''Her şey insandan dışarıya taşmıyor mu, kan, gözyaşı, bulutlar, hatta yaşamın ta kendisi...''
''Her şey insandan dışarıya taşmıyor mu, kan, gözyaşı, bulutlar, hatta yaşamın ta kendisi...''
'Bedenim birkaç sokağın ya da adi bir coğrafyanın bizi ayırdığını anlayamıyor. Bedenim, gecenin ortasında senin gölgeni görememekten dolayı acıdan çıldırıyor.''
Neden yürümek için ayaklarım olsun ki; uçmak için kanatlarım var.
Aşk mıydı? Bilmiyorum. Eğer aşk her şeyi kapsıyorsa, çelişkileri ve taşkınlıkları, aşırılıkları ve söylenemeyenleri, evet, o zaman buna aşk diyebiliriz. Ama aksi takdirde, hayır, aşk değildi bu.
Kötüyüm, gitgide daha da kötü olacağım ama yavaş yavaş yalnız kalmaya alışıyorum, bu bile bir şeydir. Bir avantaj, bir zaferdir.
Diego'ya bakıyordum, biricik kurbağama aşıktım. Bir soluk alıyordum.
Söz dağarcığımda da üzüntüm gibi yoksul.
"Yaşam, en beklenmedik anda şaşırtıcı, güzel sürprizler hazırlar insana."
"Benim yolculuğumda böyle işte... Toprağın içine bir yolculuk..."
''İnsanın kanını tükettiği gibi ben de gözyaşımı tüketiyorum... Gözyaşı, kanın negatif baskısıdır. Sonuçta aynı şeydir. Sözcüklerin, bedenin akması, sıvılaşmasıdır. Tabii, eğer insanın kökleri kurumuyorsa...''
Şu anda 4 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 4 misafir)