Gel deyince geliyorum
Kal deyince kalıyorum
Senin için ölüyorum
Yâr sana kurban mı sandın
Sarpa düşürdün yolumu
Bağladın elim kolumu
Kırdın yaprağım dalımı
Sen beni orman mı sandın
Bağrımı yaktın kavurdun
Beni can evimden vurdun
Rüzgâra verdin savurdun
Bitmeyen harman mı sandın
Bu Ahmet’i çok ağlattın
Değersiz bir pula sattın
Götürüp gurbete attın
Orada durmam mı sandın.