Hadi baştan başlayalım.
Milli Savunma bakanı Vecdi Gönül’e anlatmıştık, öğretmiştik.
Uzmanlar iki çeşittir. Bizler Uzman Erbaş Kanunu çalışanları olan, uzman onbaşı ve uzman çavuşlarız. Bir de uzman jandarmalar var. 3466 sayılı kanunla çalışıyor onlar. Onlar yaşlanınca atılmıyor, ek göstergeleri de var. Birinci dereceye kadar da ilerliyorlar…
(o zaman biz birinci dereceye düşemiyorduk, ek göstergemiz sıfırdı, yaşanlınca kapı önüne konuyorduk, 90 günden fazla hava değişimi alınca ilişiğimiz kesiliyordu, bir yılda 30 günden fazla oda hapsi alınca ilişiğimiz kesiliyordu, doğru dürüst kursumuz yoktu, yurt dışı görevlerine göndermiyorlardı… vs, vs, vs…)
Parantez içi kafamızı karıştırdı değil mi?
Vecdi Gönül’ün de kafası karışmıştı. Ama uzun uzun anlattık, öğrettik, yazdık, çizdik… Anladı. Hadi Milli savunma Komisyonu üyeleri ile toplantılar yaptık. Bir de onlara anlattık… Kİİİ!
O gitti, yerine İsmet Yılmaz geldi.
İsmet Yılmaz ile sil baştan. Ona da yukarıdaki gibi anlattık. Bazı arkadaşlarımız diyorlar ya: “Bize uzman erbaş demeyin diye” Haklılar, 17 yıl çalışıp emekli oldum. ERBAŞ kelimesini hiç benimsemedim, sevmedim. Hiç birinizin sevdiğini de sanmıyorum. Bunu şu yüzden söyledim.
İsmet Yılmaz’a da anlattık. O da anladı bizi. “Vahhh vahhh” dedi. Bir danışmanı varmış, ismi “Hacı Ali”… “Ben Haceli’ye sorayım bunları” dedi. Dedik ki: Sayın Bakanım, Hacıeli’yi boş verin biz anlatıyoruz ya size…”
Sayın Bakan İsmet Yılmaz analdı bizi, daha doğrusu biz de daha acemiyiz. O kadar içten VAH VAH dedi ki, anladığını zannettik.
Sonra bizim ek göstergeleri düzeltmeye karar vermiş. Yanındaki adamlarına demiş ki: “Şu uzmanların ek göstergeleri ile ilgili dosyayı getirin bana”. Oysa biz yazıp çizip anlatmıştık. Biz 3269 Sayılı Uzman Erbaş Kanununa göre çalışıyoruz…”
Adamları da, Jandarma Genel Komutanlığı personel daireyi aramışlar, “Uzmanların ek gösterge meselesinin dosyasını getirin” demişler. Orası da, zaten ek göstergesi olan Uzman Jandarmaların dosyasını alıp koşmuşlar. Yıl 2013. Biz anlattık, anlattık ama, uzman jandarmaların var olan ek göstergeleri iyileştirildi. Bakanla ve dönemin başbakanı Sayın Recep Tayip Erdoğan ile görüştüğümüzde dediler ki; “Yahu sizin ekgöstergeleri iyileştirdik ya, daha ne istiyorsunuz?”
Yani İsmet Yılmaz’a da, iki çeşit uzman olduğunu anlatmakla vakit kaybettik.
Ama sonrasında, Sayın Recep Tayip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu. Bir seçim öncesi danışmanı geldi derneğimize. Ona da anlattık. “Bakın iki çeşit uzman var. Uzman Erbaş ve Uzman jandarma. Biz UZMAN ERBAŞLARIZ. Ek göstergemiz SIFIR, yani hiç yok. Ek göstergeyi nispeten verdiniz ama, biz iki ve birinci dereceye düşemedikten sonra hiçbir işe de yaramıyor, yok yaniii” dedik. Anladı bizi. “3000 ek gösterge ve ikinci ile birinci dereceye düşme, üniversite mezunlarına ilave derece kademe, üniversite bitirip de mesleğe girenler 9. dereceden başlasın…”
Dedik ki; “bakın biz uzman erbaşız. Doğuda herkes 2 yıl kalırken, biz beş yıl kalıyoruz. Yan ödemelerde dahi ayrı tutuluyoruz. Ve hatta, biz paraşütle atlıyoruz, dalgıçlık yapıyoruz, bunun riskine dahi yapılan ödemede kıdemlerimiz rütbeden sayılmıyor diye ödenen risk tazminatları, yabancı dil tazminatları çok düşük. Hatta birkaç haber kanalında, konuyu şöyle anlatmıştım: “Bizim paraşütümüz garantili galiba. Öyle olmalı ki, biz atlayınca risk tazminatları olarak, astsubayların üçte ikisini alıyoruz” Herkes güldü.
Sonra TSK’daki profesyonelleşmenin şemasını çizdik, anlattık. “Sözleşme ile vatan korunmaz” “Biz hala sözleşmeliyiz, bizi zabıtayla, öğretmenle mukayese etmeyin. Uzman Erbaşlık sistemini sözleşmeli olmaktan kurtaralım” dedik. “VATAN SÖZLEŞME İLE KORUNMAZ” sloganını ilk kez 2012de söylemiştik. İsmet Yılmaz ve Milli Savunma Komisyon Üyelerine uzun uzun anlattık. Çok beğendiler. Bilenler bilirler, bunu televizyonlarda da tahta başında anlattık. Bütün devlet kurumları bu çalışmayı istediler bizden, anlattırdılar. Anlattık. Kiii…
İsmet Yılmaz da gitti. Yerine Fikri Işık Milli Savunma Bakanı oldu.
Sil baştan yeni bakanımıza anlatmaya başladık. Uzun uzun görüştük. Uzun uzun anlattık. Ama sayın Bakan IŞIK, “sözleşmelilik kaldırılamaz, kalkmaz” diyordu. Nuh diyordu, peygamber demiyordu. Milli Savunma Komisyon üyeleri anlıyor beğeniyor, bakanın mahiyeti anlıyor, beğeniyor. “ya bir de bakana anlatsanız, kabul ettirseniz…” diyorlardı. Bir de baktık kiiii!
Bakan Fikri Işık da gitti. Yerine geldi CANİKLİ.
Allah’tan yeni bakanımız Canikli’ye baştan anlatmak zorunda kalmayacağız. Zira, kendisine grup başkan vekilliği döneminden beri anlatıyoruz. Şimdi sadece hatırlatacağız.
Ha bir de, biz 2011 yılından bu yana sadece Uzman Erbaş Kanunu anlatıyoruz, çözümlerini anlatıyoruz. İlk satırlarda bir parantez açıp bir şeyler yazmıştık. Onları şimdi tekrar okuyunuz. Biz gittiğimiz yerlerde sadece UZMAN ERBAŞ kanunu anlatıyoruz.
Dişimizle, tırnağımızla kazıya kazıya bu mesleği hiçbir hakkı yokken, birkaç adım da olsa daha ileriye taşıdık. Yetmez, yetmemeli. Şimdi dha da ileriye taşıyacağımızdan asla endişe ve tereddütümüz yok. Zira bu camia hep yanımızda oldu, olmaya da devam ediyor.
Ankara’nın göbeğinde çadır kurup bir aya yakın, gelen geçen vatandaşlara sorunlarımızı tek tek anlatıp 25 Bin imza da topladık, televizyon haberlerinde de anlattık.
Yine ve daha fazlasını da yapacağız, yapıyoruz. Ama prensibimiz, doğruyu, doğru zamanda ve yerde, gerektiği dozda yapmak ve hukuk kurallarına saygıda kusur etmemektir.
OHAL şartlarında, miting yapmakla ilgili kanun olan, 2911 sayılı gösteri ve yürüyüş kanunu askıda. Yani izin verilmiyor. Valilik yer göstermiyor. Ayrıca, TBMM, Cumhurbaşkanlığı sistemi uyum yasaları ile meşgul. Başka hiçbir düzenleme ile uğraşılmayacak bu düzenlemeler bitene kadar.
Amacımı sadece tribünlere oynayıp, sizlere şov yapmak değil. İşkembeden sallamak kolay. Bazı cenahlar, “para-para-para…” deyip facede canlı yayınları açıyor, bu gün çıktı, yarın çıkacak… deyip kardeşlerimizi sömürmeye çabalıyorlar. Şirin görünmeye çabalayan bu yüz karası kişiler, EMUZDER duruken, gidip başka statülerin hegemonyası altında başka dernekler kurmayı mağfiret edinmişler. 2005 yılından beri kesintisiz ve hiç bir karşılık beklemeden mücadele eden EMUZDER’in kapısı herkese açık, her zaman açık. Gelip buraya üye olunur ve gerekirse yönetime aday olunur, olmazsa şube açılır mücadele edilir. 50 yıldır astsubaylar, subaylar niye bir dernekle yetiniyorlar. Her emekli olan, gidip kendine bir dernek kurarsa, bizi bölüp yok etmek niyetini anlamak gerekir. Zira, bir sürü küçük lokma çabuk yutulur. Bir ve iri olmalıyız. EMUZDER bir ve iridir. Çok zor zamanlardan dahi Allah’a şükürler olsun ayakta ve daha güçlü çıkmıştır. Yine ayaktadır, birdir ve iridir. Kapısı da herkese açıktır. Dedikodu ile, fitne ile de hiç bir işimiz hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır.
Biraz yukarda bahsettiğimiz gibi, en doğruyu, en doğru zamanda yapmamız gerekir, biz de bunu yapacağız, başaracağız. Bu güne kadar başardığımız gibi. Yoksa, canlı yayınlardan esip gürlemek inanın asla zor değil…
Sadece Uzman Erbaş kanunu çalışanı, emeklisi ve Uzman erbaşlıktan sivil memuriyete geçmiş orada çalışan veya emekli olmuş camiamızın takdirine saygılarımla sunuyorum.
10 yıldır köşe yazıyoruz. Son zamanlarda ihmal etmiştim. İnşallah düzenli şekilde yazılarımıza devam edeceğim. Şimdilik kalın sağlıcakla…