Bütün aylar mübârektir. Fakat, üç aylar daha da mübârektir. Bilhassa bu aylarda nâfile oruç tutmaya daha çok önem vermek lâzımdır. Zira, üç aylarda oruç tutmanın önemi hakkında bir çok hadis-i şerîf mevcuttur.
Maâlesef, bazı müslümanlar sünnetlerin önemini tam mânâsıyla kavrayamadıkları için, gereğini yerine getirememektedirler. Bunlar arasında farzları edâ ettikleri halde, sünnetleri ihmal edenler bulunmaktadır. Bu anlayış biçimi, çok büyük bir yanılgının ifâdesidir. Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimiz’in yaşayışı, bizim için her konuda rehber olmaktadır. Bir müslüman için, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) Efendimiz’den başka örnek alınacak kim vardır? Madem ki, Peygamber (s.a.s) Efendimiz’den başka, her konuda (mutlak anlamda) örnek alacağımız kimse yoktur ve aslâ olmayacaktır; öyleyse, Yüce Peygamberimizin (s.a.s) sünnetine sımsıkı sarılıp, gereğini yerine getirmek suretiyle müslümanca yaşamak mecburiyetindeyiz.
Maâlesef, bir kısım insanlar İslâm’a aykırı yaşayarak, ga yr-i müslimlerin yaşayışını örnek almakta, “hangi zamanda yaşıyoruz?” safsatasıyla, ***r-i müslimlere benzer bir hayat tarzına yönelmektedirler. Allâh (c.c.), en kısa zamanda bütün müslüman kardeşlerimize, İslâm’ın hükümlerine uygun yaşamak ve Peygamber (s.a.s) Efendimiz’in bütün sünnetlerini yerine getirmek hususunda yarışmayı lutfetsin. Bu vesîle ile Yüce Mevlâ’mız, bütün sünnetleri yerine getirebileceğimiz İslâmî hayat nizâmına kavuşmayı hepimize nasip eylesin. (Âmin).
Bu hususla ilgili bazı Hadis-i Şerîf meâllerine bir göz atalım:
“Kim üç şeyi muhafaza ederse gerçekten benim dostumdur. Kim de onları zâyi ederse gerçekten benim düşmanımdır. Namaz, oruç ve cünüplükten yıkanmaktır. (Kudsî Hadis)
“Ramazandan sonra oruç tutmanın en faziletlisi, Allâh’ın (c.c.) ayı olan Muharrem, farz namazdan sonra namazın en faziletlisi de gece namazı (teheccüd) dır.” (Hadis-i Şerîf)
“Her aydan üç gün oruç tutanlar, bütün hayatlarını oruçlu geçirmiş gibidir.”
(Buhâri ve Müslim)
“Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet Gününde o kapıdan ancak oruç tutmuş olanlar girer, onlarla birlikte o kapıdan başka hiç kimse giremez.
O vakit, ‘Dünyada iken oruç tutmuş olanlar nerededir?’ diye bir ses yükselir. Onlar gelir, Cennete o kapıdan girerler. Oruçluların en son kalanı da girince kapı kapatılır, artık başka hiç kimsenin girmesine müsaade edilmez. O kapıdan kim Cennete girerse ebedî olarak susuzluk çekmez.”
(Buhâri, Savm: 4, Bed´ü´l-Halk: 9; Müslim, Sıyam: 166; Tirmizi, Savm: 55)