Yılbaşı öncesinin vazgeçilmezlerinden biri olan Nimet Abla bu yıl da yine iyi kuyruk yapmış durumda. Şaşırdık mı? Elbette hayır.

Her yılbaşı öncesinde muhakkak Nimet Abla önünde kuyruk haberlerini görüyor, duyuyoruz.
Stajyer olan muhabirlerin gittiği ilk iş bile olabilir Nimet Abla kuyruğu.
Kuyruk bitmiyor.
Kanıksamış durumdayız.
Peki Nimet Abla bize ne mesajı veriyor?



Her yaz Serdar Ortaç ve/veya Demet Akalın albümüyle başlıyor ya hani.
Nimet Abla da her yılın sona erdiğini bize müjdeliyor.
Umudumuzu yarınlara taşıyor...
Umut arayışımızın sembolü Nimet Abla.
Artık fazlasıyla klişeleşmiş ancak kimseye de bi' zararı dokunmayan Nimet Abla.
Peki biz bu kadar mı umutsuzuz durumumuzdan?
Maddi olarak bu kadar mı kendimizi çaresiz hissediyoruz ki ikramiyelerden, çekilişlerden kendimize medet umuyoruz?
Annemiz, babamız soruyor, "Hayatım piyango bilet, naptın, aldın mı?"
Almadım anne.
Almadım baba.
Biliyorum ki o bilet hiçbir zaman çıkmayacak.
Nimet Abla gişesi önünde bilet almak için bekleyenlerden biri değilim, hiç olmadım, olmayı da düşünmüyorum.
Alana sonsuz saygımız var.
Ama işte yılbaşı ikramiye bileti bana çıkmaz, çıksa bile göze gelirim, nazar değer, bir şey olur.
Nimet Abla önünde beklemek zaten bana umutsuz olduğumu hatırlatır.
Nimet Abla kuyruğunun her yıl rekor üstüne rekor kırması ***et umutsuz olduğumuz mesajını veriyor.
Maddi olarak yetmiyor hiçbir şey ve çareyi Nimet Abla'da arıyoruz.
Piyango çıksa düzelecek mi her şey, asıl onu sorgulamak gerekiyor.
Bir kez umutsuz olan, bu kez de "Piyango çıktı ama..." diye başka başka şeyler arayacak, isteyecek.
İnsanoğlu doyumsuz, insanoğlu mutsuz, umutsuz.
En azından bunu kabullenelim.
Bütün geleceğimizi de "Piyango çıkar belki" umuduyla askıya almayalım.
Yorulmuş ve umutsuzluğa kapılmış olabiliriz belki ama...
Biraz icraat, biraz çaba.
Savaşmadan kolayca elde ettiğimiz şeyler aynı hızla bizden de gidebilir.
Savaşmaya devam, umutsuzluğa hayır...