Mu'tezile:
Bunlar kaderi inkar ettiklerinden -tersine bir isim takma ile- kendilerine Kaderiye denmiştir. el-Hasenu'l-Basri'den ders gören Vâsılb. Ata büyük günah işleyenin İslâm'dan çıktığını, fakat küfre de girmedi*ğini iddia ederek hocasının dersini terketmiş ve ona uyanların mezhebi Mu'tezile Mezhebi adını almıştır.
Mu'tezile Mezhebi mensupları amelî bakımdan çoğunlukla hanefîdir.
Cebriye:
Mu'tezile'nin tam zıddı olarak insan iradesini tamamen inkar eden mezheptir. Bugün dahi irade, kaza ve kader meselelerini iyi anlamamış olan birçok kimse, bilerek veya bilmeyerek bu mezhebe mensuptur. Avru*palılar bu mezhebe Fatalizm derler.
Şi'a:
Bu mezhep ilmî olmaktan çok siyasîdir ve hilâfet kavgası yüzünden doğmuştur. Önceleri Hz. Ali taraftarlarına bu isim veriliyordu. Sonraları, Hz. Ali'nin vefatından sonra her biri onun evladından birini tutarak ve yekdiğerine aykırı bir takım fikir ve itikatlar ileri sürerek, hatta bazan bu hususta birbirlerini tekfir edecek kadar ileri giderek pekçok fırkalara ve gruplara ayrıldılar. Mezhep tarihçileri Şiileri yirmi kola ayırırlarsa da ana kolları üç tanedir:
Zeydiye:
Bunlar Hz. Hüseyin'in Ali Zeynelabidin'den torunu Hz. Zeyd'i imam (halife) edinenlerdir. Üç kısıma ayrılırlar: Carudiyye, Süleymaniye, Salihiye.
Zeydîler, kendilerine muhalif olan İmamiye'yi Revâfız (Râfizî, terkedenler) diye adlandırırlar. Buna sebep, onların Hz. Zeyd'i terketmiş olma*larıdır.
Zeydiye kendilerine mahsus görüşleri dışında mu'tezile fikirlerine uygun görüştedirler.
İmâmiye:[46]
Bunlar sırayla Hz. Ali, Hasan, Hüseyin, Zeynelabidin, Muhammed Bakır, Ca'feru's-Sadık'a kadar ittifak halindedirler. Bunlardan sonra ge*len imamlarda ihtilaf etmişlerdir. Ekserisi Mehdi'ye kadar imamlar silsi*lesini şöyle devam ettirir: Musa Kazım, Ali Rıza, Muhammed Takî, AliNaki, Hasen Askeriyyu'z-Zeki ve en sonuncusu bu zatın oğlu Muham*med’di. Bu oniki imamdan yalnız Hasan'la Hüseyin kardeş, diğerleri hep ikinci birincinin oğludur.
İmamiye'ye göre en son imam Muhammed Mehdi hayatında kaybol*muştur. Bir gün çıkacağı haber verilen Mehdi budur. Bu oniki imamdan her birinin imamlığı bir öncekinin nassıyla sabittir.
İmamiye yukarıda sayılan oniki zatı imam kabul ettikleri için onikinciler mânâsında İsna Aşeriye denir.
İsna Aşeriye önceleri itikadı meselelerde kendi imamlarına tâbi iken zaman geçtikçe ihtilafa düştüler. Sonraları bir kısmı Müşebbihe, çoğu da Mu'teziîe'den oldu.
Gâliyye:
Bu kolun mensupları Hz. Ali ve evladını, tanrılık derecesine çıkara*cak kadar ileri gitiklerinden bu ismi almışlardır. Bunlar kadar inançları arasına hurafe karışmış, gülünç iddia ve itikatlar girmiş bir fırka yoktur. Birçok kısımlara da ayrılmışlardır.
Yemen'deki Şiiler Zeydî, İran'lılar İmâmiye, Hindistan ve Suriye'nin bazı mıntıkalarında bulunan İsmailiye ve Batıniye ise Gulât-i Şia'dan*dır.
Hâriciye:
Bu mezhep Sıffin savaşından sonra ortaya çıkmıştır: Hakem olayın*da Hz. Ali'nin günah işlediğini, her büyük günah işleyenin dinden çıkaca*ğını, dolayısıyla da Hz. Ali'nin de -haşa- kafir olduğunu iddia ettiler.
Müşebbihe:
Bunlar Allah'ın -haşa- insana benzediğini, insanlarınkinin aynı olmamakla beraber onun da organ ve âletlerinin bulunduğunu kabul ederler.
Mürcie:
Bu mezhep mensupları da Hâriciye'nin tam zıddı bir itikat taşırlar İnsan hakkıyla inandıktan sonra ona masiyet (büyük-küçük günah) zarar vermez. Böylece onlar amel ve hareketlere önem vermezler.