Yargıtay, WhatsApp grubu kuran çalışanların işverene yönelik ifadelerini, ‘demokratik talep’ olarak değerlendirip işten çıkarma kararını bozmuştu. Ancak herkes bu kadar şanslı olmayabilir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin son kararında, aynı işyerinde çalışan satış temsilcilerinin Whatsapp grubu kurarak patronu eleştirmelerinin, grup üyelerinden biri tarafından şikâyet edilmesi üzerine işten çıkarma kararını bozması, işçi açısından sosyal medya kullanımının sözleşme açısından sınırlarını gündeme getirdi. Facebook, Twitter, Whatsapp gibi iletişim kanalları üzerinden çalışan davranışlarını düzenleyen net bir yasal düzenleme yok ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25’e 2’nci maddesi işverene yönelik davranışları düzenliyor. Sosyal medya özellikle düzenlenmediği için bu konuda Yargıtay kararları, işçi-işveren ilişkilerini düzenleyici nitelikte kriterler ortaya koyuyor. Yargıtay kararlarına bakıldığında ise sosyal medya dahil yayın yoluyla direkt işveren ve ailesinin hedef alındığının açık olması, bu konuda belirsizlik bulunmaması ve ifadelerin gerçekten hakaret, eleştiri sınırlarını aşan, kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilmesi halinde işçinin sözleşmesi mahkemelerce haklı fesih olarak değerlendiriliyor.
‘İŞTEN ANLAMIYOR’ ELEŞTİRİ
Gazete Habertürk’ten Ahmet Kıvanç ve Tahsin Akça’nın haberine göre Yargıtay’ın son kararına konu davada, Whatsapp yazışmaları üzerinden ifadelerin kullanılması ise kamuoyuna açık olmaması nedeniyle çalışan açısından bir avantaj doğurmuyor. Yani sadece kapalı grupta söz konusu yazışmaların olması işçi açısından tek başına koruma sağlamıyor. Yargıtay kararlarına göre burada hedefin açık olması ve kişilik haklarına saldırı niteliği sabitse Whatsapp üzerinden de olsa haklı fesih nedeni olabilir. Yargıtay kararlarına bakıldığında daha önce işveren için kullanılan, “Bu işten anlamıyor, işi bilmiyor” gibi ifadeler hakaret olarak kabul edilmemişti. Söz konusu olayda yazışmaların içeriği konusunda bir bilgi paylaşılmadı. Ancak işe iade kararının çıkması, yani işten çıkarmanın haksız kabul edilmesi söz konusu kriterlerin oluşmadığı anlamına geliyor.
YARGITAY’IN SOSYAL MEDYA KARARLARINDA ÖNE ÇIKAN KRİTERLER
Facebook, Twitter, Instagram, Whatsapp gibi sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar nedeniyle işten atılmalar yaygınlaşıyor. Yargıtay’ın, sosyal medya ile ilgili davalarda karar verirken dikkate aldığı önemli bazı kriterler şöyle:
– Kullanılan söz veya resimler eleştiri sınırlarını aştı mı?
– Söz ya da resimlerin direkt işvereni ya da ailesini hedef aldığı şüphe doğurmayacak kadar net mi?
– İş akdinin feshine konu eylemin, kullanılan sözün ve resimlerin niteliğine göre iş sözleşmesinin devamı çekilmez hal almış mıdır?
– Dava konusu eylem mesai saatleri içinde mi gerçekleşti?
– Eylemde işverenin iş için tahsis ettiği araçlar kullanıldı mı?
– Eylemin ya da internet/ bilgisayar kullanımının zamanı ve sayısı ile kullanılma nedeni?
– Sosyal medyada yapılan paylaşımlar işverenin mesleki ve ticari itibarını zedeleyici nitelikte mi?
– Paylaşımlar, demokratik tepki, hak arama vs. hukuk düzeni içinde meşru kabul edilen nedenlerle mi yapıldı?
SON DAVADA NE OLMUŞTU?
İstanbul’da faaliyet gösteren bir firmada satış temsilcisi olarak çalışan mesai arkadaşları, Whatsapp grubu kurup işyerindeki olumsuzlukları ve yöneticilerin tutumlarını eleştirdikleri için işveren tarafından işten çıkarılmıştı. İşyerindeki mobbingin dile getirildiği çeşitli yazışmalar, aynı gruptaki diğer bir çalışan tarafından patrona iletilmişti.
Mahkeme, işçilerin işe iade taleplerini geri çevirince devreye Yargıtay girdi. İşçilerin Whatsapp grubu kurup, işyeriyle ilgili görüşlerini dile getirmelerini ‘demokratik talep’ olarak nitelendiren Yargıtay, işçilerin işe iadesine hükmetti. Davada işveren kendisine ait telefonla kendisinin eleştirilmesini gündeme getirmişti.
ÖRNEK KARARLAR
– YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ/2016
KAPALI GRUPTA YAZIŞMA ELEŞTİRİ SINIRLARINDA, İŞTEN ATMA SEBEBİ DEĞİL
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2016/16290 esas ve 2016/17802 sayılı içtihat niteliğindeki kararında bir bankanın personeli arasındaki Facebook grubunda paylaşım yapan bankacı tazminatsız olarak işten atıldı. Bankacının işe iade için açtığı davada savunma yapan banka yetkilileri, bankada memur olarak çalışan kişinin bankanın itibarını zedeleyici, yöneticilerini zan altında bırakan, ücret politikaları ile yöneticilerini kötüleyen gerçek dışı, asılsız ithamlarda bulunduğunu ileri sürdü.
AİHM’YE GÖNDERME
Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik içtihatlarıyla oluşturulan ilkelerden birinin ifade özgürlüğüne ilişkin olduğuna dikkat çekti. Yargıtay kararında, yazışmaların belli bir grupta yapıldığı, yazışmaların ağır eleştiri niteliğinde ancak ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple feshin geçersiz olduğu kaydedildi.
– YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ/ 2017
ÇALIŞTIĞI BANKANIN ALEYHİNE PAYLAŞIM YAPAN HAKSIZ BULUNDU
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2017/35256 esas ve 2017/15081 sayılı içtihat niteliğindeki kararına konu davada, çalıştığı banka aleyhine Facebook hesabından paylaşım yapan ve banka aleyhine bazı mesajları beğenen bankacı işten atıldı.
İMAJI ZEDELEDİ
İşçinin işe iade istemiyle açtığı davada işveren, işçinin, çalıştığı bankanın saygınlığını ve imajını zedeleyici itibar kaybına yol açan paylaşım ve beğenileri dolayısıyla iş akdinin haklı gerekçeyle feshedildiğini savundu. Yerel mahkeme işçiyi, istinaf mahkemesi de işvereni haklı buldu. Dosyayı inceleyen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, “Davacıya ait sosyal medya hesabından yapılan paylaşım ve beğenilerin bankanın kurumsal imajını zedeler nitelikte olduğu anlaşıldığından, bu nedenle davalı banka tarafından yapılan fesih geçerli nedene dayanmaktadır” denildi.