5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle Türkiye’nin talan ve yağmasının bilançosunu çıkardık. Ortaya çıkan tablo vahim. AKP hükümeti iktidarda bulunduğu 15 yıl boyunca doğa ve kentler üzerinde karar alırken, doğanın yandaş şirketler eliyle yağmalanmasına göz yumdu, yasa ve yönetmeliklerle bunun önü açıldı. 15 yıllık faaliyetlere bir göz atıldığında ciddi anlamda yağma ve talan bilançosu ortaya çıkıyor. Talana ve yağmaya ilişkin bazı veriler şu şekilde:
Doğal varlıklar, itirazsız ranta açıldı
Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair kanun içinde yer alan Madde 80 ile ülkenin tüm doğal varlıkları itirazsız meta hâline getirildi.
Şirketler istediği yerde istediği büyüklükte devletin vereceği hibe kredilerle yatırım yapabilecek, vergiden muaf tutulacak hatta 5 yıl boyunca çalıştırdığı işçilerin SGK primlerini ve stopaj vergilerini de devlet ödeyecek.
Daha önce yasalar ve uluslararası sözleşmelerle korunan 1. Derece Doğal SİT Alanları, 1. Derece Arkeolojik SİT Alanları, Yaban Hayatı Koruma ve Geliştirme Alanları, ekolojik alanlar, önemli doğa alanları, orman alanları, yaylalar, meralar, sulak alanlarda HES, termik santral, nükleer santral, maden ocağı, taşocağı vb. her türlü yatırımın yapılabilmesine olanak tanındı. 80’inci Madde diye anılan yasa ile anayasaya dahi aykırı düzenlemeler yapıldı, sermayenin önü tamamen açıldı, hukuki itiraz yolları kapatıldı.
Zeytinliklere kıyım
Türkiye’deki zeytinliklerin sanayileşmeye açılmasına neden olacak “Üretim Reform Tasarısı” Meclis Komisyonu’nda kabul edildi. Tasarının yasalaşması durumunda zeytinlik alanlarında maden ocağı ve sanayi tesisi yapılabilecek.
Tarım yok edildi, buğday bile ithal
Toprak kanunlarında yapılan değişikliklerle verimli tarım alanları imara açıldı. Tarımsal üretim geriledi. On yıllar önce dünyada besin stokları kendine yeten ülkelerden biri iken Türkiye buğday dahi ithal etmeye başladı.
‘ÇED kararları’
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nce 2013 yılında açıklanan verilere göre, ülke genelinde 20 yılda 40 binden fazla “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildi. Son yasal düzenleme ile ÇED izninin kapsamı daraltıldı.
Dört bir yanda talan
»Doğu Karadeniz’de Artvin, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize ve Trabzon’da toplam 13 bin 722,53 kilometrekarelik arazi madencilik faaliyetine tahsis edildi. Bu kapsamda 303 şirkete 1012 ruhsat verildi.
»Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde yapılması planlanan Yeşil Yol projesine ve Artvin’de HES projeleri ile Cerattepe’deki altın madenine karşı direniş sürüyor. Sinop’ta yapılması planlanan Türkiye’nin ikinci nükleer santralının iptali için mitingler ve eylemler sürüyor.
»Amasra’ya turizmi, balıkçılığı öldürecek, büyük hava kirliliği yaratacak Avrupa’nın en büyük termik santrallardan birini yapmak için yıllardır girişim var.
»Trakya’nın en büyük ili olan Edirne’de, Ergene Nehri sanayi atıkları ve madencilik faaliyetleri nedeniyle kirlendi. Kocaeli’nin Dilovası ve Gebze bölgelerinde, hava kirliliği nedeniyle kanser vakaları arttı.


Bursa’da halkın bütün eylemlerine karşın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı DOSAB Termik Santralı’na izin verildi.
»İzmir Bergama’da halkın bütün itirazlarına rağmen altın madeni açıldı. İzmir Aliağa İzdemir Kömürlü Termik Santralı’na ilişkin mahkemenin iptal kararı vermesinin ardından bir kez daha ÇED süreci başlatıldı. İzmir’in Karaburun ilçesinde de inşa edilen rüzgar enerjisi santralı için binlerce zeytin ağacı kesildi.
»Çanakale’de aktif 3 termik santralın yanısıra planlanan santrallardan geri adım atılmasa sayı 15’i geçecek.
»Manisa’nın Soma ilçesinde Kolin tarafından termik santral uğruna 7 bin zeytin ağacı katledildi.
»Aydın’ın Didim ilçesi ve Muğla’nın Milas ilçeleri arasında yer alan Bafa Gölü, sanayi atıkları nedeniyle çöp doldu. Efe’de jeotermaller nedeniyle tarımsal araziler tehdit altında.
»Uşak’ın Eşme ve Ulubey ilçeleri arasında siyanürle altın madenciliği yapılıyor.
»Hatay’ın İskenderun ilçesi ile Adana’nın Yumurtalık ilçeleri arasındaki İskenderun Körfezi’ne 20 termik santral yapılması planlanıyor.
»Mersin’in Gülnar ilçesinde mülkiyeti Rusya Federasyonu’na ait olan Akkuyu Nükleer Santralı, tüm itirazlara rağmen yapılıyor.
»Dünya’nın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü, çevre kirliliği nedeniyle kirleniyor.
»Mardin’in Dargeçit sınırlarında yapılan Ilısu Barajı, tarihi Hasankeyf ilçesini sular altında bırakacak.
»Türkiye’de nefes alınabilir kentler Tunceli, Artvin, Çanakkale Biga ve Adana Doğankent olurken geriye kalan kentler Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınırların üstünde kirli havaya sahip.
***
GÖRÜŞLER
»Derelerin Kardeşliği Platformu Akdeniz Sözcüsü Birsen Tanyeri:
Antalya’da çevre gününü hem doğanın talanı hem dostlarımızın katli nedeniyle buruk kutluyoruz. Ali ve Aysin dostlarımızı daha iyi bir çevrede yaşama mücadelesinde kaybettik. Şu an en büyük yağma ormanlık alanlar içerisinde kurulmuş olan taş ve mermer ocaklarıdır. Derelerin Kardeşliği Akdeniz Platformu olarak son 7 yedi yıl içerisinde Akseki, Gazipaşa Çığlık Köyü’nde, Alara Çayı üzerinde kurulacak HES’lerle ilgili, Manavgat Gençler Köyü’nde kurulması planlanan HES’le ilgili son olarak da İbradı’daki Sinan Hoca ve Ürünlü Köyü içerisinde kurulması planlanan Sinan Hoca HES’le ilgili açtığımız bütün davaları kazandık. Altı yılda altı davayı sonuçlandırdık. Başarının öznesi bölge insanlarıdır.
»Trakya Ergene İnisiyatifi’nden Nejla Demirci:

Ali Ulvi Büyüknohutçu ve eşi Aysin’in katledilmesi ile yaşam savunucularına da ekolojistlere de verilen bir gözdağıdır. Bizler korkmadan doğamızı korumaya devam edeceğiz. Her gelen iktidar Ergene’deki talanı derinleştirdi, AKP durumu daha da vahimleştirdi. Trakya’daki ekolojik felaket Türkiye’nin haritası. Muhteşem havza mahvedildi, toprak çöküyor, toprakta göçük var. Çitçinin iki defa verim aldığı topraklardan çiftçi verim alamaz hale geldi.

»Munzur Koruma Kurulu’ndan Hasan Şen:

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde değil, her gün doğaya sahip çıkmamız gerekir. 5 Haziran ekoloji için bir mücadele günü olmalıdır. Türkiye’de büyük ekolojik yıkımlar yaşanıyor, karşımızdaki siyasal iktidar doğayı ve kentleri yağmalıyor.

»Derelerin Kardeşliği Kurucu Başkanı Remzi Kazmaz:

Artık mahakemelerden ne yürütmeyi durdurma ne de iptal kararı alabiliyoruz. Gerek Yeşil Yol gerekse HES’lerle ilgili bir çok dava açılmasına rağmen aldığımız olumlu sonuç yok. Mahkemeler kör ve sağır. İkincisi halkın katılımı konusunda OHAL engel oluyor. Bu nedenle Dünya Çevre Günü’nü buruk bir şekilde kutlarken, turizmin cenneti Karadeniz’in bu içler acısı durumu karşısıdna yürekli yurttaşlara sesleniyorum: Yılmak yok, durmak yok, her şey çevre için.