ERKEKLER tarih boyunca kadınları hiç anlamamışlardır. Duygusal olduklarını sanmışlardır ama kadınlardan yedikleri darbeler sonunda ne kadar acımasız olduklarını görmüşlerdir. Daha önce de dediğimiz gibi, Adem (A.S)'ın cennetten kovulmasının nedeni Havva (A.S) dır. Geçmiş tarihlerde de gücü elinde bulunduran kadınların çoğu erkeklerden intikam almışlardır. Bu kadar duygusal olmalarına rağmen bir o kadar da acımasızlardır.
Kadınların kötüsü kötüdür, iyisi de bulunmaz bir hint kumaşı gibidir. Atalarımız ne demişler, iyi kadın adamı vezir, kötü kadın ise adamı rezil eder. Bu söze benzer bir çok örnekler verilebilir. Yani kadınların ne düşündükleri nerelerden geçtikleri keskin çizgiler gibidir. Ne kadar unutkan oldukları görülse de o kadarda kincidirler kadınlar.Peki kadınlar nedir ve nasıl tavırlar sergilerler....
KADINLAR yönetilirken, yönetmeyi severler. Erkeğin güçlü olduğu durumlarda, kadınlar her zaman ikinci plandadır ve erkeğini yönetirler. Bunu yapmaktan da hoşlanırlar. Neden böyle bir girişimde bulunurlar? Kadınlar fiziksel yapı olarak erkekten zayıf oldukları için daima düşünerek hareket etmeye çalışırlar. Bunu da başarırlar. Erkekten fazla düşünürler ama erkekler kadar keskin karar verme yeteneğine sahip değildirler. Erkeklere oranla akılcıdırlar..
Ama devreye duygusal anlamda konular girerse bu dikkatlerinin dağılmasına ve hata yapmasına neden olur. Kadınlar evlenene kadar sürekli bir arayış içindedirler. Kadınlar da erkekler gibi 3 sınıfa ayrılırlar. Evcimen, eğlence ve iş kadını... Bu üç kadın da duygusal anlamda erkeklere karşı zayıftırlar. Şimdiki yazılanlardan sonra kadınlar hakkında bilinmeyenlerin büyük bir kısmını sizlere anlatacağız.-Kadınlar yetiştikleri ortama ayak uydururlar.
Baskı görmedikleri sürece değişim yapmazlar.-Kadınlar sevdiği erkek için köle olurlar. Aynı şekilde değer de beklerler.-Kadın erkeğinin kendisine köle olmasını ister., Olunca da ondan nefret eder...-Kadınlar akıllıca aşık olurlar, eğer sevgileri eşlerine karşı artarsa o zaman yenik düşer ve delirirler.
GELİŞMİŞ ülkelerde ve geri kalmış ülkelerde kadının yeri konusunda yapılan araştırmada inanılması zor durumların ortaya çıktığı ileri sürülmüştür. Kadınlar yaşadıkları ve aldıkları kültüre göre eşlerini en zor şartlarda idare etmesini bilmişlerdir. Hayatlarında sürekli zorluk çeken ve aile içerisinde mutsuz olan kadınlar, kendilerine kriter belirlemek için arayışlarını zengin, paralı ve kariyer sahibi olan erkeklerle evlenerek yapmışlar ve bunu başardıkları taktirde ise erkeğiyle mutlu bir hayat sürmüşlerdir.
Erkeğin bütün servetini ve kariyerini kaybetmeye başlamasını kadın eşinden daha önce sezer, bunu da eşine bildirir. Eğer köklü bir ailede yetişmiş ve gerekli kültürü almış bir kadın ise, akılcı davranır. Eşinin başarılı olması için elinden gelen tüm ***reti gösterir. Türk kadınını Avrupalı kadınlardan ayıran en önemli özelliği ise analık duygularının baskın olmasıdır (İstisnalar hariç).
Avrupa'daki kadınlardan ayıran en önemli özelliği ise yavrularını kendi dizlerinin üzerinde sallayarak uyutmasıdır. ABD ve Avrupa ülkelerinin hiç birinde böyle bir durum mevzubahis değildir. Türk kadınlarını Avrupalı kadınlardan ayıran en önemli özelliği ise, eşlerini güzel kadınlardan kıskanmaları ve bu kıskançlıklarını hemen belli etmeleridir. Avrupalı kadınlar eşlerini kıskanırlar ama hapsetmezler. Türk kadınları ise kıskandıkları eşlerini hapis ederler.
Eşlerinin güzel kadına baktıklarını, ilgi duyduklarını veya konuştuklarını gördükleri zaman onları bir hafta boyunca sorgu sualden geçirirler. Şayet eş, güzel olan kadına ilgi duymadığı konusunda tatmin olursa eşini rahat bırakırlar. Evcimen olan bu kadınlar ailesini, yuvasını ve kocasını her şeyden çok sevdikleri için canlarını hiçe sayabiliyorlar. Kendi yaşamları onlar için ikinci plandadır. Bu düşüncedeki kadınlar iki gruba ayrılırlar. Birinci guruptaki kadınlar, çok sevdiği eşinin kendisini aldattığını hissettiği veya gördüğü anda bir anda sessizleşirler. Hiç bir şey olmamış gibi eşine hizmetini sürdürür.
Bu durum bir veya iki senede sürebilir. Daha sonrada eşinin, pasif kaldığı durumda bedensel sakat bırakacak saldırılarda bulunarak intikam alır. İkinci gruptaki kadınlar ise, eşinin bir kere aldatmasına göz yumarlar. Uzun süre konuşmazlar, daha sonra hiç bir şey olmamış gibi davranırlar. İkinci aldatmada ise anında boşarlar veya ne yapacakları belli olmaz. Tehlikeli bir durum alırlar. Eğlence veya dışa dönük olan bir başka Türk kadını da bambaşka bir kişiliğe sahiptir.
Kentli veya köylü hangisi olursa olsun, bu bölüme giren kadınlar için eğlenmek her şeyden önce gelir. (dans, gezi, tatil, müzik, çılgın yaşam vb.) Bu tipe giren kadınlar 15-17 yaşları arası kendilerini gösterirler. (Her eğlenmeyi yapan kız (kadınları bu sınıfa koymak yanlış olur). Çılgınca hareket ederler. Bu yaşlarda evden kaçmayı, tanıdıkları veya tanımadıklarla dans, müzik vb eğlencelere gitmeyi amaç edinirler
Felsefeleri "dünyaya bir kez geldim bir daha mı geleceğim" dir. Bu sınıfa giren kadınların düşüncesi özgür yaşamak ve özgür düşünmektir. Bu düşünceye sahip olan kadınlar 25-29 yaşına kadar evlenmeyi düşünmezler. Türkiye'de bu düşüncedeki kızlar çoğunlukla yanlış tanınmaları nedeniyle sıkıntı yaşarlar. Bu kızlar evlendiklerin de ikiye ayrılırlar. Birincisi evcil ve kocasına çok bağlı, diğer ise kendi yaşantısına düşkün gerekirse aldatabilir.
Her ikisi de aldatılmayı hazmedemezler. Bu kadınlar çocukları dahi olsa aldatıldığını anladıkları andan itibaren eşlerini bırakırlar. Veya ayrı yaşamayı tercih ederler. Erkekler aldattıktan sonra kadın üzerinde baskı yapmaya kalkarlarsa gözleri hiç bir şeyi görmez, "sen yaptın, bende yaptım şimdi oldu" diyerek anında aldatırlar. Bu kadınlar daha sonra da agrasif tutumlarını sürdürürler, eşlerine eski değeri vermezler.
ÜÇÜNCÜSÜ ise iş kadını yani işkolik... Bu tip (kız) kadınlar genelde hayatlarının büyük bölümünü işine ve eğlenmeye verirler. Evlenme onlar için ikinci plandadır. Çocuk yapma ise 3'üncü planda yer alır. Sürekli kariyer edinebilmek için hayatlarını işe verirler. Çalıştıkları işi en iyi bir şekilde yapmak için uğraşırlar. Daha ileriye ve başarı peşinde koşan kadınlar ise bir yerde 2-3 yıl kaldıktan sonra kendilerinin daha yüksek kariyere sahip olabilecekleri iş alanlarına doğru yönelirler.
Bu sınıfa giren kadınlarda kendi aralarında ikiye ayrılırlar. Düzenli ve düzensiz olmak üzere. Düzenli olanlar, disiplin, titizlik, bakım ve iş ve ofisini temiz tutarlar. Yemek yapmayı severler. Kısacası hayatları planlıdır. Erkek arkadaşlarıyla bile randevulu çıkarlar. Daha doğrusu yaşantıları randevuludur. Plansız işlerden ve yaşantıdan nefret ederler. Düzensiz olanlar ise, işlerinde düzenli bir sistem oluştururlar. Kariyer sahibidirler, lakin ev yaşantıları düzensizdir. Dağınıklardır, arkadaşlarıyla iş saati dışında sınırsız eğlenirler. Pasaklıdırlar... Yemek yapmayı sevmezler.
İş konusunda üstesinden gelemeyecek kadar da azimlidirler. Her iki grupta evlendiklerinde eşlerinin işlerine karışmasından hoşlanmazlar. Eşlerini işlere karıştırmazlar, ama dertleşmeyi de ihmal etmezler. İşleri konusunda önemli konuları ve sırları asla açıp konuşmazlar. Konuştuklarında kariyerlerinden olacaklarını düşünürler. Kocaları aldattığı zaman haklarını hukuksal mahkemelerde ararlar veya ceza alacakları her yolu denerler. Daha sonra da boşarlar. Kendi hayatlarına düşkündürler. Bir erkekten nefret ettiler mi ikinci erkek hayatlarına zor girer. Kısacası ince eleyip sık dokurlar.
BİR DE bunların dışında yaşadıkları bölge ve örf ananelerine göre iki tip kadınlar vardır. Bunlardan birisi ailesine düşkün, diğeri ise kocasının ailesine düşkündür. Ailesine düşkün olan kızlar, evlendiklerinde bile ailelerine sürekli yardımcı olurlar. Kocalarını severler ama bu düşkünlüklerini eşlerine belli etmezler. Bu tür kadınlar, eşlerinin ailesinin kendi evlerine karışmasına müsaade etmezler. Ve zaman içerisinde kocasının akrabalarının bile evine gelmelerinden rahatsız olurlar.
Özgürlüklerine düşkün görünseler de, annelerinin sözünden çıkmazlar. Yaşantıları sürekli direktif almayla geçer. Annelerini kaybettikleri zaman kendilerini boşlukta hissederler. Ev işlerinde ve yemek hususunda çok başarılıdırlar. Eşlerine istedikleri duygusal anlamda her şeyi verebilirler. Sürekli eşlerinin etrafındaki insanları tek tek soyutlamayı denerler. Taa ki kendi ailesine yakın olmayı sağlayana kadar. Eğer kendi ailesi tarafından kullanıldığı anlaşılırsa o zaman geriye dönüş yapmazlar.
Kendine ve kocasıyla çocuklarına yol çizmeye çalışırlar. Kendi yuvasından çok anne tarafını düşünen kadınlar hayatlarında genelde başarısız olurlar. Tek başlarına iş yapamazlar. Diğer kadınlarla bir araya geldiklerinde ise sürekli konuşmak ve dedikodu yapma eğiliminde olurlar. İkinci sınıfa giren kadınlar ise eşine saygı ve sevgisinden dolayı kocasının ailesini ön planda tutan kadınlardır. Bu tip kadınlar oluşturduğu yeni yuvayı korumakla birlikte kocasından gelen olumsuzlukları göğüslemeye çalışır. Olumsuzlukların eşini üzeceğini düşünerek hiç bir şey belli etmezler.
Eğer kocasının ailesi tarafından beğenilip tutulursa, o zaman eşi benzeri bulunmaz bir kadın olur. Etrafına pozitif enerji saçarlar. Olumsuzluklar karşısında ise daha da güçlü olurlar.Evcimen ve yerine göre iş kadını da olabilirler. Ailesinin ve eşinin güvenini aldığı için, elinden geleni yapar, yapamadığını da hemen ifade ederek yardım beklerler.