Arka kapak Bilgisi

Sen aşık bir kadındın. Aşka aşık, aşktan vazgeçmeyen bir kadın. Çok geç oldu bunu fark edişim. Bir seçenek olmak, aşık olunan değil, sadece o hissin denek olarak kullanıldığı bir yürek olmak acıtıyor içimi.
Bundandır belki de benim sana deli gibi tutuluşum.
Ve bundandır senin bana hiç tutunmayışın, ardında kırık dallar bırakıp yok oluşun.
Özgür kanatların, naif ruhun, buram buram aşk kokan tenin.
Hepsi birer suçlu şimdi içimde. Tutuklanması gereken, müebbetlik birer suçlu.
Sana varamamış, senin olamamış olmanın acısı birikmiş tamamen içimde.
Çoğalmış, kanamış, kanatmış...
Ah! Kadınım...
Ben, özledim bizi...

Kitap özeti
Çağrı Taner, Hüzünlü Bir Ponçik kitabında kendi adıyla yaşadığı aşkı, duygularını kısa kısa yazılmış deneme tarzında yazılarıyla anlatmıştır.

Çağrı erken yaşta anne ve babasını kaybetmiştir. Onu dedesi büyütmüş ve şu an ki adam olmasını sağlamıştır. Reklam sektöründe çalışmaktadır. Bir gün aşık olduğu kadını görür. Hayatı daha da anlamlı hale gelir.

Çağrı, onu ilk gördüğünde güzelliğine bakakalmıştır. Bir karaoke akşamında gözlerini ondan alamaz. Kız yanından geçerken yanlışlıkla omuzuna çarpmasıyla gülümseyerek özür diler. Çağrı ise sadece ona bakmaktadır. Sonra ona birlikte kahve içmeyi teklif eder. Adı Elif'tir. Müzik öğretmenliği son sınıf öğrencisidir. Böylece o gün tanışmış olurlar. O günden sonra, bir gün de Elif'in staj yaptığı okula gider. Çıkışta Elif'i elinde kemanı ile yağmur da ıslanarak yürürken yakalar. Eve bırakabileceğini teklif etse de; daha bir kere gördüğü birinin arabasına binmek istemez. Yağmur daha da hızlanınca mecburen biner. Sonra bir kahve içerek ısınmaya giderler. İkisi de sırılsıklam olsa da birlikte geçirdikleri güzel vakitten hoşlanırlar.

Bir süre sonra Çağrı ve Elif sevgili olurlar. Çağrı'nın evinde ki Ponçik adlı kediyi seviyor, dağınık eşyaları topluyor, çamaşırları birlikte yıkamaması için uyarıyor. Çağrı onun evinde yaşamasına, bir şeyleri düzeltmesini ise sevgiyle izler. Hayatında olması ona mutluluk vermektedir. Çağrı için Elif hayatın anlamıdır.

'Sen benim hayatıma girmiş ve asla gitmeyecek en mükemmel ayrıntısın.'

Çağrı, Elif'i altı aydır tanımaktadır. Altı ayda her şeyi olmuştur. Ona göre Elif'in gizli bir güzelliği vardır. Onda kilitli kalmış bir gizem; bir güzellik vardır. Çağrı ise yavaşça açacağını düşünmektedir.

Bir gün sinemadan sonra onu dedesinin evine götürür. Dedesi, ailesinden kalan tek insandır. Onu dedesi büyütmüştür. Üniversite de halkla ilişkiler ve reklamcılık kazanınca hem okumuş, hem de çalışarak dedesine yardımcı olmuştur. Ailesinden geriye kalan tek üyesine, çok sevdiği Elif'i tanıştırmak için getirmiştir.

O günden sonra evde işleri ile uğraşırken bir türlü Elif ile ilgilenememiştir. Sanki o gün Elif'in de keyfi yerinde değildir. Sorduğunda ise atanamadığına üzüldüğünü söyler. Sonra da aralarında bir karar vererek buluştukları her gün bir mektup yazmaya ve bir sene sonra okumaya karar verirler. Elif birbirlerine söyleyemedikleri şeyleri mektuplara yazmalarını ister.

Çağrı, arabası arıza yapınca işe motorla gitmesi gerekir. Çünkü yetişmesi gereken bir çekim vardır. İstanbul trafiğinde taksi ile yetişmesine imkan yoktur. Tekrar motora binmek Çağrı'ya kendini özgür hissettirse de daha önce yaptığı kazadan dolayı hız yapmaz. Çekim bittikten sonra Elif'in yanına giderken hız yapmak ister. Trafikte takılı kalmamak, özgür olmak güzel hissettirir ve hızını arttırır. Sonrası ise karanlıktır. Gözlerini hastanede açar. Meğer bayılarak motordan düşmüştür. Motoru ise trafiğe karışarak parçalanmıştır. Elif ise başucunda perişan olmuştur. Ona da bir daha motora binmeyeceğine dair söz verir.

Hastaneden çıktıktan iki hafta sonra bir sabah uyandığında; o sabah hiç yataktan kalkmak istemez. Hava da zaten sisli, iç karartıcıdır. İçinde tarif edemediği bir sıkıntı vardır. O gün annesinin ölüm yıl dönümüdür aynı zamanda. Telefonuna baktığında Elif'ten bir sürü mesaj vardır. Teyzesi ile olduğunu söylemiştir. Çağrı'da önce toplantısına girer. Sonra da annesinin mezarını ziyarete gider. Oradan da Elif ile buluşacağı kafeye gelir ama Elif'ten hiçbir ses yoktur. Bir saatin sonunda hem Elif'i hem teyzesini arar ama ikisine de ulaşamaz. Evlerine gider, fakat açan yoktur. Elif Çağrı'ya hiçbir açıklama yapmadan hayatından çıkıp gitmiştir.

Bir sene boyunca Çağrı, hayata küsmüş, tanınamaz yabancı birine dönüşmüştür. Kimseyle görüşmez, saçı sakalı birbirine karışmıştır. Başlarda her çalan kapıyı o döndü diye açıyorken; sonradan kapıları da açmamaya başlamıştır. Bir sene sonra o sabah bir farkındalık ile uyanır. Kendine ne yaptığını anlar. Kendine çekidüzen vererek yine annesinin mezarına gider. Dedesi oradadır. Çağrı'yı ise çok özlemiştir. Çağrı, dedesinin kıymetini bilerek bir daha böyle olmayacağının sözünü verir. Sonra da bir arkadaşlarının düğününe gider. Orada yakın arkadaşı Hakan'ın da müzik öğretmeni olan biriyle nişanlandığını öğrenir. Onunla tanışınca aslında tanıdığını fark eder. Kız Elif'in arkadaşıdır. Hakan Elif'in kim olduğunu sorduğunda; kız ölen arkadaşı olduğunu söyler. Çağrı Elif'in öldüğünü bilmemektedir. Çağrı'nın içinde gittikçe büyüyen bir yangın vardır. Eve gidince mektupları okur. Elif'in beyninde tümör vardır. Bir sene önce teyzesi ile doktor kontrolüne gitmiş ve beklediği iyi sonucu alamayınca Çağrı'yı bırakıp gitmiştir. Gittiği adresi de yazmıştır mektubuna.

Çağrı ilk uçakla bilmediği bir ülkeye gider. Adrese gittiğinde kapıyı açan kadın Elif'e çok benzemektedir. Kadın Elif'in annesidir. Aslında tanıştıkları gün döneceğini ama Çağrı ile tekrar hayata tutunduğunu söyler. Sonuçlar iyi çıkmayınca onunla birlikte yok olmasın diye sessizce dönmüştür. Elif'in annesi Çağrı'yı onun odasına götürür. Orada ki kutuyu almasına izin vererek, evden çıkarlar. Son kez veda etmek için Elif'in mezarına giderler.

'Unutmak ihanet etmektir sevgilim.'

Çağrı Taner bu kitabında yalın anlatımıyla bir aşk hikayesi anlatmıştır. Çağrı Taner gibi birçok kişi olmasına karşılık, o konusu ile diğerlerinden sıyrılarak; beni sıkmamış, üstüne bir de duygulara boğmuştur. Yeri geldi aşkına saygı duydum. Böyle aşklar var mı? dedim, yeri geldi duygulandım, ağladım. Bu tarzda okuduğum en iyi kitaplardan biri.




Yazar: Çağrı Taner