Hepimizin "ruh eşi" kavramını duymuşluğumuz vardır. Fikir aslında Plato'nun Sempozyumu'ndan gelir ve insanların 8 bacaklı iki başlı yaratıklar olduğu inancına dayanır. Tanrılar güçlerini azaltmak için onları ikiye bölmüş ve insanlar daha güçsüz canlılara dönüşmüştür. Sonuç olarak, sürekli kendilerini diğer yarılarından ayrı olarak eksik hissetmişlerdir.
Ruh eşiniz sizi tamamlayan diğer yarınızdır ve ikiniz birlikte tam bir çemberi temsil edersiniz. Günümüzde bu fikir değişip romantik ilişkilerdeki hep "aranılan ruh eşi" ile eş tutuluyor.
Bizim için doğru olan kişi ile aramızda görünmez bağ vardır. Efsanelere göre, bu bağ sadece görünmez değil, aynı zamanda da kopmaz bir iptir. Bu ip, tanrılar tarafından ayak bileklerimizden bağlanmıştır ve nereye gidersek gidelim birbirimizden ne kadar uzak düşersek düşelim, sonsuza kadar kaderimizin yazıldığı kişi ile bağlantıda olmamızı sağlar.
Pek çok insan, bizi birbirimize bağlayan bu ipin kırmızı olduğunu var sayar. Aşk ile ilgili her şeyin kırmızı renk ile ilişkilendirilmesinden dolayı bu metafor kullanılır. Bazı uç noktalarda bu ip kendi içinde dolaşsa ya da gerilse de asla kopmaz.
Değer verdiğiniz ve sevdiğiniz kişi ile aranızdaki bu kopmaz bağ uzaklık, zaman ya da anlaşmazlıklar araya girse bile yok olmaz. Zamana karşı direnir ve dahası aranızdaki her türlü anlaşmazlığı katlanılır yapar.
Aranızdaki görünmez ipin dolandığı ya da gerildiği anlarda kopma riski taşımaz, sadece sevdiğiniz ile kavuşmanız biraz daha uzun zaman alır. Asla imkansız diye bir şey yoktur. Gecikmeler olabilir ama illa ki eninde sonunda kavuşulur. Sevdiğiniz size ulaşacak yolu bulur ya da siz ona doğru çekilirsiniz. Değişik şekillerde yollarınız kesişir ve yeniden yalnız kalma riskini bertaraf edersiniz. Bu ip neredeyse sihirli bir değnek gibidir. Tüm zihinsel ve fiziksel uzaklıklara inat sizi birleştiren kutsal bir bağdır.
Kadere inanır mısınız? Bizi her şeyin üstünde tutup değer verecek her seferinde bize öncelik verecek özel biri olsun isteriz hayatımızda.
İşler yolunda gitmediğinde ve dünya başımıza yıkılırken sadece tek o insan yanımızda olsun isteriz. İyi günde ve kötü günde. Neredeyse hepimiz bu koca dünyada yaralarımızı saran ve ihtiyacımız olan tüm sevgiyi veren biri olsun isteriz. O mükemmel kişi gelsin ve bizi tamamlasın diye bekleriz.
Ancak, tamamlanmak için özel birine ihtiyaç duymadığına inanan insanlar da var ruh eşi, ruh ikizi, görünmez ip gibi kavramlara pek itibar etmeyen kişiler bir yana, bir özdeyişte dendiği gibi, "sonuçta hepimiz insanız, aşkın şarabından içmişiz ve sevginin, yalnızca sevginin, kırılganlığımıza şifa olacağına inanmışız."
Not: Ben sadece ruh eşimizle değil, hayatımızda karşımıza çıkan herkesle görünmez bir iple bağlı olduğumuza inanıyorum. (İpin rengi hakkında bir fikrim yok.) Zamanı gelince yollar kesişiyor. Kimileri ilhamımız, kimileri imtihanımız oluyor. Kimi tesadüf der kimi de tevafuk bu duruma ama her ne olursa olsun Allah bizi iyilerle karşılaştırsın.