Döllenmiş yumurta olan zigot tek bir hücredir. Oysa ergin bir organizmanın vücudunda milyarlarca hücre vardır. Zigotun oluşmasıyla başlayıp, ergin bireyin meydana gelmesiyle sonuçlanan olayların hepsine birden gelişme ve farklılaşma denir. Bütün bu gelişme olayları hücre bölünmesi, büyüme ve farklılaşma evrelerinden oluşur.
Hücre bölünmesi, zigot oluşumundan sonra başlar ve mitoz hücre bölünmeleriyle hayat boyu devam eder. Büyüme canlı maddenin miktarındaki artışla ölçülür. Organizma belli bir boya ulaşınca yavaşlar.
Farklılaşma ise embriyonik gelişme evresinde başlar. Buna bağlı olarak, bir tek hücreden farklı doku ve organların meydana gelmesi sağlanmış olur.
EMBRİYONİK ÖRTÜLER
Omurgalı hayvanlarda embriyoyu koruma, besleme ve artık maddelerin uzaklaştırılması görevlerini yapan bazı zar oluşumları görülür. Bu zarlar embriyodan meydana gelir ve farklı görevlerin yapılmasını sağlar.
Koryon Zarı
Embriyonun en dışında bulunan zardır. Diğer embriyonik örtülerin korunmasını sağlar. Allantoyisle birlikte oksijen ve karbon dioksitin değişimini sağlar.
Memelilerde koryon, döl yatağına ince uzantılar yaparak plasentanın yapısına katılır. Sürüngen ve kuşlarda embriyonik örtülerin üzeri kalsiyum karbonattan yapılmış cansız kabukla çevrilidir. Bu kabuktaki gözenekler oksijen ile karbon dioksitin alışverişine olanak sağladığı halde, mikroorganizmaların girişini engeller.
Allantoyis Kesesi
Embriyonun metabolik artık maddelerinin depo edildiği yerdir. Balık ve kurbağa gibi dış döllenme yapan canlılarda, embriyonik atıklar doğrudan suya atıldıkları için allantoyis kesesi yoktur.
Plasentalı memelilerde embriyoda oluşan atık maddeler, göbek bağı ile anne vücuduna taşınır. Bu nedenle allantoyis göbek bağı oluşumuna katıldıktan sonra körelir ve kaybolur.
Kuş ve sürüngenlerde, koryon ile birleşerek, yumurta kabuğunun altında tek zar halinde bulunur ve embriyo gelişimi devam ettiği sürece büyür. Kan damarları içeren bu zar koryon ile birlikte embriyonun, yumurtadan çıkana kadar olan süreçteki gaz alış verişini sağlar.
Amniyon Zarı ve Sıvısı
Embriyoyu dış etkenlerden ve ısı farkından koruyan, içi sıvı dolu olan örtüdür. Embriyo, bu sıvı içerisinde hareket eder. Amniyon sıvısı denilen bu sıvı, embriyo ve amniyon zarı tarafından üretilir. Embriyoyu darbe ve sarsıntılardan korur.
Balık ve kurbağalarda embriyo su ortamında geliştiği için amniyon zarları ve amniyon sıvısı yoktur.
Vitellüs Kesesi
Embriyonun besininin depo edildiği yerdir. Memelilerde azdır. Çünkü embriyo besinini anne vücudundan plasenta ile karşılar. Plasenta oluştuktan sonra vitellüs kesesi körelir.
Kuş ve sürüngenlerde ise en fazla oranda bulunduğu için embriyo, gelişimini yumurta içinde tamamlar. Kurbağalarda bu besin az olduğundan, yavru kurbağa (iribaş) metamorfoz geçirerek ergin hale gelir.
Embriyonik Gelişim Basamakları
Tek bir hücre olan zigottan, organizmanın meydana gelmesi; bölünme (segmentasyon), hücre hareketi ve hücre farklılaşması gibi olaylarla gerçekleşir. Bu olayların hepsine birden gelişmedenir.
Hücre Bölünmeleri
Yumurta hücresi sperm hücresi ile birleşince üstün bir bölünme özelliği kazanır. Gelişmenin ilk evrelerinde zigotta görülen çok hızlı mitoz bölünmelere segmentasyon denir.
Zigottan, mitoz bölünmelerle meydana gelen ve kalıtsal özellikleri birbiriyle aynı olan bu hücrelere ise blastomer denir. Zigot, mitoz bölünmelerle 2, 4, 8, 16, 32… şeklinde giderek artan bir hücre kütlesi oluşturur.
Birbiriyle aynı büyüklüğe sahip blastomerlerin meydana getirdiği bu hücre kütlesine moruladenir. Oluşan yapı içi dolu küre şeklindedir. Morulada, hücrelerin genetik bilgileri aynıdır.
ılk bölünmeler ile hücre sayısı arttıkça, hücre topluluğunun içinde bir boşluk oluşur. Hücreler, tek tabaka halinde boşluğun kenarına çekilir.
Oluşan bu boşluğa blastula boşluğu (blastosöl = birinci karın boşluğu) denir. Blastula boşluğunun içi ise özel bir sıvı ile doludur. Dıştan tek sıra hücre tabakasından oluşan, içi sıvı dolu bir küreye benzeyen bu yapıya blastula denir.
Blastula evresindeki hücrelerde farklılaşma yoktur. Blastula boşluğu geçici bir boşluk olup, embriyonun daha sonraki gelişme evrelerinde kaybolur. Embriyo artık döl yatağına tutunmaya hazır hale gelmiştir. Blastula evresinde, hücreler çevreleri ile doğrudan temas halinde olduklarından, kolayca gaz alışverişi yaparlar.
Hücre Göçü
Blastula oluşumundan kısa bir süre sonra, embriyonun alt kısmındaki hücreler, blastula boşluğuna doğru hareket eder. Hücre tabakasının bir bölümü içeriye doğru çöker. Hücre göçü ile oluşan bu evreye gastrulasyon, bu evredeki embriyoya ise gastrula denir.
Gastrula evresi ile blastosöl boşluğu ortadan kalkar. Bunun yerine kalıcı bir boşluk olan gastrula boşluğu (ilk sindirim boşluğu) oluşur. Bu boşluğun dışarı açılan kısmına ise ilk ağız (blastopor)denir.
Gastrula boşluğu gelişmenin daha sonraki evrelerinde sindirim boşluğu olarak görev yapar. Blastopordan ise ağız meydana gelir.
Çöken hücreler embriyonun iç yüzeyini örter. Buna endoderm, dışta kalan hücre tabakasına ise ektoderm denir. Sünger ve sölenterler gibi basit yapılı hayvanların bütün yapıları, gastrula evresinde oluşan bu iki tabakadan meydana gelir.
Sünger ve sölenterler dışındaki çok hücrelilerde, ektoderm ve endoderm tabakaları arasında mezoderm tabakası oluşur.
Mezoderm, ektoderm ve endodermden ayrılan hücrelerden meydana gelir. Ayrılan hücrelerden bir kısmı mezodermi oluştururken, bir kısmı da boşluklarda yıldız şeklinde mezenşim hücreleriolarak kalır. Mezenşim embriyonun bağ dokusu olarak görev yapar.
Mezoderm, ektoderm ve endoderm arasında uzanan yassı ve uzun kese şeklindedir. Bu kesenin içinde sölom (2. karın boşluğu) bulunur. Gastrula boşluğunun giderek derinleşmesi ile de anüs oluşur.
Farklılaşma ve Organogenez
Gastrula evresindeki hücre tabakalarından organ sistemlerinin meydana gelmesine organogenez denir. Organogenez sırasında hücrelerin şekillerinde değişmeler meydana gelir.
Organogenezin başlangıcında embriyonik tabakalar daha küçük hücre gruplarına ayrılır. Bu hücreler, belli doku ve organları oluşturacak şekilde programlanmıştır. Kordalılarda ilk öncenotokord (sırt ipliği) oluşur. Notokord ilkel iskeleti meydana getirir. Omurgalı canlılarda bundan sonraki evrede mezodermin katlanmasıyla omurlar oluşmaya başlar. Bu sayede notokordun yerini omurga alır.
Notokordun üstünde bulunan ektoderm hücrelerinden nöral tabaka meydana gelir. Nöral tabaka daha sonra ortadan içe doğru çöküntü yaparak nöral tüp denilen yapıyı oluşturur. Nöral tüpten ise beyin ve omurilik gelişir.
Bundan sonraki evrelerde ise embriyonik tabakaların birbirlerini etkilemesiyle farklı organ ve sistemler meydana gelir. Embriyonik tabakaların birbirlerini etkilemesine embriyonik indüksiyon denir.
Embriyonik indüksiyon olayı, Hans Spemann isimli bilim insanının semender embriyoları üzerindeki çalışmaları ile gösterilmiştir. Bu çalışmalar ile gelişen embriyodaki tabakaların birbirlerini etkileme şekilleri incelemiş ve bunun için üç farklı deney yapılmıştır.
I. Deney : Genç bir semender embriyosunun sırt ektodermini çıkarıp, embriyoyu ve çıkardığı parçayı uygun gelişme ortamına bırakmıştır.
Bu ortamda embriyonun iribaş haline geldiğini ancak sinir sisteminin gelişmediğini gözlemliyor. Çıkardığı ektoderm tabakasının da kendi başına sinir sistemi oluşturamadığını görüyor.
Bu deney sonucunda; ektodermin sinir sistemini oluşturabilmek için embriyoya bağlı kalması gerektiğine karar vermiştir.
II. Deney : Bir embriyonun sırt ektodermini açarak, altındaki sırt mezodermini çıkardı. Bu durumdaki embriyoda da sinir sisteminin gelişmediğini gördü.
III. Deney : Bu deneyinde iki embriyo kullanan bilim adamı, I. embriyonun sırt mezodermini keserek çıkardı. Bu kestiği parçayı II. embriyonun karın mezoderminin yerine aşıladı. ıki sırt mezodermi bulunan embriyonun; iki tane sinir sisteminin oluştuğunu gördü.
Bu deneyleri yapan Spemann; üst mezodermin, ektodermi etkilemesi sonucunda ancak, ektodermin sinir sistemini meydana getirebildiği sonucuna varmıştır.
İnsanda göz merceğinin oluşumu embriyonik indüksiyon olayına iyi bir örnektir. Beyin ektoderminin uzantısı (optik çıkıntı) büyüyüp uzayarak, deri ektodermine temas eder.
Bu temas noktasında, deri ektodermi farklılaşır, dışa doğru gelişir ve göz merceğini oluşturur. Bu temas engellenirse mercek oluşmaz. Ayrıca, kesilerek çıkarılan optik çıkıntı, başka bir kısımdaki deri ektodermine dokundurulacak olursa, o kısımda mercek gelişir.