş- tirilebilir. Daha önceki konularda da anlatıldığı gibi canlılığın devam ettirilebilmesi için su şarttır. Örneğin hayvanlardaki sindirim enzimleri suyu kullanarak besinleri parçalar; bitkiler fotosentez olayında suyu hidrojen kaynağı olarak kullanır; suyun fazlası da terleme yolu ile dışarı atılır.
- Karasal organizma türleri hemen her zaman kuruma tehdidiyle karşı karşıyadır. Karasal türlerin dağılımı, canlıların suyu elde etme ve koruma yeteneğini yansıtır. Bu nedenle çöller gibi su temininin güç olduğu ortamlarda daha az canlı türü yaşayabilmektedir.
- Su, çok iyi bir çözücü olup bazı maddeleri çözerek çözeltiler oluşturabilir.
- Sulu çözeltiler, içerdikleri hidrojen iyonu veya hidroksit iyonu derişimine göre asidik ya da bazik çözeltiler olarak isimlendirilirler. Eğer çözeltinin OH- iyonu fazla ise çözelti bazik; H+ iyonu derişimi fazla ise çözelti asidik olur.
- Bir ortamın asidik ya da bazik olması, o ortamda yaşayan canlıları etkilemektedir. Her organizmanın yaşamını sürdürebildiği uygun pH değerleri vardır.
- Nötüre yakın pH değerlerine sahip ortamlarda yaşayan canlı türlerinin sayısı daha fazladır.
- Bazı fabrikalardan veya fosil yakıtlardan havaya verilen kükürtlü gazlar, yağmur sularının pH derecesini düşürür; bu şekilde yağan yağmurlara asit yağmurları denir. Asit yağmurları, ortamda yaşayan canlıları olumsuz yönde etkiler.
İKLİM
- Bir bölgede uzun süre hüküm süren hava koşullarına iklim denir. İklim, canlıların yeryüzünde yayılışını etkileyen en önemli faktördür.
- Güneş ışınları, yağış miktarı, rüzgar, sıcaklık gibi faktörler iklimi şekillendiren parametrelerdir. Bu faktörler bakımından farklılık gösteren ve kendilerine özgü özellikleri olan çeşitli iklim tipleri vardır.
- Bunlardan bazıları Akdeniz iklimi, karasal iklim, tropikal iklim, ılıman iklimdir. Ülkemizde yaygın olarak karasal iklim ve
Akdeniz iklimi görülmektedir.- İklim şartları, geniş bir alanda hüküm sürer. Ancak bu alan içerisinde canlıların yaşadığı, farklı koşulların hüküm sürdüğü küçük alanlar vardır.
EKOSİSTEMİ ETKİLEYEN
BİYOTİK (CANLI) FAKTÖRLER
Biyotik faktörler, canlıları etkileyen diğer canlılardan kaynaklanan etkendir. Canlılar ekosistemdeki işlevlerine göre üç ana gruba ayrılırlar: Üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar.
Bir ekosistemde yer alan bu organizmalar, özellikle beslenme açısından birbirlerine bağlı olduklarından, birbirlerinin varlıklarını etkiler.
ÜRETİCİLER
- Ototrof organizmalardan oluşan bu grubun büyük çoğunluğunu fotosentetik olan organizmalar oluşturur.
- Bitkiler ve algler, fotosentez yaparak inorganik maddelerden organik madde üreten organizmalardır. Ekosistemlerde üretici durumunda olan bu canlıların toplam biyokütleleri, diğer gruplarınkinden daha fazladır.
- Üreticiler, ekosistemde tüketici durumunda yer alan diğer canlıları doğrudan ya da dolaylı olarak besledikleri için çok önemli bir gruptur. Fotosentez yapan bu canlılar, ayrıca, ortama oksijen vermeleri bakımından da oldukça önemlidirler.
TÜKETİCİLER
- Üreticilerle ve onlarla beslenen diğer organizmalarla beslenen canlılara tüketiciler denir.
- Sadece bitki veya algler ile beslenen canlılara birincil tüketici, birincil tüketicilerle beslenenlere ikincil tüketici denir.
- Birincil tüketiciler, otçul (herbivor); ikincil tüketiciler ise etçildir (karnivor). Örneğin tavşan birincil tüketici, tilki ise ikincil tüketicidir.
- Ayrıca etçiller üzerinden beslenen tüketiciler de vardır; bunlara üçüncü dereceden tüketiciler denir. Bir ekosistemdeki üreticiler ile tüketici canlı grupları arasında beslenmeye dayalı besin ağı oluşmuştur.
- Herhangi bir beslenme basamağındaki canlı grubunun miktarının artması ya da azalması ekosistemde kurulmuş olan besin ağını etkiler. Örneğin yanlış avlanma sonucunda bir ortamdaki etçiller ortamdan kaldırılacak olursa, etçillerin beslendiği otçulların sayısında artış olur ve bunların beslendikleri üreticiler üzerindeki beslenme baskısı artar.
AYRIŞTIRICILAR
- Bu grupta toprak içerisinde bulunan organik maddeleri parçalayan, canlıların bıraktıkları artıkları ve cesetleri ayrıştıran çürükçül (saprofit) organizmalar yer alır. Bakteriler ve mantarlar bu canlılara örnektir.
- Ayrıştırıcılar salgıladıkları enzimlerle, organizma kalıntılarını ayrıştırırlar ve gerekli besinleri alırlar.
- Çürükçül organizmaların ayrıştırma işlemi, inorganik maddelere kadar devam eder. Böylece, bu inorganik maddeler, ekosistemdeki üreticilerin kullanımına hazır hâle getirilir.
- Ayrıştırıcılar, ekosistemdeki tüm canlıların kalıntılarını ayrıştırmak suretiyle tekrar ekosisteme kazandıran bir bağlantı noktası gibi iş görür.
- Ayrıştırıcılar azaldığında ya da yok olduğunda bu bağlantı kopacağından diğer canlıların dağılımı da etkilemiş olur.
EKOSİSTEMDEKİ CANLILARIN BESLENME ŞEKİLLERİ
- Bir ekosistemdeki canlıları, beslenme biçimlerini esas alarak iki ana gruba ayırabiliriz.
- Kendi besinini inorganik maddelerden sentezleyebilen organizmalara ototrof (kendi beslek) denir. Besinini organik madde olarak hazır alan organizmalara ise heterotrof (dış beslek) adı verilir.
- Ototrof canlılar, besinlerini sentezlerken ışık enerjisini kullanıyorlarsa bunlara fotoototrof, inorganik maddelerdeki bağ enerjisini kullanıyorsa kemoototrof adını alır.
- Fotosentez yapan canlılar yani fotoototroflar; bitkiler, bazı bir hücreli protistler, algler,siyanobakterilerdir.
- Kemoototroflar ise kemosentez yapan bazı bakterilerdir.
- Hayvanlar, mantarlar, bazı bir hücreliler ve birçok bakteri türü heterotroftur.
- Hayvanlar genellikle yiyecekleri maddeleri, parçalar hâlinde sindirim kanallarına alırlar. Besinlerin bu şekilde parçalar hâlinde ya da bütün hâlinde alınmasına holozoik beslenmeadı verilir.
- Holozoik beslenme yapan hayvanlarda ağız ve çene yapısı da beslenme şekline göre adaptasyon sağlamıştır.
- Hayvanlar beslendikleri besinin bitkisel ya da hayvansal olmasına göre herbivor (otçul), karnivor (etçil), omnivor (hepçil) olarak gruplandırılırlar. Tavşan, at, kaplumbağa, keçi, sığır ve ceylan gibi hayvanlar otla beslenen herbivor canlılardır. Tilki, aslan, kedi, köpek, atmaca, köpekbalığı, örümcek gibi hayvanlar karnivordur. İnsan, karga, tavuk, domuz, hamam böceği gibi hayvanlar ise omnivordur.
- Hayvanlar normal şartlarda beslendikleri besin türünü bulamadıklarında, fırsatçılık yaparak bunların dışında besinlerle de beslenebilirler. Örneğin kedi karnivor olmasına rağmen bitkisel besinleri de tüketebilmektedir.
EKOSİSTEMDEKİ SİMBİYOTİK İLİŞKİLER (EKOLOJİK İLİŞKİLER)
- Ekosistemde aynı alanları paylaşan canlı türleri arasında çeşitli ekolojik etkileşimler sergilenir. Eğer iki tür birbiriyle yakın temas kurmuş ve birlikte yaşam sürüyorsa, bu şekildeki ekolojik ilişki simbiyoz olarak isimlendirilir.
- Simbiyotik ilişkide genellikle daha büyük olan organizmaya konakçı, daha küçük olana isesimbiyont adı verilir. Örneğin bazı bir hücreliler ve bakteriler sığırların işkembesinde simbiyotik olarak yaşarlar ve selülozu sindirirler.
- Eğer konakçı ve simbiyont arasında karşılıklı yarar sağlama varsa, bu ilişki mutualizm olarak tanımlanır. Örneğin bir mantar ve alg birlikteliği olan liken incelenecek olursa, alg fotosentez yaparak mantara besin maddesi sağlamakta, mantar ise alge, su ve mineral temin etmektedir
- Canlı türleri arasında gözlenen diğer bir ilişki türü parazitliktir. Konak organizmanın vücudunda ya da üzerinde yer alarak onun dokularıyla ya da vücut sıvılarıyla beslenen organizmalara parazit denir. Bu tür yaşam şekline parazitlik denir. İnsan sindirim sisteminde solucan türlerinin parazitik yaşaması, bu ilişkiye örnek oluşturur.
- Diğer bir ilişki türü ise kommensalizmdir. Bu ilişki tipinde, beraber yaşayan canlı türlerinden birisi yarar görürken diğer tür ne zarar ne de yarar görür.