Bundan 19 yıl önce gerçekleşmiş olayın kahramanı olan bayan, kendi kontrolü dışında girdiği yolda eşiyle bir kaza yapıyor…
gerisi şöyle;
"Başımdan gecen bir olayı sizlerle paylaşmak istedim. Yasadığım en güzel yıl ve en kötü yıldı 1992… 17 yaşımda evlendim, 1992 17 ağustosta Fransa’dan görücü usulü bir evlilik yaptım. Çok güzeldi her şey, düğünümüz ve balayımız, kısacası her şey muhteşemdi taaa ki o kötü güne kadar…
Evlendik ve evlendiğimizin ertesi günü balayı için Kuşadası’na gittik. 15 gün tatilimizden sonra sıra dönüşe gelmişti ve yola koyulduk. Afyon’a gittik ve o kadar yorgunduk ki bir an evvel uyumak istedik ve yattık. Tam uykuya dalmıştık ki telefon çaldı. Arayan benim annemdi, kayınvalidem, annen telde önemliymiş gel dedi ve gittim. Annem bana; “Eşine söyle de bizi Alaşehir’e ablanın yanına götürsün. Hem yakında Fransa’ya gidecek gelsin ablanların orayı da görsün” dedi. Anlamsızdı çünkü daha yeni gelmiştik ve yorgunduk neydi bu acele? Ben de “anne eşim çok yorgun yarın gidelim” deyince annem ısrarla “yok kızım, bak baban da arabayı verdi hadi gelin hemen çıkalım yola” dedi. “tamam anne eşimi kaldırıp sorayım, geliriz belki” diyerek kapattım telefonu ve hemen esimin yanına gittim. “Annem aradı Alaşehir’e gidelim diye ısrar ediyor ne diyeyim?” dedim, eşim önce yorgun olduğunu söyledi ama ben annemin ısrar ettiğini söyleyince hazırlanıp çıktık, Alaşehir’e gittik. Ve ablamlara geldikten sonra eşim o yorgunlukla kendini yatağa attı ve anında uykuya daldı.
Ama benim içimde inanılmaz bir sıkıntı vardı, sanki içimden bir şey beni bir yerlere sürüklüyordu ama hayra alamet değildi. Neyse benim aklıma araba kullanmak geldi, ehliyetim yoktu ama araba kullanmasını iyi biliyordum babamın şoförü öğretmişti zamanında. Eşimin yanına gittim, “benim canım sıkıldı, araba kullanmak istiyorum” dedim. Eşim uyku sersemi yorgun olduğunu, ısrarıma rağmen uyuyacağını söyleyip uyumaya devam etti ama benim içimdeki o şey bana ısrarla yürü hadi kaldır, arabayı al diyordu. Neyse ben tekrar eşimin yanına gittim ve “hadi kalk da arabanın anahtarını ver ben gideyim” dedim. Israrıma dayanamayıp sonunda “tamam ama arabayı vermem ben dolaştıracağım” dedi. Ve yola koyulduk. Ben ısrarla arabayı almak istiyordum öylesine istiyordum ki anlatamam, içimdeki o şeytana bir türlü engel olamıyordum. Sonunda yalvara yakara aldım arabayı ve gezdik. Sıra eve dönmeye geldiğinde eşim arabayı almak istedi ama ben “hayır ben götüreceğim lütfen” deyip ikna ettim ve uzun bir yolun sonuna geldik.
Eşime bir yol ağzına geldiğimizde “eee sağ mı sol mu nereye döneyim? diye sorunca o da sola kır dedi. Bense birden sağa kirdim ama ben bile anlayamamıştım, sanki beni bir şey ısrarla o yola çekiyordu. Eşim ne yapıyorsun burası değil dedi, ben de “anlamadım kendiliğinden oldu elimde değildi sanki direksiyonu başkası bu yola zorla kırdırdı” dedim. Yol çakıllıydı ve 60 km ile gidiyorduk. Nerden bilebilirdim ki o yolun şehitler mezarlığının üzerine yapılmış bir yol olduğunu. O yolda ilerliyorduk ki bir traktör gördüm ve onu solladım, sollar sollamaz önüme bir kaya parçası çıktı ve ona hızla çarptım. Çarpmamın etkisiyle 5 takla atıp sağ taraftaki yokuştan aşağıya yuvarlandık ve araba resmen tost haline dönmüştü. Eşim araba durur durmaz beni omuzlarımdan tutarak dışarıya çekti ama ben her şeyi görüyordum, bayılmamıştım ve şuurum yerindeydi. Eşim beni yere uzattı ve kafamı ısrarla sola doğru çeviriyordu, bense ne olduğunu anlamış değildim çünkü hiç acı hissetmiyordum. Çok şükür bak bir şeyimiz yok diyerek güldüm, eşim de “evet canım, sakin ol sende bir şey yok” dedi. Bir şeyim olmadığına göre kalkayım diye düşünüp kalkmaya çalışırken eşim beni yine yatırıp kafamı sola çevirdi, ambulansın gelip bizi hastaneye götüreceğini söylüyordu. Etrafıma bir baktım sanki insan ordusu toplanmış ve bana bakarak; “ah ah yavrum pek de gençmiş, yazık” diyorlardı, bu üzüntülerin nedeni neydi anlamamıştım.
Birden kafamı sağa çevirdim, çevirmez olsaydım; sağ kolum dirsekten parçalanmıştı, resmen kopmuştu. O an öylesine bir acı vurdu ki anlatamam sanki canlı canlı kolumu kesiyorlardı, hayatımda atmadığım çığlığı o gün attım. Ambulans geldi ve hastaneye gittik. Şimdi hala kolumdan rahatsızım, sakat kaldım. O gün, beni oraya çeken bir şey vardı çünkü o yolda günde en az 10 kaza oluyormuş. O günlerde hastaneye benden sonra bir kazazede getirdiler ama o benim kadar şanslı değildi. O gün beni oraya sürükleyen neydi bilmiyorum ama ben bunu şahsen yaşadım, Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın."