Bahama Adaları'nda, Nassau'da yaşayan bir genç kadın, bir kilisede vaaz dinlerken, Rahip Paul Robert'in, ansızın sözünü kesti ve ayağa fırlayıp, İsa'yı görmekte olduğunu söyleyerek, kilisenin yeni boyanmış olan duvarını gösterdi! Bağırarak:
- İşte orada, orada, orada!.. diyordu!..
Herkes yeni boyanan bej rengi boş duvarı görüyordu ama, Bayan EunaLowe'un gördüğünden emin olduğu görüntüyü değil!.. Başkalarının inanmadığına aldırış etmeden, Hz. İsa'nın yüzünü açıkça gördüğünü ve Hz. İsa'nın yanında da tanımadığı bir başkasının bulunduğunu tekrarlayıp duruyordu!..
Bayan Lowe, iyi ailede yetişmiş; genç ve güzel bir kadındı. Yani bu tür heyecanlara ihtiyacı yoktu. Onun bu kadar emin olması, gördüklerinde bir gerçek payı olmasını gerektiriyordu. Böyle bir düşünceye rağmen, ne rahip, ne de başkaları, bütün görme çabalarına rağmen, duvarda, yeni boyalı bir yüzeyden başka bir şey göremediler!.. Duvar, yeni boyanmış, bej renkli bir duvardı� Bayan Lowe'un yarattığı bu karışıklık, kısa zamanda Nassua'ya yayıldı ve akşam olunca, kilise tıklım tıklım doldu!.. Bu kez, kilisenin duvarında beliren yüzleri, pek çok kimse görebildi!.. Bu kez yüzler, iki değil; üçtü!.. Birisinin Hz. İsa'ya ait olduğu kuşkusuzdu!.. Duvardaki üç görüntüden biri Hz. İsa idi!..
Chicago Daily News Gazetesinin ünlü muhabirlerinden Luther Evans'ı, gazete, hemen olay yerine gönderdi. Gazetecinin niyeti, bej renkli, yeni boyalı bu duvar için alaylı bir yazı yazmaktı. Fakat, gazeteci Luther Evans, duvardaki görüntüleri gördü ve o da şaşırdı!.. Tasarladıklarını unutuverdi!.. Hz. İsa'yı o da tanımıştı!.. Öteki iki yüzden birini de Budha'ya benzetmişti!.. Gazeteci Luther Evans, duvara yaklaşınca görüntüler kayboluyordu!.. Ancak belirli bir uzaklıktan görülebiliyorlardı!.. Gazeteci, duvarı boyayan ressamları aradı. Fakat onlardan da fazla bir şey öğrenemedi. Adamlar, sadece duvarın, boyanmadan önce kirli ve soluk olduğunu söylüyorlardı. Ki, bunu, başkaları da doğruladı.
Esasen kilise, o kadar eski bir yapı da değildi. Bu nedenle duvarında eskiden kalma resimler olduğu söylenemezdi. Olay, 1963 yılında oldu. Sonraları, bu duvardaki görüntüler, yavaş yavaş kayboldular!..
Bu olay da insanlara diyor ki: Araştır, maddenin ötesi de vardır. Maddenin ötesini de araştır!.. Olmaz sandıklarınızın "olur oluşları" da vardır. Yeter ki, maddeye saplanıp kalmayın!.. Düşünün, araştırın, bulun!.. İnsanları, hem madde ötesi cehte; hem de madde ötesi bilgiye yönlendirmek istiyor. Asli varlığına yöneltmek istiyor. Kiminle hitap etsinler. Elbet inandıklarını araç edecekler.
Neden Hz. İsa görülmektedir. Çünkü her peygamber, devre sonuna kadar misyonunu sürdürmektedir. Kadın, bir görücü medyomdu, diyelim. Ama uzun zaman, inanmayanlar da gördüler!.. Bunların hepsi mi görücü medyomdu?!. "Toplu halüsinasyon" demek kolaydır. Fakat, uzun süreli toplu halüsinasyon görmek acaba olası mıdır?!. Madde ötesine akıl erdirmek idrakinden henüz uzak olanlar için daha pek çok kulplar takmak olası. Ama olay, idrakliler içindir. İdrakin gelişmesi, olaylar karşısında düşünmesini bilmeye bağlıdır. Böyle bir olay karşısında, görüp merakını gidermek ve denilenler gerçekmiş deyip üzerinde düşünmemek, herhalde idrakli bir insan işi değildir. İdrak, bir anlayış olduğuna göre, kişi, gördükleri karşısında hiç değilse bir nebze düşünmeli ve anlayışını yoklamalıdır ki, idrak gelişebilsin.
kaynak:George Langelaan