Yusuf Yüzlü Yürekler / Hacer Elmacı
Kitabın adı: Yusuf Yüzlü Yürekler
Yazar: Hacer Elmacı
Sayfa:140
Yayınevi: Nesil
Selamun Aleykum Ehlibeyt Dostları
“Yusuf Yüzlü Yürekler” kitabına “coşkulu ve edebi denemelerden oluşan” bir kitap tanımlaması çok uyuyor. Güzel bir üslubu var yazarın. Kitabı okurken kalem elimden düşmemişti. (Beğendiğim cümlelerin altını çizme gibi bir huyum var da.) Bir solukta okunacak bir kitap. Ve okuduktan sonra arada bir elinize alıp da göz atmaktan keyif alacağınız bir kitap. Kitabı okuyalı iki yıl olmuştur. Bugün kitaplığı incelerken gözüme çarptı. Elime alıp altını çizdiğim cümleleri okurken bu kitabın tanıtımını niçin yapmadım diye düşündüm. Ve geç de olsa tanıtımını yapayım dedim. Çünkü tavsiye edilmeyi hak eden bir kitap…
Arka kapaktaki tanıtım yazısı:
“Hani biz silecektik notalardan bütün hüzünlü nağmeleri!.. Hani biz silkinsek dünya da silkinecekti ya kötülüklerden!..
Hani biz iyiyi bilenler, iyiyi önde görenler, sabırla yoğurulup, acıyla savrulup, tüm siyahi ağıtları toplayıp…
Hani biz meydanlara dökülüp doğruları haykırınca ve herkes inanınca düzeleceğine dünyanın… ve düzelince dünya, kollarımıza güneşleri dolduracaktık?
“Yusuf yüzlü güzeller” biz olacaktık Olamadık ey düşümdeki masum yüzlü, mahzun gönüllü çocuk… Olamadık! Gökyüzünden yıldız toplayarak uyumayı unuttuk.
Geceye dalmayı, lacivertin huzuruna tüm gamları satmayı, çimene basmayı, meyveyi dalından yemeyi ve daha neleri unuttuk da böyle karaya çalan kızıl alevler doldu gönlümüze…”
Altını çizdiğim cümlelerden:
“Herkes gibi olmak, yadırganmamak adına içindeki kendisini, herkesin ellerine teslim edenlerin inadına, sen kendini bulup Bir Tek Şey’e teslim edeceksin!
O an…
Başın yere değdiğinde…
“Kendimi buldum, ben buyum ve al seninim!” diyebileceksin
Baş ucundaki iki melek, müjdeyle gökyüzüne çıkacak.
Meleker tebessüm edecek.
Ve şeytan ağlayacak.
İnan bana…” [Sayfa:22]
“Uyanma vaktinin geldiğini bilip gözlerini oğuşturabilenlere ne mutlu!
Uyanık olanlara ise tüm kainat gülümsüyor. Kainatı kendine gülümsetebilenler de var bunca uyurgezer arasında…
Gözlerimizi açtığımızda kendimizi avutttuğumuzu anlayıp ağlayacağımız “o gün” gelmeden uyanabilsek keşke…
Keşke bizi uyandırabilen birileri olsa…
Bu kadar ağır uykulu olmasak keşke…” [Sayfa:12]