Amerika keşfedilmemiş olsaydı tatları hiç bilinmeyecekti
Bugün bilinen sebze ve meyvelerin üçte ikisi Amerika kıtası kaynaklı olduğunu bilerek 1492'den önce dünyanın en özel nimetlerini tadamadan giden talihsiz insanlara bakalım...
Fatih Sultan Mehmet hiç patates yiyemedi
Patates tüm mutfakların temel ihtiyacı. Doyuruculuğuyla, besleyiciliğiyle ve kolay yetiştirilebilir olmasıyla ideal bir besin patates. Öyle ki bugün İskandinav ülkelerinin donmuş topraklarında neredeyse yetiştirebildikleri tek besin kaynağı patates. Tüm kıyamet senaryolarında yer alan bir gıda olan patates, Amerika keşfedilmeden önce eski dünyada tanınmıyordu.
Sezar çikolatadan bihaber yaşadı
Kakao ağaçları, milattan önce 5. yüzyıldan beri Amerika’nın en eski yerli halklarından Olmekler tarafından yetiştiriliyordu. Yalnızca ılıman ve yağışlı bir iklimde yetişebilen kakao ağaçlarının meyvelerinden diğer Amerika halkları Mayalar, Aztekler ve Toltekler de faydalandı. Fakat kakaodan bugün bildiğimiz anlamda çikolata üretmeyi bilmiyorlardı. Kakao Amerika'dan getirildikten hemen sonra, şekerle karıştırıldığında bağımlılık yapan bir lezzete kavuştuğu keşfedilmiş ve bugün dünyanın tatlılar mutfağının yapı taşı haline gelmiştir.
Büyük İskender domatesi hiç bilmedi
Domatesin anavatanı ise Güney Amerika’nın batı kıyıları. İspanyollar, domatesi ülkelerine götürdüklerinde, bitkinin yapraklarından yükselen koku nedeniyle Avrupalılar domatesin zehirli olduğunu düşünmüş. Sonradan zehirli olmadığı anlaşıldığındaysa İspanyol mutfağının vazgeçilmezi olmuş. Bugün özellikle soslarıyla ünlü bu mutfak, bu ününü domatese borçlu.
Leonardo da Vinci hiç kabak tatlısı yiyemedi
Kabak tatlısı her ne kadar çok yerelleşmiş ve benimsenmiş bir tatlı olsa da Anadolu topraklarındaki ilk bal kabağı muhtemelen en erken 17. yüzyılda yetiştirilmiştir. Amerika kıtası keşfedilmeden önce eski dünyanın bilmediği bir bitki olan bal kabağını atalarımızın da bilmediğine inanası gelmiyor insanın.
Kleopatra hiç patlamış mısırla keyif yapamadı
Mısır, İspanya’ya ulaştıktan sonra en kısa sürede kabul gören ve yaygın şekilde tüketilen yiyecek oldu. Öyle ki 1630’da İspanyollar mısır ticaretini tek ellerine aldılar. Mısır, Çin’e ulaştığında burada da geniş kitlelerce kabul gördü çünkü ülke, o dönem de dünyanın en kalabalık nüfusuna sahipti ve kolayca yetişen bu besin, kitlelerin doyurulmasında pratik yararlar sağlıyordu.
Aristo bir kez bile ağzında dağılan çileğin zevkine ulaşamadı
1500'lü yıllarda çilek bilimsel olarak incelenmeye ve botanikçiler tarafından tasnif edilmeye başlanmıştır.1600'lü yıllarda Amerika'dan Avrupa'ya getirilen Fragaria virginiana ile 1700'lü yıllarda yine Amerika'dan Avrupa'ya getirilen Fragaria chiloensis çilek türleri bugün yetiştiriciliği yapılan çileklerin menşeini oluşturmuşlardır.
Ömer Hayyam meze olarak fıstığı hiç kullanamadı
Yer fıstığının anavatanı tam belli değil, Brezilya veya Peru olduğu düşünülüyor. Peru’nun yerli halkı İnkaların mezarlarından içi yer fıstığı dolu kavanozlar bulunmuş. Ölümden sonraki yaşamda besin olsun diye konulmuşlar. İspanyol tüccarlar yer fıstığını hem kendi ülkelerine hem de Afrika ve Asya’ya götürmüş.
Attila'nın ağzını biber hiç yakmadı
Amerika'yı keşfeden Kristof Kolomb'un gemisiyle birlikte Avrupaya getirilen biber, buradan Anadolu ve Hindistan'a ulaşmış.
Hürrem Sultan hiç dondurma yalayamadı
Bugün dünya tatlılarının neredeyse tamamında kullanılır vanilya. "Sade" olarak tanımladığımız her tatlı aslında vanilya içermekte. Böylesine tatlı kültürünün temelinde yer alan bir gıdanın 17. yüzyıldan önce bilinmiyor oluşu hayret edilesi değil mi? Düşünsenize vanilya olmasaydı bugün bir pastacıya gittiğinizde, bir tatlıcıya gittiğinizde bulabileceklerinizin muhtemelen yarısı olmayacaktı!