2009 yılında, henüz emekli olmuştum. Birkaç ay sonra da Emekli Uzman (Erbaşlar) Derneği yönetimine seçildim. Hemen sonrasında Dağlıca baskını oldu. 12 can, şahadet şerbetini içerek en yüksek mertebeye yükselmişlerdi. Bütün televizyon kanalları şehit haberlerini birinci sıradan veriyorlardı. subay, astsubay ve er… Şehidin rütbesi olmazdı elbette. Ama haber bültenlerinde her rütbeyi söylüyorlardı ama bir tek, “Uzman Çavuş” diye belirtmiyorlardı. Çünkü böyle bir rütbeyi, statüyü bilmiyorlardı.
Biz ise, şehitlerimizi memleketin dört bir yanında çukura indirip, kefen bağını açıp, topraktan yastıkla başını destekleyip, yüzünü kıbleye çevirip, tahtalarını dizip üzerlerine toprak atıyorduk. Bazı yerlerde de, “adet böyle, şehit tabutla gömülür” diye anneleri kandırıp, naaştan kalanları tabutla gömüyorduk.
Gazetelere, televizyonlara ulaştık. “Biz de şehit oluyoruz, bizi de duyurun, rütbemizi söyleyin” dedik. Şaşırdılar. “Uzman Çavuş diye bir rütbe mi varmış” dediler. Buyurun anlatalım dedik.
Hürriyet Gazetesinde Özgür Ekşi yazdı ilk önce. Ve benim sözlerime de yer vererek; uzman erbaş kanunu anlattı, sorunları anlattı. Habertürk kanalında ilk kez, benim de sözlerimin olduğu 1 dakika 17 saniyelik bir haber bülteni yayınlandı. Yarım saat konuşmuştuk, 1 dakika ve 4 cümle yayınlanmıştı.
Anlatmaktan bıkmayalım diye karar aldık. Sonra Genel başkanlığına seçildim EMUZDER’in. Hep anlattım. Sonra canlı yayınlar. Uzun uzun ve bağıra bağıra anlattık.
Gazetelerde Uzman Erbaşların sorunları üzerine yazı dizileri yapıldı. Köşe yazılarında yer aldık. Çözüm olacaksa bir günde olmayacaktı. Bunu biliyorduk. Önce, tüm ülkeye anlatmalıyız duyurmalıydık, kamuoyu oluşturmalıydık. Bir yandan da TBMM koridorlarında bulduğumuz her açık kapıya giriyorduk. Sırtımızda çadır brandalarıyla Ankara’nın göbeğinde 25 bin vatandaşa tek tek anlatıp, imza topladık… Asla bıkmadık. Hala anlatıyorum. Hiçbir şeyi bir defada alamayacağımızı anlayınca, en azından tek tek alalım, alabildiğimizi alalım dedik. İzinlerimiz, Hiç olmayan ek gösterge, komutan kararıyla verilen cezaların yargı yolunun açılması, İstirahat süresi limitleri, tahsil durumlarına göre derece kademe yükseltilmesi, 1. Dereceye kadar ilerleme, emeklilik sistemi… vesaire, vesaire… 3269 sayılı kanunu, uzman erbaşlık sistemini, sorunlarını ve çözümlerini bilmeyen kalmadı. Hepiniz televizyonlardan izlediniz tüm süreci.
Kısaca anlatılacak bir durum değil. Tüm bu mücadelenin kitabını da yazmayı isterim vakit olsa. Kaldı ki; 2011de Genelkurmay ve MSB uzman erbaş kanunundaki sorunlarla ilgili yazdığı bir raporda “düzeltilmezse sosyal patlamalara neden olabilir” diye belirtmişti.
Şimdi bu gün, Derneğimiz EMUZDER sayesinde bütün kamuoyu TSK içerisinde rütbemizi biliyor… Bu konuların tamamını, soyologlardan, çeşitli üniversite kürsülerinden, hukukçulardan da toplayıp derleyeceğim konularla, hikaye tadında bir kitapta sizlere sunacağım. Ama kitabın sonunu birlikte yazacağız.
***Benim bir hayalim var.
Şimdiki “sözleşmeli erlik” sisteminin yürümeyeceğini gazetelerde, televizyonlarda kocaman manşetlerle anlatmıştım. Milli savunma bakanına da anlatmıştım. “50 bin sözleşmeli er lazım diyorsunuz, bulamazsınız, bulamazsınız” demiştim. Neden dediğinde ise sistemin tamamının nasıl olması gerektiğini anlattım. Hayretle dinledi.
Askerlik çağından önce, seçici bir sınavla kalifiye personelin seçildiği, eğitildiği bir profesyonel ordu sistem anlattım. Girişte sıkı bir seçme. 1 yıl okul, mezuniyette yirmi yaşında er… 7. Yılında terfi sınavı. Başarırsa, 27 yaşında Uzman Çavuş… sonra tekrar terfi sınavı. Başarırsa 1 yıl daha okul, eğitim ve astsubay. Sınavda başarılı olamayana 29 ve 32 yaşında birer sınava katılma hakkı daha olsun. Astsubaylıkta devam edip, 52 yaşında yaş haddi ile emekli edilsin.
Bunu yazdım, çizdim, gittiğim her yerde anlattım. Sistem böyle olursa, askerlik süresini de kısa vadede 3 veya 6 aya düşürebiliriz dedim.
Bizim ordumuzdaki personel sisteminin en büyük sorunu, kariyer hedeflerinin çok kısıtlı olmasıdır. Yani bir er, başçavuş olmanın hayalini kuramaz. Şansı imkansız denecek kadar azdır. Çünkü TSK her statüye gidip sivil kaynaktan yeni personel alıyor. Oysa elinde, yetiştirmesi daha kolay olan tanıdığı, sicil verdiği, liyakatini bildiği hazır insan kaynağı var. Üstelik, terfi etmeye can atan. Yani, her rütbenin insan kaynağını bir alt statü oluşturmalı. Terfi edemeyen er 30 yaşına kadar er olarak, uzman çavuş ise, 38 yaşına kadar bulunduğu rütbede devam edip kamuya geçirilse. Ayrıca görev süresi içerisinde hizmet içi eğitimlerle branşlaşma olmalı.
Vücut zindeyken, yani 20-27 yaşları arasında sahada en öndesin. Ersin.
Tecrübe ve bilgelik edinip, vücut verimliliği azalınca, yani 27-35 yaşları arasında unsur-tim-manga komutanısın. Yani uzman çavuş.
Tam bilge oldun. Sahada tecrübeni doruklara ulaştırdın. Ama artık eskisi gibi koşamıyorsun, elli-yüz şınav çekemiyorsun. Şimdi astsubaysın.
52 yaşında emekli askersin.
Bu süreçte şansımız, Milli savuma Komisyon başkanı da bu projeye çok ilgili. Anlattım, ilgiyle ve samimiyetle dinledi. Danışmanını çağırdı. “Bizi kimsenin rahatsız edemeyeceği bir zaman diliminde, bu akşam da olabilir, en az iki saat tekrar görüştür” “ama telefon dahi gelmesin, bu konuyu tam anlamak istiyorum” dedi. Sordu: “bu sisteme ne kadar sürede geçilebilir ve tam oturur”
Bütün hesaplarım ve bu konu hakkında çok ayrıntılı raporlarım hazır. Bu sisteme geçilebilmesi için siz “hadi” derseniz, yarın sabah geçilebilir ve sisten 4 yılda tam oturur. 4 yılın sonunda da, her vatandaşın özendiği, rağbet ettiği bir sistem ortaya çıkmış olur. İşte o zaman siz de askerlik süresini yarıya kadar hatta daha da aşağıya düşürebilirsiniz” dedim.
***
Genelde uzun yazı yazmayı, okuyanları sıkacağını düşünerek yazmam. Ama bu konuları daha kısa anlatamıyorum. Kısacık anlatırsam duygudan uzak oluyor diye düşünüyorum. Bu seferlik affedin beni.
Yeni İnternet Gazetesi, PES 24’e yayın hayatında başarılar diliyorum.
Eminim, çok kısa sürede, en büyük ulusal haber gruplarında adından çok bahsettirecek işlere imza atacak.
Ben de bunun için elimden geldiğince destek olacağım. Daha sık ve daha geniş konularda da yazılarımı yazacağım. Sizlerden de, başka konularda yazacağımız yazılara da okuyup, yorum yazarak destek olmanızı rica ediyorum. Sadece kendi konularımızla ilgili değil, sitedeki her konudaki haberleri de takip edip, siteyi günlük ziyaret ederek ayakta tutabilirsiniz.
Ben hayallerimi anlatmaya devam edeceğim. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere.