Erkekleri esir eden yalnızca 90 dakikalık futbol maçları değildir.
Siz de bu süre içerisinde onu tamamen kendinize ait bir hale getirebilirsiniz.
En sevdiğiniz elbiseniz üzerinizde, elinizde bir mojito ile bar taburesi üzerinde oturuyorsunuz. Bir anda içeri hayallerinizdeki o mükemmel erkek giriyor. Saat 21:30 ve onu kendinize aşık etmek için bir buçuk saatiniz var. İmkansız gibi mi görünüyor? Aslında oldukça kolay. Bilimsel araştırmalara göre iki kalbin bir araya gelmesi için gerekli olan süre yalnızca 90 dakika. Amerika'da yapılan bir araştırmaya katılan denek çiftlere, tanıştıktan sonra birbirleri hakkında olabildiğince detay öğrenmeleri istenmiş. 90 dakika başbaşa geçen görüşmeden sonra katılımcıların çoğu karşısındakinden etkilendiğini itiraf etmiş. Birini 90 Dakikada Kendinize Aşık Etmenin Yolları (How To Make Someone Fall In Love With You in 90 Minutes or Less) isimli kitabın yazarı Nicholas Boothman aşkın formülünü açıklıyor. Denemeye hazır mısınız? Cevabınız evetse hedefinizi belirleyin ve harekete geçin.
0-5 Dakika:
İlk İzlenim
Boothman, birlikte çalıştığı 2.100 çiftin üçte birinin ilk görüşte aşık olduklarını söylediklerini belirtiyor. Çalışmaya göre birinden hoşlanıp hoşlanmadığımıza onu gördüğümüz ilk beş saniye içinde karar veriyoruz. Hoşlandığınız erkeğe yaklaşmadan önce karşısında dimdik durduğunuzdan emin olun. Bir erkeğin bir kadında içgüdüsel olarak aradığı en önemli özellik sağlıklı olmasıdır. Bu nedenle kambur bir duruş hakkınızda yanlış fikre kapılmasına sebep olabilir. Daha sonra kendinizi muhteşem hissettiğiniz bir anı hatırlayın. Böylelikle pozitif ruh haliniz hem yüzünüzden hem de duruş şeklinizden rahatlıkla okunabilecektir. Başınızı hafifçe öne doğru eğmek ulaşılabilir olduğunuz mesajını verir. Onunla göz teması kurmaktan kaçınmayın. Klişe gibi gelebilir ancak bunlar gerçekten işe yarıyor: Bu adımlar uzaktan flört etmenin en iyi yoludur. Boothman, cinsel heyecanı serbest bırakmak için göz temasında bulunduktan sonra gözlerinizi kaçırmanızı ve sonra tekrar bakışlarınızı onunkilere kilitlemenizi öneriyor.
5-10 Dakika:
Başlangıç Aşaması
Sosyal ortamlar bunun için biçilmiş kaftandır. Karşılaştığınız bir partide her ikiniz de ev sahibini tanıdığınız için rahatça tanışabilirsiniz. Ancak tamamen yabancı olan birine doğru ilk adımı atmak düşündüğünüzden daha da zor olabilir. Bunu gerçekleştirmenin en cesur yöntemi dostça bir yakınlık göstermektir. Yanına yanaşın ve sanki tanışıyor gibi konuşmaya başlayın. Bunun için eğlenceli ve ilginç konular seçin. Örneğin yağmurlu bir günde, " Yağmurdan nefret ediyorum" demek yerine, "Saçımın haline bakar mısın? Bu havayla daha fazla savaşamayacağım!" demeniz daha ilgi çekicidir. Eğer cevap verirse o da sizinle ilgileniyor demektir. Cevap vermezse de bir şey kaybettiğinizi düşünmeyin. Koyu bir sohbete dalmaya cesaret edemiyorsanız, ona fikir danışarak buzları kırabilirsiniz. Cevabı evet veya hayır olmayacak, ucu açık sorular seçmeye özen gösterin. Örneğin beğendiğiniz erkek bardan kendine şarap alıyorsa "Şarap seçme konusunda çok başarısızım. Hangi kırmızıyı tavsiye edersin?" diyerek sohbeti başlatabilirsiniz. Peki, konuşmaya başladıktan sonra randevuyu nasıl kopartacaksınız? Başınızı hafifçe yana eğerek, "Bir kahve içmeye ne dersin?" deyin. Onun hislerini merak ediyor olmanız, yani onun fikrine danışmanız hoşuna gider ve sizi reddedemez.
10-30 Dakika:
Beden Dili Önemli
Siz anlatacak mükemmel hikayeyi ararken, o da verdiğiniz görsel ipuçlarını birleştirmeye çalışıyordur. İnsanlara verdiğimiz karşılıkların yüzde 55'i gördüklerimize dayanır. Bu nedenle vücut diliniz açık ve rahat olmalı. Kollarınızı ve bacaklarınızı kavuşturmaktan kaçının. Ona doğru eğilerek konuşun ve omuzlarınızı rahat bırakın. Hareketleriniz de yavaş olsun. İnsanların duygularından da etkileniriz. Siz ona gülümserseniz o da size aynı şekilde karşılık verecektir. Ayrıca laf arasında onu överek egosunu okşayabilir ve "ben de" hilesini kullanabilirsiniz. İnsanlar kendilerine benzeyen kişilerden hoşlanırlar. Bu nedenle karşınızdakine aranızdaki benzerlikleri göstermek için "ben de" kelimesini aşırıya kaçmadan kullanın. Aynı fikirde olmasanız da kelimelerle oynayarak öyle düşünmesini sağlayabilirsiniz (örneğin "Gerçekten mi" diyerek). Tepkisiz kalmaktansa herhangi bir tepki vermek her zaman daha etkili sonuçlar almanızı sağlar.
30-60 Dakika:
Kimyayı Oluşturun
Kendimizi başkasıyla aynı frekansta hissettiğimizde vücut dilimizi de onunla uyumlu hale getiririz. Kendini size daha yakın hissetmesini sağlamak için hareketlerini taklit etmelisiniz. Ancak hareketleriniz sade olmalı. Yaptıklarına ayna tutun. O sol elini hareket ettirdiğinde siz sağ elinizi kullanın. Ya da bacak bacak üstüne attığında siz de atın. Bu senkronize durumu 30 saniye kadar bırakın sonra tekrar başlayın. Bu bir anlamda vücut dilini kullanarak ulaşılabilir olduğunuzu göstermeye yarar. Tekrar senkronize olduğunuzda rahatlayacaktır. Sadece beden dilini değil; konuşma hızını, nefes alıp verişini ve ses tonunu baz alabilirsiniz. İlgi çekici hareketler de işinize yarar. Dudaklarınızı hafifçe ıslatabilir, saçınızla oynayabilir veya parmaklarınızı boynunuzda gezdirebilirsiniz. O konuştukça bakışlarınızı gözlerinden dudaklarına kaydırın. Tekrar gözlerine dönün ve bu hareketi birkaç kez tekrarlayın. Yanakları kızardığında gülmemeye çalışın.
60-70 Dakika:
Flört Edin
Bir şeyi ayrıcalıklı hale getirdiğinizde kişiler onu daha fazla isterler. Aynı şey ilişkiler için de geçerlidir. Karşınızdakine onunla ilgilendiğinizi gösterirseniz, bu, onun sizi daha fazla arzulamasına sebep olur. Perşembe günü randevulaşmak isterse, ancak birkaç ayarlama yaparak ertesi gün buluşabileceğinizi söyleyin. Onu 90 dakika içinde avucunuzun içine almak istiyorsanız şirin değil, ****i olmalısınız. Bu yüzden kendine güvenli ve gizemli davranın.
70-90 Dakika:
Yakınlaşın
Şu ana kadar onu büyülemiş olmalısınız. Artık kendinize olan güveninizi göstererek onunla yakınlaşmaya çalışmalısınız. Birinin dış görünüşüne kapılırız ama aşık olmamız için sohbet etmemiz gerekir. Bunu küçük adımlarla uygulamaya geçirmelisiniz. Düşük riskli itiraflar sevdiğiniz, sevmediğiniz şeyleri ve doğup büyüdüğünüz şehirleri içerir. Orta riskliler; ki, asıl odaklanmanız gereken gerçekliklerdir, benzer fikirler ve hayalleri paylaşmaktır. Yüksek riskli paylaşımlar ise en derin duygularınızı, güvensizliklerinizi ve korkularınızı açıklamaktan geçer. Konuşarak bu noktaya gelmek birbirinize oldukça yakınlaşmanızı sağlar elbet. Ancak unutmayın ki 000000fazla bilgi paylaşımı her zaman etkili olmayabilir. Eski ilişkilerinizden bahsetmekten kaçının ve dikkatli davranın. Anlatacaklarınıza onun tepkilerini ölçerek karar verin ve ne olursa olsun tüm sırlarınızı bir anda ortaya dökmeyin.
Kimyasal Çekim: Aşkın Vücuttaki Etkileri Her dakikanızı birlikte geçirme isteğinin onun mükemmel kişiliğinden ve yakışıklılığından kaynaklandığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Aşık olduğunuzda, beynin mutluluk merkezine doğru ani bir kan akışı meydana gelir. Bu da karşınızdaki erkeğin dayanılmaz olduğunu düşünmenizi sağlayan bir kimyasal etkileşimi tetikler. Mutluluktan ve kalbinizin heyecanla çarpmasından ise dopamin ve adrenalin sorumludur. Bu hormonlar azaldığında ise sevgilimizden uzaklaşmaya başladığımızı hissederiz.