Zorun Başarılması
Çalışma odası darmadağınıktı. Ders kitapları bir tarafta, defterler bir tarafta, ansiklopedi ve yardımcı kaynaklar da başka başka yerlerdeydi. Fatmanur’un kafası da odası gibi darmadağınıktı. Okumayı ve ders dinlemeyi seven bir öğrenci olmasına rağmen, çalışma metodunu bir türlü geliştirememişti. Birçok şeyi yapmak istiyor fakat bir türlü kendini motive edemiyordu. Anne ve babasının ilgisine rağmen dağınıklığını bir türlü üzerinden atamıyordu. O gün yine ders çalışmak için odasına girmişti. Bir kısım derslerin kendine göre önemsiz olduğunu düşünerek, ders çalışmaya başlamıştı. Gözleri kitap satırları arasında gezerken, kafası tamamen başka yerlerdeydi. Bu hayal aleminde, gezintisinin ne kadar sürdüğünün farkında değildi ki, bir anda odasının kapının çalınmasıyla kendine geldi. İçeriye sınıf arkadaşı Merve girmişti. Dağınık ortamı gören Merve;
-Herhalde vakitsiz ziyaret ettim, rahatsız ettiysem özür dilerim.
Fatmanur hemen yerinden doğruldu, elindeki kitapları masasına bırakarak;
-Merveciğim iyi ki geldin ben de hiç ders çalışma isteğim yoktu, biraz konuşuruz.
-Esasında ben de yarınki sınava beraber çalışırız diye gelmiştim.
-Bu ders çok önemli sayılmaz, ayrıca bu ortamda ruhum sıkılıyor.
Merve odanın içerisine şöyle bir göz attıktan sonra;
-Fatmanur istersen önce şu odayı bir toplayalım. Kitapları, defterleri, kalemleri yerlerine, elbiseleri de dolabına kaldıralım. Bir de odayı havalandırıp süpürge tutalım.
-Ders çalışmakla bunların ne alakası var anlayamadım.
-Çalışma ortamının temiz tertipli ve düzenli olması lazım, ayrıca sık sık havalandırmada büyük fayda var, odaya bol oksijen girmeli.
-Diyelim ki bunları yaptım ben gende bu derse adapte olamıyorum.
-Haklısın ama her şeyden önce ilmin önemine inanman gerekir. Her ders ilmin bir alt dalıdır. Cehaleti yenmemiz için ilim şarttır. Bu dersinin ileride sana ne kadar yardımca olacağını düşünürsen adapte olman kolaylaşır.
-Merveciğim bunda çok haklısın. Hadi o zaman önce odayı toplayalım.
İki arkadaş, elbirliğiyle odayı güzel bir şekilde topladılar ve havalandırdılar. Şimdi ikisi de kendilerini daha iyi hissediyorlardı.
-Evet, istersen yarınki sınava kitabımızdaki konuları okuyarak başlayalım, kafamızda dersin dışında bir düşünceye yer vermememiz lazım. Herkes kendi kitabından okumaya başlasın.
Fatmanur ve Merve sessizce kitaplarını okumaya başlamışlardı. İlk konuyu bitirince Merve
Fatmanur’a baktı biraz sıkılmış olduğunu fark etti.
-Derslerimizde başarılı olmak için sıkılsak da, biraz fedakarlık yapmamız şarttır. Hemen pes etmemeliyiz. Her şey kolay elde edilemez, bazen güzel şeyler için çok zorluklara katlanmamız gerekir.
-Haklısın ben biraz sıkıldım fakat başarılı olmak istiyorum. O yüzden buna alışmam gerekiyor galiba.
-Şimdi sıra okuduğumuz konunun özetini çıkarmaya geldi. Ders çalışırken önemli yerlerini not almak o bilginin kalıcı olmasını sağlar.
-Ben ders çalışırken hiç kağıt kalem kullanmıyorum. Belki inanmayacaksın ama matematik dersini bile kafamda çözmeye çalışıyorum. Derste dersi dinlememin yeterli olacağını sanmıştım, demek bu yüzden başarılı olamıyorum.
Fatmanur kendisini suçlu hissetmişti. Neden şimdiye kadar bunu düşünemediğinin kritiğini yaparken, kapı vuruldu ve içeriye elinde çay tepsisi ve pastalarla annesi girdi.
-Çocuklar sizi tebrik ederim çok güzel ders çalışıyorsunuz. Düşündüm de çay ve pastaya hayır demezsiniz herhalde.
Odanın tertip ve düzenini gören Pakize Hanım, bu değişikliği Merve’ye borçlu olduğunu anlamıştı. Çalışmalarını bölmek istemediği için Pakize Hanım onları yalnız bıraktı.
Fatmanur çayını yudumlamaya başladığında Merve hala gözünü kitaptan alamamıştı. Fatmanur bu hareketi biraz abartılı buldu ve uyarmadan edemedi;
-Merveciğim bırak artık şu kitabı, önce çayımızı içelim.
-Hemen bırakıyorum ama önce şurayı bitireyim, çok ilgimi çekti.
-Tamam canım sana ne söylesem hemen bir yolunu bulup bir şeyler söylüyorsun.
-Evet, yine bir şey söyleyeceğim sıkı dur. “Merak ilmin hocasıdır.” Eğer merak edersen öğrenirsin, yoksa ilim öğrenmen mümkün değil.
-Desene, önce merak edeceksin ki araştırıp öğrenebilesin.
-Evet, çok doğru bir tespit. Şimdi çaylarımızı içtik, istersen tekrar çalışmamıza dönelim. Ama bu sefer konuyu okuduktan sonra birbirimize soru soralım.
-Nasıl istersen.
Fatmanur ve Merve ders çalışmaya kendilerini kaptırmışlardı. Pakize Hanım arada sırada kapıdan onları izlediğinde o kadar zevkle ders çalışıyorlardı ki, hayranlıkla onları izliyordu. Bir taraftan da öğle yemeği hazırlığı yapıyordu. İki arkadaş saatlerin nasıl geçtiğinin farkında bile değillerdi. Fatmanur anlayamıyorum dediği konuları anlamaya başlamıştı. Anladıkça mutluluk duymaya, dersleri daha çok sevmeye başlamıştı. Vaktin hızla ilerlemesi karınlarının iyice acıkmasına sebep olmuştu. Pakize Hanım çocukları yemeğe davet ettiğinde iştahla masanın başına oturmuşlardı. Yemek esnasındaki konuşmalar dersler etrafında oluyordu. çalıştıkları konuların anlaşılıp anlaşılmadığı hususundaydı. Bir zaman sonra tekrar çalışma odasına geçtiklerinde Merve kitaplıktaki kapağı açılmamış bir kitabı almış sahifelerini çeviriyordu ki;
-Merveciğim istersen biraz dinlenelim öyle ders çalışalım.
-Dinlenmek demek boş oturmak manasına gelmez. Farklı bir eser okumak veya ders çalışmak insanı dinlendirir. Mesela matematik çalışırken yorulduğunda tarih veya edebiyat çalışmak insanı dinlendirir. Kısacası; sayısal derslerden sonra sözel, bundan sonra da sayısal dersleri çalışmak insanı dinlendirir.
-İşin açığı ben hiç böyle düşünmemiştim. Dinlenmek demek hiçbir şeyle uğraşmamak olarak biliyordum. Bundan sonra tavsiyenize uyacağım.
-Birde şunu ifade etmek istiyorum ki, ilim öğrenirken ibadet zevki içerisinde öğrenmeye çalışırsan aklında kalsın. Ayrıca başkalarına da anlat ki, kafanda daha fazla yer etsin. Böylece daha çok başarılı olabilesi.
-Merveciğim sana çok teşekkür ediyorum, bugün ilk defa bu kadar güzel ders çalıştım. Bu kadar orijinal metotlar bildiğin halde neden şimdiye kadar söylemedin.
-Bunları anlatmam için nasip bu güneymiş, çokta geç kalınmış sayılmaz bundan sonraki hayatında bunlara dikkat edersen başarılı olursun.
Fatmanur bundan sonraki hayatında çok başarılı bir öğrenci olmuştu. O, ders çalışmaktan sıkılma işini bırakmış, severek ve isteyerek ders çalışıyordu. Bu da onu başarıdan başarıya taşıyordu. Merve’den almış olduğu bu metotları arkadaşlarına ve kendinden küçüklere anlatıyor ve bundan da mutluluk duyuyordu. Fatmanur Türkçe öğretmeninden duymuş olduğu şu cümleyi hiçbir zaman unutmadığı gibi, kendisine de rehber etmişti. O cümle şuydu “ okuduğunuz ilimler, kainatın sırlarını keşfe yönelik olmalı, faydalı olan ilimlere özellikle sarılmalısınız.” Fatmanur’un dilinden düşürmediği şu dörtlük ona devamlı rehber olmuştu.
İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsen,
Ya nice okumaktır.
CEMALETTİN YAZICI