(d. 28 Kasım 1908 - ö. 30 Ekim 2009)

Fransız antropolog, etnolog ve yapısalcı antropolojinin en önemli ismi.

Claude Lévi-Strauss, Yahudi asıllı Fransız bir ailenin çocuğu olarak, 28 Kasım 1908 tarihinde Brüksel'de dünyaya geldi. Sanat eğitimi almış olan babası Raymond Lévi-Strauss, portre ressamlığı ile uğraşıyordu, annesi Emma Lévi-Strauss ise eğitimli bir ailedendi. Lévi-Strauss'un çocukluğu, Paris'te elit bir çevrede geçti. Babasının 1914 yılında I. Dünya Savaşı nedeniyle askere gidişinin sonrasında annesi ile birlikte Versay Başhahamı olan dedesi Emile Lévy ile yaşamaya başladı. Paris Sorbonne Üniversitesi'nde hukukbilimi ve felsefe okudu. Leon'da bir lisede iki yıl kadar ders verdikten sonra, 1935 yılında Sâo Paulo Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaya başladı. 1935'ten 1939'a kadar, Amozonlar'da Etnografik Elcilige el attı. II. Dünya Savaşından kısa süre önce Fransa'ya geri döndü. Gönüllü askerlik hizmetini yaptıktan sonra, Nev York'ta bir okulda ders vermek için, tekrar Fransa'yı terk etme kararı verdi. Burada Roman Jakobson ile tanıştı ve özellikle onun dilsel düşüncesinin etkisinde kaldı.

1944'te Fransız Dışişleri tarafından Fransa'ya çağrıldı ve ardından Fransız Konsolosluğunun Kültür Danışmanı olarak, yeni araştırmalarını tamamlayabilmesi icin New York'a gönderildi. 1949'da Paris'te Musée de l'Homme'un müdürlüğünü yaptı, 1959'dan 1982'deki emekliliğine kadar, Collège de France'da Sosyal antropoloji profesörü olarak görevde kaldı.

Descartes ve Sartre'a şiddetle karşı çıkan yapısalcılığın kurucusu ünlü Fransız antropologudur. Levi-Strauss'a göre, biz öncelikle bilinç değil de, dilin, kültürün ve eğitimin ürünü olan toplumsal yaratıklarız. Felsefeyi çokça meşgul eden özne-nesne ayrımı üzerinde hiç durmayan Levi-Strauss, yapısalcılığın bir bilim olduğunu söyler. Buna göre, yapısalcılık işe, insan etkinliğinin temel öğelerini, eylemleri ve sözleri sınıflayarak başlar ve daha sonra bu öğelerin nasıl birleştiğini inceler; yapısalcılık, bundan dolayı her tür insan etkinliğiyle ilgili nesnel yasalara ulaşmayı amaçlayan bilimsel bir araştırmadır.

Yapısalcılıkla ilgili fikirlerinin temelini Ferdinand de Saussure’un modelinden alan Levi Strauss, aynı zamanda kendisinden sonra gelen kuramcılara da önderlik etmiştir. Saussure yapısal analizi, "ezeli evrensel insan gerçeklerinin" keşfedilmesinde bir yöntem olarak sunmaktadır. Saussure Dil'i bir yapı olarak ele almakla, yani dili kendi içögelerinin işleyişi bakımdan değerlendirmekle bu yöntemi geliştirmiştir.

Levi-Strauss içinse, özellikle, evresensel insan gerçeklikleri, insan olma niteliği sayesinde bütün insanlar tarafından paylaşılır ve yapının her düzeyinde gözlemlenebilir hale gelmektedir. Levi-Strauss, kültürel alanı Saussure'ün yöntemiyle değerlendirmeye girişir. Tıpkı, bir göstergeler sistemi gibi ele alır Kültür olgusunu.

Yapının farklı düzeylerinde ele alınma biçimlerinden biri ise Levi-Strauss'un bu yapı taşları arasındaki ilişkilerin benzerlik ya da farklılık prensibi dahilinde "çift kutuplar" (binary pairs/binary oppositions) etrafında gerçekleşmesidir. Bu çiftler, farklı olmalarıyla Saussure'ün paradigmalar fikriyle, ya da aynı olmalarıyla sentagmalar ile "değiştirilebilir" duruma gelmektedir. Levi Strauss'a göre üniteler ya da ögeler arasındaki ilişkiler çiftler aracılığıyla anlaşılabilir. Elmanın elma olduğunu armut, ya da kavun, ya da karpuz, ya da çilek olmadığını bildiğiniz için söyleyebilirsiniz. Ama elmanın "ne" olduğunu elmayı bir başka ögeyle karşılaştırarak belirleyebilirsiniz. Levi Strauss için A’nın ya da B’nin ne olduğu değil, A ile B arasındaki ilişkiler önemlidir. Çünkü, yapısalcılık, bir şeyin başka bir şeyle ilişkisini temellendiren Sistemin ya da Yapı'nın kendisiyle ilgildir esas olarak.

Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf "Felsefeye Giriş" ve 3. Sınıf "Çağdaş Felsefe Tarihi" Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM)